İskandinav mitolojisinde insan kahramanlar var mıdır? Volsunga Saga gibi kahramanlık destanlarında Sigmund ve Sigurd gibi kahramanların efsaneleri anlatılır. Bu yazımızda iki öyküden bahsedeceğiz. İskandinav ve diğer mitolojilerle ilgili içeriklere ulaşmak için mitoloji kategorisini kullanabilirsiniz.
Volsunga Saga Nedir?
Bir saga, kelimenin tam anlamıyla, "söylenen bir şey", yani bir hikâye ya da tarih demektir. Volsunga Saga, en önemli iki kahraman Sigmund ile oğlu Sigurd'un (Almanya'da Siegfried) dahil olduğu Volsung ailesinin destansı veya mitolojik öyküsüdür. Volsunga Saga, on üçüncü yüzyıla ait olup, çok daha eski materyallere dayanan düzyazı biçiminde destansı bir öyküdür. Aslında aynı öykü Almanya'da, Nibelungenlied olarak anlatılır. Opera severler, Richard Wagner'in, Nibelungen'in Yüzüğü (Der Ring des Nibelungen) adlı eserde anlatılan öyküyü tanıyacaklardır.
Sigmund'un Öyküsü
Kral Sigmund, doğrudan tanrı Odin'in soyundan geliyordu, Odin'in oğullarından biri olan Sigi'nin, Hunaland'ın kralı olan Rerir adında bir oğlu vardı. Rerir'in karısı mucizevi bir şekilde hamile kaldı ve altı yıl süren bir hamilelikten sonra kahraman Volsung'u doğurdu. Annesinin ölmekte olan bedeninden kesilerek ayrılan Volsung, büyümüş olarak doğmuştu. Kral oldu ve bir sürü çocuk doğuran Hljod ile evlendi. Bu çocukların en büyükleri Sigmund ile ikiz kız kardeşi Signy idi.
Konuk kral Siggeir, Signy ile evlenmek isteyince Signy gönülsüz olmasına rağmen Volsung, kralın talebini kabul etti. Volsung, ortasında Barnstock adlı büyük bir ağacın bulunduğu güzel bir saray yaptırdı. Siggeir'in ziyareti esnasında kukuletalı tek gözlü bir adam (tek gözlü tanrı Odin'in gözde kılıklarından biri) Gram adlı bir kılıcı ağaca sapladı ve her kim onu oradan çıkarabilirse kılıcı ona vermeyi vaat etti. Volsung sarayındaki bütün kahraman özentilerinin arasından bir tek Sigmund kılıcı çıkarabildi, dolayısıyla arketipik anlamda gerçek bir kahraman olduğunu kanıtlamış oldu.
Bu durum, doğal olarak Kral Arthur ve kılıcı taştan çıkarışını akla getirir. Siggeir, kılıcı satın almak isteyince Sigmund teklifi reddetti, konuk kralı şiddetle rencide ettiği için bir kan davasını ve sonunda da, Volsungları kırıp geçiren bir savaşı başlatmış oldu. Sigmund ile kız kardeşi Signy, ailelerindeki çoğu kişinin katledilmesinin öcünü almayı başardılar. Sigmund ölmeden önce, Sigurd'u doğuran Hjordis ile evlendi. Sigmund'un ölümünde kılıç Gram, ikiye bölündü.
Sigurd'un Öyküsü
Sigurd, İskandinav mitolojisinin en büyük kahramanıydı. Volsunga Saga'da Sigmund'un oğluydu ve Volsungların sonuncusuydu. Koruyucu babası Regin'in (bazı kaynaklarda demirci Mimir) sarayında büyümüştü. Regin'in kendi babalarını öldürüp, altınını çalan erkek kardeşi Fafnir vardı. O lanetliydi ve o hırsızlıktan sonra Fafnir kendini zehirli bir ejderhaya dönüştürdü. O andan sonra, birçok efsanevi ejderhanın yaptığı gibi, hazinesini kıskanç bir şekilde kendi ininde korumuş ve çevresindeki yörede kargasaya neden olmuştu. Bu esnada Sigurd'un üvey babası Regin, Sigurd'a görevini, asalet derslerini ve Runik yazıların gizemini öğretmişti.
Çocuğun yeterince güçlendiğini ve hazır olduğunu düşündüğünde Regin, Sigurd'u Fafnir karşısına çıkıp onu öldürmesi için kışkırttı. Sigurd, Regin'in ona görkemli bir kılıç yapması şartıyla bu isteği kabul etti. İki kılıcı beğenmemesinin ardından Sigurd, demirciye, babasının kılıcı Gram'ın kırık parçalarından bir kılıç yapmasını söyledi. Regin kılıcı yeniden şekillendirince örsü kolayca kesti. Sigurd artık Fafnir'in karşısına çıkmaya razı oldu, bir sefer babasının ölümünün intikamını almıştı. O da öyle yaptı ve Regin'e dönüp, vaadini yerine getirmeye hazırlandı. Fafnir'in yaşadığı çalılıkta, Regin ile Sigurd, ejderhanın ininden gelen bir sulama deliğinin yolunu buldular. Regin, Sigurd'a, bu yola bir hendek kazmasını ve Sigurd'un kılıcını kalbine ve göbeğine saplamasına imkan verecek şekilde canavar onun üzerinden geçene kadar beklemesini söyledi.
Sigurd, eğer canavarın kanına batarsa ne olacağını sorduğunda Regin onu korkaklıkla suçlayıp, gitti. Regin'e güvenen Sigurd, hendeği kazarken kukuletalı, gri sakallı yaşlı bir adam gelip, birden fazla hendek kazması gerektiğini, böylece kanın ondan uzaklaşıp, ana hendeğe gideceğini söyledi. Sonra yaşlı adam yok oldu. Yunan Perseus'un canavar katletme mitinde, kahramanın ilahi tavsiye alması gibi, genç kahramana, ilahi dedesi Odin, bir kez daha yardım etmişti. O zaman Sigurd, ana hendekte saklanıp, bekledi. Biraz sonra ejderha yeryüzünü sallayarak yaklaştı. Ejderha, saklandığı yerin üzerinden geçerken Sigurd, bütün gücüyle kılıcı avına sapladı. Sigurd, böyle yapmakla, Perseus'tan Beowulf'a, Kral George'a kadar birçok kahramanın yapması gereken canavar katletme görevini yerine getirmiş oldu. Fafnir ölürken onu kimin, niçin katlettiğini sorunca Sigurd, aptalca kimliğini açık etti, böylece ejderha altının lanetini Sigurd'un üzerine geçirdi. Buna rağmen Sigurd, ölümden korkmuyordu ve ne olursa olsun altını almaya kararlıydı.
Kötü kardeşi ölünce Regin yeniden ortaya çıkıp, taleplerde bulundu. Sigurd, altını kendine saklayabilirdi fakat ejderhanın kalbini Regin istiyordu. Sigurd bunu kabul etti, Regin ejderhanın kanından biraz içip, derin bir uykuya daldı. Bu arada Sigurd, koruyucu babası için ejderhanın kalbini pişirmeye başladı. Bu arada parmağını yakınca, acısını gidermek için parmağını emdi. Ejderhanın kanının tadını alınca, aniden, Regin'in onu öldürmeyi planladığını söyleyen kuşların konuşmalarını anlayabilecek hale geldi. Ve Sigurd, Gram'ı bir kez daha çekerek Regin'in kafasını kesti.
Saga'nın kalan kısmında, Sigurd'un savaşçı kadın Brynhild'e verdiği yüzüğün etrafında gelişen trajik olaylar ve sonunda Sigurd ile Brynhild'in ölümüne neden olan çapraşık aşk ve hazine talepleri anlatılır.
İskandinav Mitolojisinin Yunan, Roma, Hint ve Kelt Mitolojileriyle İlgisi
Yunan, Roma, Hint ve Kelt halkları gibi, İskandinav halkı da Hint-Avrupa dil ailesindendi. Bunun izi, antik çağın çeşitli evrelerinde Hindistan'a, İran'a ve Avrupa'ya göç etmiş ilgili insan gruplarına kadar sürülebilir. Dil benzerliklerinin yanı sıra Hindistan, İran, Yunanistan, Roma, İrlanda ve İskandinav topraklarının mitolojilerinde ortak temalar bulmamız şaşırtıcı değildir. İskandinav gökyüzü savaşlarının, Yunanistan ve Roma'da Titanlarla Olimposlular arasındaki savaşta ve İrlanda'da Firbolg ile Tuatha Dé Danaan arasındaki savaşta eşdeğerleri vardır.
İskandinav mitolojisinde dünya yılanı Jormungand, Midgard'ı çevreler, Hint mitolojisindeki yaratılış öyküsünde tanrı Vişnu, dünya yılanı Sesha'nın sırtında uzanır. Bazen yılanlar, Yunanistan'da Apollo ile Python, Hindistan'da Krişna ile şeytani yılan Kaliya ve İskandinav sagasındaki Sigurd ile Fafnir'de olduğu gibi, canavar katili kahramanın avı olurlar. İskandinav mitolojisindeki inek Audumla ve sütünün, kesinlikle, Hint mitolojisindeki ineklerle sütlerinin önemli rolüyle ortak noktaları vardır. İlk varlık Buri'nin rolünün, Hint mitolojisindeki Prusha'da eşdeğeri vardır. Gök gürültüsü ve fırtına tanrısı Thor'un Yunanistan'daki eşdeğeri Zeus'tur. Sayısız paralellik mevcuttur.
Herhangi bir Avrupa mitolojisine göre Germen mitolojisi, özellikle de İskandinav geleneği, hayatın muazzam bir yaratılış, korunma ve yıkım döngüsünün parçası olduğu antik Hindistan versiyonuyla daha çok bağlantılıdır. Çoğu, bu döngüsel örüntüyü, sonsuz görünen kuzey kışlarının uzun karanlık günlerini aksettiren, temelde kötümser bir bakış açısının yansıması olarak görür. Diğerleri ise, Hindular gibi, doğum, ölüm ve yeniden doğuşun doğal, kozmik tarihi olarak görürler.