Dördüncü Haçlı Seferi Neden Konstantinopolis'e Yöneldi?

Kudüs'ü yeniden ele geçirmek Dördüncü Haçlı Seferi'nin öncelikli hedefiydi. Bol miktarda finansman ve Papa'nın desteği vardı. O halde nasıl oldu da Hristiyan Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis yağmalandı?

Konstantinopolis'in 1204'te Haçlılar Tarafından Fethi.
Konstantinopolis'in 1204'te Haçlılar Tarafından Fethi.

9 Ekim 1192'de İngiltere Kralı I. Richard (Aslan Yürekli Richard) Kutsal Toprakları terk ederek Üçüncü Haçlı Seferini fiilen sona erdirdi ve Kudüs'ün Hristiyanların kontrolüne geçme ihtimalini ortadan kaldırdı. 1198'de yeni bir papa seçildikten sonra, bu kez Mısır'a yapılacak olan Dördüncü Haçlı Seferi'ne izin verilmesi için altı yıl daha geçmesi gerekti. Plan, Kudüs'ün kurtarılması karşılığında Mısır'ı rehin almaktı. Ancak böyle bir şey başarılamadı ve Haçlı seferi Nisan 1204'te Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'in acımasızca yağmalanmasıyla sona erdi.

Dördüncü Haçlı Seferinin Temelleri

Konstantinopolis'in 1204'te Haçlılar Tarafından Fethi.
Konstantinopolis'in 1204'te Haçlılar Tarafından Fethi. Sanatçı: David Aubert (1449-79)

Papa III. Innocent seçildikten hemen sonra, Kudüs'ü yeniden ele geçirerek Levant'taki Hristiyanların geleceğini kurtarmayı kendine görev edindi. Bu, soyluların ve şövalyelerin aralarındaki farklılıkları geride bıraktıkları kıta ölçeğinde bir hareket olacaktı. "Herkes hem grup hem de birey olarak kendini hazırlasın" buyruğunu verdi.

Kutsal Topraklar'ın kıyı kentleri üzerindeki Hristiyan egemenliği Richard'ın Üçüncü Haçlı Seferi ile kazanılmıştı, ancak Müslüman orduları tarafından kuşatılmış olmaları nedeniyle durumları güvensizdi. Innocent alışılagelmiş papalık kutsamasını ve haçını eline alarak Mesih'i kabul eden herkesin bağışlanacağını bildiren bir kararname yayınladı.

Orta Çağ'da bir erkeğin rolü azılı bir savaşçı, yani şövalyelikti. Ayrıca şiddet yanlısı insanların cennetin kapılarından geçmekte son derece zorlanacağı iddia edilirdi. Günahların affedilmesi inançlı Haçlılar için en önemli öncelikti. Ancak aralarındaki en pragmatik olanlar, Yakın Doğu'ya yapılacak silahlı bir yolculuğun yeni topraklar fethetmek ve ganimet toplamak için bir fırsat olduğunu ve bunların hepsinin Tanrı'nın tek ve eşsiz dünyevi temsilcisi adına yapılacağını düşünüyorlardı.

Konstantinopolis'e Haçlı saldırısı, Geoffrey de Villehardouin'in tarihinin Venedik el yazmasından, yaklaşık 1330
Konstantinopolis'e Haçlı saldırısı, Geoffrey de Villehardouin'in tarihinin Venedik el yazmasından, yaklaşık 1330.

Innocent'in çağrısı üzerine Avrupa'da büyük bir umut dalgası yayıldı. O dönemde pek çok kişi tarafından paylaşılan bir duygu, bir şövalye tarafından şöyle özetleniyordu: "Biz sadece İsa Mesih'in onurunun intikamını almak ve Tanrı'nın yardımıyla Kudüs'ü yeniden fethetmek istiyoruz."

22 yaşında genç bir adam olan Champagne Kontu Thibaut ordunun başına seçildi. Bununla birlikte, bir tarihçinin yazdığı gibi, "o dönemde bu kadar çok adanmış destekçisi olan başka bir kişi yoktu", zaten saygın bir şövalyeydi. Thibaut'nun popülaritesi, Bloislı Louis ve Flandrelı Baldwin gibi yaşlı adamların bile onun için savaşmaya ve ölmeye istekli olmalarından belliydi.

Peki, durum bu kadar açıksa, Dördüncü Haçlı Seferi neden bu kadar kötü sonuçlandı? İyi donanımlı, iyi eğitimli bir grup asker neden rotasından bin kilometre saparak Hristiyanların yaşadığı bir şehri yağmaladı?

Şeytanla Anlaşma: Enrico Dandolo

Enrico Dandolo'nun Tintoretto tarafından yapılmış bir portresi.
Venedik Cumhuriyeti Doçesi (MS 1192-1205) ve Dördüncü Haçlı Seferi sırasında MS 1204'te Konstantinopolis'in yağmalanmasının baş organizatörü Enrico Dandolo'nun Tintoretto tarafından yapılmış bir portresi.

Geçmişteki Haçlı seferlerinin çoğunda ordular Filistin'e giderken düşman topraklarında yavaş yavaş ilerlemek zorunda kalmıştı. Dördüncü Haçlı Seferi olan bu sefer farklı olacaktı. Hedef Mısır'dı ve oraya ulaşmak için oldukça büyük bir deniz gücüne ihtiyaç vardı.

Sadece Güney Avrupa'daki Cenova ve Venedik denizcilik güçleri böyle bir filoyu harekete geçirebilirdi. Cenova'nın plana pek sıcak bakmamasına rağmen Venedikliler ellerini taşın altına koydular ve Fransız şövalye Villehardouin'in ifadesiyle "dört bin beş yüz at ve dokuz bin süvari… dört bin beş yüz şövalye ve yirmi bin piyade askeri" taşıyabilecek bir deniz gücü teklif ettiler.

Bu da toplamda 33.500 erkek eder. Venedikliler böylesine büyük bir birliğin nakliye masraflarını karşılayamazlardı. Venediklilerin böyle bir filo inşa etmeye kaynak ayırabilmeleri için, bölgedeki daha kârlı ticari faaliyetlerinden vazgeçmeleri gerekecekti.

Bu karar hafife alınacak bir karar değildi; Venedikli bir Doçe'nin de belirttiği gibi, "bu büyüklükte bir talep dikkatli bir değerlendirme gerektirir."

O Doçe Enrico Dandolo'ydu. Neredeyse 90 yaşında olmasına rağmen, olabildiğince zeki bir politikacıydı. Dandolo tecrübeli bir gazi ve devlet adamının yanı sıra başarılı bir amiral ve tüccardı. Bizans İmparatorluğu'yla yürüttüğü savaşlar sayesinde Venedik'in ufkunu uzun bir süre boyunca sürekli olarak genişletmişti. Kendisi ve halkı Haçlı seferinden mali ve siyasi olarak faydalanabilir ve Papa'nın gözüne girebilirdi.

Haçlıların bu anlaşmayı kabul etmekten başka gerçekçi bir seçenekleri yoktu. Üstelik Venediklilere ödemeleri gereken ağır bir bedel vardı.

II. Thibaut'un Zamansız Ölümü

Champagne'li II. Thibaut.
Champagneli II. Thibaut. Kaynak:

Bu noktada, Haçlı Seferi'nin ilk büyük gerilemesi meydana geldi.


II. Thibaut'un ateşlenerek ölmesi Katolik dünyasında şok etkisi yarattı. Seferin başına kimse atanmadı.

"Hıristiyan ordusu 1202 yazında Venedik civarında toplandığında şövalyelerin sadece dörtte biri ve askerlerin yarısı" gelmişti ve geride belki 12.000 kişilik bir kuvvet kalmıştı. Neden göreve çıkacak yeterli sayıda asker olmadığını Thibaut'un kaybı açıklamaktadır.

Bir İtalyan olmasına rağmen, Montferrat Kontu Boniface başkomutan olarak seçilmiştir. Thibaut sağlam bir Haçlı ailesinden gelmesine rağmen, Dördüncü Haçlı Seferi'nin Fransız kökenli savaşçılarının çoğunluğu onun yaşayıp kendilerine liderlik etmesini tercih ederdi. Basitçe söylemek gerekirse, çok sayıda insan gelmemişti.

Venedik'te toplanan Haçlılar artık borç batağındaydı çünkü hepsi yolculuk için kendi yol paralarını ödemeyi kabul etmişti. Dandolo kuşkusuz Haçlıların içinde bulunduğu kötü durumdan kendi çıkarları için yararlanmıştı, fakat zor bir durumdaydı. Diğer İtalyan denizci cumhuriyetleriyle kıyaslandığında, Venedik'in Dördüncü Haçlı Seferi'ne verdiği destek daha önce görülmemiş boyutlardaydı. Bu filoyu bir araya getirmenin maliyeti Venedik hazinesini tükettiğinde ve ordunun tam olarak ödeme yapamayacağı anlaşıldığında, Dandolo kayıplarını ödetmenin bir yolunu bulmak zorundaydı.

Üçüncü Sapma: Zara

Konstantinopolis'in 1204'te Dördüncü Haçlı Seferi tarafından ele geçirilmesi
Konstantinopolis'in 1204'te Dördüncü Haçlı Seferi tarafından ele geçirilmesi. Kaynak: Palma Le Jeune (1544–1620).

1202 Haçlı ordusu, öncelikle profesyonel Avrupalı askerlerden oluşan büyük ve tecrübeli bir birlikti. Dandolo bu orduyu Venedik'in amaçları doğrultusunda kullanmak zorunda olduğunu hissetti ve Bizans İmparatorluğu'nda bir Hristiyan şehri olan Dalmaçya liman kenti Zara'nın fethine yardım etmeleri koşuluyla Haçlıların borçlarının askıya alınmasına karar verildi. Elde edilecek savaş ganimetleriyle Venediklilere geri ödeme yapılabilir ve filo daha fazla gecikmeden Mısır'a doğru yelken açabilirdi.

Haçlıların çoğu isteksizce de olsa bunu kabul etti. Hedeflenen yer olan Mısır'a ilkbahara kadar ulaşılamayacağı için, Haçlı seferinin zamanlaması da aleyhine işliyordu. Venedik donanmasının girişim için devam eden önemi göz önüne alındığında, onlara olan borç kolayca göz ardı edilemezdi. Dandolo da zamanını başka bir seçenekle harcayamazdı, çünkü onun için zaman paraydı. Ordu şu anda yanında olduğu için, bir sonraki Mısır sefer sezonuna kadar bekleme riskini göze alamazdı. Aksi takdirde, kendisi ve çalışanları bu proje için paralarını boşa harcamış olacaklardı.

Villehardouin bizlere ele geçirilişin bir tasvirini verir:

Savaş gemilerinden denize doğru tırmanma merdivenleri çektiler. [Kuşatma silahları] duvarları ve kuleleri taşlamaya başladı. Savaş beş gün sürdükten sonra istihkamcılara surları yıkmaları emredildi. Kent sakinleri sonunda pes etti….

Dalmaçya limanı Aralık 1202'de ele geçirildiğinde, toplanan ganimet işgali sürdürmek için yeterli değildi. Venediklilere hala borç vardı, bu nedenle Dördüncü Haçlı Seferi dostlarına verdikleri sözleri yerine getirmek zorundaydı.

Dördüncü Sapma: Bizans İmparatorluğu'nun Varisi

I. Bonifacio del Monferrato, Zara'yı ele geçirmelerinden kısa bir süre sonra şok edici bir teklifle Haçlı kampına geldi. Bizans tahtına talip olan ve hükümdar II. Isaac'a karşı çıkan Alexius Angelos'la birlikte seyahat ediyordu.

Angelos, mevcut imparatoru kendi lehine tahttan indirmesi karşılığında, Venediklilere olan Haçlı borcunu ödemeyi ve imparator olarak atandığında kutsal topraklara yapılacak bir saldırıyı finanse etmeyi vaat etti. Sadece bu da değil, aynı zamanda şok edici bir şekilde Haçlılara ödül olarak Yunan Ortodoks Kilisesi'nin Roma ile birleşmesini önerdi.

Eğer bu fikir işe yararsa herkes için iyi olacaktı. Haçlıların kutsal yeminleri yerine getirilecek, Venediklilere ödeme yapılacak ve Haçlıların onuru korunacak, Papa Doğu ve Batı Hristiyanlığı arasındaki bölünmenin kendi kontrolü altında birleşmesinden büyük mutluluk duyacak ve Haçlılar da İslam dünyasına büyük bir saldırı başlatabilecekti.

Zara, Balkanlar boyunca karadan ilerlemeden ve nihayetinde Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'i ele geçirmeden önce ordunun çoğunluğu için bir konaklama alanı olarak hizmet etti. Başka bir hükümdar olan III. Aleksios'un II. İsaakios'u tahttan indirdiği haberi de kış aylarında Haçlı kampına ulaştı. Dördüncü Haçlı Seferi ve Venedikli müttefikleri, Bizans İmparatorluğu'nun kendi içindeki siyasi çekişmelerden kaynaklanan kaos ortamından faydalanmakta gecikmedi.

Misafir Haçlılar Temmuz ayı başlarında şehrin dışında kamp kurdular. Surların dışındaki yürüyüşü izleyen hiç kimse Aleksios Angelos'a tanıdık gelmiyordu. Haçlılar, adaylarını tahta çıkarmak için şiddete başvurmak zorunda kalacakları gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kaldılar.

Ayın 17'sinde yapıları ateşe veren bir dizi yıkıcı saldırı başlatıldı. Ordunun zayıf lideri III. Aleksios şehirden kaçtı. Aleksios Angelos 1 Ağustos'ta IV. Aleksios olarak göreve geldi ve (III. Aleksios tarafından hapsedilen ve kör edilen) II. İsaakios ile imparatorluk gücünü paylaştı. Bizans imparatorluk bütünlüğü söylemini sürdürmenin bir yolu olarak ikili bir monarşi kuruldu.

IV. Aleksios'un yaptığı ilk şey Venediklilere 100.000 mark (Haçlıların borç bakiyesi) ödenmesini emretmek oldu. Ancak yeni imparator, kendi halkını tamamen ötekileştirmeden Haçlılar'ın isteklerini yerine getiremedi.

Eşcinsel söylentileri yayıldıkça, kamuoyu hızla ona karşı değişti. Yunan tarihçi Choniates'in kaydettiği gibi, insanlar onun ahlaksız tiplerle ilişkili olduğunu söylüyordu. Aleksios'un damadı sonunda onu devirdi ve o da Hristiyanlarla yapılan barış anlaşmasını derhal bozdu. Haçlılar bulundukları konum nedeniyle verimli bölgelerde rahatça otlayamıyorlardı, bu nedenle kamplarındaki ikmal durumu kötüleşti.

Bizans'ın oyalamasından duyulan memnuniyetsizlik nedeniyle, askerlerin bir kısmı kutsal topraklara kendi başlarına gitmeye karar verdi. Villehardouin'in deyimiyle, ordunun "parçalanması ve yok olması" söz konusuysa, "her türlü hareket tarzı kulağa daha cazip geliyordu."

Aylarca hiçbir şey olmadı. Haçlılar, Bizans İmparatorluğu'nun hiç bitmeyecekmiş gibi görünen iç entrikalarının içine çekildiler. Gerginlik arttıkça, Haçlı Seferi komutanları son çare olarak Konstantinopolis'i yağmalamaya karar verdi.

Konstantinopolis'in Yağmalanması ve Dördüncü Haçlı Seferi Sonrası

Venedik gemileri yüzen kuşatma kulelerine dönüştürüldü ve 9 Nisan 1204'te Haçlılar şehrin kuzey kıyısına saldırdı.

İlk saldırılar püskürtüldü, ancak üç gün sonra iki şövalye surları aşmayı başardı. Vareg Muhafız Gücü ilkini parçalara ayırdı. İkinci şövalye Orboise'li Andrew, Villehardouin'in aktardığına göre, "baltalar ve kılıçlarla üzerine saldıran ve darbeler yağdıran" savunmacılarla karşı karşıya geldi. Ancak, Andrew Tanrı'nın lütfuyla zırh giymişti ve zarar görmedi. Onun canı bağışlanmıştı çünkü [Bizans] İmparatorluğu'nun sonsuza dek sürmesi Tanrı'nın arzusu değildi.

Akşama doğru Haçlılar şehrin bir bölümünü kontrol altına almışlardı. Bizanslıların misilleme yapacağını tahmin eden Haçlılar birçok binayı ateşe vererek Konstantinopolis'in önemli bir bölümünü yakıp yıktılar. Bizanslı komutan ve kalan adamları o gece cesur bir kaçış gerçekleştirdiler.

Haçlı seferi liderlerinin kendi maiyetlerine "şehrin en büyük ve en zengin evlerini ele geçirmeleri" emrini vermelerinin ardından üç gün süren bir ayaklanma ve sistemli bir yağma başladı.

Yağmacı ordu tarafından çalınan yaklaşık yarım milyon mark, büyük bir Avrupa devletini on yıl boyunca geçindirmeye yetecek miktardaydı. Bugün hala Venedik'te sergilenen ünlü Aziz Markos'un Atları anıtının yanı sıra, tekne dolusu kutsal hazine de çalındı.

Bunun ardından, uzun ömürlü olmasa da yeni bir Haçlı devleti, Latin İmparatorluğu kuruldu. Dördüncü Haçlı Seferi'nin gerçekte başardığı tek şey Bizans İmparatorluğu'nun sonunu hızlandırmak oldu.

Innocent ölümleri öğrendiğinde dehşete kapıldı ve hemen tüm misyonu sorgulamaya başladı.

İlk bağlılıkları kendilerinden ziyade İsa'ya olması gerekenler, bunun yerine kılıçlarını Müslümanlara karşı kullanmak yerine Hristiyanların kanına batırdılar.