Laura Maria Caterina Bassi 1711'de İtalya'nın Bologna kentinde doğdu. Günümüzde az bilinse de Aydınlanma Çağı'nın en büyük isimleri arasında yer aldı. Tarihteki ilk kadın fizik profesörü ve ilk kadın bilim akademisi üyesidir ve ilk profesyonel kadın bilimciler arasında yer almıştır. Sık sık hastalanan annesiyle ilgilenmek için eve gelen aile doktoru Gaetano Tacconi tarafından ilk kez fark edildi. Tacconi 13 yaşındaki kızın keskin zekasını ve çalışkanlığını fark etmişti. Babasından izin alarak ona felsefe dersi vermek istedi.
Bologna'ya tanıtılması
Laura Bassi (1711-1778) kendisine mantık ve metafizik gibi konuları öğreten hekimden iyi bir özel eğitim aldı. Bassi, genç yaşına rağmen etkileyici zekasıyla umut vadediyordu. Tacconi, öğrencisini Bologna Üniversitesi'ndeki bilim adamları topluluğuyla bile tanıştırdı ve kısa süre sonra bilimden taraf olan başpiskopos Prospero Lambertini (sonraları Papa XIV. Benedict olacak) tarafından fark edildi. Lambertini, kim olursa olsun yeteneklileri desteklemesiyle biliniyordu.
Arkadaşları ve ailesi genç Bassi'yi diğer akademisyenlerle tartışmaya katılmaya ikna etti ve kısa sürede halk tarafından tanınmaya başladı. Üstlerini o denli etkiledi ki onu felsefe alanında üniversite diplomasına aday olarak önermeye başladılar. 1732'de felsefe tezini bir belediye binasında yüksek sesle savunduktan sonra 21 yaşında imrenilen doktora diplomasını aldı. Böylece Avrupa'da 1678'de Elena Cornaro Piscopia'dan sonra bir üniversiteden mezun olan ikinci kadın oldu.
Kısa süre sonra Bologna Üniversitesi'ne (1088'de kurulan dünyanın en eski üniversitesi) profesör olarak atanarak fizik öğretmeye başladı. Bu da onu Avrupa'nın ilk kadın fizik profesörü yaptı. Hatta bazıları onun tüm dünyada ilk olduğuna inanır. Bu başarıları ona Roma bilgelik tanrıçası "Minerva" takma adını verdi.
Elbette cinsiyeti nedeniyle kısıtlamalarla karşılaştı. Örneğin yalnızca üstleri tarafından istendiğinde ders vermesine izin veriliyordu. Yine de kariyeri boyunca eşit koşullar elde etmek için savaştı ve zamanla etkileyici bir ilerleme kaydetti. Bologna Üniversitesi'ndeki Bilimler Enstitüsü'ne onursal üye seçilmeyi başararak gelecekteki kadın üyelerin önünü açan ilk kişi oldu. Kariyerine parlak bir başlangıç yapsa da yolu tümsekliydi.
Bilim kariyerini ilerletti
Laura Bassi öğretmenlik yaşamı boyunca üniversite fen müfredatına yeni konuların eklenmesinde rol oynadı. Newton fiziğini yayması ve İtalya'da elektrikle ilgili araştırmalara öncülük etmesiyle dikkat çekti. 1738'de doktor ve üniversite profesörü Giuseppe Veratti ile evlenip sekiz çocuğu oldu. Evliliği "doğanın sırlarını zihninden ziyade bedeniyle araştırdığını" söyleyen kadın düşmanlarına hedef oldu. Zamanının kadınlarından farklı olarak, bilgiyi manastırın içinde rahibe olarak değil, herkese açık yerde profesör olarak aradı.
Evlendikten sonra ev işleri için diğer uğraşlarını bırakmaya teşvik edilen diğer birçok kadının aksine şunları söyledi: "Aynı öğrenme yolundan yürüyen ve uzun deneyimime göre beni ondan caydırmayacak bir kişi seçtim". Laura Bassi'yi eleştirenlere rağmen başpiskopos Prospero Lambertini 1740'ta papa seçildikten sonra Bassi'nin önemli bir hamisi olmayı sürdürdü.
Birkaç yıl sonra Laura Bassi 25 bilim insanından oluşan seçkin bir grup olan Papa'nın Benedettini'sine seçildi ve prestijli bir topluluğa seçilmiş tek kadın oldu. Bu noktada ünü diğer ülkelere yayıldı. Ünlü Aydınlanma düşünürü Voltaire onun hakkında şöyle dedi: "Londra'da Bassi yok ve bir Newton üretmiş olsalar bile, Bologna Akademinize İngilizlerinkine katılmaktan çok daha mutluluk duyarım."
Laura Bassi, dünya tarihindeki ilk kadın profesör olmasının yanında, kariyerinin sonlarına doğru tüm üniversitedeki en yüksek ücretli öğretim görevlisiydi.
Laura Bassi 1749'da evinde özel dersler vermeye başladı ve kısa sürede hem yerel hem de yabancı bilim insanlarını kendine çekti. Bassi hem Newton bilimini üniversiteye getirmesiyle hem de Franklin'in elektriksel çekim ve itme teorisini desteklemesiyle bilinmiştir. İkiliyi görmek için Avrupa'nın dört bir yanından ve hatta Amerika'dan bilim insanları geldi. Bassi hayatı boyunca yerçekimi, kırılabilirlik, mekanik ve hidrolik gibi konularda tezler sundu. Bir yandan kocasıyla birlikte Bologna'nın elektrik alanındaki deneysel araştırmalarda merkez olmasına yardımcı oldu. 1776'da Fen Bilimleri Enstitüsü'nün deneysel fizik başkanı seçilmesiyle en büyük onuruna ulaştı.
Öncü kadın bilimci olarak bıraktıkları
Laura Bassi 20 Şubat 1778'de 66 yaşında öldü. O dönemde Bologna'daki en ünlü kadınları arasına girmişti. Cenazesi herkese açık düzenlendi ve üniversite üyeleri tabutunu tören alayıyla Bologna'daki Corpus Domini kilisesine taşıdılar. Papa Benedict gibi, Bassi de yeni bilgi arayışı ile inanç gelenekleri arasında hiçbir çelişki görmeyen aydınlanmış insanlardan biriydi. Doğal dünyayı ne denli anlarsa Tanrı'nın yarattıklarını o denli takdir edeceğini düşündü.
Ne yazık ki arkasında çok fazla yayımlanmış materyal bırakmadı. Çalışmalarını kitap şeklinde yazma şansı bulamadan kanserden öldü. Makalelerinden yalnızca dördü yayımlandı. Kendisi ise ölümünden bu yana unutuldu. Ancak Laura Bassi zamanının büyük düşünürlerince kabul görmüştü ve bilim çevresinde bilim alanına katkılarıyla kutlandı. Hem erkek hem de kadın olmak üzere geleceğin büyük düşünürlerine esin oldu. Tarihçi Paula Findlen'ın belirttiği gibi 19. yüzyıla dek önemli bilim adamlarından oluşan bir kuşak daima şunu söylemekten gurur duydu: "Laura Maria Caterina Bassi'nin okuluna gittim."