Yüz maskesinin kökeni tıp ve bilim tarihine dayanır. Mikrop yayılımını önlemek için maske takmak bugün dünya çapında kabul görse de Asya ülkelerinde insanlar uzun zamandır halka açık yerlerde maske takıyor. Çin'de Komünist yönetiminde mikrop savaşından korkan halk geniş çapta maske taktı. Japonya'da maske takmak hala bir kibarlık davranışıdır. Sağlık için maske takmanın uzun bir geçmişi var ve en eski bulgular 17. yüzyıla uzanıyor. Hıyarcıklı vebadan muzdarip hastaları gaga benzeri maskeler takarak tedavi eden veba doktorları günümüzde popüler kültürde yer bulur.
Maskenin Tarihi
Veba doktorlarının bu sivri maskeleri sıvıların yanı sıra karanfil veya tarçın gibi bitkilerle doluydu ve gagalı doktor tanımına yol açtı. Veba doktorları siyah bir pelerin ve koyu şapka giydiler ve Orta Çağ'da milyonları öldüren ölümcül salgının sembolü oldular. Maske giymelerinin nedeni, o zamanlar vebaya neden olduğu düşünülen 'yanıktan' yani miasmadan korunmak içindi. Doğu'dan gelen bozuk havanın salgına neden olduğuna inanılıyordu. Bugün gaga maskeli veba doktorlarının ne denli yaygın olduğu bilinmiyor.
Ağız ve burun korumasının ilk kez geniş çapta kullanılmaya başlandığı tarih 20. yüzyılın başlarıdır. Bu tarihe dek Joseph Lister'in (1827–1912) antisepsiyi tanımlaması ve Louis Pasteur (1822–1895) veya Ignaz Semmelweis'in (1818–1865) ilgili ön çalışmaları yara enfeksiyonu ve mikrop yayılımına dair anlayışı geliştirdi. Özellikle 1870 yılında, 'hastane kangreni' olarak bilinen durumun ameliyatları sınırladığı bir dönemde ortaya çıktı.
Hijyenist Carl Friedrich Flügge 1870'de tüberküloz oluşumuna dair araştırması ile damlacık enfeksiyonu üzerine çalışmalarını yayınladı. Bu dönemde solunum sistemi, bir mikrop kaynağı olarak araştırmaların odağı oldu ve insanlara mesafeyi korunma uyarısı yapıldı. Aynı yıl 1897'de Flügge ile cerrah Theodor Billroth'un öğrencisi Johannes von Mikulicz ortak bir çalışma yayımlayarak ameliyatlarda 'ağız bandajı' takılmasını önerdiler. Mikulicz, gazlı bezden yapılmış tek katmanlı bir maskeden söz etti. Mikulicz halihazırda kumaştan yapılmış steril eldivenler geliştirmişti.
Daha sonra Mikulicz'in asistanı Hübner ise gazlı bezden yapılmış iki katmanlı bir ağız koruyucusu kullanılmasını önerdi. Bu maske mikroplu damlacıkların yayılmasını önlemede daha etkiliydi. Ameliyathane havasındaki mikrop içeriğine dair çalışmaların sayısı arttı.
Ta ki 1910'da cerrahide ve genel hastanelerde yüz maskesi uygulaması yaygınlaşmaya başladı. İngiliz cerrah B. G. A. Moynihan cerrahi operasyon öğretilerinde gazlı bezden yapılmış çok katmanlı bir yüz maskesi kullandı.
İspanyol Gribinde Maske Kullanımı
Kuzey Amerika'da 1918 yılındaki İspanyol Gribi salgınından önce hastanelerde bulaşıcı hastalık taşıyan kişileri tedavi eden hemşireler, doktorlar ve cerrahlar maske kullanıyordu. Bu yüzden 1918 salgını baş gösterdiğinde dünyanın birçok kentinde halkın maske kullanması zorunlu kılındı. Hatta askerlere çorap ören ve bandaj yapan kadınlar maske üretimine geçtiler. Ancak maskeler halk arasında yeterince yaygınlaşmadı hatta çoğu insan yalnızca polisi gördüğünde maskesini taktı.
Maske takmamanın cezası para cezasından hapis cezasına dek değişti. 1918'de ABD'de San Francisco'da, maske takılmasını zorunlu kılmak için tutulmuş bir memurun, maske takmayı reddeden bir adamı vurduğu acı bir olay bile yaşandı. Hatta olaya tanıklık eden iki vatandaş daha isabet aldı. Aynı yıl bir boks maçında denetçiler, kongre üyesi, savcı, donanma amirali, kent sağlık memuru ve hatta belediye başkanı maskesiz fotoğraflanınca fotoğraf gazetelere çıktı ancak yalnızca 5 ila 50 $ arasında ceza aldılar. Maske kullanımı savaştan sonra azaldı.
Modern Dönemlerde Maske Kullanımı
Cerrahi maske dünyada ilk olarak 1920'lerde Almanya ve ABD ameliyathanelerinde yaygın kullanılmıştır. Yine de özellikle endoskopik işlemlerde yani 'küçük ameliyatlarda' maskeye hala başvurulmuyordu. 1926'da Almanca konuşulan bölgelerde okunan bir tıp kitabında maske adı geçmiyordu.
Ancak bir yıl sonra Alman cerrah Martin Kirschner kitabında "enfeksiyonlarla mücadele önlemleri" adlı bölümde yüz maskesi takmanın gerekliliğini ayrıntılı biçimde anlattı. Bu dönemde mikropların azaltılmasına yönelik çalışmaların sayısı yükseldi.
Benzer durum Amerika Birleşik Devletleri için de geçerliydi. I. Dünya Savaşı'nın ardından araştırmalarda farklı kalınlıktaki maskeler incelendi. Yine de dönemin fotoğraf ve resimlerinde görüldüğü gibi maskeler hala genel kabule sahip değildi. Stajyerler ve hemşireler bez veya gazlı bezden yapılmış maskeler takıyordu ancak birçok başhekim maskeleri "rahatsız edici" bularak üstten bakıyor ve ameliyatlarda plastik eldiven kullanmayı bile reddediyordu.
1935'te Almanya ve ABD'de yüz maskelerinin işlevine dair araştırmalar arttı. 1940'larda Almanya'da ve uluslararası cerrahide yıkanabilir ve sterilize edilebilir maskeler kullanıma sunuldu. Tek farkları içlerindeki katman sayısıydı.
İlk kez ABD'de geliştirilen kağıt ve keçeden yapılmış tek kullanımlık maskeler 1965'te tüm dünyaya yayılmaya başladı. Ancak 1990'larda bile maskelerin virüs ve mikrobu önlemeye dair yararı kesin değildi. Bu yüzden cerrahi ağız ve burun maskesinin enfeksiyonları önlemesine dair tartışmalar bir süre daha devam etmiştir.
Kaynakça ve ek bilgiler: