İnsanlar Beyninin Yüzde Kaçını Kullanıyor?

İnsanların beyninin yüzde 10'unu kullandığı iddiasının nasıl ve nereden kaynaklandığına bakılmaksızın, insanların beyninin tümünü kullandıklarını gösteren çok sayıda kanıt vardır.

Yazar Burcu Kara
Beynimizin tümünü kullandığımızı gösteren çalışmalar

İnsanların beyninin yalnızca yüzde 10'unu kullandığını ve beyin gücünüzün geri kalanının kilidini açabilirlerse daha fazlasını yapabileceklerini duymuş olabilirsiniz. Bu teoriye göre süper bir dahi olabilir ya da zihin okuma ve telekinezi gibi psişik güçler kazanabilirsiniz. Ancak bunun yersiz olduğunu gösteren çok fazla kanıt vardır. İşte o beyin araştırmaları hakkında bilgiler.

Bir İnsan Beyninin Yüzde Kaçını Kullanıyor?

Beyniminizin yüzde 10'unu kullandığımız efsanesi kültürel hayal gücümüze birçok noktada ilham veriyor. Örneğin, 2014 yapımı Lucy filminde beyninin daha önce erişilemeyen yüzde 90'ını açığa çıkaran ilaçlar sayesinde bir kadın üstün güçler elde ediyordu. Michael J. Fox Parkinson Araştırma Vakfı tarafından yapılan 2013 anketine göre Amerikalıların yaklaşık yüzde 65'i bu efsaneye inanıyor. Öğrencilere insanın beyninin yüzde kaçını kullandığını soran bir başka çalışmada psikoloji öğrencilerinin yaklaşık üçte biri "yüzde 10" yanıtını vermiştir.

Bununla birlikte, yüzde 10 efsanenin aksine bilim adamları insanların beyninin tümünü her gün kullandıklarını göstermiştir.

Yüzde 10 efsanesinin yanlış olduğuna işaret eden birçok delil var.

Nöropsikoloji ve Beyin

Nöropsikoloji beynin anatomisinin bir kimsenin davranışını, duygusunu ve bilişini nasıl etkilediğini inceler.

Yıllar geçtikçe, beyin bilimcileri beynin farklı bölümlerinin renkleri tanıma ya da problem çözme gibi belirli işlevlerden sorumlu olduğunu göstermiştir. Yüzde on efsanesinin aksine, bilim adamları, pozitron emisyon tomografi ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme gibi beyin görüntüleme teknikleri sayesinde beynin her bölümünün günlük işleyişimizde kullanıldığını ispatladılar.

Araştırma henüz tamamen aktif olmayan bir beyin alanı bulamadı. Tek nöron düzeyinde aktiviteyi ölçen çalışmalar bile beynin aktif olmayan alanlarını ortaya çıkarmamıştır.

Bir kişi belirli bir işi yaparken beynin aktivitesini ölçen birçok beyin görüntüleme çalışması, beynin farklı kısımlarının birlikte nasıl çalıştığını göstermiştir. Örneğin, bu metni akıllı telefonunuzda okurken, görme, okuma ve anlamadan sorumlu olanlar da dahil, beyninizin bazı kısımları daha aktif çalışır.

Bununla birlikte, bazı beyin görüntüleme teknikleri, istemeden de olsa yüzde on iddiasına destek vermiştir. Bu görüntüler genellikle gri beyin üzerinde küçük parlak lekeler gösterirler. Bu durum sadece parlak noktaların beyin aktivitesine sahip olduğu anlamına gelebilir ancak durum böyle değildir.

İlgili: Beyindeki Beyaz Madde ve Gri Madde (Talamus) Nedir?

Bu görüntülerde iş yapan bir kişinin beyni iş yapmıyorken ki haliyle kıyaslanır. Renkli lekeler, bir kişi iş yaparken beynin daha aktif olan bölgelerini gösterir. Geride kalan gri bölgeler aktif olmayan alanlar değildir; daha az da olsa aktif olan yerlerdir.

Yüzde on efsanesini doğrudan çürüten bir başka düşüncede beyin hasarı yaşayan bireylerin – inme, kafa travması veya karbon monoksit zehirlenmesi gibi – yapamadıkları ve hala yapabildikler şeyler ele alınır. Zira yüzde on iddiası doğruysa buna göre beynimizin birçok yerinin hasar alması durumunda bile günlük işleyişimizin etkilenmemesi gerekir.

Araştırmalar, beynin çok küçük bir kısmına zarar vermenin yıkıcı sonuçları olabileceğini göstermiştir. Örneğin, birisinin Broca bölgesi zarar görürse, konuşmayı anlayabilir ancak kelimeleri doğru şekilde oluşturamaz veya akıcı bir şekilde konuşamaz.

Yaygın olarak bildirilen bir vakada oksijen eksikliği Floridalı bir kadının serebrumunun yarısının tahrip olmasına neden olmuştur. Bunun sonucu olarak "insan olmanın özü olan düşünceler, algılar, anılar ve duygular için olan kapasite" kalıcı olarak yok olmuştur: Bu da beynin yaklaşık yüzde 85'i anlamına gelir.

Evrimsel Argümanlar

Beynin yalnızca yüzde 10'unun kullanıldığı efsanesine karşı çıkan bir başka kanıt dizisi evrimden gelir. Yetişkin beyni vücut kütlesinin sadece yüzde 2'sini oluşturur ancak vücudun enerjisinin yüzde 20'sini tüketir. Buna karşılık, bazı balıklar, sürüngenler, kuşlar ve memeliler dahil olmak üzere birçok omurgalı türünün yetişkin beyinleri vücutlarının enerjisinin yüzde 2 ila 8'ini tüketir.

Beyin milyonlarca yıllık doğal seleksiyonla şekillendirilmiştir. Bunun sonucu olarak hayatta kalma olasılığının artırılması için yalnızca en yararlı özellikler sonraki nesile aktarılmıştır. Vücudumuzun, yalnızca yüzde 10'unu kullanan bir beyin için bu kadar fazla enerji tahsis edecek şekilde dizayn edilmemiz muhtemel değildir.

"%10 Beyin" Efsaneninin Kaynağı

Peki aksini iddia eden geniş kanıtlara rağmen, neden birçok insan hala insanların beyninin sadece yüzde 10'unu kullandığına inanıyor? Efsanenin ilk etapta nasıl yayıldığı açık değildir. Ancak kişisel gelişim kitapları tarafından popüler hale getirilmiştir ve hatta daha eski, kusurlu, sinirbilim çalışmalarına dayandığı düşünülmektedir.

Yüzde on efsanenin temel cazibesi, eğer beyninizin geri kalanını kilidini açabilirseniz daha fazlasını yapabileceğiniz fikridir. Bu fikir, kişisel gelişim kitaplarının benimsemiş olduğu mesajla uyumludur; bu, size kendinizi geliştirmenin yollarını gösterir.

Mesela, Lowell Thomas tarafından yazılan, Dale Carnegie'nin "How to Win Friends and Influence People" kitabının önsözü, ortalama bir kişinin "gizli zihinsel yeteneğinin yalnızca yüzde 10'unu geliştirdiğini" söyler. Kökenleri psikolog William James'e uzanan bu ifade, bir kişinin kullandığı beyin miktarından ziyade, daha fazlasını başarabilme potansiyeline dikkat çeker. Bazıları Einstein'ın zekasını açıklarken yüzde 10 efsanesini kullandığını söylese de, bu iddialar temelsiz kalmıştır.

Efsanenin bir başka olası kaynağı da eski nörobilim araştırmalarındaki "sessiz beyin alanları"nda yatmaktadır. Örneğin, 1930'larda beyin cerrahı Wilder Penfield, epilepsi hastalarının beyinlerine elektrotlar bağladı. Bazı beyin bölgelerinin hastalarının çeşitli duyumlar yaşamalarına neden olduğunu, ancak diğerlerinin hiçbir şey yaşamadığını fark etti.

Teknoloji geliştikçe, araştırmacılar daha sonra prefrontal lobları içeren bu "sessiz beyin alanları"nın aslında bir takım fonksiyonlara sahip olduğunu keşfettiler.

Toparlarsak

İnsanların beyninin yüzde 10'unu kullandığı iddiasının nasıl ve nereden kaynaklandığına bakılmaksızın, insanların beyninin tümünü kullandıklarını gösteren çok sayıda kanıt vardır. Yine de iddia kültürel hayal gücümüzü etkilemeye devam ediyor. Bununla birlikte, beyninizin geri kalanını kilidini açarak dahi veya telekinetik bir süper insan olabileceğiniz fikri kuşkusuz yersizce umutlandıran bir düşüncedir.