Puranalar Nelerdir?
Puranalar, bhakti'ye yani belli bir tanrıya adanmayı, özellikle Vedik dönem sonrası Hindu trimurti'sine yani, Brahma (Brahman ile karşılaştırılmamalı), Vişnu ve Şiva – Yaratıcı, Koruyucu Yok Edici- üçlüsüne adanmayı temel alan dini metinlerdir. Bu üçlüde tanrıça Devi önem sırası olarak Brahma'nın yerini almıştır.
Puranalar, Hindu Mitolojisine Ne Şekilde Katkıda Bulunmuştur?
Puranalar, yüce tanrıların işlerine ilaveten, yaratılış ve kozmoloji mitlerini de içerirler. Tanrı Vişnu üzerine odaklanmış Bhagavata Purana ve Vishnu Purana, Şiva hakkındaki Şiva, Skanda ve Linga Purana; Brahma üzerine Brahma Purana; Devi, Krişna ve fil kafalı popüler tanrı Ganeşa'nın mitlerini içeren Brahma Vaivarta Purana, Puranalar'ın örnekleridir. Gurular, bilgeler ve rahipler Puranalar'ı, Hinduizm'in karmaşık kavramlarını tanrıların öyküleri vasıtasıyla basitleştirip halka sevdirmek için kullanırlar. Rigveda ile destanların yanı sıra Puranalar, Hindu mitolojisinin en zengin kaynaklarıdır.
Hindu Mitlerini Kimler Yazdı?
Bilindiği üzere, Vedalar'ın, Puranalar'ın ve Mahabharata'nın derleyicisi Vyasa ya da Veda Vyasa'dır. Bu görevi yerine getirebilmek için bin yıldan fazla yaşamış olması gerektiğinden, Vyasa'nın bütün ilahi metinleri yani sruti'leri duyanlar için genel bir ad olduğunu varsayabiliriz. Vyasa bir anlamda tüm "duyanlar" sınıfının temsilcisidir: rişiler, kâhinler, bilgeler, yogiler, rahipler, brahma rahipleri, gurular. En iyi tanınan kadim kahinler arasında, yoga güçlerinin onlara özel bir içgörü sağladığı Yedi Bilgeler, Saptarişiler ya da Maharişiler var. Bütün bir mitoloji, Vyasa'ya bağlanır.
Vyasa'nın, brahman rahibi Paraşara ile ünlü balıkçı kadın Satyavati'nin çocuğu olduğu söylenir. Satyavati, bir balıktan doğmuş, kokusu nedeniyle kral tarafından reddedilmiş ve Brahma rahibi Paraşara tarafından hamile bırakılmıştı. Seviştikten hemen sonra çocuk Vyasa doğmuş ve annenin bekareti yenilenmişti, böylece o da, mucizevi bir şekilde mitolojik kahraman doğuran büyük gruba katılmıştı.
Cildinin rengi koyu (Krişna) olduğu ve bir adada (Dvaipa) doğduğu için Vyasa Krişna Dvaipayana olarak da bilinirdi. Vyasa, Mahabharata'da birbiriyle mücadele eden iki ailenin atasıdır. Popüler bir efsaneye göre, destandaki olayları, fil kafalı tanrı Ganesha'ya dikte etmiş, o da bunu dişlerinden biriyle yazmıştır.
Vyasa, kozmolojiyi, yaratılış öykülerini, panteonların ve Hint mitolojisinin kahramanlarını içeren mitlerin yaratıcılarının baş derleyicisidir.
Hindu mitolojisinin bir başka "Homeros'u" Ramayana destanının efsanevi yazarı Valmiki idi. Valmiki'nin, çiftleşen bir kuşun bir avcı tarafından öldürüldüğünü görünce derinden etkilenip, duygusal, şiirsel bir şarkıya daldığı ve şiiri icat ettiği söylenir.
Hindu Kozmolojisi Nedir?
Hindu mitolojisine göre, Meru Dağı (Diğer Hint-Avrupa dünya dağları veya İskandinav Yggdrasill gibi dünya ağaçları) evrenin merkezindedir. Okyanusların arasına serpiştirilmiş yedi kıtayla çevrilidir. Evrenin tepesinde tanrılar bulunur; oradan aşağı inince yerküre dahil, gezegenler vardır; sonra da yirmi sekiz cehennemi içeren yeraltı dünyaları gelir.
Kutsal uzayın ana yönlere bölünmesi, Hint şehirlerinin planlanmasına ve ayinlerin uygulanmasına da yansır. Üç lokas'ı yani dünyayı (yerküre; atmosfer veya uzay; tanrıların, güneşin, ayın ve yıldızların dünyasını içeren evrenden oluşan triloka) oluşturan dört yön vardır: Kuzey, insanların diyarıdır. Doğu, kurban ayinlerinde insanlara gelen tanrılar âlemidir. Güney, ölülerin ve ataların dünyasıdır. Batı, hayvanlar ve besin sağlayan diğer yaşamların diyarıdır.
HİNT YARATILIŞ MİTLERİ
Hindu Yaratılış Mitleri Nelerdir?
Rigveda'dakilerle başlayan birçok Hindu yaratılış miti vardır. İlk Veda mitlerinden biri, gizemli bir kaynağı olan altın bir kozmik yumurtadan bahseder.
Bir diğerine göre, Dyaus (Gökyüzü Baba) ile Prithvi (Yeryüzü Ana) şeyleri başlatmak için birleşmişlerdir. Önemli bir Veda yaratılış miti, tanrı İndra'nin iblis Vritra'yı (Kaos) yendiği mittir. Tanrılar, Kaos'u yenerek yaratılışı (düzeni) mümkün kılmışlardır. Yine de diğer mitler, parçalanması veya kurban edilmesi yaratılışın temelini oluşturan kozmik varlık Puruşa'ya odaklanırlar, bu Mezopotamya'da veya İskandinav mitolojisinde ilk varlıkların kopmuş parçalarının dünyanın çeşitli unsurları haline gelmesine çok benzer.
Önemli bir yaratıcı, sonraki mitlerde yerini Brahma'nın aldığı Prajapati (ya da çeşitli prajapatiler) idi. Bazısı, Brahma'nın kendi aklından oğullar meydana getirerek insanları yarattığını söyler. Diğerleri ise, onun ya da Prajapati'nin kendi aklından bir kadın yaratıp, dünyayı yaratmak üzere onunla birleştiğini anlatırlar. Bu mitin Prajapati versiyonunda, yaratıcı kendini evrende yalnız hisseder ve kendisinden bir erkekle bir kadın yaratır. Fakat ensestten korkan kadın çeşitli hayvan biçimlerine girerek, sadece o hayvanların erkeği biçimine girmiş bir erkeğin kendisini kovalayıp, çiftleşmesi için kaçar. Sonuçta hayvanlar alemi yaratılır.
Şiva / Vişnu / Devi tanrı üçlüsünün hâkim olduğu sonraki Puranalar'daki mitolojide, her inananı için üstün varlık olan her bir tanrı (Upanişadlar'ın Brahman'ı gibi), evreni kendi içinde barındırır ve dolayısıyla fiilen yaratıcıdır. Vişnu mitlerinden birinde, tanrı Vişnu'nun bir temsilcisinin, yeryüzünü çıkarmak için Ana'nın derinliklerine daldığı yeryüzüne dalarak yaratılışı görürüz.
Popüler bir Vişnu yaratılış mitinde, Vişnu ile karısı Lakşmi, bin kafalı dünya yılanı Ananta Şeşa'nın simgelediği ebediyette uyurlar. Bu uyku esnasında dünya sadece tanrının aklında var olur. Vişnu uyanıp, rüyası üzerinde meditasyon yaptığında dünyanın yeniden-yaratılışı başlar. Bu noktada eski yaratıcı tanrı Brahma, çok daha yüce bir tanrı olan gerçek yaratıcı Vişnu'nun göbeğinden doğmuş bir lotus çiçeğinin üzerine ilişmiştir. Brahma, ancak Vişnu'nun düşüncesinin temsilcisi haline gelir.
Vişnu ile ilgili bir başka yaratılış miti de, Süt Okyanusu'nun çalkalanması na ilişkin olandır. Bu mit için Mahabharata ve Puranalar dahil, çeşitli kaynaklar vardır. Çoğu versiyona göre, kayıp Soma'yı, yani tanrılara ölümsüzlük veren içeceği bulmak için tanrıları (devalar) ve şeytanları (asuralar) ilksel suları çalkalamaya teşvik eden Vişnu (Narayana da denir) idi.
Tanrılar, dünya yılanı Ananta'ya (Vasuki veya Shesha) dünya dağı Meru'yu (Mandara) kökünden söktürtüp, Vişnu'nun avatarı olan Büyük Kaplumbağanın sırtına yerleştirttiler. Dağ, çalkalama çubuğu, yılan da çalkalama kordonu haline geldi. Çalkalama işlemi esnasında Soma, denize aktı ve denizi süt haline getirdi ve çalkalamanın devam etmesi sonucunda dünyanın unsurları doğdu.
Birçok Hindu yaratılış hikâyesi içinde tutarlı bir tema, zaman kavramı kalpa'dır. İnsan zamanına göre 1 kalpa, 8,64 trilyon yıllık bir dönemken Brahma'nın zamanına göre bir gündüz ve bir gecedir. Her kalpa'nın sonunda, İskandinav Ragnarök'ü gibi, yaratım yok edilir. Ve her yıkımı (her bireyin hayatı gibi) yeni bir yaratılış izler.
Hindu Mitolojisinde Avatar Nedir?
Hindu mitolojisinde, avatar (avatara), bir tanrının, özellikle Vişnu ile eşi Lakşmi'nin aldığı dünyevi biçimdir. Vişnu'nun avatarlarının en ünlüleri, Ramayana destanının kahramanı Rama ve Bhagavadgita'da kahraman Arjuna'ya evrenin önemli hakikatlerini öğütleyen Krişnadır. Lakşmi Nin reenkarnasyonları, Mahabharata'daki Pandava kardeşlerin karısı Draupadi ve Ramayana'da Rama'nın karısı Sita'dır.
Hint Tufan Miti var mıdır?
Hint tufan mitinin çeşitli versiyonları vardır. Satapatha Brahmana ve Mahabhavata, bu öykünün kaynakları arasındadır, burada Nuh karakteri Manu, insanlığın atasıdır. Bir balık gelip, kendisini daha büyük balıklardan korumasını istediği sırada Manu, bir nehirde ellerini yıkamaktadır. Manu, kendi başına hayatta kalabilecek büyüklüğe erişene kadar balığı korur. Aslında balık, tanrı Vişnu'nun bir enkarnasyonu (avatarı) olan Matsya'dır.
Korunmasından ötürü minnettar olan Matsya, Manu'yu insanlığı kötü yöntemlerinden ötürü cezalandırmak için gelmekte olan büyük bir tufana karşı uyarır. Manu'ya bir tekne yapmasını, onu tahıllarla ve bazı versiyonlarla göre, bütün canlı varlıkların temsilcileriyle doldurmasını söyler. Matsya, tekneyi kendisine bağlar ve sular geldiğinde tekneye bir dağın tepesine kadar kılavuzluk eder. Matsya, sular çekilip de Manu dünyayı yeniden iskan etmeye başlayabilene kadar orada kalır.
Süt Okyanusunun Çalkalanması da bir tür tufan miti olarak düşünülebilir.
Hinduizm Yaratılış Mitleri
Veda dönemi sonrası Hinduizm'de birçok yaratılış miti ve hikayesi geliştirildi. Bu mitler, Hinduizm'in farklı kolları ve tarikatları tarafından farklı şekillerde yorumlanabilir. Ancak en yaygın olanları arasında şunlar yer alır:
- Brahma'nın Yaratılışı: Bu mit, Hinduizm'de en yaygın olan yaratılış mitidir. Bu mitte, dünya ve evren Brahma tarafından yaratılmıştır. Brahma, dünya ve evreni yaratmak için kendinden çıkan bir yumurtadan çıkan bir kuş olarak tasvir edilir.
- Vişnu'nun Yaratılışı: Bu mitte, dünya ve evrenin yaratılışı Vishnu tarafından gerçekleştirilir. Mit, Vişnu'nun önce dünyanın çalkantılı suları üzerinde süzüldüğü ve ardından bir lotus çiçeğinde uyuduğu şeklinde tasvir edilir.
- Şiva'nın Yaratılışı: Bu mitte, Şiva dünya ve evreni yok etmek ve yeniden yaratmak için gerektiğinde harekete geçer. Shiva, evreni yeniden yaratmak için Nataraja olarak da bilinen dans eden bir tanrı olarak tasvir edilir.
Hinduizm Tufan Mitleri
Veda dönemi sonrası Hinduizm'de birkaç farklı tufan miti mevcuttur. Bu mitler arasında en yaygın olanları şunlardır:
- Manu Tufanı: Bu mitte, dünya Manu adlı bir adam tarafından yönetilmekteydi. Tanrı Vişnu, dünyayı büyük bir tufandan kurtarmak için Manu'ya bir gemi inşa etmesini emretti. Manu, gemiye eşi, çocukları ve hayvanları alarak tufandan kurtuldu ve dünyayı yeniden kurdu.
- Matsya Tufanı: Bu mitte, dünya Matsya adlı bir balık tarafından kurtarıldı. Mitte, Matsya'nın insanlara bir tufanın yakında olacağını bildirmesi ve bir gemiye binmelerini tavsiye etmesi anlatılır. Matsya, gemiyi sürükleyerek tufandan kurtardı ve insanları yeniden dünyaya getirdi.
- VarahaTufanı: Bu mitte, dünya Varaha adlı bir domuz tarafından kurtarıldı. Mitte, Tanrı Vişnu'nun, yeryüzündeki tüm canlıları boğan bir tufanın ardından dünyayı kurtarmak için bir domuz olarak yeniden doğduğu anlatılır. Varaha, dünyayı sudan kurtardı ve yeniden kurdu.
Bu mitler, Hinduizm'deki tufanın ve dünyanın yeniden yaratılmasının hikayelerini anlatır. Bu mitler farklı Hindu tanrılarına odaklanırken, tüm hikayeler büyük bir tufandan kurtulmanın önemini vurgulamaktadır.