Okullarda Dünya'nın yedi kıtası olduğu öğretilir: Avrupa, Asya (Avrasya), Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avustralya ve Antarktika. Ne var ki bunlar Dünya doğduğundan bu yana bulunan tek kıtalar değil. Anlaşılan, sekizinci bir kıta daha var; burası sular altında kalmış Zelandiya kıtası. Dünya'nın yüzeyinden görülmüyor ancak uydular onu tespit edebiliyor. Yıllarca Yeni Zelanda'nın yakınındaki Güney Zelanda sularının altında gizlendikten sonra, jeologlar 2017'nin başlarında bu gizemli yeni kıtanın varlığını doğruladı.
Anahtar Çıkarımlar: Zelandiya
- Zelandiya, Güney Pasifik Okyanusu dalgalarının altında bulunan bir kayıp kıtadır. Uydu haritalaması kullanılarak keşfedildi.
- Jeologlar bölgede okyanus türü kayalar değil kıta türü kayalar buldular. Bu da sulara gömülmüş bir kıta olabileceğinden şüphelenmelerini sağladı.
- Zelandiya, zengin bitki ve hayvan popülasyonlarının yanı sıra mineraller ve diğer doğal kaynaklar içeriyor.
Zelandiya Batık Kıtasının Ortaya Çıkarılması
Bu batık kıtaya dair bulunan ipuçları heyecan vericiydi: Normalde olmaması gereken kıta kayaları ve su altındaki geniş bir alanı çevreleyen yerçekimi anomalileri vardı. Her kıtanın altında gömülü dev kaya parçaları olur. Bu yeraltı kayalarına tektonik levha denir. 4,5 milyar yıl önce, Dünya'nın doğuşundan bu yana devam eden bu levhaların hareketleri tüm kıtaları ve konumlarını büyük ölçüde değiştirdi. Şimdi ortaya çıkıyor ki bu hareket aynı zamanda Zelandiya gibi kıtaların da su altında kaybolmasına neden oldu. İnanılmaz gelebilir ancak Dünya aslında devam eden tektonik hareketlerle sürekli olarak değişen, "yaşayan" bir gezegendir.
Jeologların açığa çıkardığı bilgilere göre Güney Pasifik'teki Yeni Zelanda ile Yeni Kaledonya yükseltileri aslında uzun zamandır kayıp olan Zelandiya kıtasının en yüksek iki noktasını oluşturuyor. Milyonlarca yıldır devam eden yavaş kıta hareketleri Zelandiya'nın neredeyse tamamını suların altında bıraktı. Yirminci yüzyıla kadar kimsenin Zelandiya'nın varlığına dair fikri yoktu.
Zelandiya'nın Tarihi
Peki gizemli ve batık bir kıta olması dışında Zelandiya hakkında başka neler biliniyor? Bazen Tasmantis olarak da adlandırılan bu kayıp kıta Dünya tarihinin çok erken bir döneminde oluştu. 600 milyon yıl kadar önce var olan büyük süper kıta Gondvana'nın bir parçasıydı. Dünya, tarihinin ilk zamanlarında yekpare büyük kıtalardan ibaretti ve tektonikler yavaş hareketlerini sürdürdükçe bu kıtalar birbirinden ayrıldı.
Kendisi de tektonik levhalar tarafından taşınan Zelandiya, Pangea adı verilen büyük süper kıtayı oluşturmak üzere Lavrasya adlı başka bir ilkel kıta ile birleşti. Zelandiya'nın altındaki iki tektonik levha ise bu kıtanın sular altındaki nihai kaderini mühürledi; bunlar en güney Pasifik Levhası ve kuzey komşusu Hint-Avustralya Levhası'dır. Bu kıtalar her yıl birbirinden birkaç milimetre ayrılıyordu ve bu hareket 85 milyon yıl önce Zelandiya'yı Antarktika ve Avustralya'dan yavaşça kopardı. Bu yavaş ayrılma Zelandiya'nın batmasına neden oldu ve geç Kretase Dönemi'nde (yaklaşık 66 milyon yıl önce) kıtanın çoğu sular altında kaldı. Sadece Yeni Zelanda, Yeni Kaledonya ve bazı daha küçük adalar deniz seviyesinin üstünde kaldılar.
Jeolojik özellikleri
Zelandiya'nın batmasına neden olan levhaların hareketleri bölgenin sualtı jeolojisini graben ve havza denilen batık bölgeler haline getirmeye devam ediyor. Bir levhanın diğerinin altına daldığı bölgelerde ayrıca volkanik aktiviteler de gerçekleşir. Levhaların sıkıştığı yerlerde yaşanan yükselme hareketi kıtayı yukarı doğru gönderince Güney Alpler gibi oluşumlar meydana gelir. Bu durum Hindistan Yarımadası'nın Avrasya levhası ile buluştuğu yerde oluşan Himalaya Dağları'na benzetilebilir.
Zelandiya'ya ait en eski kayalar Orta Kambriyen dönemine (yaklaşık 500 milyon yıl öncesi) uzanıyor. Bunlar esas olarak kireçtaşları, kabuklarla kaplı tortul kayaçlar ve deniz organizmaları iskeletleridir. Aynı tarihe işaret eden, feldispat, biyotit ve diğer minerallerden oluşan volkanik bir kaya olan granitler de var. Jeologlar kaya çekirdeğini incelemeye devam ediyor ve Zelandiya'nın kayalarını eski komşuları olduğu düşünülen Antarktika ve Avustralya ile karşılaştırıyor. Bugüne kadar bulunan eski kayaçlar, milyonlarca yıl önce Zelandiya'yı batırmaya başlayan kopma hareketinin kanıtları olan tortul kayaların alt katmanlarıdır. Yeni Zelanda gibi su üstündeki ada ve kıta bölgelerinde rastlanan volkanik kayalara ve diğer özelliklere burada da açıkça rastlanıyor.
Zelandiya Nasıl Keşfedildi?
Zelandiya'nın keşfinin hikayesi, parçaların yıllar içerisinde bir araya getirildiği jeolojik bir bilmecedir. Bilim adamları bölgedeki batık alanları 20. yüzyılın başlarından bu yana uzun yıllardır biliyordu. Ancak kayıp bir kıta olma olasılığını ancak yirmi yıl önce düşünmeye başladılar. Bölgedeki okyanus yüzeyinin ayrıntılı çalışmaları, tabandaki kabuğun diğer okyanus kabuklarına benzemediğini gösterdi. Yalnızca alışılmış okyanus kabuğundan daha kalın değildi aynı zamanda okyanusun dibinden çıkarılan kayalar ve derinlerden alınan örnekler hiçbir okyanus kabuğunu andırmıyordu. Bunlar kıta türü kayalardı. Eğer ortada sulara gömülmüş saklı bir kıta yoksa böyle bir şey mümkün olamazdı.
Bundan daha sonra 2002 yılında bölgenin yerçekimi uydu ölçümleri kullanılarak hazırlanan bir harita, kıtanın yapısını aşağı yukarı ortaya koydu. Okyanus kabuğunun yerçekimi temelde kıtasal kabuğunkinden farklıdır ve bu fark uydu ile ölçülebilir. Haritada derin okyanus tabanı ile Zelandiya bölgeleri arasında kesin bir fark olduğu görüldü. Bu da jeologların kayıp bir kıtanın olduğuna inanmaya başlamasını sağladı. Daha fazla kaya çekirdeği ölçümü, deniz jeologlarının yeraltı çalışmaları ve uydu haritalaması, jeologları Zelandiya'nın aslında bir kıta olduğuna ikna etti. Onaylanması on yıllar süren bu keşif sonucu jeolog ekip 2017'de Zelandiya'nın resmen bir kıta olduğunu açıkladılar.
Zelandiya'nın Önemi Nedir?
Doğal kaynaklar bakımından zengin Zelandiya kıtası uluslararası hükümet ve şirketlerin özel ilgi alanı haline geldi. Ancak bununla beraber, biyolojik olarak gelişmeyi sürdüren aktif mineral birikintilerinin yanında eşsiz canlı topluluklara da ev sahipliği yapıyor. Jeologlar ve gezegen bilimcilere göre bölge Dünya'nın milyonlarca yıllık geçmişine dair birçok ipucuna sahip olabilir. Ayrıca bilim adamlarının Güneş Sistemi'ndeki diğer gezegenlerde görülen yer şekillerini anlamalarına yardımcı olabilir.