Arıların yaşam için önemi şaşırtıcı derecede yüksektir. Arıcılık, arılar ve diğer tozlayıcı canlılar gıda güvenliğini artırıyor, beslenmeyi iyileştiriyor ve açlıkla savaşmada ekosistemimize temel hizmet sağlıyor. Arıların popülasyonu ne yazık ki hızlı bir düşüşte. Sadece birkaç on asırdan bu yana dünyanın birçok yerinde nüfusları %30 azaldı. Dünya genelinde en çok yetiştirilen 100 mahsulden 70'i, en önemlisi arılar olmak üzere çeşitli tozlayıcılara muhtaç. Bu da dünyanın %90'nın besin kaynağı demektir.
Arıların Yaşamın Sürdürülmesindeki Önemi
- Arıların korunması biyoçeşitliliğin korunması anlamına geliyor: 20.000'den fazla türe sahip olan arılar tozlayıcı hayvanlar arasında açık ara en önemlisi ve hemen hepsi vahşi doğada yaşıyor.
- Dünya genelinde yetiştirilen ve tohum ya da meyve veren her 4 mahsulden 3'ünün yetişmesi arılara bağlıdır.
- Arı yoğunluğu ve çeşitliliğinin artması mahsul verimini artırıyor; arılar, küresel tarım arazisinin yüzde 35'ini etkiler. Bu da dünya çapında en çok üretilen 87 gıda mahsulü demek.
- Arılar başta olmak üzere tozlayıcı canlılara bağımlı olan gıda ürünleri sağlıklı beslenmeye katkıda bulunuyor.
- Arılar şu anda tehdit altında. Besin üretiminde ekolojik süreçlerin kullanılması sürdürülebilir tarıma katkı sağlayarak arıların üzerindeki bu tehditi azaltabilir.
Arılar: Küçük Mucize İşçiler
Tozlaşma, gezegenimizdeki yaşam için çok önemli. Arılar ve diğer tozlayıcılar milyonlarca yıldır canlılara besin sağlıyor ve bitkiler, hayvanlar ve insanlar için biyolojik çeşitliliği ve canlı ekosistemleri koruyorlar.
Mikro besin açısından zengin olan yediğimiz meyvelerin, sebzelerin, kabuklu yemişlerin, tohumların ve yağların çoğunun üretimi için arı gibi bir tozlayıcı gerek. Hatta insanların tükettiği dünyadaki mahsullerin yaklaşık yüzde 75'ine yakınının üretimi, verimi ve kalitesi arılara bağlıdır. Mevcut gıda çeşitliliği büyük ölçüde arı gibi tozlaştırıcılardan kaynaklanıyor. Ancak arıların sayısı son yıllarda endişe verici şekilde düşüş gösterdi.
Çiftlik alanları büyüdükçe, tarım uygulamaları da değişti. Sadece belirli ürünlere odaklanıldı ve pestisit kullanımı arttı. Artan kanıtlar, bu faktörlerin, arı popülasyonunda ciddi düşüşe neden olduğuna işaret ediyor. Arı gibi tozlayıcı canlıların sayısındaki düşüşün, meyve ve sebze gibi vitamin açısından zengin mahsullerin üretimini ve maliyetlerini etkilemesi, dengesiz ve yetersiz beslenme ve bulaşıcı hastalık gibi sağlık sorunlarına yol açması muhtemel görünüyor.
Tarımsal kalkınma kapsamında bahçe bitkilerinde verimi korumak ve artırmak, küçük çiftçiler için sağlık, beslenme, gıda güvenliği ve daha iyi gelir anlamında önemli. Bu nedenle şimdilerde tozlayıcı hayvanları korumaya yönelik bir bilinç oluşmaya başladı.
Kuşlar, Arılar, Yarasalar ve Diğer Tozlaştırıcılar
Bitkileri dölleyen yaklaşık 20.000 yabani arı türü var. Ancak tüm tozlayıcılar bunlarla sınırlı değil. Bazı hayvanların yanı sıra güvelerin, sineklerin, eşek arılarının, kın kanatlıların ve kelebeklerin de bitkileri tozlaştırdığını bilmek şaşırtıcı gelebilir. Omurgalı tozlayıcılar arasında yarasalar, çeşitli maymun türleri, kemirgenler, lemur, ağaç sincapları, olingo ve kinkaju gibi uçmayan memeliler ve sinek kuşları, güneş kuşları, bal sürüngenleri ve bazı papağan türleri gibi kuşlar bulunuyor.
Tozlayıcıların bolluğu ve çeşitliliği, çok sayıda bitki türünün sürekli tozlaştırma hizmetleri almasını sağlar ve bu da insanlar olarak daha iyi ve zengin yiyecekler tüketmemize olanak tanır.
Üstelik tozlaşmaya bağlı mahsuller, tozlaşmaya ihtiyaç duymayanlardan beş kat daha değerlidir. Doğrudan tozlayıcılara dayanan küresel mahsullerin pazarının yılda 235 milyar ABD Doları ile 577 milyar ABD Doları arasında olduğu tahmin ediliyor.
Talep ise giderek artıyor. Tozlayıcılara bağlı tarımsal üretim hacmi, son 50 yılda %300 büyüdü.
Bu rakamlar, başta arılar olmak üzere, tozlayıcı canlıların dünyadaki geçim kaynakları için önemini yansıtıyor. Tozlaşma, Dünya'daki yaşam için hayati öneme sahip ve arılar, yediğimiz besin açısından zengin meyvelerin, sebzelerin, kabuklu yemişlerin, tohumların ve yağların çoğunun üretimi için vazgeçilmez bir gereklilik.
Kakao ve kahve dahil olmak üzere tozlaşma ile üretilen mahsullerin birçoğu, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük toprak sahibi çiftçilere ve aile çiftliklerine gelir sağlıyor.
Bu anlamda arılar bir tür hayvancılık olarak da düşünülebilir. Balın artan ticari değeri ile arılar birçok gelişmekte olan ülkede küçük ölçekli üreticiler ve orman sakinleri için büyüyen bir gelir, geçim kaynağı stratejisi ve gıda güvenliği aracı haline geldi.
Açıktır ki, arıların ve diğer küçük tozlayıcıların getirdiği faydalar biz insanlara gıda sunmanın da ötesinde:
- Bu tozlayıcılar sayesinde, çiftlik hayvanları zengin yem kaynaklarına erişiyor ve giderek değişen iklime uyum sağlamada daha fazla esnekliğe sahip oluyor.
- Bazı arı türleri ayrıca mumlar ve müzik aletleri için balmumu gibi malzemeler sağlar.
- Yine bazı ilaçlarımızı, biyoyakıtlarımızı, liflerimizi ve inşaat malzemelerimizi arılara borçluyuz.
- Arılar ve diğer tozlayıcılar hayatımıza öyle entegre olmuşlar ki uzun zamandır sanata ve müziğe dahi ilham veriyorlar.
Arıların Karşılaştığı Tehditler
Arılar ve diğer tozlayıcılar şu anda tehdit altında. Eğer sürdürülebilir tarım ile tarımsal peyzaj çeşitlendirilirse ve gıda üretiminde ekolojik süreçlerden yararlanılırsa bu risk azaltılabilir.
Arıların korunması biyoçeşitliliğin korunmasına da yardımcı oluyor; 20.000'den fazla arı türü dahil olmak üzere tozlayıcıların büyük çoğunluğu yaban hayatı yaşıyor.
Arı türlerinin yok olma oranları, insan etkisi nedeniyle normalden 100 ila 1000 kat daha hızlı gerçekleşiyor. Gelecekteki biyolojik çeşitlilik kaybının büyük kısmını böcekler oluşturacak ve omurgasız tozlayıcı türlerin, özellikle de arılar ve kelebeklerin %40'ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Arının dünyamızdaki ana tozlayıcı olduğunu söylemiştik. Ancak omurgalı tozlayıcılar da %16,5 ile önemli bir orana sahip. Ne yazık ki onlar da küresel olarak nesil tükenmesi tehdidi yaşıyor. Arazi kullanımı ve peyzaj yapısındaki değişiklikler, yoğun tarım uygulamaları, monokültürler ve pestisit kullanımındaki değişiklikler, habitatlarında büyük ölçekli kayıplara, parçalanmaya ve bozulmaya neden oluyor.
Arı kolonilerinin direncinin zayıflaması ile zararlılar ve hastalıklar artıyor ve daha uzun mesafeler boyunca farklı habitatlara yayılıyorlar.
İklim değişikliğinin de arılar üzerinde olumsuz etkileri var: Daha yüksek sıcaklıklar, kuraklıklar, seller ve diğer aşırı iklim olayları çiçeklenme zamanlarında değişiklikler yaratıyor. Bunlar arıların besine ulaşma olanağını kısıtlamakta.
Çiftliklerin Arılar İçin Önemi
Doğal habitatlar, ormanlar ve korunaklı alanların komşu tarımsal ekosistemlere göre daha fazla biyolojik çeşitliliği sahip olduğu düşünülür.
Ancak konu arılara geldiğinde durum farklı. Örneğin, Kenya'nın en zengin tropikal yağmur ormanlarından biri olan Kakamega Ormanı'na kıyasla batı Kenya'daki açık tarım alanlarında daha yüksek arı çeşitliliği var.
Kakamega Ormanı'nı çevreleyen çiftliklerdeki arı faunasının, insan faktörlerinden daha az etkilendiğine inanılıyor. Mahsuller toplandıktan sonra, arazi bir sonraki mevsime kadar nadasa bırakıldığından arılar için zengin besin kaynakları sağlayan otlar ve çalılar büyüme fırsatı bulur.
Ayrıca ormana yakın çiftçiler mantar ilaçları, böcek öldürücüler ve herbisitler gibi kimyasalları gereğinden fazla kullanamıyor ve bu da oldukça önemli.
Bilinçli yönetilen çiftlikler, tarımsal üretimde tozlaşma hizmeti sağlayan arılara sağlıklı habitatlar sağlayabilir.
Arıları Nasıl Koruyabiliriz?
Arıları ve tozlayıcıları karşılaştıkları tehditlerden korumak için, tarımsal ve kentsel ortamlarda daha fazla tozlayıcı habitatlar inşa etmek için dünya genelinde çabalar başlatıldı. Bunlar arılara bolluk, çeşitlilik ve sağlığa yönelik destek sağlıyor.
Birçok ülkede biyolojik haşere kontrolünü teşvik eden ve pestisit kullanımını sınırlayan tozlayıcılar lehine kanunlar hayata geçiriliyor.
Çiftçiler, yerel ve bilimsel bilgi ve deneyimi bütünleştiren yenilikçi uygulamaları kullanarak ve gıda kaynaklarını ve barınakları sürekli olarak tozlayıcılar için erişilebilir kılarak arı ve diğer tozlayıcı bolluğunu, çeşitliliğini ve sağlığını korumaya yardımcı olabilirler.
Diğer yandan arı ve diğer tozlayıcıları izlemek, araştırmak ve değerlendirmek için ulusal ve uluslararası kuruluşlar ile akademik araştırma kurumları arasındaki işbirliğini artırmak şart.