Giyotinin icadını ve Fransa'da ilk kez nasıl kullanıldığını öğrenelim. Giyotin gibi birinin kellesini vurmayı içeren bir fikrin çok karanlık, sadist bir insandan gelmiş olacağını düşünebilirsiniz. Ancak giyotinin icadı ve giyotinin mucidine dair bilinenler şaşırtıcıdır. İlginç olsa da giyotin düşüncesinin arkasında iyi bir niyet vardı. Yaratıcısı bir idam cezası karşıtıydı ve cihazı, birini mevcut infaz yöntemlerinin ıstırabı olmadan hızlı ve temiz şekilde ölüme göndermenin yolu olarak düşünmüştü.
Giyotin nedir?
Avrupa yüzyıllardır kafa kesme cezasını kamu düzenini ve yönetimini sağlamak için vazgeçmeden kullanmıştı. Giyotin de tam olarak insanların kafasını kesmek için tasarlanmış yeni bir cihazdı.
Giyotin genellikle ahşap çerçeveden oluştu ve en üstte ağır bir bıçak bağlı oldu. Bu bıçağı indirmek "suçlu"nun boynunu keser, kafası varile düşer veya halka ders olması isteniyorsa yuvarlanırdı. Giyotin zaman içinde daha gelişmiş, karmaşık ve dayanıklı kılındı. Aygıtı üretmek için kullanılan malzemeler büyük değişiklikler gördü.
Giyotinin tarihi
Giyotin Fransızca bir sözcük olsa da cihaz aslında Fransa'da icat edilmedi. Aygıt Orta Çağ'da zaten kullanımda olan bir tasarımdan doğdu. Almanya ve Flanders'in yanı sıra İtalya'da Mannaja, İskoçya'da Maiden ve İngiltere'de Halifax Gibbet giyotinden önce vardı.
Fransız Joseph-Ignace Guillotin 1789'da daha uygar bir idam biçimi için harekete geçti ve Kral XVI. Louis'ye mekanik bir cihaz kullanılması fikrini önerdi. O zamanlar Fransa, insanları kılıç ve balta kullanarak infaz etme işindeydi ve istenmediği kadar karışıklığa ve travmaya yol açıyordu. Guillotin'ın fikri giyotin adlı aygıtın suçluları öldürürken daha insancıl olacağı ve daha az kaos yaratacağıydı.
Mevcut infazların başarılı bir şekilde tamamlanması için genellikle belirli beceriler gerekiyordu. Sıklıkla uzun sürer ve inanılmaz derecede acı verirdi. Guillotin, Kral Louis'ye tüm infazların "basit bir mekanizma aracılığıyla" başın kesilmesi yoluyla yapılması önerisini kabul ettirdi. Kral bunun üzerine "kırma çarkı" veya "Catherine çarkı" yöntemini de kaldırdı. Ülkenin kraliyet celladına göre giyotinde açılı bıçak kullanılması önerisi de Kral Louis'den geldi.
Giyotinin mucidi aslında Guillotin değildi
Guillotin, giyotinin ilk prototipini hazırlarken bir Fransız doktor ve Alman klavsen üreticisiyle çalıştı. Temel fikri Guillotin sunmuş olsa da aygıtı aslında kraliyet doktoru Antoine Louis tasarladı ve ilk prototipi kendisi üretti. Bu yönüyle giyotinin mucidi büyük oranda Antoine Louis'dir.
Giyotinli ilk idam cezası 1792'de gerçekleşti ve o zamanlar cihaza henüz "giyotin" denilmiyordu. Aygıt aslında tasarımcısı Antoine Louis adına "louisette" olarak biliniyordu.
Fransız Devrimi bittiğinde birçok sözde halk düşmanı giyotinle idam edildi. Çoğu giyotinle baş kesme meydanlarda yapıldı ve izlemesi halka açık gösteri gibiydi. Giyotinin tasarlanmasına bizzat yardım eden Kral XVI. Louis ve de Kraliçe Marie Antoinette giyotinle idam edildi.
Giyotin cellatlığı yeni bir iş koluydu ve en iyi giyotin cellatları küçük ünlülere dönüştü. Fransız çocukları evde oyuncak giyotinlerle oynadı. 60 cm'lik cihazlar oyuncak bebek veya küçük hayvanların başını kesebilen bıçaklara sahipti. Neyse ki bu oyuncak giyotinler çocuklar için fazla şiddetli bulundu! Ardından Fransız seçkinleri yemek masalarına küçük giyotinler koyup ekmek ve sebzelerini onunla kestiler.
Soyadını değiştirmek istedi
Giyotinin uygulanması kolay olmadı. Cihazı herkes desteklemedi. Çoğu insana göre kılıç ve baltayla idam kadar korkunç ve insanlık dışıydı. Cihazın "giyotin" adını alması ise Guillotin için beklenmedik bir şey oldu.
Guillotin ve ailesi adlarının bir idam aygıtına verilmesinden o kadar rahatsız oldu ki kendisi ve ailesi 19. yüzyılın başlarında adın değiştirilmesi için Fransız devletine talepte bulundu. Ancak istediğini alamadı çünkü hükümet aygıtın yeniden adlandırılmasını zaman ve kaynak kaybı olarak gördü. Böylece idam aygıtının adı sonsuza dek giyotin olarak kaldı.
Bir insanın, tanıdığını öldürmüş bir cihazın adını taşıyan biriyle temas etmesinin doğal tehlikesi düşünüldüğünde, Joseph-Ignace Guillotin ve sonraki aile üyelerinin ülkede yaşamaya devam etmesi zor oldu. Guillotin'ın soyundan gelen insanların sahte soyadları aldığı veya adlarını yasal yollarla değiştirdiği kabul ediliyor.
Giyotin deneyleri
Tahmin edebileceğiniz gibi, daha önceki kafa kesme olaylarından sonra insanların bilmek istediği ilk şey, söz konusu kişinin kafası kesildikten sonra hayatta kalıp kalmayacağıydı. Kafa kesmelerin ardından korkunç deneyler yapılmaya başlandı. Yetkililer, mahkumlardan, başlarının kesilmesinden sonra yaşıyorlarsa, gözlerini kırpmaya veya gözlerini hareket ettirmeye çalışmasını istedi.
Bazen, kişiden bir tür yüz tepkisi almak adına onu çileden çıkarmak için ayrılmış başı mum ışığına tutulurdu. Bu "deneylerin" hiçbiri ölümden sonra yaşama kanıt olmadı ve 20. yüzyılda yavaşça terk edildiler.
Fransa'daki gelişmelerden esinlenen Adolf Hitler iktidarlığı döneminde giyotinler yaptırdı. Almanya'nın birçok kentine yerleştirdi ve 20.000'e yakın kişi bu giyotinlerle idam edildi. Giyotin 1789'daki icadından 1977'ye kadar Fransa'da yasal ceza biçimi olmuştur. Bu sürede halk arasında ulusal ustura takma adını aldı.
Giyotin ile öldürülen son kişi Tunuslu katil göçmen Hamida Djandoubi'dir. Fransa'nın giyotin cezasını yasal olarak tamamen kaldırması 1981'de oldu.