Dukha, Tsaatan veya kendi adlarıyla Tuha veya Duha Türkleri son göçebe ren geyiği çobanları kabul edilen, dünyanın en küçük etnik azınlıkları arasında yer alan bir boydur. Türkler ve Moğollar birlikte yaşadıkları dönemde genetik ve kültürel olarak neredeyse ayırt edilemezdi. Tengri inancına sahip Duha Türkleri bugün bu genetik mirası taşıyor. Kökleri Tuva Türklerine dayanır. Sayıları yalnızca 250 kişi olan bu boy son yüzyılda iklim değişikliğinin etkisine maruz kaldı ve kültürleri ve torunları şimdi risk altında. Dahası Moğol hükümetinin politikalarıyla yüzleşiyorlar.
Duha Türkleri kimdir?
Altay Dağları ile çevrili bir bölgede Sibirya yakınlarında hayat süren Duha Türkleri Türk geleneğine uygun biçimde çadırlarda (çum) yaşıyor. Kuzey ormanında ren geyiği gütme ve ren geyiğiyle yolculuk etmeleriyle bilinirler. Duha Türkleri yollardan uzakta yaşıyor ve ren geyiklerini yaygın kurtlardan korumak için köpek besliyor. Ormanlarında Sibirya dağ keçileri, argali koyunları, kızıl geyikler ve nesli tükenmekte olan misk geyikleri yaşar.
Duhalar kuzey batı Moğolistan'daki Hövsgöl ilinin Doğu Tayga bölgesinde yaşıyor. Binlerce yıldır süre gelmiş bir yaşam geleneğine sahipler. Tayga ormanındaki iklim ve yiyeceğe göre 7-10 çadırlık obalarını taşırlar ve yıl boyunca konar göçer olarak yaşarlar. Türk kültüründe yurt olarak bilinen çadırlarına ortz derler. Orta boy bir yurt yaklaşık 25 huş ağacı gerektirir.
Tuvacanın bir ağzı olan dilleri günümüz Türkçesiyle pek çok ortak ve yakın sözcüğe sahip. UNESCO'ya göre dilleri yakında kültürleriyle birlikte yok olacak çünkü nüfusları giderek azalıyor.
Bugün yaklaşık 45 aileden 250 Duha 2.000 ren geyiği besliyor. Ancak diğer ren geyiği çobanlarının yaptığı gibi ren geyiklerini yemek yerine sağıyor, sürüyor ve 40 kg'a kadar yük hayvanı olarak kullanıyorlar. Onlardan deri, süt ve peynir elde ediyor ve etlerine yalnızca aşırı kıtlık durumunda başvuruyorlar. Et ihtiyaçlarını sığın ve domuzdan sağlarlar ve pişirmenin yanında kuruturlar.
Duha Türklerinin yakın tarihi
Önceleri Rusya'ya bağlı özerk Tuva Cumhuriyeti sınırında yaşayan Duhalar, Josef Stalin'in Sovyetler Birliği'nde iktidara gelmesiyle zorla yerleştirmeyle asimile olmaktan kaçınmak için Moğolistan'a yürüdüler. Yaşam tarzlarını korudular ancak yurtlarının çoğu kısmından uzak kaldılar. Duha Türkleri uzun yıllar Sovyet Moğol hükümeti tarafından ülkenin yasal yurttaşları sayılmadı. Sonunda 1960 yılında yurttaşlık aldılar ve bazıları Moğolistan'a yerleşirken, diğerleri ren geyikleriyle göç etmeye devam etti. Göçebelerden bazıları Moğol hükümeti için çalıştı, hayvan avlayarak ve deri ihraç ederek geçindi.
1990'da Sovyetler Birliği'nin dağılması ve Moğolistan'da komünizmden piyasa ekonomisine geçiş, ülke genelinde istikrarsızlığa yol açtı. Madenciler bölgeyi altın, yeşim ve uranyum için sömürmeye başladı. Bu durum kaçak avcılığın artmasına ve Duha Türkleri'nin güvendiği ve kutsal saydığı yüksek çayırların, dağların ve akarsuların bozulmasına neden oldu. 2000'li yıllarda ekonomi toparlanmaya başladı ancak hükümet hem doğal yaşamı hem de insan topluluklarını koruyacak politikalar geliştirmedi.
Duha Türklerinden gelen isteğe yanıt olarak Moğol hükümeti nihayet 2011 yılında bölgeyi Özel Koruma Alanı yaptı ve 44 madenin ruhsatını iptal etti. Dahası hükümet kaçak avlanma ve habitat kaybı nedeniyle avlanmayı ve balıkçılığı da yasakladı ve Duhaların yaşamı olan ren geyiğini bundan hariç tuttu.
Yüzleştikleri zorluklar
İklim değişikliği Moğolistan'daki tüm göçebe kültürlerin yüzleştiği en bilinen tehdit. Son 70 yılda ülkedeki ortalama sıcaklık küresel ortalamanın iki katını geçti. Bu ısınma hem yaz kuraklığını hem de aşırı kışları sertleştirerek göçebe çobanların sürülerini terk etmesine ve başkent Ulanbator'a taşınmasına neden oldu. Ulanbator son birkaç on yıldır 600.000'den fazla göç almakla yüzleşiyor. Madencilik patlaması Moğolistan'ın ekonomisini canlandırdı ve eski göçebelerin bazılarına iş sağladı ancak aynı zamanda karbon kirliliğini, kentsel göçü ve ekosistem üzerindeki baskıyı kötüleştirdi. Duha Türkleri iklim değişikliği ve madencilikten endişeli ancak yanlış koruma politikaları kültürlerine yönelik en ciddi tehdittir.
Otlakları üzerindeki politik kısıtlamalar hayatta kalmalarını zorlaştırıyor. Önceleri mevsimler arası sık göç ederken şimdi bunu yalnızca dört kez yapmalarına izin verilir. Bu da çevrelerindeki otlağın tükenmesine ve ren geyiği popülasyonunun daha da kötüleşmesine yol açıyor. Duha Türkleri ayrıca korucuların Özel Korunan Alan yasalarını uygulama biçiminden şikayetçi: Hareketleri kameralarla izleniyor, para cezası veriliyor, sürülerini taşımaya izin istemek için günlerce köye seyahat etmeye zorlanıyor ve avlanırken yakalananlar hapse atılıyor.
Ren geyiği binlerce yıldır bölgede yaşayan Duha Türkleri gibi kuzey kültürleri için son derece önemli olmuştur. Rey geyiğini otlatmak iklim değişikliğini yavaşlatmaya yardımcı oluyor: Kışın ısıyı emen karanlık zemin örtüsünü azaltıyorlar. Moğol hükümeti nesli tükenmekte olan vahşi yaşamı korumak için çalışsa da Duha Türkleri kültürleri için eşit derecede önemli olan ren geyiğinden mahrum kalıyor. Çobanlık ve ren geyiği otlatılması kuzey ormanının ve küresel iklimin korunmasına yardımcı olabilir. Duha Türkleri bu süreçte yakın zamanda tarihe karışacak görünüyor.
Kaynakça ve ek bilgiler:
- Kapak görseli: ©Madoka Ikegami
- https://www.lensculture.com/articles/madoka-ikegami-discovering-the-tsaatan-people
- https://www.nomadasaurus.com/mongolias-mystical-tsaatan-reindeer-people/