Molyneux Problemi Nedir? Çözülebilir mi?

Ampirik kanıtlar Molyneux probleminin yanıtını verse de, Molyneux probleminin çözüldüğünü iddia etmeye yeterli değil.

Molyneux problemi

Molyneux problemi, 17. yüzyılda felsefi bir düşünce deneyi olarak ortaya çıktı. İnsan görme ve dokunma duyularını kapsayan basit bir soru içerir. Doğduğundan beri hiç göremeyen, varsayımsal olarak kör bir insan düşünün. Hayatı boyunca, yalnızca dokunma duyusu ile farklı şekillerdeki nesneleri (küp veya küre gibi) ayırt etmeyi öğrenmiştir. Şimdi, bu kişinin aniden görme yetisi kazandığını ve görebildiğini hayal edin. Sorulan soru şu:

"Yeni kazandığı görme yetisiyle şekilleri (küp veya küre gibi) onlara dokunmadan hemen tanıyabilir mi?"

Molyneux probleminin kökeni

Molyneux problemi nedir? Çözülebilir mı?

William Molyneux, kör bir karısı olan Anglo-İrlandalı bir filozof-yazardı. Bu nedenle, doğal olarak körlüğün zorluklarını merak ediyordu. 1688'de filozof arkadaşı John Locke'a şu soruyu sorduğu bir mektup yazdı:

"Kör olarak doğmuş ve şimdi yetişkin olan ve dokunuşuyla hemen hemen aynı büyüklükteki aynı metalden küp ve küreyi ayırt etmeyi öğrenmiş bir adam varsayalım, küp veya küreyi hissettiğinde hangisini hissettiğini söyleyebilsin. O zaman küpü ve küreyi bir masanın üzerine yerleştirip kör adamın görmeye başladığını varsayalım: Soru, onlara dokunmadan önce şimdi gözleriyle onları ayırt edebilir ve hangisinin küre, hangisinin küp olduğunu söyleyebilir mi?"

— William Molyneux

John Locke, Molyneux'ün bu sorusuna "İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme" adlı ünlü yayınında yanıt verdi.

Locke'un denemesi, tarihin en iyi düşünürlerini kendine çeken bu problem etrafında uzun bir tartışma başlattı. Filozoflar ve bilim adamları kabaca iki gruba bölündü:

Molyneux probleminde rasyonalistler ve ampiristler

Epistemoloji, insan bilgisinin doğasını araştıran bir felsefe dalıdır. Epistemolojide, rasyonalizm ve ampirizm, kişinin bilgiye ulaşmasının iki yoludur. Rasyonel bilgi, akıl yürütme ve tümdengelim yoluyla elde edilirken, ampirik bilgi gerçek dünya deneyimleri ve gözlemleri yoluyla elde edilir.

John Locke, Molyneux'nün sorusunu cevaplarken ampirik yaklaşımı benimsedi. Ömür boyu kör yaşamış ve görme yetisi kazanmış birinin şekilleri yalnızca görüşle tanıyamayacağına inanıyordu. Bunun nedeni, görsel özellikleri dokunsal özelliklerle ilişkilendirmeyi asla öğrenmemiş olmalarıydı. Görüşüne katılanlar oldu.

Filozof George Berkely, duyusal bireyselleştirme fikrini savundu: Her duyunun metafiziksel olarak benzersiz olduğu kavramıydı. Sonuç olarak, farklı duyulardan edinilen kavramlar insan beyni tarafından farklı algılanacaktı.

Örneğin, "görülen çizgi" kavramı "dokunan çizgi"den farklı olmalıdır. Bir kişi bu iki kavramı deneysel deneyim yoluyla ilişkilendirmeyi öğrenmediği sürece, o noktaya kadar kör olmaları koşuluyla, "görülen çizgiyi" yalnızca görme yoluyla hemen tanıyamaz.

Gottfried Wilhelm Leibniz de tartışmaya katıldı ve rasyonalist bir duruş sergiledi. Eskiden kör olan bir kişinin, yalnızca akıl yürütme ve tümdengelim becerilerini kullanarak şekilleri ayırt edebileceğini savundu.

Örneğin, küre farklı açılardan algılandığında aynı, küp ise farklı açılardan farklı görünebilme özelliğine sahipti. Benzer şekilde, önceden kör olan böyle bir kişinin, dokunma duyumlarını yeni edindiği görsel duyumlarla ilişkilendirmek için geometrik ve mantıksal akıl yürütme kullanması gerekiyordu.

Bu tartışma, ampiristler makul deneysel sonuçlar bulana kadar bir süre devam etti.

Molyneux problemini çözmek için ampirik deneyler

1728'de İngiliz cerrah William Cheselden, 12 yaşındaki bir çocuğu başarıyla ameliyat edip kataraktını iyileştirdikten sonra bir rapor yayınladı. Cheselden'in raporuna göre, iyileşmenin ardından, çocuk nesnelere dokunmak zorunda kalmadan şekilleri iyi tanıyamadı ve önce görsel ve dokunsal duyularını ilişkilendirdi.

Bu bir kanıt gibi görünse de, rasyonalistler bu kadar küçük örneklem büyüklüğü ve potansiyel olarak şüpheli zihinsel yetenekleri bahane edip hataya yer olduğunu savundu (rasyonalistler zavallı çocuğa sert davranmıştı).

Günümüze gelirsek, 2011'de 8-17 yaş aralığındaki birden fazla deneğin katarakt ameliyatından önce ve sonra testlere tabi tutulduğu bir deney gerçekleştirildi. Bu hastalar ilgili ameliyatlarından hemen sonra basit nesne tanıma testlerine tabi tutuldu. Doğrulukları neredeyse şans kadardı (yaklaşık %58).

Yine de denekler ameliyatlarından birkaç gün sonra test edildiğinde doğrulukları önemli ölçüde iyileşmişti. Deneklerin duyularını ne kadar hızlı senkronize edebildiklerini ve beyindeki duyusal girdileri (dokunma ile dokunsal) ilişkilendirebildiklerini gösterdi.

Buradan yola çıkarak Molyneux probleminin çözüldüğü ve problemin cevabının "hayır" olduğu sonucuna varabilir miyiz? Pek değil. SSD'ler de önemli.

Duyusal İkame Cihazları (SSD'ler)

Molyneux problemi nedir? Çözülebilir mı?
BrainPort.

Bach-y-Rita, görme duyusundaki duyusal deneyimleri tat duyusu deneyimleriyle simüle eden "BrainPort" adlı bir cihaz icat etti. BrainPort, bir mobil kameradan bilgi alır ve sinyalleri dil üzerindeki bir elektrot dizisine aktarır.

BrainPort kullanıcıları cihazı kullanarak nesneleri dilleri aracılığıyla görebiliyormuş gibi hissettiklerini söyler. Öte yandan, doğuştan (yaşam boyu) körlüğü olan kişilerin BrainPort gibi cihazları kullandıklarında beyinde görsel işleme ayrılmış alanların aktive olduğuna dair kanıtlar var.

Bu tür cihazlarla yapılan deneyler, kör bir kişinin bir cihazı kullanarak şekilleri tanıyabileceğini ortaya koyuyor.

Sonuç

Ampirik kanıtlar Molyneux probleminin yanıtını verse de, Molyneux probleminin çözüldüğünü iddia etmeye yeterli değil. Çünkü konu bilim adamlarının ve filozofların Molyneux problemini nasıl anladığıyla ilgili.

Aniden görme yeteneği kazanan doğuştan kör bir kişi, büyük olasılıkla bilgi akışı altında ezilir ve şekiller arasında ayrım yapmak ve görüş derinliğini tanımak için en iyi zihinsel ve fiziksel durumda olmayacaktır. Öte yandan, zaman geçtikçe kişi dokunma duyusu ile görme duyusu arasında ilişki kurmayı öğrenir. Dolayısıyla, Molyneux problemini çözmek için gerekli mükemmel deneysel durum imkansız olabilir.

Molyneux problemi bugün bile bilimsel düşünceye ve deneylere ilham veriyor. Bu da insan duyularını anlamamız açısından ilerlemeye yol açıyor. Molyneux probleminin sonuçlarından biri olarak, doğuştan veya tedavi edilemez körlüğü olan insanlar çevrelerindeki dünyayı hissetmelerine yardımcı olan daha iyi teknolojik çözümlere erişti.

Molyneux problemi hiçbir zaman yeterince çözülemese bile birçok bilim insanı ve derin düşünür için bilimde yeni alanları keşfetme ve insanlık için her zamankinden daha yararlı teknolojik çözümler bulma konusunda önemli bir motivasyon olacak.