Birinci Haçlı Seferi hakkında savaş dönemini anlatan bir yazı hazırladık. Papa II. Urbanus tarafından yapılan savaş çağırısı, Kudüs'ü geri almayı amaçlayan birçok maceraperestin Doğu'ya doğru yola çıkmasına yol açtı.
Fransa'nın Clermont kentindeki Auverge Tepeleri'nde, 27 Kasım 1095 günü çok büyük bir kalabalık toplanmıştı; dehşet verici, tüyler ürpertici bir anons, gümbür gümbür gümbürdedi. "Kudüs sınırlarından ve Konstantinopolis kentinden bize kadar gelen korkunç bir söylenti yayılmıştır. Lanetlenmiş bir soy, Tanrı'ya hepten yabancılaşmış bir soy, Hristiyanların topraklarını basmış ve kılıçla, yağmayla ateşle yakıp yıkmış mahvetmiştir". Papa II. Urbanus gözlerini, kilise adamlarının arkasında sıra sıra dizilmiş kendisini dinleyen şövalyelere ve baronlara dikerek, çok uzaklardaki kutsal topraklarda masum Hristiyanlara uygulanan sözde feci işkenceleri en ürpertici ayrıntılarıyla anlatıyordu.
Birinci Haçlı Seferi
Urbanus Fransız yurttaşlarını en zayıf yerlerinden nasıl vuracağını içgüdüsel olarak biliyordu. "Ey yiğit savaşçılar, yenilmez atalarının soyundan gelenler!" diye haykırdı. "Aranızda kine nefrete yer kalmasın, birbirinizle kavgalarınıza son verin! İsa'nın kutsal mezarına doğru yola koyulun, o kutsal toprakları ele geçirmiş olan alçaklardan koparıp kendinize alın!" Urbanus'un sözleri kalabalıkta insandan insana sıçrayan bir heyecan kıvılcımı yarattı. "Deus vult" (Tanrı buyruğu!) diye kükrediler ve "Haçlılar" adını alarak kendilerini bir "İsa Ordusu"na dönüştürmeye karar verdiler. Papa Urbanus'un anlattığı korkunç işkence ve ölümler hiçbir gerçeğe dayanmıyordu. Hristiyan hacılar 11. yüzyılda da Kudüs'ün Müslümanların eline geçtiği tarih olan 638'den bu yana her zaman yaptıkları gibi, Müslümanların "Kitap Ehli" halklara göstermekte oldukları hoşgörü sayesinde, kutsal yerleri dilediklerince ziyaret etmeyi sürdürüyorlardı.
Birinci Haçlı Seferi'nin Gerçek Nedeni; Türkler
Gel gör ki, Papa II. Urbanus bu sarsıcı söylevini verirken aslında Bizans İmparatoru Aleksios Komnenos'un çağrısına yanıt vermiş oluyordu; çünkü imparator'un asıl amacı, giderek Bizans için tehlike haline gelen Selçuk Türklerinin akınlarına karşı savunmasını pekiştirmek, destek kuvvet bulmaktı.
Büyük Selçuklu sultanı Alparslan 1071'de Malazgirt'te İmparator Romanos Diogenes'in Bizans ordusunu bozguna uğratmasından bu yana Türkler Anadolu'da pek çok yeri ele geçirmiş, Bizans'ın sınırlarına dayanmışlardı. Çok büyük ve sağlam duvarlarla korunan güçlü Konstantinopolis şehri yani "İkinci Roma", ansızın kendini Anadolu'dan gelebilecek tehlikelere karşı pek savunmasız bulmuştu.
Papa Urbanus'un da başka hesapları vardı. Bu savaşın Hristiyanlığın Roma Katolik ve Yunan Ortodoks kolları arasındaki anlaşmazlığın giderilmesine ve Roma'daki Papa'nın tüm kiliselerin en yüce lideri olarak tanınmasına olanak sağlayacağını umuyordu.
Borçtan ya da Ölümden Kaçış
Öte yandan, Keşiş Pierre I.Ermite ve yoksul Gautier gibi gözü dönmüş fanatikler de köylüleri "haçı ellerine almaları" için kışkırtarak, kendi çıkarlarının peşinde yola koyuldular. Haçlılara katılanların kimileri bu çağrıya kurtuluşa ermek için, kimileri de hayatlarını zindana çeviren acımasız efendilerden, ağır borçlardan veya darağacının gölgesinden kaçmak için yanıt verip yollara düştüler.
Bizans imparatoru, meslekten askerlerden oluşan soyluların komutasında disiplinli bir orduyla karşılacağını ummuştu. Ne var ki gelenler ya soğuk ve açlıktan ölmemiş ya da Balkanlar'dan geçerken canını haydutlardan kurtarmış olanlardan oluşan başı bozuk bir köylü haçlı sürüsüydü.
Aleksios'un kızı Prenses Anna Komnena, Bizans İmparatorluğu'nun bu sözde kurtarıcılarının kaba saba tutumu, acımasızlıkları ve bilgisizlikleri, pis görünüşleri ve iğrenç davranışları karşısında duyduğu tiksintiyi gizleyemedi. İmparator ise duygularını bastırdı ve durumu incelikle ele aldı. Yağmalamayı önleyebilmek için yeni gelenleri tıka basa doyurdu ama çaktırmadan da silahlı muhafızlarıyla kuşatmayı unutmadı.
Bizans Oyunu
Aleksios, Haçlıların şaşkın önderlerinden sadakat yemini aldıktan sonra onları başkentinden uzaklaştırıp tartışmalı sınır topraklarına gönderdi. Bizans kuvvetleri Haçlıların Nikaia'yı (bugün İznik) ele geçirmelerinde yardım etti. Haçlılar sıcaktan ve hastalıktan bitkin, iyi tahkim edilmiş Antiócheia (bugün Antakya) şehrini kuşattılar. Antiokheia Haçlılar için özel bir yerdi. Çünkü Selçuklu denetiminde olmakla beraber halkının çoğunluğu Hristiyandı. Dağlık kesiminde gizli bir mağarayla da ünlüydü, çünkü Aziz Petros ile onu izleyenlerin ilk Hristiyan dini törenlerini bu mağarada yaptığına inanılıyordu.
Uzun bir kuşatmadan sonra Haçlılar ortalığı kana bulayarak Antiócheia'yı ele geçirdiler. Kazandıkları bu zaferden aşka gelen haçlılar Kudüs'e yöneldiler ve şehir 15 Temmuz 1099'da düştü. İsa'nın savaşçıları yenik düşenlere hiç merhamet göstermediler, yaşlı kadınları da bebekleri de ayrım gözetmeden katlettiler. Bir tarihçinin anlattığına göre, atlar kan gölleri içinde yürümek zorunda kaldı. Sinagoglara ve camilere saklanan zavallılar Haçlıların binayı ateşe vermesiyle diri diri yakıldılar. Bu, bir daha asla tekrarlanmaması gereken bir zafer saati oldu.
Haçlı Seferleri Nasıl Devam Etti?
Haçlılar 1095'ten 1272'ye, Hristiyanlık ile İslam dini arasındaki bin yıllık çekişmenin bir parçası olmuşlardır. 1000 yıllarında, İspanya'nın Araplardan geri alınması (bkz: Reconquista) sırasında başlayan çatışma Avrupa'nın doğusunda Osmanlılarla sürdürülen uzun mücadelelerle devam etti.
- 1095'te başlatılan Birinci Haçlı Seferi, Akdeniz kıyısı boyunca dört küçük Hristiyan devleti yarattı. Çoğu, 12. yüzyılda hacıları korumak ve Hristiyanlığın sınırlarını muhafaza etmek için kurulmuş bir savaşçı keşişler kardeşliği olan Tapınak Şövalyeleri gibi askeri tarikatlardan gelme Haçlılar, onları savunmak için koştu.
- İkinci Haçlı Seferi, 1145 yılında kutsal topraklardaki Hristiyan devletlerden biri olan Edessa'nın (bugün Urfa) düşmesinden sonra başladı. Alman Kralı III. Konrad ile Fransa Kralı VII. Louis'nin yönettiği bu sefer inanılmaz başarısızlıkla sonuçlandı.
- Üçüncü Haçlı Seferi Kudüs'ün Selaheddin Eyyubi'nin eline geçmesi nedeniyle 1189'da başlatıldı. İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard'ın komutasındaki Haçlılar Filistin kıyısını geri aldılar, ama sefer Kudüs'ü geri almakta başarılı olamadı.
- 1202 ile 1204 arasındaki Dördüncü Haçlı Seferi'ni Venedikliler ustalıkla kendi lehlerine kullandılar, bu sayede Macar şehri Zara'yı ele geçirdiler. Haçlılar daha sonra Konstantinopolis'i yağmaladılar ve imparatorluğun bir kısmını 50 yıl boyunca ellerinde tuttular. Bu da Haçlılık idealinin ne denli yozlaştırılabileceğinin bir göstergesi oldu.
- 1219'da Beşinci Haçlı Seferi dönemin en güçlü Müslüman devleti olan Mısır'a yöneltildiyse de, öncülerinin arasındaki kavga yüzünden yarıda kaldı.
- Altıncı Haçlı Seferi 1227'de başladı ve Kudüs'ü pazarlık yoluyla geri almayı başardı, ama şehir 1244'te yeniden yitirilmişti bile.
- Yedinci ve Sekizinci Haçlı Seferleri 1248 ile 1272 arasında yapıldı. Fransa Kralı IX. Louis'nin Mısır ve Tunus'a yaptığı seferler felaketle sonuçlandı ve 1291'e gelindiğinde, Doğu'daki son Hristiyan kalesi Akra limanı yeniden Müslümanların elindeydi.
14. yüzyılda Avrupa kara vebadan, açlıktan ve Yüz Yıl Savaşı'ndan bitkin düşmüş, Doğu'ya yeni bir sefer düşünemeyecek derecede zayıflamıştı ve bambaşka kaygılar içindeydi. Giderek yükselen Osmanlı gücünün karşısında Hristiyanlık, bir kez daha savunmaya geçmiş durumdaydı.
Haçlı Seferleri ve Halkın İlgisi
Haçlı seferleri aç gözlüye parasal olanaklar, idealist dindara ruhsal çıkarlar ve huzursuza da saygıdeğer serüvenler sunuyordu. Krallar ve baronlar kutsal savaş sayesinde övgü ve saygınlık kazanacaktı. Vatansız küçük oğullar doğdukları yerlerde ağabeylerine kaptırmış oldukları mal sahipliğini ve efendiliği ancak Yakındoğu'da kılıç marifetiyle kazanmayı umut edebilirdi. Denizlerin ötesindeki topraklar, tıpkı yüzyıllar sonra Amerikan rüyasında da olacağı gibi yola çıkanlara göz kamaştırıcı olanaklar vaat etmekten öte, zengin bir kültürün cazibesini ve Hazreti İsa'nın yaşamıyla sıkı sıkıya bağlı olmanın üstünlüğünü sunmaktaydı. Ayrıca her yaş ve sınıftan Hristiyan zamanın en inandırıcı, ağzı laf yapan vaizlerinin çağrısıyla büyülenmişlerdi. Kapıldıkları heyecan, birinden diğerine hızla bulaşıyordu. Dönemin en ilgi çekici olaylarından biri 1212'deki Çocuk Haçlı Seferi'ydi. Fransa ve Almanya'dan başlatılan görünürde apayrı iki akım, binlerce, belki de on binlerce genci, o masum inançlarıyla önlerine çıkacak her engeli silip süpüreceklerine inanarak kutsal topraklara doğru bir yürüyüşe geçmeye yöneltmişti.
Ne var ki, Fransa ve İtalya'da Akdeniz kıyılarına varabilenler ya gemileri batınca denizde boğulmuşlar ya da köle olarak satılmışlardı. Haçlı seferlerinin başarılı olduğu 12. yüzyılda bile duyulan, şenlik ertesinin umutsuz ruh hali, zamanın bir şiirinde dile getirilmişti:
İnsanlar şarap için coştuklarında
Ve ocakbaşına uzandıklarında
Haça heves ve gururla sarılırlar
Büyük bir Haçlı olmak için.
Ama sabah günün ilk ışıklarıyla birlikte
Tüm haçlı seferi uçarak kaçar gider.
Avrupa, İslam Dünyasından Neler Öğrendi?
Haçlı seferlerinin yüksek maliyeti bazı Haçlıları iflas ettirdi, ama ticareti geliştirdi. İtalyan ticaret şehirleri Venedik ile Cenova gemileri donatmaktan, silah ve kumanyadan inanılmaz kazanç sağladılar. Bankacılığı icat ettiler ve Doğu Akdeniz'de Haçlıların krallıklarından çok uzun zaman sonra varlığını sürdürebilen bir ticaret merkezi ağı kurdular. Batı'dan çok çok ileride olan İslam medeniyetiyle temas Avrupalıları kağıt, cam ayna, terlik, halı, posta güvercini ve Arap (gerçekte Hint) rakamları gibi yeniliklerle tanıştırdı.
Yeldeğirmeni ilk kez 7. yüzyılda İran'da, rüzgarla çalışan dua değirmenlerinden esinlenilerek kullanılmaya başlamıştır. 12. yüzyıl sonlarında ise Fransa'ya getirildi. Bunca kumaş ve yiyecek türünün Avrupa dillerindeki sherbet, spinach ve lemon gibi Arapça kökenli isimleri, Haçlı seferlerinden sonra gündelik yaşamda oluşan devrimi yansıtıyordu: Haçlı seferlerinin kültürel etkisi derindi. 13. yüzyıl halk şairlerinden tutun da 20. yüzyıl Hollywood yapımcılarına varıncaya kadar, her türden masalcılar Aslan Yürekli Richard ve Salaheddin'in hikayelerini anlata anlata bitiremediler.
Haçlılar Ortadoğu'yu Nasıl Etkiledi?
Hristiyanlar ile Müslümanlar arasında Doğu Akdeniz kıyılarında iki yüzyıl boyunca süren çatışmalar her iki tarafa da çok acı getirdi. Bununla birlikte, Hristiyan saldırılarının İslam dünyası üzerindeki etkisi 13. yüzyıl başlarında Cengiz Han'ın Moğol akıncılarının yarattığı yıkım yanında hiç kalır. 1240'lara gelindiğinde Moğollar Doğu Avrupa, İran ve Yakındoğu'da pek çok yeri ele geçirmişlerdi. 1258'de Bağdat kentini yağmaladılar ve şehir halkından 80.000 kadar insanı kılıçtan geçirdiler.
O tarihlerden itibaren bölge Memlüklerin denetimi altına girdi; özellikle Türk asıllı hükümdarların dönemini yaşayan Memlükler Haçlı krallıklarının geri alınması işini tamamladılar; Filistin'de Suriye'de Moğolları bozguna uğrattılar. Memlük hanedanı yaklaşık üç yüzyıl, 1250'den 1517'ye, Yavuz Sultan Selim Mısır'ı fethedinceye kadar Mısır ve Suriye'ye egemendi.
Birinci Haçlı Seferi sözde Doğu Roma'nın savunulması için düzenlenmişti. Ancak Bizans İmparatorluğu Haçlılardan gördüğü "yardım" yüzünden neredeyse yıkılıyordu. 1204'te yağmalanan ve 1261'de yeniden toparlanan imparatorluk iki yüzyıl daha dayandı. 1300'lere gelindiğinde Osmanlı gücü artık Selçukluları iyice gölgede bırakmıştı. Kaderin cilvesi, Bizans İmparatorluğu 1453 yılında Fatih Sultan II. Mehmed tarafından kuşatıldığında, Venedikliler ve Cenovalılardan başka hiçbir Avrupa devleti son savunmaya katkıda bulunmamıştı.
Birinci Haçlı Seferi Hakkında Sık Sorulanlar
Birinci Haçlı Seferi ne zaman gerçekleşti?
Birinci Haçlı Seferi 1096 ile 1099 yılları arasında gerçekleşti.
Birinci Haçlı Seferi'ni kim başlattı?
Birinci Haçlı Seferi, Kudüs'ü Müslümanlardan geri almak için kutsal bir savaş çağrısında bulunan Papa II. Urbanus tarafından başlatıldı.
Birinci Haçlı Seferi'nin ana hedefi neydi?
Birinci Haçlı Seferi'nin temel amacı Kutsal Toprakları, özellikle de Kudüs'ü Müslümanların kontrolünden geri almak ve Hristiyan egemenliğini tesis etmekti.
Birinci Haçlı Seferi'nin çağrılmasına ne yol açtı?
Birinci Haçlı Seferi'nin çağrısı, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos'un Doğu Roma İmparatorluğu'ndaki toprakları ele geçiren Selçuklu Türklerine karşı yardım çağrısı üzerine yapıldı.
Birinci Haçlı Seferi sırasında Antakya Kuşatması'nın sonucu ne oldu?
Antakya Kuşatması, Birinci Haçlı Seferi sırasında gerçekleşen önemli bir olaydı. Uzun ve zorlu bir kuşatmanın ardından şehrin Haçlılar tarafından ele geçirilmesiyle sonuçlanmış, Haçlıların moralini ve sefere devam etme kararlılığını güçlendirmiştir.
Haçlılar Haçlı Devletlerini nasıl kurdu?
Kudüs'ün 1099'da başarılı bir şekilde ele geçirilmesinin ardından Haçlılar bölgede Kudüs Krallığı, Trablus Kontluğu, Antakya Prensliği ve Edessa Kontluğu da dahil olmak üzere bir dizi Haçlı Devleti kurdu.
Tapınak Şövalyeleri kimlerdi ve Birinci Haçlı Seferi'nde nasıl bir rol oynadılar?
Tapınak Şövalyeleri Birinci Haçlı Seferi sırasında kurulmuş bir askeri tarikattı. Haçlılara askeri destek ve koruma sağlamada önemli bir rol oynadılar ve ortaçağın en etkili ve zengin örgütlerinden biri haline geldiler.
Birinci Haçlı Seferi sırasında Haçlıların karşılaştığı başlıca zorluklar nelerdi?
Haçlılar Birinci Haçlı Seferi sırasında uzun ve zorlu yolculuklar, sert hava koşulları, kaynak kıtlığı ve topraklarını savunan Müslüman güçlerin güçlü direnişi gibi çok sayıda zorlukla karşılaştı.
Birinci Haçlı Seferi bağlamında Clermont Konsili'nin önemi neydi?
Papa II. Urbanus tarafından 1095 yılında düzenlenen Clermont Konsili, papanın Haçlı Seferleri için destek toplaması için bir platform görevi gördü. Avrupa tarihinde bir dönüm noktası olmuş ve Haçlı Seferleri olarak bilinen bir dizi askeri harekatı başlatmıştır.
Birinci Haçlı Seferi Hristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki ilişkileri nasıl etkiledi?
Birinci Haçlı Seferi Kutsal Topraklar'da Hristiyanlar ve Müslümanlar arasındaki düşmanlığı ve çatışmaları yoğunlaştırdı. Uzun süren bir savaş ve gerilim dönemine yol açarak sonraki Haçlı Seferleri için zemin hazırlamış ve bölgenin tarihi ve kültürel dinamiklerini şekillendirmiştir.