Herkes hayatının bir noktasında gülümsemeye, kahkahaya ve istemsiz hareketlere neden olacak şekilde gıdıklanmıştır. Gıdıklanma vücudun birçok yerinde meydana gelebilir, ancak en yaygın olanı göğüs kafesi, koltuk altı ve ayak tabanıdır. Gıdıklama genellikle yakın ilişkiler bağlamında ortaya çıkıyor: Ebeveynler bebeklerini ve küçük çocuklarını gıdıklar; kardeşler, romantik partnerler ve yakın arkadaşlar bazen birbirlerini gıdıklar. Bazı insanlar diğerlerinden daha fazla gıdıklanır. Ancak gıdıklamanın en garip yanlarından biri, bir kişinin kendini gıdıklamasının hemen hemen imkansız olması. Biri elini göğüs kafesine sokarak sizi güldürüp seğirtiyorsa aynı şeyi kendinize de yapabilmeniz gerekmez mi?
Neden Kendi Kendimize Gıdıklanmayız?
Kendinizi gıdıklayamamanızın nedeni, vücudunuzun bir bölümünü hareket ettirdiğinizde, beyninizin bu hareketi izlemesi ve bunun neden olacağı hissi öngörmesidir. Bu nedenle, örneğin, yürürken kolunuzun yan tarafınıza sürttüğünü fark etmezsiniz ancak başka biri size benzer şekilde dokunsa irkilirsiniz.
Beynimiz kendi vücut hareketlerimizi ve neden oldukları hisleri izleme yeteneğine sahip olmasaydı sürekli dürtüldüğümüzü hissederdik ve dikkatimizi herhangi bir şeye vermemiz zor olurdu. Kendi kendini gıdıklama bu durumun iyi bir örneği. Beyniniz göğüs kafesine soktuğunuz parmakların kendi parmaklarınız olduğunu bilir, bu yüzden duyusal tepkiyi azaltır.
Gıdıklanma Bilimi
Peki bilim bunu nasıl çözdü? University College London'dan bilim adamları insanların başka bir kişi tarafından gıdıklanma ile kendi kendini gıdıklamaya nasıl tepki verdiklerini karşılaştırmak için işlevsel beyin görüntülemeyi kullanmaya başladı.
Beynin vücut duyularından sorumlu kısımları olan somato-duyusal korteksin harici gıdıklamaya göre kendi kendine gıdıklamaya daha az yanıt verdiğini gördüler. Ayrıca gözlemledikleri aktiviteler beyinciğin, vücut hareketlerini izlediğini ve kendi kendine oluşan dokunuş sırasında somatosensoriyel tepkiyi bastırmak için sinyaller gönderdiğini gösterdi.
Aynı araştırmacılar, beyni kandırmayı ve kendi kendine üretilen hareketlerin gıdıklama hissi yaratmasını sağlamak için de yola çıktılar. Araştırmada deneklerin bir kolu çekerek kendilerine gıdıklama uyarısı vermesini sağlayan bir gıdıklama makinesi inşa ettiler.
Eğer deneğin kolu çekme hareketi ile gıdıklama makinesinin hareketi arasındaki ilişkiyi biraz bile azaltırlarsa deneğin hissettiği gıdıklanma hissinin arttığını keşfettiler. Deneğin kolu çekmesi ile gıdıklama makinesinin hareketi arasına yaklaşık bir saniye gecikme eklemek beyni kandırmaya ve deneğin gıdıklanmasına yetti.