Dünyanın dört bir yanındaki birçok ülke gibi Fransa, Nazi Almanyası'nın yenilgisini Avrupa'da savaşın sona erdiği gün olan "Avrupa'da Zafer Günü" adıyla kutlar. Ancak 8 Mayıs 1945 aynı zamanda Fransa'nın Sétif ve Guelma katliamı olarak bilinen Cezayir soykırımını başlattığı gündür. Fransız askerinin ve milisinin binlerce Cezayirli sivili katletmeye başladığı o günden sonra tahminlere göre 35.000 kişi Setif ve Guelma katliamında hayatını kaybetti.
Fransa'nın Sétif Katliamı
Tarihçiler Sétif, Guelma ve Kheratta katliamlarını 1954'te patlak veren ve 1962'de sona eren Cezayir'in bağımsızlık savaşının başlangıcı olarak görüyor. Bu savaşla birlikte Cezayir 132 yıl sonra Fransa kolonisi olmaktan kurtuldu. Cezayir'in bağımsızlık savaşının resmi tarihi 1 Kasım 1954 olsa da çoğu Cezayirliye göre çatışmanın ilk kıvılcımları daha önce atıldı.
8 Mayıs 1945'te binlerce Cezayirli erkek, kadın ve çocuk müttefik güçlerin Nazilere karşı kazandığı zaferi anmak üzere Fransız yetkililer tarafından düzenlenen yürüyüşe katıldı. O gün yürüyen Cezayirlilerin çoğu Alman birliklerine karşı verilen savaşta hayati rol oynadıkları bir cepheden dönüyordu.
Yürüyüşteki göze çarpan kutlama havasına rağmen o sıralarda Cezayir'de gerginlikler yüksekti. Messali Hac gibi birçok Cezayirli entelektüel, işgalci rejimin vahşetine karşı seslerini yükselttiği için hapse atılmıştı ve Fransızların, Cezayirlilere seslendiği isimle "Müslüman" nüfusa artık daha fazla hak verilmesini talep ediyorlardı.
Yürüyüşçüler kutlamanın başlaması için toplanırken, birçok Müslüman örgüt de seslerini duyurmak amacıyla harekete katıldı. Açılan pankartlar arasında "İşgale son", "Eşitlik istiyoruz" ve "Messali Hac'ı serbest bırak" vardı.
Müslüman İzciler Birliği'ne üye 14 yaşında bir Müslüman çocuk yürüyüşte Cezayir bayrağı açtı. Polis amiri çocuğa bayrağı atmasını emretti, çocuk reddetti, vuruldu. Olaylar bir anda şiddetlendi.
İzleyen panik dalgası ve çatışmalar Cezayirli ve Fransız protestocular arasında büyük bir ayaklanmaya yol açtı. Sétif, Guelma ve Kherrata bölgesine sıçrayan olaylarda en az 20.000'den fazla Cezayirli erkek, kadın ve çocuk öldürüldü.
Cezayir'de "Sétif Katliamı" olarak anılacak olayda öldürülen Fransız sayısı 102'ydi. Fransız kurbanların sayısı kesin olarak bilinse de kaç Cezayirlinin öldürüldüğü tartışmalara konu olur. O sırada Cezayir'de görevli Amerikalı yetkililer 40.000 kişinin öldürüldüğünden bahsetmiştir.
Yürüyüşteki çatışmalara misilleme olarak iki ay boyunca devam eden katliamlarda, doğası gereği kaç kişinin öldürüldüğünü tespit etmek zordur ve tartışmalar bugün dahi devam devam ediyor.
Cezayir Katliamındaki İnsanlık Suçu
O zamanlar Fransa'nın geçici hükümetinin başında Fransa'nın Nazi Almanya'sına karşı aldığı zaferde kahraman görülen General De Gaulle vardı. Gaulle, General Duval'ı bölgeye atayarak çatışmaları mümkün olan her şekilde sona erdirmesi emrini verdi.
General Duval yabancı lejyonerler dahil mevcut tüm alayları ayaklanmayı bastırmaya çağırdı. Bunun için ayaklanan çiftçilerin ve köylülerin öldürülmesini emretti. Buna çoğu zaman linç edilmeleri dahildi.
Fransız ordusu veya "jandarma" tarafından toplanan ve yakılan köylü vakaları alındı ve modus operandi veya sıradan işleyiş usulü kategorisiyle kayda geçildi.
Zamanın gözlemcileri tarafından bildirildiği üzere kullanılan yöntemler "inanılmaz" şiddetliydi. Bombardıman uçakları seçilen köyleri dümdüz etti. Bedjaia limanında konuşlanmış iki savaş gemisi kıyı kasabalarına 800'ün üzerinde top atışı yaptı.
İki ay süren katliamda biriken binlerce ceset gömülemedi ve sonuç olarak kuyulara ve çevredeki vadilere atıldı.
Daha sonra Guelma yakınındaki Heliopolis'in kireç ocağının çevresinde yaşayan bir kişiye katliamla ilgili soru sorulduğunda, yanan etin süregelen kokusunun "dayanılmaz" olduğundan ve ceset kalıntılarıyla dolu kamyonların sürekli olarak gidip geldiğinden bahsetti. Saci Benhamla ayrıca bir fırının bacalarından çıkan mavimsi renkten söz etmiştir.
Köyleri için merhamet dileyen köylülerse affedilmeleri karşılığında genç erkekleri teslim etmeye zorlandı. Genç erkekler daha sonra yakındaki kışlalara götürülür ve işkence görür veya öldürülürdü.
Resmi Fransız kayıtlarında Şubat 1946'ya kadar 4.500'den fazla tutuklamanın yapıldığı, iki resmi infazlı 99 ölüm cezasının verildiği ve ayrıca 2.000 tutuklunun gözaltında tutulduğu anlatılıyor.
"Teslim Törenleri"
8 Mayıs olayları nihayet sona erdiğinde Fransız ordusu "teslim törenleri" düzenledi. Cezayirli erkekleri toplayıp Fransız bayrağının önünde diz çöktürerek yüksek sesle "biz köpeğiz ve Messali Hac bir köpektir" diye bağırmaya zorladılar.
Bu törenlere katılmaya zorlananların çoğu götürüldü ve daha sonra bir daha görülmedi. Yerel halkın maruz kaldığı travma öyle yüksekti ki birçok Cezayirli köylü katliamdan aylar sonra bile herhangi bir resmi Fransız aracını gördüğünde kaçmaya devam etti.
Fransa'nın Cezayir'deki Sétif katliamı hala bütün bir ulusun ruhuna yerleşmiş durumda. 8 Mayıs, Cezayir'de resmi yas günüdür ve Avrupa'nın en şiddetli ve kana susamış rejimlerinden birinin yenilgisini anmak üzere Fransa'da düzenlenen şatafat ve kutlamalarla ters düşer.
Cezayir'deki binlerce masum sivilin katledilmesini görmezden gelen Fransız liderlerin Nazi rejiminin dehşetini anlattığını görmek Cezayirliler için ironiktir.
Çeşitli sivil hareketler, Fransa'nın tarihindeki bu utanç verici bölüm için ülkeden özür talep ettiler. Ancak hem köle ticareti hem de soykırımda yer alan tek Avrupa ülkesi olan Fransa taleplere yanıt vermez.
Fransa'nın İki Yüzü
İroni burada da bitmiyor. Fransız hükümeti 2007'de herhangi bir kişinin Ermeni soykırımının gerçekleştiğini reddetmesi halinde beş yıl hapis cezasına çarptırılacağı yasayı kabul etmiştir. Yani Fransa, yabancı bir devletin geçmişindeki asılsız bir iddia hakkında hassas davranmak zorunda hissederken, kendisini herhangi bir soykırımdan sorumlu tutmaz.
Fransa'nın Cezayir'deki katliamı için özür dilemeyi reddeden aynı politikacılar, "sömürgeciliğin eski sömürgelere faydaları"nın tanınması çağrısında bulunan bir yasayı da çıkarmaya çalıştı.
Cezayir nüfusunun yeniden ayağa kalkıp 1962'de bağımsızlık aldığı uzun ve kanlı bir savaşa girmesi dokuz yıl sürdü. Yine de 1945'te Sétif'te yaşananlar Fransız Cezayiri için zamanın dolduğunun işaretiydi.
II. Dünya Savaşı'nın ardından Afrika'da başlayan katliamlar ne yazık ki toplumlar tarafından hatırlanmaz. Çeşitli bağımsızlık günleri ve resmi anlaşmalar dikkate değer tarihler olurken 1945 Sétif katliamı, 1968 Vietnam Mai Lai katliamı veya 2008 Gazze katliamı gibileri görmezden gelinmeye devam eder.