Amerika'daki 1920 İçki Yasağı Yasasının Hikayesi

18. yasa değişikliğinin kabul edilmesi ve Amerika'da İçki Yasağı'nın yürürlüğe girmesiyle 1920'lerde bambaşka bir Amerika dönemini başladı.

abd içki yasağı

18 Aralık 1917'de Kongre, 16 Ocak 1919'da onaylanacak olan 18. Değişiklik (18th amendment) olacak bir teklif sundu. Bu değişiklik, Amerikan şehirlerinde içki kaçakçılığına, gizli barlara ve organize suçlara yol açan İçki Yasağı devrinin başlangıcı olacaktı. İçkiye bu kadar düşkün bir toplumun içki içmeyi yasaklayabileceği fikri mantığa tamamen aykırıdır. Amerika Birleşik Devletleri'nde insanların alkol hakkındaki tutumları nasıl değişti ve hangi sosyal güçler bu değişime katkıda bulundu? Yasak karşıtı hareketlerin, hükümetin kamu düzenini sürdürmek için içki yasağının şart olduğu yönündeki görüşünü boşa çıkarması onlarca yıl sürecekti.

1920 İçki Yasağı Öncesi Amerika'da İçkiye Olan İlgi

George Washington, Batı Pennsylvania'daki Viski İsyanı'nı bastırmak üzere yola çıkmadan önce Maryland'deki Cumberland Kalesi yakınlarındaki birlikleri gözden geçirir.
George Washington, Batı Pennsylvania'daki Viski İsyanı'nı bastırmak üzere yola çıkmadan önce Maryland'deki Cumberland Kalesi yakınlarındaki birlikleri gözden geçirir.

Amerika Birleşik Devletleri'nde oluşan bir kültür varsa, bu kültürün her zerresinde alkollü içecekler de kendine yer bulmuştur. Özellikle 1600'lü yıllarda Yeni Dünya'ya gelen Avrupalı yerleşimcilerin çoğu içkiye düşkündü. Kolonistlerin susuzluklarını dindirmek için bir yönteme ihtiyaçları vardı, ancak ithal bira ve likörün yüksek fiyatı onları yaratıcı olmaya zorladı. Meyve suyu mayalanarak elma şarabı yapıldı ve mısırın bol olduğu eyaletler bunu viskiye dönüştürdü. Bir zamanlar viski içmek süt ya da kahve içmekten daha hesaplı hale gelmişti.

1791'deki Viski İsyanı (The Whiskey Rebellion), Amerika Birleşik Devletleri'nde İçki Yasağı'na zemin hazırlayan ilk ve en önemli olaylardan biriydi. Kolonistler vergi ödemeyerek yasayı protesto etti. Koloniciler bu yeni uygulamaya o kadar kızmıştı ki, bir vergi tahsildarının evini tahrip ederek büyük bir eyleme giriştiler. Başkan George Washington, çatışmaları bastırması için milis güçlerini bölgeye gönderdi. Bu olay, önümüzdeki on yıllar boyunca içki yasağı taraftarlarının giderek artan bir dirençle karşılaşmasına zemin hazırladı.

Amerika'da 17. ve 18. yüzyıllarda yaygın bir içki içme kültürü vardı. 1700'lerin sonunda yıllık alkol tüketimi bir sömürge Amerikalısı için 3,5 galondu ve bu miktar günümüzdekinin yaklaşık iki katıydı. Alkolün kötüye kullanımı, erken Amerikan kültüründe bu yüksek seviyelerde bile istenmeyen bir durum olarak görülüyordu. Kolonide yaşayanlar genellikle saat 11 civarında bira ya da başka bir alkollü içecek içmek için işlerini bırakırlardı. Amerikalılar genellikle bir seferde birkaç içki içerdi, bu nedenle sarhoş olmak nadiren sorun olurdu. Fabrikaların ortaya çıkmasından önceki yıllarda, bir günlük çalışma genellikle bir görevden diğerine yavaş bir gezintiden ibaretti.

Kadınlar ve İçki Kullanmama Hareketi

 Temperance Hareketi  - 1920 içki yasağı
1874'te bir gazetede yayınlanan bu illüstrasyon, yerel bir barın önünde protesto için toplanan kadınları gösteriyor.

1820'lerde, ülke çapındaki İçki Kullanmama yani Temperance Hareketi'nin kurucuları, tam bir yoksunluktan ziyade sorumlu içiciliği savundular. İçki içmeye karşı uyarıda bulundular ve vatandaşlık görevi duygusu için bastırdılar. Ancak, Amerikan Temperance Society 1826'da kurulduktan sonra Amerika Birleşik Devletleri'nde daha kesin düzenlemeler yapılmasını ve içki yasağı getirilmesini savundu. Örgüt sadece 12 yıl içinde 8.000'den fazla alt gruba ve 1,2 milyondan fazla üyeye ulaştı. Hareket ilk aşamalarında bir miktar ivme kazanmayı başardı. Massachusetts, 1838 yılında alkollü içeceklerin satışını yasaklayarak bir norm belirledi. Aynı yıl, 1851'de Maine, alkol satışını tamamen yasaklayan eyaletler arasına katıldı ve ertesi yıl bu yasa iptal edildi.

Ülkenin kuruluşundan itibaren Temperance akımları olmuş olsa da, bu gruplar gerçekten İç Savaş'tan sonra yükselişe geçti. Amerika'da tiyatroyu kullanmak, Temperance Hareketi'nin misyonunu yaymak için vazgeçilmezdi. Hem erkekler hem de kadınlar, alkol kullanımının tehlikeleri hakkında farkındalık yaratmak için Broadway ve halk tiyatroları gibi çeşitli mekanlarda sahnelenen temperance oyunları yazdılar. Oyunların hepsinde sarhoş adamlar, işlevsiz aileler ve açgözlü bar sahipleri gibi aynı temel olay örgüsü unsurları vardı. Bu oyunların ve masalların yüzlerce gösterimi Amerika'nın kırsal kesimlerinde sahnelendi. Bu gösterileri izledikten sonra birçok Amerikalı kadın, ahlaki ve ailevi değerlere dönüşü savunan Kadınların Hristiyan Temperance Birliği (WCTU) gibi temperance gruplarına katıldı.

Temperance Hareketi, içki yasağının Amerika Birleşik Devletleri'ne getirilmesinden büyük ölçüde sorumlu olsa da, "kuru haçlı seferinin" önünde uzun bir yol vardı. Birçok farklı Hristiyan grup, alkol kullanımının toplumsal hastalıklara yol açacağını savunan Temperance Hareketi'ni oluşturmak için bir araya geldi. Hareketin kurucularının çoğu, kadınları korumanın ve güçlendirmenin alkolsüzlüğü teşvik etmekten geçtiğine inanıyordu. Temperance liderlerine göre, bu dönemde eşler arası şiddet ve çocukların yoksulluğundaki artıştan sarhoş erkekler sorumlu tutuluyordu. Orta derecede alkol kullanımının bile hoş karşılanmadığı bir aşamaya gelmişlerdi. Tek bir içki dahi suça, hastalığa ve ölüme giden kesin bir yoldu.

Kadınların Hristiyan Temperance Birliği'nin başında bulunan Frances Willard, dönemin önemli figürlerinden biriydi. Kadınların oy hakkı, alkolden uzak durma, eğitim ve içki yasağı gibi konuları savunmuştur. Willard yılda 400'den fazla konuşma yapıyor ve ölçülü olma mesajını yaymak için her yıl 50.000 km fazla yol kat ediyordu. Daha sonra ölçülü olmayı daha fazla savunmak için "Ev Koruma Kılavuzu "nu yayınladı. Willard, aileyi korumanın yolunun kadınlara oy hakkı vermekten geçtiğin iddia etti. Bunları yaparak Willard hem kadınların oy hakkı hem de Temperance hareketi için olan desteği birleştirdi.

Amerika'da Sanayileşme Dönemi

New York Emniyet Müdür Yardımcısı John A. Leach, sağda, içki yasağının en yoğun olduğu dönemde yapılan bir baskının ardından kanalizasyona içki dökülmesini izliyor.
New York Emniyet Müdür Yardımcısı John A. Leach, sağda, içki yasağının en yoğun olduğu dönemde yapılan bir baskının ardından kanalizasyona içki dökülmesini izliyor.

Ekonomi ve teknoloji değiştikçe, giderek daha fazla insan kırsal bölgeleri terk ederek şehir merkezlerine göç etti. Amerikan işgücünün büyük kısmı, düzenli çalışma saatleri olan fabrikalar için bireysel çiftliklerdeki serbest tarım işlerini terk etti. Muhtemelen ölümcül ekipmanlarla uğraşan sarhoş bir işçi ekibinin sorun teşkil edeceği açıktır. Henry Ford, Amerikan sanayileşmesinin önde gelen oyuncularından biriydi ve alkol yasağını destekliyordu. Ford sadece uyuşturucu, alkol ve kumardan uzak duran aileleri istihdam etmeye çalışmıştır. Mantıklı herhangi bir şirket sahibi, anlaşılır bir şekilde sarhoş işçilerin tehlikeli ekipmanları kullanmasını istemez. Barlar yalnızca olası bir rekabet ortamı olmanın ötesinde, Ford gibi iş adamlarının çalışanlarını görmekten korktuğu yerlerdi. Çünkü bar salonları işçi birliğinin oluştuğu ortamlardı.

Sanayileşme ülkeyi kasıp kavurdukça işçi sendikaları da gelişti. Fabrikalarda, mezbahalarda ve kömür madenlerinde çalışan işçiler yerel meyhanelerde bir araya gelerek taleplerini ve bu talepler karşılanmazsa grev prosedürlerini tartışıyorlardı. Şirket sahiplerinin bu sendikaları ortadan kaldırmak ve işgücünü çalışmaya geri döndürmek için bir yola ihtiyacı vardı. Bu hedefle hızla Anti-Saloon League (Amerikan Bağımlılık ve Alkol Sorunları Konseyi)'e katıldılar.

Anti-Saloon League (Amerikan Bağımlılık ve Alkol Sorunları Konseyi)

Temperance
Temperance için ilk kampanyaları kadınlar yürüttü, ancak daha sonra Anti-Saloon League tarafından ikna edilen edilen erkekler, ülke çapında eyaletlerde içki yasağı için bir araya geldi.

Kadınların Hristiyan Temperance Birliği, Amerika Birleşik Devletleri'nde alkol yasağı mücadelesinde önemli bir rol oynayan Amerikan Temperance Birliği'ne (ASL) önemli bir destek verdi. Birliğin lideri olarak görev yapan Wayne Wheeler'ın hedefi sadece alkol yasağı konusuna odaklanmaktı. Kampanyaları tek bir konuya odaklanmıştı ve mesajları çok açıktı: "Barlar Kapatılmalıdır." Wheeler ve ASL, tek sorunlarını her iki büyük siyasi partinin de dikkatine sunarak partizan çabalara girmekten kaçınmaya karar verdi.

Wheeler'ın stratejileri çok başarılı olduğu için, "Wheelism" olarak bilinen yeni bir stratejinin yaratılmasına ilham verdi. Bazen Baskı Siyaseti olarak da adlandırılan bu taktikler, esas olarak milletvekillerini halkın genelinin İçki Yasağı davasına ilgi duyduğuna ikna etmek için kitle iletişim araçlarının kullanılmasını içeriyordu. Birlik, amacına ulaşmak için Kongre üyelerinin yanı sıra genel olarak politikacıları da yıpratmaya çalışıyordu. 1900'lü yılların başlarında American Speakeasy League (ASL), Yasaklama kampanyasını savunan Demokrat ve Cumhuriyetçi politikacılara destek sağlamak için nüfuzunu kullandı. 1916'daki seçimlere gelindiğinde ASL, Eyaletlerde üçte ikisi İçki Yasağını destekleyen bir yasama organı tesis etmeyi başarmıştı. Bu önemli bir başarıydı.

Birliğin davasını destekleyen gazeteler, broşürler ve diğer propaganda biçimleri, sanayileşme ve matbaa teknolojisindeki son gelişmeler sayesinde seri olarak üretilebildi. Birliğin merkezi Westerville, Ohio'da bulunduğundan, her ay 40 tondan fazla posta üretmek için American Issue Publishing House'dan istifade edebildiler. I. Dünya Savaşı sırasında, en ustaca stratejilerinden biri ve aynı zamanda en başarılı olanlarından biri, Alman-Amerikalıların sahip olduğu dehşetten fayda sağlamaktı.

I. Dünya Savaşı'nın başlangıcında Almanlara yönelik yaygın kabule rağmen, 1917'ye gelindiğinde Almanlara yönelik halk desteği giderek azaldı. Alman-Amerikalılar sosyal dışlanmaya maruz kaldı ve Alman dili eğitim kurumlarında yasaklandı. Temperance hareketi önde gelen Alman bira fabrikalarını hedef aldı. ASL, insanları, Almanların ve ürettikleri biranın sadakatten uzak ve Amerikan karşıtı olduğuna ikna etmeyi başardı.

Göç Dalgası Amerika'daki İçki Yasağına Zemin Hazırladı

Women's Christian Temperance Union'ın göçmenler arasında alkolizme karşı yürüttüğü kampanya, en iyi karşılık bulan girişimi oldu. Göçmenler alkol yasağı kampanyasında başlıca konu haline gelecek ve günah keçisi olarak gösterileceklerdi. Birçok insan 19. yüzyılın sonlarında ekonomik fırsat ve sosyal adalet arayışıyla Avrupa'dan Amerika Birleşik Devletleri'ne akın etti. Gerçekten de, Amerikan İç Savaşı'ndan sonraki on yıllarda göçte dramatik bir artış yaşandı.

Göçmenler WCTU ve ASL gibi gruplar tarafından içki içen kişiler olarak stereotipleştirildi. Sürekli göç dalgaları propagandalarıyla birlikte, Amerikan kültürünün geleceği hakkında korku ve endişeyi daha da aşılamaya hizmet ettiler. WCTU ve ASL gibi içki yasağı savunucuları bu korku iklimini kendi gündemlerine destek sağlamak için kullanacaktı.

I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'nın korkunç çatışmalarla harap oluşuna tanık olan ulusun Alman karşıtı duyguları yükselişe geçti. Nisan 1917'de Birleşik Devletler resmen savaşa girdiğinde, halkın görüşü İçki Yasağı lehine değişmişti. American Sobriety League'in (ASL) yorulmak bilmez ajitasyonu, Amerikan halkının ezici vatanseverliği ile birlikte İçki Yasağı'nın yolunu açtı. 18. Değişiklik Aralık 1917'de Kongre'ye sunuldu ve Ocak 1918'de kabul edildi.

ABD İçki Yasağı Nasıl Yürütülüyordu?

Volstead Yasası (Volstead Act) ile İçki Yasağını uygulama sorumluluğu Hazine Bakanlığı'na bağlı İç Gelir Servisi'ne (IRS) verilmiştir. Bu nedenle IRS Yasaklama Birimi'ni kurdu. Yolsuzluk, yetersiz talimat ve yetersiz ödenek Yasaklama Birimi'nin kurulduğu günden bu yana karşılaştığı sorunlar olmuştur. Yasanın ne kadar katı bir şekilde uygulanacağını belirleyen genellikle yerel halkın fikirleriydi. Sahil Güvenlik de ülkenin kıyı şeridi boyunca yasadışı alkol ithalatçılarını takip edip yakalayarak yasanın uygulanmasına yardımcı oldu.

Başlangıçta İç Gelir Servisi (IRS) tarafından kurulan Yasaklama Birimi, 1929 yılında Yasaklama Bürosu olarak yeniden adlandırıldı ve Adalet Bakanlığı tarafından yaptırım sorumlulukları verildi. İçki Yasağı Bürosu, Eliot Ness'in liderliğinde Chicago mafyasına karşı büyük bir operasyon başlattı. Chicago'nun içki kaçakçısı kralı Al Capone'u alaşağı etmek için, Yasaklama dedektifi Eliot Ness ve Dokunulmazlar ekibi Capone'un vergi kaçakçılığını ortaya çıkardı.

ABD İçki Yasağı Yasasının Sonuçları

Değişiklik, alkolü Amerikan yaşamından çıkarma umuduyla onaylanmıştı. Ancak bu bağlamda başarısız oldu. İçki karşıtı yeni yasalara rağmen içki tüketmeye kararlı olanlar bunu başardılar, bunu yapamayanlar ise giderek daha karanlık yollara başvurdular. İçki yasağının bir sonucu olarak, içki kaçakçıları, içki imalathaneleri ve damıtma operasyonlarını kapsayan paralel bir endüstri ve yasadışı alkollü içki üretimi ve dağıtımının karmaşık sürecini düzenleyen suç çeteleri ortaya çıktı. Suç grupları polisi ellerinde tutmak için giderek daha fazla rüşvete bel bağladıkça, emniyet teşkilatı içindeki yolsuzluk da yaygınlaştı.

İçki yasağının bir sonucu olarak, ülkenin en büyük beşinci sektörü olan Amerikan içki damıtma sektörü çöktü ve önemli bir ekonomik gerilemeye neden oldu. İçki yasağının ilk destekçilerinin çoğu 1920'lerin sonuna doğru yasağa olan inancını yitirdi ve sonunda 1933'te 21. Yasa Değişikliği ile yasak yürürlükten kaldırıldı.

ABD İçki Yasağı Sonrası İçkiye Nasıl Ulaşıldı?

İçki yasağının başlangıcından itibaren, bireylerin alkollü içkileri temin edebilmeleri için yöntemler mevcuttu. Çeşitli boşluklar keşfedildi ve kullanıldı: eczacılar tıbbi amaçlar için viski reçetesi yazabiliyordu, bu da birçok eczanenin içki kaçakçılığı operasyonları için paravan haline gelmesine yol açtı; endüstrinin alkolü üretim amacıyla kullanmasına izin verildi, bu da alkolün çoğunun içki içmek için kullanılmasına yol açtı; dini cemaatlerin alkol satın almasına izin verildi, bu da kiliseye kayıtların artmasına yol açtı; ve birçok insan evde içki yapmayı öğrendi.

Suçlular da Amerikalı tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak için yeni yöntemler geliştirdi. İçki kaçakçıları yasadışı alkol ithal etti ya da damıttı; saygın işletmelerin gölgesinde içki evleri açıldı ve yasadışı alkol ticaretinin faaliyetlerini koordine etmek için suç çeteleri kuruldu. Yasadışılaştırmanın ardından gelen fiyat artışını ödeyemeyen sadece işçi sınıfı insanları, içki içme alışkanlıklarının ciddi şekilde sınırlandığını gördü.