Bir yerde korsanlardan bahsedildiğinde, pek çok insan Karasakal, Calico Jack veya William Kidd gibi bilindik isimleri düşünür. Fakat neredeyse kimse kadın korsanları bilmez veya hatırlamaz. Doğal olarak kadın korsanlar daha az tanınır olsa da, kesinlikle var oldular. Ayrıca bkz: Tarihin en ünlü korsanları
Kadın korsanların yaygın olmaması, kadın ve çocukların ekibe katılmasını engelleyen standart gemi kontratlarından kaynaklanıyor. Elbette bu "resmi" kontratlar kimi kadınları durdurmak için etkili değildi. Ünlü kadın korsanlar Anne Bonny ve Mary Read, karadaki evlerinde yaşamak yerine korsan hayatını seçerek bu engelleri aşmanın yolunu buldular. Peki, Bonny ve Read bu sözleşmeleri nasıl atlattılar ve korsan olarak ne elde ettiler?
Anne Bonny'nin korsanlığa geçişi
Anne Bonny, 1697'de İrlanda'nın Cork kentinde doğdu. İlk dönem hayatına dair pek bir şey bilinmemekle beraber, saygın bir avukat olan William McCormac ve hizmetçisi Mary Brennan'ın gayri meşru kızları olduğu kayıtlıdır. Anne'nin doğumundan sonra babası, karısının ailesinden uzaklaşmak için Londra'ya yerleşti. Anne büyüdükçe babası onu bir erkek çocuğu gibi giydirerek, kendi katibi olarak eğitmeye başladı. Fakat bu düzenbazlık ortaya çıktığında, karısı ve ailesi ona para göndermeyi durdurdu ve onu kızı Anne ve annesiyle beraber Carolina Eyaletine yerleşmeye teşvik etti.
Anne'nin babası, Carolina Eyaletine taşınmanın ardından, oradaki insanlarla daha iyi uyum sağlamak için soyadını Cormac olarak değiştirdi. Ayrıca, karısının gelir akışı durduğu için de, bir süre finansal sıkıntılarla mücadele ettiler. Ancak kısa süre sonra bir ev ve bir plantasyona borç ödeyebilecek bir avukat olarak çalışmayı sürdürecekti. Maddi durumları zaman zaman zorlu olsa da, sonunda tüccarlığa yönelerek servetini yeniden artırdı.
Anne'nin annesi ne yazık ki henüz 12 yaşındayken öldü. Bu ölümün ardından asi ve saldırgan bir karaktere büründü. Daha 13 yaşındayken hizmetçilerinden birini bıçaklayarak öldürdüğü rivayet edilir. Anne için iyi olan şuydu ki, bölgede öfkesiyle tanınırken, aynı zamanda "yakışıklılığıyla" tanınırdı. Bu sayede korsanlıkla uğraşan zavallı bir denizci olan James Bonny'nin gözünde değer kazanmıştı. Anne, koca seçimi (James Bonny) yüzünden zengin babası tarafından evlatlıktan reddedildi. Dolayısıyla babası öldükten sonra mülkler üzerindeki hakları da elinden alınmıştı.
Bonny ve kocası, evlatlıktan reddedildikten sonra, Korsanlar Cumhuriyeti adlı bir korsan sığınma bölgesinin New Providence Adası'na yerleşti. Tanınan bir cumhuriyet olmasa da, özel korsancılıktan (privateering) korsanlığa geçenler için güvenli bir yer olmasıyla biliniyordu. Anne'nin kocası James bu konumdan yararlandı ve söylenenlere göre denizcilik ve korsanlığı bir kenara bırakıp, bölge valisi için muhbirliğe başladı. kralın affına boyun eğerek teslim olmayan korsanları raporladı. Bu, birçok korsanın arka arkaya tutuklanıp idam edilmesine ve Anne'nin kocasına olan güvensizliğine yol açtı.
Bu uyanık olma zorunluluğu nedeniyle Anne, korsanlarla gizliliği ön planda tutarak daha sık zaman geçirmeye başladı. Özellikle akşamları tavernaları ziyaret edere korsanları kocasının muhbirliğinden korumaya çalışırdı. Bir yerde, Calico Jack olarak da bilinen ünlü korsan John Rackham ile tanıştı ve onunla bir ilişki içine girdi. Nihayet, aşkları, Jack'in kocası Bonny'ye Anne'den boşanması için para teklif etmesine kadar ilerledi. Ancak Jack'i reddederek tehdit etti. Calico Jack daha sonra Anne'yi mürettebatına alarak birlikte kaçtılar.
Bilindik korsan standartları yüzünden, kadınların mürettebatın bir üyesi olmalarına izin verilmedi. Bu nedenle, Calico Jack, Anne'nin ortama uyum sağlayabilmesi için erkek kılığına girmesini istedi. Bu hile, hamile kalana ve artık olanları gizleyemeyene kadar etkili oldu. Anne Bonny bir erkek çocuk dünyaya getirdi, Jack'in gemisinde evlendi ve korsanlık yaşamlarını birlikte sürdürdüler. Bir zaman sonra, başka bir kadın korsan olan Mary Read ile tanışacaktı.
Yaramaz ve çekici Mary Read
Mary Read, Anne Bonny'den yaş olarak daha büyüktü. 1685'te İngiltere'de doğdu. Mary'nin ailesi doğduktan kısa bir süre sonra denizde yaşamını yitirdi. Mary, annesinin ikinci çocuğuydu; ilki erkekti ama babası öldükten kısa bir süre sonra o da öldü. Mary'nin annesi, kocasının ailesinin maddi desteğini elinde tutmak istediğinden, Mary'yi ölü oğluymuş gibi görünmesi için bir erkek gibi giydirdi ve saçlarını kesti. Ancak kısa süre sonra aile gerçeği anlayarak, tüm maddi kaynaklarını kesecekti.
Maddi zorluklar içinde dahi, Mary'nin annesi onu bir erkek çocuğu gibi giydirmeye devam etti ve para kazanmak için onu bir hizmetçi olarak insanlara kiraladı. Kendisine verilen her görevin üstesinden geldi. Hatta Dokuz Yıl Savaşı sırasında silah başındaki kişilere barut torbalarını iletmesini gerektiren "Barut Çocuğu" pozisyonunu bile elde etti. Zamanla hem piyade hem de süvari olarak görev yaptı, nihayet gerçek kimliğini ortaya çıkardı ve evlendikten kısa bir süre sonra vefat eden oda arkadaşlarından biriyle evlendi.
Yeniden kendi başına kalmıştı. Hayatını bir erkek rolünde yaşamaya devam etti ve Batı Hint Adaları'na giden bir Hollanda gemisinde mürettabata katıldı. Yolculuk esnasında gemi, Mary'yi de esir alan İngiliz korsanlar tarafından ele geçirildi. Görünüşe göre bu gemi Calico Jack'e aitti.
Gemide Anne, Mary'nin de bir kadın olduğunu bilmeden, mürettebata katılması için Mary'yi baştan çıkarmak için çalıştı. Fakat o esnada kadın olduğunu anladı. Eğer kendisine katılırsa sırrını açığa çıkarmayacağının sözünü verdi. Henüz doğrulanmasa da birlikte yaşadıkları süre boyunca gizli sevgili olduklarına inanılıyor. Karısının zamanla Mary ile olan ilişkisinden rahatsızlık duyan Jack, bir gün Mary'yi uykusunda öldürmeye çalıştı ve o esnada Mary ona kimliğini gösterdi. Onun kurnazlığına (ve bir korsan olarak gaddarlığından) saygı duyarak bağışladı. Daha sonra eşit kişi olarak davranmaya devam etti.
Anne Bonny ve Mary Read: Ölümcül ikili
Artık aralarında sır kalmayan Anne Bonney ve Mary Read, korsanlarla birlikte açık denizlerde dolaştılar. Diğer korsanların yanında, bol tunikler ve geniş pantolonlardan oluşan erkek kıyafetleri giyerlerdi, yanlarında daima kılıçları ve tabancaları vardı. Sık sık omuz omuza savaşırlar, silahlarını kullanırlar ve gemideki herhangi bir erkek kadar güçlü olduklarını gösterirlerdi.
Kurbanlarından biri bir keresinde şöyle bir anı yazmıştı:
Erkek ceketleri ve uzun pantolonlar giydiler ve başlarına şal bağladılar: Her birinin elinde bir pala ve tabanca vardı ve erkeklere lanet okuyup yemin ederek hepsini öldürdüler.
Bu kişi ayrıca göğüslerinin büyüklüğünden dolayı onları kadın olarak tanıdığını da not almış.
Amansız korsanlıkları en sonunda şanssız bir şekilde sona erdi. 1720'de Calico Jack'in mürettebatı, Jamaika valisi Nicholas Lawes'in heyeti altında özel izinle korsanlık yapan Jonathan Barnet tarafından saldırıya uğradı. Saldırı sırasında pek çok korsan sarhoş olduğu için karşılık verilemedi ve bu da kolay bir teslimiyete yol açtı.
Herhangi bir kavgadan kendilerini sakınmayan Anne ve Mary, hayatları pahasına savaşmaya devam ettiler. Anlatılanlara göre Mary, çarpışma sırasında mürettebatına seslendi, "Eğer aranızda bir erkek varsa, ortaya çık ve olman gereken adam gibi dövüş!" Hiçbir erkek onların yanında savaşmayı seçmediği ve karşıdan yapılan ateşle bir kişi öldü. Her iki kadın da kısa süre sonra ele geçirildi.
İdam sehpası için iskele tahtasının değiştirilmesi
Ele geçirilenler iple asılarak idama mahkum edildi. Kayıtlara göre, Anne Bonny'nin gerçek yaşamdaki karakterinden ödün vermeyerek Calico Jack'e şu son sözleri söylediği belirtiliyor:
Her iki korsan kadın da suçsuz olduklarını belirtti. Fakat mahkemede suçlu bulundu. İple asılarak ölüme mahkum edildiler; ancak her ikisinin de hamile oldukları ortaya çıkınca idamdan kurtulmayı başardılar. Asılarak ölmemiş olsalar da, Mary büyük olasılıkla doğum sırasında kaptığı enfeksiyonla başlayan "yüksek ateşten" demir parmaklıklar arasında öldü.
Anne'nin hayatının nasıl sonladığı belirsizliğini koruyor. Doğumdan sağ kurtuldu, ancak idamına veya serbest bırakıldığına dair bir kayıt yok. Kimsenin bilgisi olmamasına rağmen, onun yıllar sonra hapishanede öldüğüne ya da belki de kaçtığına inanılıyor.