Son yıllarda, cihad kelimesi birçok insan için çok fazla korku ve şüphe yaratan bir dini aşırılık biçimiyle eş anlamlı hale gelmiştir. Genelde "kutsal savaş" anlamına geldiği ve özellikle aşırılık yanlısı grupların başkalarına karşı savaşlarını temsil ettiği düşünülmektedir. Fakat anlamaya çalışmak ve bilmek korku ile mücadele etmenin en iyi yolu olduğundan, cihad sözcüğünün İslam kültürü bağlamında tarihine ve gerçek anlamına bakalım. Böylelikle şimdiki modern cihad tanımının, kelimenin dilsel anlamına ve çoğu Müslümanın inançlarına aykırı olduğunu göreceğiz.
Cihad kelimesi, "gayret" anlamına gelen Arapça kök kelime J-H-D'den gelmektedir. Bu kökten türetilen diğer kelimeler arasında "çaba", "emek" ve "yorgunluk" yer alır. Esasen Cihad, dini baskı ve zulüm karşısında bir birleşme çabasıdır. Bu çaba, kendi kalbinizdeki kötülükle savaşmak veya bir diktatöre karşı durmak olabilir. Askeri çaba bir seçenek olarak dahil edilmiştir, ancak Müslümanlar bunu son çare olarak görmemektedir ve hiçbir şekilde "İslam'ı kılıçla yaymak" anlamı çıkarılmamaktadır.
Cihad; kontrol ve denge sistemi
İslam'ın kutsal metni, Kuran, Cihad'ı bir kontrol ve denge sistemi olarak, Allah'ın "bir insanı bir başkasıyla kontrol etmek" için kurduğu bir yol olarak tanımlar. Bir kişi veya grup sınırlarını aştığında ve başkalarının haklarını ihlal ettiğinde, Müslümanlar onları "kontrol etme" ve tekrar sıraya sokma hakkına ve görevine sahiptir. Kuran'da cihadı bu şekilde tanımlayan birkaç ayet vardır. Bir örnek:
Eğer Allah'ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir.
Bakara Suresi 251. Ayet / Elmalılı Hamdi Yazır
Cihad ve sadece savaş konusu
İslam, Müslümanlar tarafından başlatılan sebepsiz saldırganlığı asla hoş görmez; aslında Müslümanlara Kuran'da düşmanlık başlatmamaları, herhangi bir saldırganlık yapmamaları, başkalarının haklarını ihlal etmemeleri veya masumlara zarar vermemeleri emredilir. Hayvanları veya ağaçları incitmek veya yok etmek bile yasaktır. Savaş sadece gerektiğinde dini toplulukları baskı ve zulme karşı korumak için yapılır. Kuran, "Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez" ve "Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır" (Kur'an-ı Kerim 2: 190-193) diyor. Dolayısıyla, gayrimüslimler İslam'a barışçıl ya da kayıtsızlarsa, onlara savaş ilan etmek için hiçbir zaman haklı bir neden yoktur.
Kuran, savaşmasına izin verilen insanları şöyle tanımlar:
Onlar «Rabbimiz Allah'tır» demelerinden başka bir sebep olmaksızın haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah insanların bir kısmını bir kısmı ile defetmeseydi manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan mescidler elbette yıkılırdı. Şüphesiz Allah kendi (dini)ne yardım edene yardım edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, çok izzetlidir (her şeye galiptir).
Hac suresi 40. Ayet / Elmalılı Hamdi Yazır
Ayetin özellikle tüm ibadethanelerin korunmasına emrettiğine dikkat edin.
Son olarak, Kuran ayrıca "Dinde zorlama olmasın" (Bakara Suresi 256. Ayet) der. Bir kılıç zoruyla birini ölüm ya da İslam'ı seçmeye zorlamak, ruh ve tarihsel uygulamada İslam'a yabancı bir fikirdir. "İmanı yaymak" ve insanları İslam'ı kucaklamaya zorlamak için "kutsal savaş" yürütmenin hiçbir meşru tarihsel emsali yoktur. Böyle bir çatışma tamamen Kuran'da ortaya konan İslami ilkelere karşı kutsal olmayan bir savaş oluşturacaktır.
Dolayısıyla müslümanlar, aşırı radikal gruplar tarafından cihad teriminin geniş çaplı küresel saldırganlığın bir gerekçesi olarak kullanılması nedeniyle gerçek İslam ilke ve uygulamasının bozulmasına şahitlik ediyorlar.