Doğu Afrika'dan elinde bir tomar kağıtla, orta yaşlı ve kısa boylu bir adam 20 Haziran 1936'da Cenevre'deki Milletler Cemiyeti Genel Kurulu'nda kürsüye sakince yaklaştı. Adımları amacı olan bir adam gibi hem ölçülü hem de cesurcaydı. Bu adam Etiyopya İmparatoru'ydu ve adı Haile Selassie'ydi.
İmparator, Milletler Cemiyeti'nin birbiriyle olan dayanışmasını test etmek için İsviçre'ye gitmişti. Sömürge altında olmayan birkaç Afrika ülkesinden birinin lideri olarak Selassie, acımasız bir düşmanı alt etmeyle ilgili yardım istemek üzere oradaydı.
Ekim 1935'te İtalyan diktatör Benito Mussolini, Afrika Boynuzu'nda yeni bir Roma imparatorluğu inşa etmeye yönelik büyük tasarımın bir parçası olarak Etiyopya'nın işgalini ve ele geçirilmesini emretti. Etiyopya ordusu, hava gücü ve kimyasal silahlarla kendilerini acımasızca öldüren İtalyan askerlerine karşı koyamadı. Vatandaşları tarafından Yahuda Aslanı olarak tanımlanan Haile Selassie sürgüne gönderildi.
Konuşmaya doğru ilerlerken, salonda halden anlamayan anlayışsız bir kitle vardı ve söylenen sözlerle ilgili kargaşa yarattılar . Fakat Selassie pes etmedi. Birliğin neden Mussolini'ye ve onun yayılmacı politikasına karşı birleşmesi gerektiğine dair önceden planlanmış ve akla yatkın bir değerlendirme yaptı.
Selassie'nin söylediklerine göre, Birliğin 50'den fazla üye ülkesi kendisine tam sekiz ay önce yardım sözünde bulunmuştu. Fakat hiçbirisi sözünde durmadı. "Halkıma nasıl bir cevap vereyim?" sorusunun ardından tüyler ürpertici bir kehanette bulunacaktı: "Bugün biz. Yarın sen olacaksın." Elbette oradaki hiç kimse bu uyarıdaki derinliği anlayamadı.
Etiyopya 1923'ten beri Birlik'e üye olmasına rağmen, Selassie samimi alkışlar dışında başka bir şey edememiş görünüyordu. Destek yerine Birlik İtalya'ya uygulanan yaptırımları kaldırmaya karar verdi.
Selassie Batı ülkelerini Mussolini'ye karşı harekete geçirmede başarısız olmuştu. Fakat Cenevre'de yaptığı konuşma ve karakteri dünya çapında tanınmasını sağladı. TIME dergisi tarafından Yılın Kişisi seçilmesiyle, 20. yüzyılın en tanınan Afrikalı liderlerinden biri oldu. Bugün dünyanın bazı yerlerinde şüphesiz saygı duyulan, hatta tapılan bir adam olarak hatırlanacaktı.
Haile Selassie kimdi?
Diktatör Mussolini işgal sürecini başlattığında Selassie, beş yıldır Etiyopya'nın lideriydi. 1892'de çamur ve bataklık bir kulübede doğmuştu. Fakat doğduğu yer soyağacı ve kökenleriyle çelişiyordu. Gerçek ismi Tafari Makonnen Woldemikael'di ve İsrail Kralı Süleyman'ın soyundan gelen Süleyman hanedanının bir üyesiydi.
Tahtın varisinin yeğeniyle evlendi ve 1916'da Tafari Makonnen Veliaht Prens durumuna ilerledi. Artık üst düzey Etiyopya toplumunda hem geleneksel hem de modern çevrelere hitap ediyordu ve tahtın varisiydi. Tafari 1930'da İmparatoriçe Zewditu'nun ölümünün ardından, Haile Selassie adını alarak İmparator oldu.
Haile Selassie iktidara doğru ilerlerken, siyasi yeteneğini rakiplerini geride bırakırken de gösterdi. Bu yetenek inkar edilemez derecede acımasız olmasıydı. Bu kısacık ince vücudunun içinde gizlediği bir özellikti. Bir siyasi rakibi onu şöyle tanımladı: "Fare gibi ürperticidir, ama aslanın çenesine sahiptir." Karşımızda ağırlığının çok üzerinde yumruk gücüne sahip bir dövüşçü vardı.
Üç bin yıl öncesine uzanan bir soyda 225. İmparator olan Selassie, ülkesinin en dünya zevklerine düşkün imparatoruydu. 1923'te henüz veliaht iken, Etiyopya'yı yeni kurulan Milletler Cemiyeti'ne üye olması için sözleşme imzalamıştı.
Bu arzusunun ardındaki düşüncesi net ve pragmatikti: "Avrupa'nın ilerlemesine ihtiyacımız var, çünkü etrafımız onunla çevrili." Selassie, kendinden önceki imparatorluk yönetimlerinin dar görüşlü kaldığı noktada tamamen işbirlikçiydi. Özellikle, daha sonra pan-Afrikanizm ideallerini benimsemesiyle doğrulanan gerçek bir enternasyonalistti.
Selassie, kralların hâlâ ilahi hakları olduğuna inanmayı sürdürüyordu. Fakat Etiyopya toplumunda hükümdarlığının ilk yıllarında çok göze çarpan haksızlıkları azaltma çabasındaydı. Taç giyme töreninde ülkenin başkenti Addis Ababa, adeta "Düğün pastası süslemeli bir gecekondu mahallesi" olarak betimlenmişti – monarşinin süsleri başkentin sokaklarındaki günlük yaşamla fazlasıyla çelişiyordu.
1931'de, ülke çapında okullar inşa etmek için bir programa başlamadan önce ülkenin ilk yazılı anayasası tanıtıldı. Etiyopya, Mussolini'nin askerleri 1935 sonbaharında karaya çıktığında modernleşme yönündeki ilk adımlarını çoktan atmıştı.
Churchill ve Mr. Strong
Ertesi bahar, İtalyanlar Addis Ababa'ya ilerliyordu. Bu süreçte sürgün edilen Selassie, İngiltere'ye gitti. Bath'da dört yıl geçirecekti. İlk günler Londra ve Worthing'de kaldı. 1940'a gelindiğinde, Mussolini'nin Doğu Afrika'daki büyük hayallerine son verilmişti.
İtalyanlar İngiliz yönetimindeki Afrika ülkesi Somaliland'e saldırdığında, büyük bir karşı saldırıyla zarar görmelerine neden oldu. Etiyopya şimdi İngiliz kontrolüne geçmişti. İngiltere Başbakanı Winston Churchill, Selassie'nin Afrika'ya dönüşünü sağlamak için, İmparator'u Mr. Strong takma adıyla Mısır'a gizlice uçurdu.
Selassie, İtalyanların başkenti ele geçirmesinden tam beş yıl sonra, 5 Mayıs 1941'de Alfa Romeo markalı araçla Addis Ababa'ya döndü. Oraya vardığında Churchill'den bir telgraf aldı:
"İngiliz ulusunun ve İmparatorluğun, evinize geldiğinizi öğrenmesi büyük bir zevktir. Majesteleri, Faşist ve Naziler tarafından tahtından ve ülkesinden sürülen ilk meşru hükümdardı ve siz zaferle dönen ilk kişisiniz."
Etiyopya, egemenliğini takip eden Ocak ayında tamamen geri alabildi. Çünkü öncesinde birkaç ay İngiliz idaresi altındaydı. Selassie, tahta geri döndüğünde, Etiyopya'nın modernliğe doğru yavaş da olsa ilerlemesini sağlamaktan geri durmadı.
1942'de kölelikle ilgili bazı suçları idamla cezalandırılacak şekilde değiştirdi. Dolayısıyla köleliğin bütün yasal dayanaklarını da kaldırdı. İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda ülkesini, yeni kurulan Birleşmiş Milletler'e dahil edecek imzayı attı ve toplu güvenliğe olan inancını sürdürdü. Hem de aynı ülkeler, 1936'da Cenevre'de hayal kırıklığına neden olmasına rağmen. Hatta Kore Savaşı'nda (1950-53) Birleşmiş Milletler Komutanlığı'na destek için asker bile gönderdi.
Selassie, Etiyopya'yı yurt içinde de geliştirmeye devam etti. 1955'te ikinci bir anayasa hazırlandı. Bu sayede oy hakkı her vatandaşa verilmişti. Böylece Etiyopya parlamentosunun alt meclisini de seçilmiş bir meclis haline getirdi. Bununla beraber, imparatorun muhalifleri, bunların ilerleme adı altında süsler olduğu iddia ederek, yönetimi fiilen daha da güçlendiren parça parça reformlar olduğunu öne sürüyordu.
Zaten anayasadaki ifadede kendisini şöyle tanımlıyordu: "İmparatorun kişiliği kutsaldır. Onun haysiyeti dokunulmazdır ve Gücü tartışılmazdır."
1963'te Selassie, Afrika Birliği Örgütü'nün kurulmasına destek oldu, tüzüğünü hazırladı ve diğer 31 bağımsız Afrika ülkesinin dahil olmasını sağladı. Onu ilk zamanlar iktidara yükselten siyasi kabiliyeti görünüşe göre sınır tanımıyordu; Soğuk Savaş'ın en zirvesinde, hem ABD'den hem de SSCB'den dış yardım almayı başarabilmişti.
Haile Selassie ve Rastafaryanizm
1960'ta Brezilya'dayken sonuca ulaşamayan bir darbe yaşadı. Buna rağmen Selassie, devlet ziyaretlerine devam etti. 1966'da yani 30 yıl önce Milletler Cemiyeti'ne yaptığı çağrıdan bu yana, en güçlü görüntüsünü denizaşırı Jamaika'da çizdi.
1916'da Jamaikalı siyah milliyetçi aktivist Marcus Garvey, takipçilerine "siyah bir kralın taç giymesi için Afrika'ya bakmaları" talimatını vermişti. O kişi sizin kurtarıcınız olacaktır diye de ekledi. Bu da demek oluyor ki, Selassie 1930'da Etiyopya tahtına oturduğunda birçok Jamaikalı için Garvey'in bahsettiği kurtarıcı, siyah mesih (black messiah) idi. Ardından kökenini Selassie'nin doğum adından alan yeni bir din – Rastafaryanizm – doğacaktı.
Selassie, 21 Nisan 1966'da uçağı Kingston'daki Palisadoes Havalimanı'na indiğinde yaşanacak sahnelere hazırlıklı değildi. Adanın Rastafaryanları -dağınık sakalları ve dreadlock tarzı saçlarıyla anında ayırt edilebilen- on binlerce kişi toplanıp karşılamaya gelmişlerdi. LIFE dergisinden bir muhabir, "Polis korumalarını yıktıları ve İmparator'un Douglas DC-6 uçağının etrafını sardılar" dedi.
"Tanrı burada! diye bağırarak uçağına dokunuyorladı… Ama Selassie bu ilginç, gözü dönmüş ve sınır tanımayan Jamaikalıların ona gösterdiği ilgiden hoşlanıyor gibiydi."
Giderek azalan bir hakimiyet
Jamaika yolculuğu ne kadar sembolik olursa olsun, Etiyopya'da Selassie'nin yıldızı sönüyordu. Çoğu kez denizaşırı ülkelerdeki okullarda ve üniversitelerde vatandaşlarının eğitimini önemseyen imparator, anavatanlarındaki sosyal ve ekonomik ilerlemenin yavaşlayan hızınnı farkında olan aynı vatandaşlardan gelen eleştirilere karşı savunmasız haldeydi. Ve artık 70'li yaşlarında olan Selassie'nin keskin siyasi zekası gücünü kaybediyordu.
1972 ve 1974 yılları arasında yüzbinlerce kişinin hayatını kaybettiği düşünülen edilen bir kıtlık, Selassie'nin halkın gözündeki değerini ciddi şekilde zedeledi ve rejimini sarsmaya başladı. Şubat 1974'te başkent Addis Ababa'da dört gün süren ayaklanmalar yaşandı ve bunu takip eden günlerde genişletilmiş bir genel grev başlatıldı.
Ordu mensupları kesinlikle en öfkeli grup arasındaydı. Düşük maaşlar konusundaki muhalefetlerini dile getirerek – ve Selassie'nin maaşlarda yüzde 33'lük bir artış vaadini dikkate almayarak – Eylül 1974'te İmparatoru tahttan indirerek onu ev hapsine gönderdiler.
Ordunun hedefi, Selassie'nin ifade vereceği günlerde ülke dışında yaşayan oğlu Veliaht Prens Asfaw Wossen'i tahta geçirmekti. Ancak Prens, Selassie'nin ekibindeki 60 üst düzey kişinin idam edildiği Kanlı Cumartesi olaylarını kınadığında, Derg olarak bilinen geçici askeri yönetim veraset hakkından vazgeçti. Böylece Derg, 3.000 yıllık monarşiyi sona erdirerek iktidara kendi geçti.
Haile Selassie 27 Ağustos 1975'te 83 yaşında öldü. Yazılan resmi ölüm nedeni, prostat ameliyatından sonra gelişen solunum yetmezliğiydi. Ancak sevenleri Derg tarafından öldürüldüğüne inanmayı tercih ediyor.
1992'de Derg'in düşürülmesinden sonra, Selassie'nin kemikleri sarayının arazisinde bulundu. Hatta bazı raporlar onun bir tuvaletin altında gömüldüğünü ileri sürüyordu. Eğer bu doğruysa, modern Afrika'nın baş mimarlarından birinin yaşamına saygısızca son verilmişti.
Hükmetmek için doğdu, 1892
1892'de Etiyopya'nın Harer kentinde doğan Tafari Makonnen Woldemikael, gelecekteki hükümdar, ülkeyi birkaç bin yıl boyunca yöneten Süleyman hanedanının bir parçasıydı. 1911'de yeğeniyle tahtın varisi ile evlendiğinde, iktidara yükselişi gerçekten başlar ve beş yıl sonra tahtın Veliaht Prensi olur. Etiyopya'yı 1923'te Milletler Cemiyeti üyeliğine dahil ederek ilerici bir kral olacağını kanıtladı.
Taç giyen imparator, 1930
İmparatoriçe Zewditu 1930'da şeker hastalığı yüzünden öldü. Bundan iki yıl önce Kral olarak taç giymiş olan Tafari Makonnen, Etiyopya'nın 225. imparatoru I. Haile Selassie oldu. Kendisinin taç giyme töreni oldukça pahalıya mal oldu. Neredeyse 3 milyon dolardan fazla harcandığı söyleniyor. The The Times'ın özel muhabiri olarak taç giyme törenini haberleştiren İngiliz yazar Evelyn Waugh gibi birçok ulustan önde gelen isimler de davet edilmişti.
İtalyan istilası, 1935
3 Ekim 1935'te İtalyan kuvvetleri sınırı geçerek Etiyopya'ya girdi (Eritre'den). Mussolini'nin birlikleri, hava bombardırmanı ve zehirli gaz kullanarak işgali hızlandırdı. İtalya, Haile Selassie'nin imparatorluk treniyle ülkeyi terk etmesinden üç gün sonra, Mayıs 1936'da başkent Addis Ababa'ya ulaştı. Mussolini, komutanlarının İmparator'un trenini bombalamasına engel olacaktı.
Yardım talebi, 1936
Haziran 1936'da, Haile Selassie Cenevre'ye gelir ve burada Milletler Cemiyeti'ne konuşarak, birliğin Mussolini'nin faşizm hareketini yenmek için kolektif sorumluluk ilkelerine bağlı olmasını ister. Kapanışta "Bugün biz varız" dedikten sonra "Yarın sen olacaksın." diye ekledi.
Kralın dönüşü, 1941
Dört yılını İngiltere'de sürgünde geçiren Haile Selassie, İngiliz kuvvetlerine karşı ağır kayıplar veren İtalya'nın Afrika'dan çekilmesiyle 1941'de Etiyopya'ya döner. Başbakan Winston Churchill, Selassie'ye İmparator'un yeniden iktidara gelmesinden duyduğu "derin zevki" ifade eden bir telgraf gönderir. Ocak 1942'de İngiltere, Etiyopya'ya ülkeyi yönetme hakkını geri verdi.
Birleşik Afrika, 1963
1963'te Selassie'nin derinden inandığı uluslararası işbirliği ve kolektif sorumluluk ilkeleri, çoğu sömürge yönetimlerinden yeni kurtulmuş olan 32 Afrika devletinin bir araya getirildiği, Afrika Birliği Örgütü'nü kurmasında da büyük rol oynadı.
Rasta karşılama, 1966
Haile Selassie'nin uçağı 21 Nisan 1966'da Jamaika'ya inerken coşkulu bir kalabalık tarafından sarıldı. İyi dilekler dileyenler – imparatorun doğum adını taşıyan Rastafarian dinine mensup olanlar – onun gelişinin Siyah Mesih'in gelişi olduğuna kesinlikle inanıyordu. Selassie'nin gelişi, her 21 Nisan'da Rastafaryanlar tarafından Grounation Day olarak kutlanmaktadır.
Bir hanedanın ölümü, 1974
Büyüyen iç huzursuzluklardan sonra, Selassie Eylül 1974'te tahttan indirildi ve uzun süredir hüküm süren Süleyman hanedanına son verildi. İmparator bir yıl içinde öldü. Ölüm nedeni resmi olarak solunum yetmezliği olarak yazılır, ancak çoğu kişi onun yeni askeri hükümetin üyeleri tarafından öldürüldüğünü düşünüyor.