Çin'in Wuhan kentinde başladığı düşünülen corona virüsü salgını ile insanlık tarihinin bilinen en ölümcül virüs salgınları tekrar gündeme geldi. Corona virüsü grip değildir ancak semptomları benzerdir. Bu nedenle başta geç önlem alınır ve virüse ölümcül olması için zaman verilir. Dünyada her 50 ila 100 yılda yeni bir salgın virüs hastalığı ortaya çıkıyor. Corona virüsün ne kadar büyük bir salgın hastalık olduğunu anlamak için geçmiş salgınlara bakmamız gerek.
En ölümcül virüs salgınları
Genişleyen ticaret olanakları insan ve hayvan etkileşimleri için yeni fırsatlar yarattı. Sıtma, tüberküloz, cüzzam, grip, çiçek hastalığı ve benzerleri ilk olarak bu yıllarda ortaya çıktı. İnsanlar daha medeni oldukça — daha büyük şehirler, daha egzotik ticaret yolları ve farklı insan, hayvan ve ekosistem popülasyonlarıyla temaslar arttıkça — pandemilerin ortaya çıkması daha olası hale geldi.
Gelişen ulaşım imkanlarıyla birlikte dünyada önceleri bir vapur hızında yayılan virüsler şimdi bir jet hızında yayılmaktadır. Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yoğun nüfuslu şehirlere sahibiz ve bu da pandemik hastalıklara hızla bulaşması için ortam hazırlıyor. 1918'deki İspanyol gribi hastalığı bilinen tarihin en ölümcül virüs salgınıdır.
Antoninus vebası
Antoninus vebasının 165 ila 180 yılları arasında yaşandığı düşünülüyor. Veba insanları kırdı geçirdi. Kaynağının kızamık ya da çiçek hastalığı olduğuna inanılır. Toplam 5 milyon insan öldü ki bu o zamanlar için hayal edilemeyecek kadar büyük bir ölüm zinciri demek. Bu pandemi Yakın Doğu'daki seferlerinden dönen birlikler tarafından Roma İmparatorluğu'na getirildi.
Justinianus veba salgını
Justinianus veba salgını bir yılda milyonlarca insanı enfekte etti. Her gün 5.000 kişiyi öldürdü. Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu bu kabusu yaşamıştır. 541'den başlayarak, Justinian vebası Avrupa'yı dolaşarak Doğu Akdeniz nüfusunun dörtte birini ve muhtemelen dünya nüfusunun yüzde 10'unu öldürdü. Konstantinopolis etkilenen bölgelerin başında geldi.
Vebanın Justinian kralının adıyla anılması kralın gaddar politikalarındadır. İnsanların hastalıktan çalışamadığını fark eden kral vergileri daha da yükseltti. Vatandaşlara yüklenen vergileri hesaplarken buna kişilerin ölen komşularını da dahil etti. Vebanın Çin ya da Hindistan'da başlayıp ticaret yoluyla Mısır'dan geçtiği düşünülüyor. Vakalar kuzey İngiltere'ye kadar rapor edildi.
Japon çiçek hastalığı salgını
Variola major virüsü ya da çiçek hastalığı 735-737 yılları arasında Japonya'da 1 milyon insanın ölümüne neden oldu. Japonya'nın o zamanki nüfusunun üçte biri yok oldu. Bu salgının ekonomik ve sosyal etkilerinin yanında dini etkileri de olmuştur. Japonlar hastalığın Hōsōshin denen bir şeytandan geldiğine inandı ve şeytana kurban kesti. Ayrıca çiçek hastalığı şeytanının şehri terk etmesi için dans ettiler.
Kara Ölüm
Bu bubonik veba ya da diğer adıyla Kara Ölüm ilk kez 14. yüzyılda salgın seviyesine ulaştı. Bunun ardından 1665'te tekrar ortaya çıktı ve Londra nüfusunun %20'sini öldürdü. Ölü sayısı o kadar yüksekti ki, toplu mezarlar yapıldı ve virüsün kaynağı olduğuna inanılan binlerce kedi ve köpek katledildi. Salgın 1 yıl sürdükten sonra 1666'da azaldı.
Hastalık kontrol ve önleme merkezlerine göre bubonik veba bugün hala var ve bazen ülkelerin kırsal alanlarında ortaya çıkıyor; özellikle de Afrika ve Asya'nın bazı bölgelerinde daha yaygın. İnsanlar tipik olarak bubonik veba, septisemik veba veya pnömonik vebaya sahip pire ya da hayvanla temas yoluyla enfekte olur. Özellikle bubonik vebanın belirtileri arasında ani ateş, baş ağrısı, titreme, halsizlik ve bir veya daha fazla sayıda şişmiş ve hassaslaşmış ağrılı lenf düğümleri var. Neyse ki günümüz antibiyotikleri veba tedavisinde başarılılar.
Yeni Dünya çiçek hastalığı salgını
Çiçek virüsü alt sınıfı olan variola major virüsü 1520'de başladı ve bugün de devam ediyor. Bugüne kadar 56 milyon kişiyi öldürdü. Hastalığın Avrupalılar tarafından getirildiğinde inanılır. Öyle ki Yeni Dünya nüfusunun %90 ila 95'nin Eski Dünya'dan gelen bu hastalık ile öldüğü belirtilir. Amerika'daki neredeyse tüm yerli halk çiçek hastalığına yenik düştü. İngiliz ordularının kızılderili kabileleri nasıl çiçek hastası yaptığı Çiçek hastalığının tedavisi yazımızda anlatılıyor.
Büyük Londra vebası
Pire ve fareden yayılan Yersinia pestis bakterisi Büyük Londra Vebasına neden oldu. Veba 1665'te gerçekleşti ve 100.000 kişiyi öldürdü. Londra nüfusunun %15'i kayboldu ve 1348'de görülen Kara Ölüm'den bu yana en kötü vebaydı. Sadece bir haftada 7.615 Londralı'nın öldüğü kayda geçildi. Avukatlar, tüccarlar ve hatta doktorlar şehri terk etti. Fakir olup şehirde kalanlar diğer vebalılarla ve farelerle yaşadı. Kral tüm vebalı evlerin kapısına gardiyan yerleştirdi. Bölge yetkilileri insanlara yiyecek sağladı.
İtalyan vebası
1629-1631 yılları arasında görüldü. Farelerden ve pirelerden bulaşan Yersinia pestis bakterisinin vebaya neden olduğu düşünülüyor. Sadece iki yıl içerisinde 1.000.000 insan hayatını kaybetti. İlk Kara Ölüm sona erdikten sonra aslında birkaç yüzyıl aralıkla devam etmiştir. En can alanlardan biri Otuz Yıl Savaşı'nda bir birliğin enfeksiyonu İtalya'daki Mantua şehrine taşıdığı 1629'da başladı. Veba kapanların kıyafetleri dahil tüm eşyaları yakıldı, bazıları yakındaki lagünde bir adaya çıkarıldı. Verona, Milan, Venedik ve Florence büyük darbe aldı. Venedik Cumhuriyeti, vatandaşlarının üçte birini kaybetti ve bazı akademisyenlere göre bu, şehrin dünya sahnesinden düşmesine neden oldu.
Kolera salgınları 1-6
1817-1923 yılları arasında 6 kolera salgını görüldü. Bu yüksek ölüm oranına sahip ilk salgın Hindistan'ın kirliliği ile ünlü kutsal Ganj Nehri'nden başladı ve tüm Asya'ya yayıldı. 12 yıl sonra 1829'da yeni bir kolera salgını Hindistan'ın Bengal bölgesinden Avrupa, Japonya ve ABD'ye sıçradı. İskenderiye ve Kahre'de 24 saatte 33.000 insan öldü.
1852-59 arası süren üçüncü kolera pandemisi ara ara devam etti ve binlerce kişiyi öldürdü. 1863-79'da dördüncüsü, 1881-96'da beşincisi ve 1899-1923'te altınca kolera salgını yaşanmıştır.
1854 yılında Dr. John Snow koleranın bozuk su yoluyla yayıldığı sonucuna vardı ve mahallelerdeki ölüm verilerini doğrudan bir harita üzerinde gösterdi. Bu yöntem insanların su çektiği belirli bir pompanın koleraya neden olduğunu gösterdi.
Üçüncü Veba Salgını
Antik DNA'lar üzerindeki çalışmalar Üçüncü Veba Salgını'nın yersinia pestis bakterisi kaynaklı olduğunu söyler. Bu bakterinin neden olduğu hastalıkların izi Taş Devri'ne kadar uzanıyor. İlk iki veba salgını, Justinian Veba Salgını ve Kara Ölüm ile başladı. Sözde en son veba salgını olan üçüncüsü ise 1855 yılında Çin'in Yunnan eyaletinde ortaya çıktı. Hastalık birkaç on yıl boyunca dünyayı dolaştı ve 20. yüzyılın başında buharlı gemilerde seyahat eden enfekte olmuş sıçanlar vebayı altı kıtaya taşıdı.
Dünya çapındaki salgın sonunda 1950'lerde frenlemeden önce 15 milyon kadar insanın ölümüne neden olacaktı. Yıkımın çoğu Çin ve Hindistan'da gerçekleşti, ancak Güney Afrika'dan ABD'ye kadar ulaşan vakalar da vardı. Ağır kayıplara rağmen, Üçüncü Veba Salgını doktorların bubonik veba anlayışında atılım yapmasına yol açtı. 1894'te Alexandre Yersin adında Hong Kong'lu bir doktor, Yillinia pestis'i hastalığın nedeni olarak tanımladı. Birkaç yıl sonra başka bir doktor sıçan pirelerinin ısırıklarının enfeksiyonun insanlara yayılmasının ana nedeni olduğunu doğruladı.
Sarıhumma salgını
Sarıhumma sinekler aracılığıyla taşınan bir virüsten kaynaklandı. Bilim adamları sarıhummanın MÖ 3000'de Afrika'da başladığına inanıyor. Artan ticaret olanakları enfekte olmuş sinekleri yeni kıtalara taşıdı ve burada henüz bağışıklığı olmamış insanları hasta etti. Sinek larvaları su fıçılarında hayatta kaldı. Gemilerdeki Afrikalı köleler de hastalığın taşıyıcısıydı. Maya el yazıtlarında virüsün ilk kez 1600'de Amerika kıtasına ayak bastığı söylenir. 1700'lerde veba Avrupa'ya sıçradı. 1800'lerin sonunda ABD'de 100.000 ila 150.000 ölüme neden oldu. 1888'de patlak veren salgında Florida sakinleri şehri panik içinde terk etti. Evlerin kapıları açık ve ateşleri yanmaktaydı.
Rus gribi
1889-90 arasında yaşanan Rus Gribi pandemisinin H2H2 kuş gribi kaynaklı olduğu düşünülür. Sadece Avrupa'da 250.000 insanın ölümüne yol açtı. Dünyada ise 1 milyon ölüm getirdi.
İspanyol gribi
İspanyol gribi 1918-1919 yılları arasında dünyaya yayılmış bir grip salgınıdır. Tam olarak virüsün nereden geldiği belli olmasa da, kuş kökenli H1N1 virüsünün bu salgına neden olduğu bulundu. Yaklaşık 500 milyon kişinin (yani dünya nüfusunun üçte birinin) virüse yakalandığı tahmin ediliyor. O zamanlar, insanlığın sonu olan kıyamet günü olarak görülen salgında dünya çapında en az 50 milyon insan öldü.
1918 gribi özellikle ölümcüldü. İspanyol gribi hakkında çok az belge tutuldu, ancak bunlardan bir tanesinde hastalığın hızlı ve ciddi akciğer hasarına neden olduğu kaydedilmiştir. Buna göre 1918'deki virüs salgınının kurbanları, sıvı dolu akciğerlerin yanı sıra şiddetli pnömoni ve akciğer dokusu iltihabı yaşadılar.
Bilim adamları ayrıca, 2005'ten başlayarak virüsün patojenitesini yani hastalığa neden olma ve konakçıya zarar verme yeteneğini değerlendirmek için 1918 grip virüsünü çoğaltmayı başardılar. Çalışmanın gelecekteki olası salgınları anlamaya yardımcı olacağı sonucuna varıldı.
Asya gribi
Neredeyse dünya çapında yayılmış başka bir gripli virüs salgını olan "Asya gribi", 1957 yılında Doğu Asya'da başladı. Bu grip virüsü, ilk olarak Şubat 1957'de Singapur'da tespit edilen bir H2N2 suşuydu. Oradan, virüs Nisan 1957'de Hong Kong'a ve 1957 yazında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kıyı kentlerine yol aldı. 116.000'i ABD'de olmak üzere dünya genelinde 1,1 milyon insan Asya gribi nedeniyle öldü.
1968 Hong Kong gribi salgını
Hong Kong gribi olarak da bilinen 1968 grip salgını Temmuz 1968'de Çin'de ortaya çıktı. İnfluenza A virüsü (H3N2) nedeniyle başlayan salgında dünya çapında bir milyon insan öldü ve 20. yüzyıldaki üçüncü pandemik grip salgını oldu.
1957'deki Asya gribi salgınının evrimleşerek 1968 Hong Kong pandemisine yol açtığı düşünülüyor. Virüsün yüzeyinde gerçekleşen küçük değişiklikler vücudun bağışıklık sisteminin virüse verdiği yanıtı etkiledi. Bu "antijenik kayma"(HA (hemagglutinin) ve NA (nöraminidaz) proteinleri ile olmuştur. Bu evrimleşme insanların neden virüse iki kez yakalandığını açıklar ve yıllık grip aşısının önemini kanıtlar.
2009 domuz gribi salgını
Başlangıçta "domuz gribi" olarak bilinen bu en son virüs salgını 2009 yılında hayvanlarda veya insanlarda daha önce tanımlanmamış yeni bir grip virüsü olan H1N1 nedeniyle meydana geldi. Virüs aslında ilk olarak ABD'de tespit edildi ve hızla dünyaya yayıldı. 12 Nisan 2009 ve 10 Nisan 2010 tarihleri arasında sadece ABD'de virüs nedeniyle 60.8 milyon vaka, 274.304 hastaneye yatış ve 12.469 ölüm (Aralık: 8.868 – 18.306) meydana geldi. Dünya çapında 575.400 kişinin öldüğü tahmin edilmektedir (Türkiye'de 458, Rusya 438, Birleşik Krallık 457).
2009 grip salgını öncelikle çocukları ve orta yaşlı yetişkinleri etkiledi (daha yaşlı yetişkinlerin benzer bir H1N1 virüsüne daha önce maruz kalmalarından dolayı bağışıklık kazandığı düşünülmektedir). Salgın resmen 10 Ağustos 2010'da sona ermesine rağmen (H1N1) pdm09 virüsü mevsimsel grip virüsü olarak dolaşmaya devam ediyor ve her yıl dünya çapında hastalıklara ve ölümlere neden oluyor.
HIV / AIDS
İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV) ve edinilmiş immün yetmezlik sendromu (AIDS) ilk olarak 1980'lerin başında keşfedildi. AIDS ilk olarak Amerikan eşcinsel topluluklarında tespit edildi, ancak 1920'lerde Afrika'dan gelen bir şempanze virüsünden kaynaklandığı tespit edildi. 2006'daki en son verilere göre bu pandemi dünya çapında tahmini 65 milyon enfeksiyon ve 25 milyon ölüme yol açtı. Bununla birlikte yeni tedaviler daha fazla insanın HIV ile yaşamasına izin veriyor ve hükümet verilerine göre şu anda sadece Amerika'da 1.1 milyon insan bu hastalığa sahip. ABD'de her yıl tahmini olarak 38.000 yeni HIV enfeksiyonu görülmektedir.