Okyanuslar, Dünyamızın yaşam kaynağı. Gezegenin yüzde 70'ini kaplayan okyanuslar, ısı değişikliklerini ve hava dolaşımlarını kontrol ettiği gibi, tüm organizmalara yaşam desteği sunuyor. Dünyamızın can damarı olan bu sular, tarih boyunca insanoğluna ticaret ve ulaşım yolları sundu ve hayat kaynağı oldu. Ancak bizim için hayati önem teşkil eden okyanus derinliklerinin neredeyse yüzde 80'lik kısmı haritalanamamış ve keşfedilmemiş durumdadır. Bizden 384 bin kilometre uzaklıktaki Ay hakkında bile daha çok bilgiye sahibiz. Peki okyanusları keşfetmenin önemi ve de zorluğu nedir?
Okyanus Araştırmaları Nasıl Yapılıyor?
Su altı araçlarını kullanarak deniz tabanını araştırmak oldukça güç ve maliyetli bir iş. Araştırmacılar uzun zamandır deniz yüzeyini haritalamak için sonar teknolojilerini kullanıyor. Fakat, günümüze kadar haritası çıkarılan okyanus yüzeylerinin sadece yüzde 10'luk bir kısmı için modern sonar cihazları kullanılmış durumda. Örnek olarak, Amerika Birleşik Devletleri'nin okyanus ve kıyı sularının sadece yüzde 35'lik kısmı modern yöntemlerle haritalandırılmıştır.
Okyanus derinliklerini keşfetmek için genel olarak iki tür teknoloji kullanılıyor ve bunlar "uydu" ve "sonar" teknolojileridir. Ancak gerçek hedeflerimiz yani okyanus tabanlarını araştırmak için yeterli değiller.
Uydu teknolojisi sayesinde okyanus yüzeylerinin tamamı 5 km'lik mesafeler ile haritalandırılmış durumda. Ancak nakliye rotalarını ve bilimsel keşifleri de hesaba katarsanız, sonar tarama yöntemini kullanarak okyanus tabanlarının sadece %20'sini haritalandırabildik. Bu durum gösteriyor ki okyanuslarımızın neredeyse yüzde 80'lik kısmı hala gizemini korumakta.
Derin Okyanus Araştırmalarını Zor Yapan Nedir?
Okyanusların haritasını çıkarmak gerçekten zor bir süreçtir. Bunun nedenleri arasında uydu sinyallerinin suya iyi nüfuz edemiyor olması var. Oysa ki Ay ve diğer gezegenler tamamen susuzdur. Zemin üzerinde uydu sinyallerini kıracak ya da dalgalanmaya sebep olacak bir etken olmadığından dış uzaydaki uyduları ve gezegenleri haritalamak bile kendi okyanusumuzu haritalamaktan daha kolaydır.
Uydu radarları deniz yüzeyine etkili şekilde nüfuz edemediğinden sadece suyun derinliğini ölçebilecek kadar kullanışlılar. Okyanusların en derin noktalarını bulmak istiyorsanız, sonar taşıyan bir tekne kullanmanız gerek. Radar dalgalarını aşağı doğru gönderen sonar sistemi, dalga boyunun geri dönüş süresine göre denizin derinlik ve yüzey belirleme ölçümünü yapar.
Derin okyanus ya da derin deniz ortamı ayrıca çok yüksek basınç, tam karanlık, aşırı sıcaklık ve toksik kimyasal içerir. Örneğin deniz tabanındaki hidrotermal menfezlerden sıcak sıvılar fışkırır. Buralar derin okyanus habitatlarıdır. Bu habitatlar, Dünya'nın tektonik tabakalarının birbirinden ayrıldığı okyanus ortasındaki sırtların yakınında bulunuyor. Tektonik plakalar arasından çıkan sıcak lavlar sırtları oluşturur. İşte soğuk deniz suyu, okyanusun ortasındaki sırtlara yakın okyanus tabanı çatlaklarından Dünya'nın kabuğuna sızdığında hidrotermal bacalar oluşuyor.
Deniz suyu, kabuğun derinliklerine doğru ilerledikçe erimiş kaya tarafından ısıtılır. Sıcaklık arttıkça, kükürt ve bakır, çinko ve demir gibi metaller çevredeki kayadan sıcak sıvıya çözülür. Mineral bakımından zengin sıvı tekrar yükselir ve deniz tabanındaki açıklıklardan fışkırır. Püsküren sıvının sıcaklığı 400°C'ye kadar çıkabilir ve hidrojen sülfür içerir. Sıcak hidrotermal sıvı soğuk (neredeyse donmaya yakın) deniz suyuyla karşılaştığında sıvıdaki mineraller çöker. Çöken mineral parçacıkları sıvıya dumana benzer bir görünüm verir. Sıvıda bulunan mineral türlerine bağlı olarak bu delikler genelde siyah ya da beyaz olur. Çöken mineraller ayrıca birkaç metre yüksekliğinde bacalar oluşturabilir.
Okyanusları Keşfetmenin Kritik Önemi Nedir?
Okyanuslar soluduğumuz havadan, günlük hava hareketlerine ve iklim değişimlerine kadar evrenin yaşam döngüsüne etki eden faktörlerde rol oynuyor. Yiyecek, enerji ve diğer kaynaklar bakımından derin sulara olan bağımlılığımız gitgide artmasına rağmen bu bölgeler hakkında hala çok az şey biliyoruz. Okyanuslar hakkındaki bilgimizin çoğu sığ sular olan kara ve kıtalara yakın bölgelerle sınırlı.
Okyanus keşfi alışılmadık ve beklenmedik şeyleri arayarak buluşlar yapmaktır. Bununla birlikte, okyanus keşfi yeni bir şey bulma umuduyla rastgele dolaşmak değildir. Disiplini ve düzeni vardır ve okyanusun biyolojik, kimyasal, fiziksel, jeolojik ve arkeolojik yönlerinin titiz gözlemler ve belgelerle ele alınmasını içerir.
Okyanus keşfi yoluyla elde edilen bulgular, derin okyanus bölgelerine dair bilinmeyenleri azaltır. Hem mevcut hem de gelişmekte olan bilim ve yönetim ihtiyaçlarını karşılamak için gereken değerli çevresel kaynaklar sunar. Keşifler okyanus kaynaklarının daha iyi yönetilmesini sağlar. Gelecek nesiller de bu kaynaklardan yararlanmış olur.
Okyanusların sırlarını çözerek çevresel değişimleri daha iyi anlamak adına önemli temel bilgiler ediniriz. Gelecekteki koşullar hakkında öngörü sağlamanın ve bu dinamik gezegende her gün karşılaştığımız doğa olaylarının nedenlerinin çözümü için güvenilir ve etkili bilim yapmak mümkün olur. Derin deniz facialarına nasıl yanıt vereceğimizi de öğrenmiş oluruz.
Uzay araştırmalarına yapılan harcamalar okyanus araştırmaları için ayrılan bütçenin çok üstünde. Örneğin, uzay araştırmaları için NASA'ya ayrılan bütçe yaklaşık 3,8 milyar dolar. Oysa NOAA ise (Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi) 23,7 milyon dolarlık düşük bir bütçe almaktadır.
Okyanusların keşfinden elde edilen bilgiler herkes için önemli. Derin deniz ekosistemlerinin gizemlerini açığa çıkarmak tıbbi ilaçlar, gıda ve enerji kaynakları için yeni imkanlar sunabilir. Derin okyanus keşiflerinden elde edilen bilgiler, depremleri ve tsunamilerin hangi zaman aralığında meydana geleceğini tahmin etmemize yardımcı olabilir. Dünya'daki çevresel değişikliklerden nasıl etkilendiğimizi anlamaya başlayabiliriz.
Okyanus keşifleri, okyanus okuryazarlığını geliştirebilir ve gençlere bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında kariyer yapmak için yeni uzmanlık dalları açabilir. Derin okyanusu keşfetmenin zorluklarını aşmak için icat edilecek yeni yöntemler, başka zor keşiflerin sonuçlanması adına uygulanabilecek teknolojik ve mühendislik yeniliklerine temel oluşturabilir. Okyanuslar her yıl küresel ekonomiye 1,5 trilyon dolar katkıda bulunuyor ve getiriyi daha yüksek rakamlara çıkarmak için engel yok.
Bu uçsuz mavilikleri incelemek adına önümüzdeki en büyük sorun yüksek maliyetler. Örneğin, derin deniz dalışlarının insan sağlığı açısından ciddi riskleri var. Bu nedenle basınca dayanıklı su altı kapsüllerine ve su altı dronlarına ihtiyaç duyuluyor. Bu tarz teknolojiler için ne yazık ki yeterli kaynak yok. Derin okyanusun günlük yaşamımızdaki önemi artmaya devam ediyor olsa da bu sırları çözmek için gerekli yatırımlar ve teşvikler hala yapılmıyor.