Kulak kiri veya tıbbi adıyla serumen çoğu insanda güçlü tepki uyandıran vücut sıvılarından biri. Vücudumuzdaki bir çıkmaz sokakta saklıdır ve toplum arasında nadiren konuşulur. Yapmamamız gerektiğini bilerek kulaklarımızı pamuklu çubukla kazdığımız zamanlar dışında, kulak kirinin önemini pek bilmiyoruz. Kulak kiri biriktiğinde ve işitme duyumuzu engellediğinde, buna içerliyoruz. Kulak kirini biraz haksız yargılasak da aslında ona sahip olduğumuz için şanslıyız. Kulaklarımızı korumadaki rolünün yanı sıra, kulak kirinin tarihte şaşırtıcı kullanımları vardı.
Dudak Kremi Olarak Kullanılan Kulak Kiri
1800'lerde dudak nemlendiricisinin icadından önce insanlar kulak kirini dudak kremi olarak kullanıyordu. Lydia Child, bu kullanımı 1828'de her ev hanımının okuması gereken bir kitap olan Amerikalı Tutumlu Ev Hanımı adlı kitabında anlatmıştır.
Daha sonraki bir baskıda, kulak kirinin delinmeyle oluşmuş yaralar için merhem olarak kullanılmasını önerir. Tetanoza karşı muhtemelen faydası olmadı ama o zamanlar Neosporin yoktu. Dikiş makinelerinden önce kadın terziler, ipliklerinin ucuna yıpranmasını önlemek için kulak kiri sürüyordu. Bir dahaki sefere ninenizin yadigar yorganının altına yatarken göz önünde bulundurun.
Daha yakın zamanlarda kulak kirinin tıbbi kullanımları üzerine araştırmalar yapıldı. Bazıları ona "ihmal edilmiş biyolojik matris" adını verdi çünkü kolayca örneklenebiliyor ve hazır bulunuyor olmasına rağmen nadiren kullanılıyordu. Kulak kiri, etnik köken, cinsiyet, beslenme ve kirleticilere maruz kalma konusunda bilgi sağlar. Kulak kiri yoluyla bir kişiye diyabet teşhisi konuldu. Aynı araştırmacılar uyuşturucu kullanımı, zehirlenme ve hatta kanser teşhisinde kulak kiri kullanımını inceledi.
Kulak Kiri Denilse de Aslında Kir Değil
Almancada ona daha uygun olarak ohrenschmalz yani kulak yağı denir. Doğru. Kulak kiri, kulak kanalındaki yağ bezinden ve serumlu bezden gelen yağ asidi ve kolesterol ile ölü deri hücreleri, ter, alkol ve skualenden oluşuyor. Ayrıca bakteri ve mantarların büyümesini zorlaştıran antimikrobiyal peptit içerir. Merhem olarak kullanma fikri o kadar da ilgisiz değilmiş.
Sadece insanlarda ve memelilerde bulunan kulak kiri, kulak kanalı derisini örter ve nemlendirir. Kulak kanalınızın sadece kıkırdaktan oluşan dış üçte birlik kısmında üretilir. Kanalınızın diğer üçte ikisi kemikten oluşur ve ince bir deri tabakasıyla kaplıdır. Kulak kanalı anatomik bir çıkmazdır, kavisli ve aşağı açılıdır, bu da ölü deriyi, kiri ve içine kim bilir başka nelerin girmesini kolaylaştırır. Şansımıza kulak kiri bu pisliği girişte hapseder. Daha sonra bu yapışkan karışım çene hareketi (yani çiğneme) ve kulak yolu derisinin içten dışa doğru hareketiyle taşıma bandı gibi doğal olarak dışarı atılır.
Araştırmalar bize kulak kirinin iki çeşidi olduğunu söylüyor: Kuru ve ıslak. Hangi tür kulak kirine sahip olduğumuzu tek bir gen belirliyor: Islak kulak kiri baskın ve kuru kulak kiri çekiniktir. Islak kulak kiri, Kafkasyalılar ve Afrikalılar arasında yaygındır ve genelde koyu sarı ve yapışkandır. Doğu Asya veya Kızılderili soyuna sahip olanlarda kulak kiri açık renkli, kuru ve pul pul olur.
İlginç ki ıslak kulak kiri daha fazla vücut kokusu üretmeyle ilişkilidir. Bazı kulak kirleri amorfludur ve yapışkandır. Siyah dahil beyazdan kahverengiye dek neredeyse her renkte kulak kiri var. Kulak kiri kulağınızda ne kadar uzun süre kalırsa o kadar koyulaşır ve sertleşir. Bazen uzun süre içeride kalmışsa bir deri tabakasıyla örtülü olarak çıkar.
Kulak Kiri İnsan Sağlığı İçin Gereklidir
Kulak kiri azsa ve kulak kanalı çatlayıp ardından ıslanırsa dış kulak enfeksiyonlarına yol açabilir. Genellikle yüzücü kulağı olarak adlandırılan dış kulak enfeksiyonu, duş alırken veya saçınızı yaptırırken olabilir. Kulak kiri azlığının en yaygın nedeni kulak çöpü dediğimiz pamuklu çubukların aşırı kullanılmasından geliyor. Kaşıntıyı kaşımak iyi gelir ancak tüm kulak kirini alırsanız kendinizi acıya ve hatta daha fazla kaşıntıya hazırlarsınız.
Bazı insanlar doğal olarak aşırı kulak kiri üretir ve nedenini bilmiyoruz. Hafif sağırlık, kulakta dolgunluk hissi, kulak çınlaması ve enfeksiyonlar fazla kulak kirinin sonuçlarıdır. Alerjiler, kirleticilere maruz kalma veya kulaklarınıza bir şeyler sokmak (ör. kulaklıklar veya işitme cihazı) gibi durumu daha da kötüleştirebilecek çevresel faktörler var. Glüten, süt ürünleri, kafein ve şeker gibi bazı gıdaların kulak kiri üretimini artırdığı düşünülüyor. Yaşlandıkça, kulak kanallarımız şekil değiştirir ve daha fazla tüy çıkartarak daha fazla kulak kiri hapseder. Yüksek ses kulak kiri üretimini etkilemez.
Kulak kiri kulağınıza yapışırsa, işitme duyunuzu engelleyebilir. Birçok insanın pamuklu çubuğa yöneldiği andır ancak kulak kirini temizlemenin en kötü yoludur. Kulağınız kulak kiri ile dolduğunda pamuklu çubuk onu daha da içeri iter. Bazı insanlar kulak kirini yumuşatmak için kulak damlası veya kulak mumunu dener. Özellikle kulak mumu dış kulak ve kulak zarını yakması ve kulak kirini kötüleştirmesi ile önerilmez. Piyasada sayısız kulak temizleme cihazı var ancak bunlar nadiren işe yarar. Birçok insan kulak tıkanıklığıyla yaşar veya kulak tıkanıklığı olduğunu bile bilmez.
Doktorlar aşırı kulak kirini suyla yıkayarak, mikro emici ile veya çeşitli aletlerle çekerek çıkartır.