Doğu Avrupa'da Nazi Almanyası'nın başlattığı dehşete kurban olmak istemeyen 769 Yahudi, Struma gemisine binerek Filistin'e kaçmaya çalıştı. 12 Aralık 1941'de Romanya'dan ayrılan Yahudiler İstanbul'da kısa bir mola vermeyi planlıyordu. Ancak İstanbul'a yaklaşırken motorları arızalandı ve hiçbir göçmenlik belgesi olmadan on hafta boyunca limanda mahsur kaldılar. Struma gemisinin hikayesi işte burada başladı.
Struma Gemisindeki Mülteci Yahudilerin Hazin Sonu
O zamanlar hiçbir ülkenin Yahudi mülteci almasına izin verilmediğinden, 23 Şubat 1942'de Türk hükümeti hala bozuk olan Struma'yı Karadeniz'e sürükledi. Gemi Romanya'ya dönmesi için kaderine bırakılmıştı. Ancak sürüklenmeye başladıktan saatler sonra torpidolandı ve yalnızca bir kişi kurtuldu.
Yahudiler Gemiye Akın Ediyor
Aralık 1941'e gelindiğinde, Avrupa II. Dünya Savaşı'nın içine girmiş ve ilk soykırımlar başlamıştı. 'Hareketli ölüm orduları' olarak bilinen Einsatzgruppen, Yahudileri toplu halde katlederken Auschwitz'de ilk devasa gaz odaları inşa ediliyordu.
Yahudiler, Nazi işgali altındaki Avrupa'dan kaçmak istiyor ancak kaçmanın çok az yolu bulunuyordu. Bunlardan biri olan Struma, Filistin'e gitme şansı olan bir gemiydi.
Struma böyle bir yolculuk için fazlasıyla donanımsız halde ve haraptı. Bu 180 tonluk Yunan sığır gemisinde 769 yolcu için sadece bir banyo bulunuyordu ve mutfak dahi yoktu. Yine de soykırımdan kaçmak isteyen çocuklu insanlara umut oldu.
12 Aralık 1941'de Struma, Panama bayrağı altında Romanya Köstence'den ayrıldı. Gemi kaptanı Bulgar G.T. Gorbatenko idi. Struma'ya binmek için fevkalade bir ücret ödeyen yolcular, geminin Filistin göçmenlik belgelerini almak için İstanbul'da planlı olarak durmasını ve daha sonra Filistin'e gitmesini bekliyorlardı.
İstanbul'a Varış
İstanbul yolculuğu zorlu geçti çünkü Struma'nın motoru bozulmaya başlamıştı, yine de limandan ayrıldıktan üç gün içinde İstanbul'a güvenle ulaştılar. Türk hükümeti yolcuların inmesine izin vermedi. Gemi bu nedenle limanın açık denizdeki karantina bölümüne demirlendi. Motoru onarmak için girişimlerde bulunulurken, yolcular gemide kalmaya zorlandı.
Yolcular şu ana kadarki en kötü haberi İstanbul'da aldılar: Göçmenlik sertifikası diye bir şey yoktu. Hepsi yolculuğun fiyatını yükseltmek için bir aldatmacanın parçasıydı. Bu mülteciler farkında olmamalarına rağmen Filistin'e yasa dışı giriş yapmayı deniyorlardı.
Filistin'in kontrolünü elinde tutan İngilizler, Struma'nın yolculuğunu duymuş ve Türk hükümetinden Struma'nın Boğazlar'dan geçmesini önlemesini istemişti. Bundan habersiz olan Nazi mültecileri Türklerin kendilerini kabul edeceğini düşünüyorlardı. Geminin Romanya'ya iade edilmesi için çaba gösterildi, ancak Romanya hükümeti izin vermedi. Ülkeler tartışırken, yolcular gemide sefil bir halde bekliyordu.
Mülteciler Perişan
Harap haldeki Struma'da seyahat etmek birkaç gün için mümkün görünüyordu ancak gemide haftalarca yaşamaya çalışmak ciddi fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarına neden olmaya başladı.
Gemide tatlı su kalmamıştı ve yiyecekler hızla tükenmişti. Gemi o kadar kabalıklıktı ki, tüm yolcular aynı anda güvertenin üstünde duramıyordu.
Türk Kızılayı ve Türk Yahudi toplulukları gemide mahsur kalan insanlar için 70 gün boyunca her gün tonlarca yiyecek yardımında bulundular.
Bağımsız Değişkenler
İngilizler, Yahudi mültecilerin Filistin'e girmesine izin vermek istemedi çünkü daha fazla sayıda mültecinin geleceğinden korktular. Ayrıca bazı İngiliz hükümet yetkilileri mazeretlerini daha da güçlendirmek için Yahudiler arasında üç düşman Alman casusu olduğunu söyledi.
Türkler hiçbir mültecinin inmemesi konusunda kararlı davrandı. Ortak Dağıtım Komitesi (JDC), Struma mültecileri için tamamen kendilerinin finanse edeceği bir kamp kurmayı teklif etse de Türklerin eli kolu bağlıydı.
Struma'nın ne Filistin'e girmesine, ne Türkiye'de kalmasına ne de Romanya'ya dönmesine izin verilmeyince yolcular on hafta boyunca denizde demirlemiş ve izole edilmiş halde beklediler. Birçoğu hasta olmasına rağmen, sadece bir kadının inişine izin verildi ve bunun nedeni hamileliğin ileri evrelerinde olmasıydı.
Türk hükümeti 16 Şubat 1942'ye kadar karar alınmazsa Struma'yı Karadeniz'e geri göndereceklerini açıkladı.
Çocukların Kurtarılması
İngilizler haftalarca Struma gemisindeki mültecilerin, hatta çocukların bile karaya inmesini şiddetle reddetti. Ancak Türklerin isteği üzerine İngiliz hükümeti çocukların Filistin'e girmesine izin veren bir karar çıkardı. Karar Struma'daki 11 ile 16 yaş arasındaki çocukları kapsadı.
Lakin plan Türkiye için kolay değildi. Önce çocukların ebeveynlerinden alınması ve daha sonra ülkedeki kara yolu üzerinden Filistin'e ulaştırılması gerekiyordu. Hükümet maalesef bu planı benimseyemedi, zira ebeveynleri çocuklarını bırakmaya zorlamak başlı başına zor bir süreçti.
Hiçbir çocuk Struma'dan ayrılmadı.
Türklerin bu planı kabul etmemesiyle birlikte İngiliz Dışişleri Ofisi Danışmanı Alec Walter George Randall durumu şu şekilde özetlemiştir:
"Türklerin hemfikir olmalarını sağlasak bile, çocukları seçme ve onları ebeveynlerinden alma sürecinin çok üzücü olacağını düşünüyorum. Kimin bunu üstlenmesi gerektiği belirsiz ve yetişkinlerin çocuklarının gitmesine izin vermeyi reddetme ihtimali yüksek."
Karar Günü
Türkler 16 Şubat'ı son tarih belirledi ve bu tarihe kadar hiçbir karar verilmedi. Hükümet daha sonra birkaç gün daha bekledi. Ancak 23 Şubat 1942 gecesi polisler Struma'ya bindi ve yolculara Türk sularından alınacaklarını bildirdi. Yolcular yalvardılar ve hatta biraz direniş de gösterdiler ancak boşunaydı.
Struma gemisi, içerisindeki 769 yolcuyla kıyıdan yaklaşık on kilometre uzaklaştırıldı ve orada bırakıldı. Geminin motoru hala çalışmıyordu (tamir girişimleri başarısızdı). Türk Kızılayı ölüme terk edilen gemiye bolca tatlı su ve yiyecek bırakmıştı ancak…
Struma'nın Batırılması
Struma sadece birkaç saat sürüklendikten sonra patladı. Gemi Sovyet denizaltısı tarafından vuruldu ve batırıldı. Türkler kurtarma botlarını ancak ertesi sabaha gönderdiğinde sadece bir kişi (David Stoliar) kurtulmuştu. Diğer yolcuların 768'i öldü.
Bir tahta parçasına tutunan David Stoliar (19) Türk balıkçısı İsmail Aslan tarafından kurtarılmıştır.
Struma Gemisi Olayı Hakkında Sık Sorulanlar
Struma Olayı nedir?
Struma olayı, II. Dünya Savaşı sırasında Yahudi mültecileri taşıyan Struma adlı gemide meydana gelen trajik bir olayı ifade eder. Aşırı kalabalık ve uygun belgelerden yoksun olan gemi Karadeniz'de karaya oturmuş ve sonunda batmıştır.
Struma Gemisindeki Yahudi Mülteciler Nasıl Bir Kader Yaşadı?
Ne yazık ki Struma'daki Yahudi mültecilerin çoğu hayatını kaybetti. Haftalarca mahsur kaldıktan sonra gemi bir Sovyet torpido botu tarafından çekildi, ancak kısa bir süre sonra battı ve birçok kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.
Struma Olayına Ne Yol Açtı?
Struma olayı, II. Dünya Savaşı sırasında Yahudi mültecilerin karşı karşıya kaldığı çaresiz durumun bir sonucuydu. Zulümden kaçmak ve güvende olmak isteyen Yahudiler, Filistin'e ulaşma umuduyla Struma gemisine bindi.
Struma Gemisi Karadeniz'de Neden Karaya Oturdu?
Struma gemisi, yolcular için gerekli seyahat belgelerinin eksikliği ve İngiliz yetkililerin geminin Filistin'e ulaşmasına izin vermeyi reddetmesi gibi faktörlerin bir araya gelmesi nedeniyle Karadeniz'de mahsur kaldı.
Struma Yolcularını Etkileyen Kısıtlamalar Nelerdi?
II. Dünya Savaşı sırasında İngiliz yetkililer Filistin'e gitmek isteyen Yahudi mültecilere katı göç kısıtlamaları getirdi. Bu kısıtlamalar Struma gibi gemilerin seçeneklerini sınırladı ve güvenli bir liman bulamamalarına katkıda bulundu.
İngiliz Yetkililerin Struma Olayına Tepkisi Ne Oldu?
İngiliz yetkililer Struma'nın Filistin'e girmesine izin vermedi ve yolcuların gemiden inmesini engelledi. Yardım sağlamayı reddetmeleri veya geminin hedeflenen varış noktasına ulaşmasına izin vermemeleri olayın trajik sonucuna katkıda bulunmuştur.
Struma Olayı Bugün Nasıl Hatırlanıyor?
Struma olayı bir deniz trajedisi ve Holokost sırasında Yahudi mültecilerin karşılaştığı zorlukların dokunaklı bir sembolü olarak hatırlanmaktadır. Bu olay, güvenlik arayışında olanların çaresiz durumunu ve göç kısıtlamalarının trajik sonuçlarını hatırlatmaktadır.