19. yüzyıldan beri insanlar heyecan ve aile dostu yönüyle eğlence parklarına akın ediyor. Eğlence parkının ilk kez ortaya çıktığı zamanlarda insanlar bu eski hız trenlerine binmek için en süslü giysilerini giydiler. Günümüzde modern teknolojinin yardımıyla eğlence parkları hem aileler hem de adrenalin tutkunları için daha da keyifli halde. Renkli eğlence parklarının nasıl ortaya çıktığına ve nasıl değiştiğine göz atalım. Tarihin ilk ve en büyüleyici eğlence parklarında geziye çıkın.
Steeplechase Park
1897'de girişimci George C. Tilyou tarafından açılan Steeplechase Park, New York'un Coney Adası'nı ünlü kılan üç büyük eğlence parkından ilkiydi. Park adını müşterilerin mekanik atlarda birbirleriyle yarıştığı 330 metrelik çelik raydan alır. Aynı zamanda bir dönme dolabı, uzaydan esinlenilen "Ay'a Yolculuk" temalı gezisi ve minyatür demiryolu vardı. George Tilyou, Steeplechase'in aile dostu havada olmasını amaçlamış olsa da Victoria dönemi standartlarına göre riskli eğlenceler de vardı.
"Whichaway" (Hangi Yönde) ve "İnsan Bilardo Masası" gibi ilgi çekici eğlenceler insanları birbirine doğru fırlatır ve çiftlere birbirine sarılmak için neden verirdi. Son düzeyde popüler Blowhole Theatre'da izleyiciler havalandırma deliklerinden çıkacak havadan habersiz kadın konukların eteklerinin havaya uçmasını izlerdi. Hanımlar örtünmek için uğraşırken bir palyaço erkekleri sığır çubuğuyla şoklardı. 1907'de çıkan bir yangın Steeplechase Parkı'nı yerle bir etti ancak Tilyou yılmadı ve inşa ettiği yeni Steeplechase Parkı 1960'lara dek açık kaldı. Öyle bir şovmendi ki on sent karşılığında ziyaretçilere ilk parkın yanmış kalıntılarını gösterirdi.
Vauxhall Gardens
Ünlü Vauxhall Gardens 17., 18. ve 19. yüzyıllarda Londralılara büyük kent pisliğinden ve dağınıklığından kurtulmak için ihtiyaç duyulan soluklanmayı verdi. Thames Irmağı'nın güney kıyısında yer alan bu yemyeşil bahçe birkaç dönümlük ağaç ve çiçeklerden, patikalardan ve binlerce gaz lambasıyla aydınlatılmış köşklerden oluşuyordu. Ziyaretçiler bir şilin fiyatına Vauxhall'ın yemyeşil bahçelerinde dolaşır, tablolara ve heykellere bakar ve ev orkestrasından gelen müziğe eşlik ederdi. Vauxhall Gardens ayrıca bir köy değirmeninin minyatür dioraması ve falcılık yapan keşiş gibi sıra dışı eğlencelere sahipti.
1820'lere gelindiğinde Vauxhall dans ve diğer ana akım eğlencelere yönelerek üst kültürü ve incelikleri terk etmeye başladı ve müşteriler artık havai fişek gösterilerine, balon sergilerine ve kılıç yutma ve ip cambazlığı gibi gösterilere katıldı. Vauxhall 1859'da tamamen kapanmadan önce sahipleri piroteknik yöntemler ve tiyatro oyuncularıyla Napolyon'un Waterloo Savaşı'ndaki yenilgisi, Roma araba yarışları ve Acre kentine yapılan haçlı saldırısı gibi büyük ölçekli sahnelemeler bile yapmıştır.
Dreamland
Coney Adası'ndaki Dreamland 1904 ve 1911 arasında yalnızca 7 yıl açık kaldı ancak bu süre zarfında kendisini şimdiye dek yapılmış en iddialı eğlence parklarından biri kıldı. William H. Reynolds adlı eski bir senatörün buluşu olan yapıda şaşırtıcı biçimde bir milyon elektrikli ampulle aydınlatılmış olağandışı yolculuklar ve cazibe merkezlerinden oluşan labirent vardı. Dreamland'in ziyaretçileri Venedik kanalları, İsviçre dağlarında soğuk hava esintili tren yolculuğu, gondol gezisi veya Japon çayevinde rahatlamayı seçtiler.
Ayrıca günde iki kez çok sayıda aktörün 6 katlı sahte bir apartmanda yangınla mücadele ettiği bir gösteri sergilenir veya yaklaşık 300 küçük insanın yaşadığı bira bardağı büyüklüğünde bir Avrupa köyü olan Lilliputia ziyaret edilirdi. Dreamland'de vahşi hayvanlardan Somalili savaşçılara ve Eskimolara dek her şeyi izleyebilirdiniz. Ancak belki de en sıra dışı olanı ziyaretçilerin prematüre bebeklerin kuvözlerde canlı tutulduğu bir sergiydi ki o zamanlar henüz yeni bir teknolojiydi. Bebekler büyük ilgi çekti ancak Mayıs 1911'de Cehennem Kapısı adlı bir yolculukta baş gösteren ironik yangınla alan yerle bir oldu ve Dreamland tamamen kapatıldı.
Saltair
İlk kez 1893'te açılan Saltair başta Utah'ın Büyük Tuz Gölü'nün güney kıyısında çöl bir alandı. Mormon Kilisesi Coney Adası'na özenmişti ve bunu batıda yaratmak için alanı satın almıştı. Dahası adadaki kalitesizlikten uzak olacaktı. Aile dostu park gölün tuzlu zengin sularında müzik, dans ve düş keyfi gibi eğlencelerle hızla cazibe merkezine dönüştü ve insanlar Salt Lake City'den trenle alana akın etmeye başladı. Saltair'in en çarpıcı çekiciliği 2.000'den fazla ahşap kazıkla gölün üzerinde duran ve kubbe ve minarelerle süslü dört katlı devasa köşktü.
Bu "Sütunlar Üzerindeki Haz Sarayı"nı gezmenin yanı sıra dans pisti, hız trenleri ve atlıkarınca, havai fişek gösterileri ve sıcak hava balonu mevcuttu. Sarayın 1925 yılında yandığı güne dek parka yılda yarım milyon insan geliyordu. Kısa bir süre sonra yeniden inşa edilmiş bir Saltair açıldı ancak ilkinin büyüsünü veya gelirlerini yakalayamadı. Park 1958'de tamamen kapatıldı ve terk edilmiş köşk 1970'de yine yandı.
Tivoli Gardens
Danimarka'nın Tivoli Gardens eğlence parkı ilk kez 1843'te Kral VIII. Kristian'ın şovmen Georg Carstensen'in Kopenhag'ın dışına bir haz bahçesi inşa etme planını onaylamasıyla ortaya çıktı. Surların dışındaki 20 dönümlük bir araziye doğu esintili binalar, göl, çiçek bahçeleri ve renkli gaz lambalarıyla çevrili bando takımı yerleştirildi. Park kısa sürede Kopenhag'ın vazgeçilmezi haline geldi ve üniformalı gençlerin tesis çevresinde yürüyerek ziyaretçilere müzik çaldığı "Tivoli Boys Guard" ile ünlendi.
Tivoli'ye 1878'de ikonik bir pandomim tiyatrosu eklendi ve 1900'lerin başında Bjergbanen yani "Dağ Kosteri" adlı ahşap bir roller coaster, çarpışan arabalar ve atlıkarınca gibi geleneksel eğlenceler getirildi. II. Dünya Savaşı sırasında Nazi sempatizanları Tivoli Gardens'ı neredeyse yaktı ancak park yalnızca birkaç haftada yeniden açıldı ve bugünde çalışmaya devam ediyor.
Luna Park
1903 yılında tema parkı menejerleri Fred Thompson ve Skip Dundy tarafından kurulan Coney Adası'ndaki Luna Park, göz kamaştırıcı 250.000 ampulle aydınlatılan süslü kubbeli binalara ve kulelere sahipti. Park denizin altında 20.000 fersahtan Kuzey Kutbu'na ve hatta Ay'ın yüzeyine yolculuk gibi konseptli sürüşlere sahipti. Luna Park'a yapılacak bir gezi dünya yolculuğu gibiydi. Bir filin üstüne binen ziyaretçiler dans eden kızlar ve kostümlü sanatçılarla dolu (çoğu aslında Hindistan'dan gelen) "Delhi Sokakları"nda dolaşabiliyor veya İtalya, Japonya ve İrlanda caddelerinde tura çıkabiliyordu.
İsteyen ziyaretçiler tribüne geçiyor ve Amerikan donanmasının istilacı Avrupa donanmasını kırıp geçirdiği piroteknik ağırlıklı minyatür deniz savaşı "Dünyalar Savaşı"nı izliyordu. Parkın sahipleri ayrıca Pompeii'nin yıkımı ve 1900'deki Galveston seli gibi afet gezileri düzenlediler. Luna Park 1944'te büyük bir yangına yakalanarak kapandı ancak Luna Park adı bugün Türkiye dahil dünya çapında "eğlence parkı" adıyla özdeşleşti.