Hayvanlar da insanlar gibi bir dile sahip mi? Bu dili çözüp onlarla konuşabilir miyiz? Bilim adamları uzun zamandır her hayvan türünün insan dilleri gibi bizim anlayamadığımız farklı dilleri olup olmadığını düşünmüştür. Dilbilimciler ve psikodilbilimciler hayvanların çeşitli çağrılar yoluyla iletişim kurma biçiminin insan dilinin tanımına uymadığı konusunda hemfikirdir.
Hayvanlarda Dil Kullanımı
Hayvan çağrıları dil olarak kabul edilmez, çünkü çağrılar yiyecek arama faaliyetleri, çiftleşme ve yırtıcıya karşı uyarı gibi sinyallerle sınırlı. Tüm insan dillerinin ortak özelliği olan üretkenlikten (psikodilbilimsel terimle) yoksunlar. İnsanlar bir anlamı iletmek için farklı kelimeleri birleştirerek yeni ifadeler oluşturuyor. Hayvan çağrılarının anlamı ise sabittir. İnsan dilindeki soyut ve karmaşık fikirlerin ifadelerinin sınırı bulunmuyor.
Bununla birlikte hayvanlar da beden dili iletişimine sahip. Hayvanlar kelimeyle konuşma yeteneğine sahip değilse de konu beden dili olduğunda insanlarla hemen hemen aynı şekilde iletişim kurabiliyor. Sesli çağrılar, jestler, hareketler ve koku gibi iletişim yöntemleri itibariyle hayvanlarda iletişim çoğunlukla sözsüzdür.
Hayvanlar Neden Konuşamıyor?
Hayvanlar neden insanlar gibi konuşamıyor? Hayvanlardaki konuşma eksikliğini anlamak için insanın neden konuşabildiğine bakabiliriz.
Hem insan hem de hayvanlar akciğer, boğaz, gırtlak, dudak ve dil gibi ses üreten organlara sahip. Fark, bu organların konuşmamızı mümkün kılan hareketlerinde ve göreceli konumunda gizli.
Konuşurken ciğerlerimizden kontrollü bir hava akışı vardır. Bu hava daima larenks yani gırtlaktan geçerek ağızdan çıkar. "Ses kutusu" denilen gırtlak kıkırdak ve kastan oluşur ve üzerinde 'ses telleri' denilen gerilmiş bir zar vardır. Hava ses tellerine ulaştığında titreşir ve ses oluşur. Yüksek veya düşük perdeli ses üretmek için ses telini gevşetebilir veya gerebiliriz. Şimdi şaşırtıcı gelecek ancak hayvanların hırlamak, miyavlamak, cıvıldamak ve cırlamak için kullandığı mekanizmanın/donanımın aynısıdır…
Boğazdan gelen ses, dilimizin ve dudaklarımızın hareketiyle şekillendiği ağzımıza ulaşıyor. Şimdi dudakların veya dilin hareketini içermeyen herhangi bir harf düşünün… Yoktur.
Bilimsel Cevabı
Milyonlarca yıl içinde evrimleştikçe seslere daha iyi biçim vermemizi sağlayan birçok özelliğimiz değişti ve gelişti. Ağız küçülmeye ve boyun uzamaya başladı. Alt çene daha az çıkıntılı ve daha esnek hale gelerek hareket kabiliyeti arttı. Çenenin konuşmadaki katkısını daha iyi anlamak için biraz egzersiz yapın. Ağzınız açıkken ve çenenizi sabit bir pozisyonda tutarken sadece dilinizi ve dudaklarınızı hareket ettirerek yüksek sesle harfler söyleyin. Hile yok. Bu yolla b, f, m, p, o gibi harfleri söyleyemezsiniz. Bu harfleri söylemek için çenenizi iyice açmak ve dudaklarınıza şekil vermek zorundasınız.
Çenemiz küçüldükçe, dil boğazın içine itildi ve gırtlağın aşağı doğru hareket etmesine neden oldu. Artık dil ve gırtlak için daha fazla yer olduğundan boyun uzadı. En yakın hayvan akrabalarımız olan şempanzeler dahil diğer tüm hayvanlar ses yolunun (dil, ses teli, dudak ve çene) esnekliğinden yoksun olduğundan insan dili gibi ifadelere benzer karmaşık sesler üretemiyorlar.
Konuşmanın bu motor yönü bir yana, insanlar gelişmiş neokorteks (beyin kabuğu) sayesinde bir anlamı iletmek için kelimeleri sıralayabiliyor. Beynin dille ilgili gelişmiş bölümleri olan Broca ve Wernicke bölgeleri konuşmamızı mümkün kılmaktadır. Ayrıca son kanıtlar FoxP2 adlı bir genin insana hayvandan farklı olarak konuşma yeteneği verdiğini göstermiştir.