Organları, kemiği ve diğer dokuları naklederek hastalıkları ve yaralanmaları iyileştirme girişimi insanlığın daima göz önünde bulundurduğu bir olgu olmuştur. Orta Çağ'dan kalma kayıtlarda ilk kemik naklinin izleri görülür. Organ naklinin geniş tarihine göz atarsak ve en baştan başlarsak en eski bulgular Antik Yunan, Roma ve Çin söylencelerine uzanır. Bu binlerce yıl önceki mitolojilerde ilahlar ve şifacılar tarafından gerçekleştirilen, genellikle kadavra veya hayvanları içeren hayali nakil anlatımlarına yer verilir.
Bu masallar uydurma olsa da MÖ 800 yılına gelindiğinde daha somut bulgulara rastlanır. Hintli doktorlar bu dönemde yaraları ve yanıkları onarmak için vücudun bir bölümünden diğerine teknik olarak en büyük organ olan deriyi aktarmayı başardılar.
Organ Naklinin Tarihi
Organ naklinin bundan sonraki en büyük gelişimi 16. yüzyılda yaşandı. Kimi zaman plastik cerrahinin babası olarak bilinen İtalyan cerrah Gasparo Tagliacozzi hastaların kollarındaki deriyi kullanarak burun ve kulaklarındaki hasarları onardı. Dahası, farklı bir donörden gelen derinin genellikle işlemin başarısız olmasına neden olduğunu keşfetti ve bugün insanların nakil reddi adını verdiği bağışıklık tepkisini fark etti.
1600'lere gelindiğinde Hollandalı Job van Meeneren tarafından belgelenen ilk başarılı kemik nakliyle karşılaşılıyor. Bir insanın kafatasındaki kusuru onarmak için bir köpeğin kafatasından kemik aldı. Bir başka Hollandalı cerrah Antonie van Leeuwenhoek 1674'te bir kemiğin yapısını açıklayan ilk kişi oldu.
1900'lerin başında Avrupalı doktorlar maymun, domuz ve keçi dahil olmak üzere çeşitli hayvanlardan aldıkları böbrekleri insana naklederek böbrek yetmezliğinden ölmek üzere olan hastaları kurtarmaya çalıştılar. Ancak alıcıların hiçbiri birkaç günden fazla yaşamadı.
İlk Kornea Nakli
1905'te, Avusturyalı bir göz doktoru olan Eduard Zirm dünyanın ilk kornea naklini gerçekleştirerek bir kaza sonucu kör olan adamın yeniden görmesini sağladı.
1912'ye gelindiğinde, organ nakli öncüsü kabul edilen Alexis Carrell yaptığı çalışmalarla Nobel Ödülü'ne layık görüldü. Kan damarlarını bağladığı yöntemler geliştirmişti ve bir köpek üzerinde başarılı böbrek nakli yapmıştı. Daha sonra havacı Charles Lindbergh ile çalıştı ve bir organın vücudun dışında canlı tutulmasını sağlayan bir cihaz icat etti. Bu cihaz yapay kalbin öncüsüdür.
İlk İnsan Böbrek Nakli
1936'da Ukraynalı doktor Yurii Voronoy merhum bir donörden alınan bir organı kullanarak ilk insan böbrek naklini gerçekleştirdi. Nakil başarılıydı ancak vücudun organı reddi sonucu alıcı kısa süre sonra öldü.
1940'ların sonlarında ve 1950'lerin başlarında Boston'daki Peter Bent Brigham Hastanesi'ndeki doktorlar bazıları günlerce hatta aylarca çalışan bir dizi insan böbrek grefti (nakli) gerçekleştirdi. 1954'te cerrahlar, 23 yaşındaki Ronald Herrick'ten ikiz kardeşi Richard'a böbrek nakletti. Verici ve alıcı genetik olarak özdeş olduğundan nakil tümüyle başarılı oldu.
Nakil başarısızlıklarında immün baskılamanın rolünü inceleyen İngiliz immünolog Peter Medawar edinilmiş immün toleransı keşfinden dolayı 1960'da Nobel Ödülü aldı. Kısa süre sonra ortaya çıkan anti-ret ilaçlar hastaların uyumsuz donörden organ almalarını sağladı.
İlk Kalp, Akciğer, Pankreas ve Karaciğer Nakli
Tarihte bilinen ilk başarılı kalp, akciğer, pankreas ve karaciğer nakli 1960'larda yapılmıştır. 1967'de Güney Afrikalı cerrah Christiaan Barnard diş hekimi Louis Washkansky'nin hasta kalbini genç bir kaza kurbanının kalbiyle değiştirdiğinde dünya hayretler içinde kaldı. Bu ilk kalp naklinde immünsüpresif ilaçlar ile red önlenmişti ancak Washkansky 18 gün sonra zatürreden öldü.
Nakiller daha az riskli ve daha yaygın hale geldikçe ABD ilk organ nakli yasasını uygulamaya koyan ülke oldu. ABD Kongresi organ naklindeki etik sorunlara çözüm getirmek ve ülkenin organ kıtlığını gidermek için 1984'de Ulusal Organ Nakli Yasası'nı kabul etti. Yasa, insan organlarının satışını yasaklarken, organ eşleştirme ve yerleştirme için merkezi bir kayıt sistemi oluşturdu. Şu anda 100.000'den fazla kişi ülkede bu listede bekliyor.
Bir Donörün Yabancıyla Eşleştirilmesi
ABD'deki Johns Hopkins Hastanesi 2005'te bağışçılar ile alıcıların eşleştirilmesini sağlayan "domino zinciri" yöntemini geliştirdi. İstediği alıcıyla genetik olarak uyumsuz olan donörün uyumlu bir yabancıyla eşleşmesi ve bunun karşılığında sevdiğinin havuzdaki diğer uyumlu bir donörden organ alması sağlandı. Bu uygulama ülkemizde de başlamıştır.
İspanyol doktorlar 2010'da bir silah kazasında yüzü yaralanan adama dünyanın ilk tam yüz naklini gerçekleştirdiler. O zamana kadar dünya çapında yalnızca kısmi yüz nakli yapılmıştı.