Doğal kauçuk pek çok tropikal bitki tarafından üretilen beyaz bir madde olan lateksten elde edilir. Bu ağaçların kabuğunda yarıklar açılması -sızdırma – lateksin yapışkan bir süt gibi dışarı akmasına neden olur. 19. yüzyılın sonlarına kadar kauçuk büyük oranda lateks içeren ağaçların doğal olarak yetiştiği Orta ve Güney Amerika'dan elde ediliyordu (Orta Amerika'da Castilla elastica ve Amazon bölgesi yağmur ormanlarında Hevea brasiliensis). Hindistan'da da doğal ortamda bir miktar kauçuk bulunuyordu (Ficus elestica).
Kauçuğun keşfi ve gelişim hikayesi
Yerliler uzun zamandır, onların deyimiyle caoutchouc'un yararlı özelliklerini biliyorlardı. Amazon yerlileri bu maddeyi yağmur ormanlarının şiddetli sağanaklarına karşı giysilerinde ve evlerinde su geçirmezlik sağlamak için kullanırken, Aztekler ve Mayalar gibi bitkilerden elde ettikleri lateksi törensel oyunlarındaki topu üretmek için kullanıyorlardı.
İşlenmemiş kauçuk, sıcak havalarda yapışkan soğuk havalarda kırılgan hale geldiği için nakledilmeye karşı dayanıksızdı. Bu özelliği nedeniyle 1839'a kadar Batı için kullanışlı bir malzeme değildi. O yıl Charles Goodyear kauçuğun kükürt ve kurşun eklendikten sonra ısıtılmasıyla elde edilen malzemenin yüksek ve düşük sıcaklıklarda bile kuru ve esnek kaldığını keşfetmişti. Bu işlem ateş tanrısı Vulcanus'a ithafen "vulkanizasyon" olarak anılmaya başlandı.
Çok geçmeden kauçuk Galli madencileri hipotermiden korumak için üretilen içi sıcak suyla dolu yataklardan kumaşları esnekleştirmeye ve deniz altı kablolarının yalıtımına kadar her şeyde kullanılır oldu.
1860'ta kauçuğun fiyatı tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı; gümüşün fiyatıyla eş değer oldu. Güney Amerika stoklarına bağımlı olmak istemeyen İngiliz Hükümeti, lateks içeren en değerli tür olan Hevea brasiliensis'ten kendi stokunu oluşturmak üzere plan yaptı. Plana göre, tohumlar Güney Amerika'dan elde edilecek ve uygun iklime sahip kolonilerde plantasyonlar kurulacaktı.
Hevea brasiliensis tohumlarının İngiltere'ye getirilmesi
Hükümet, Joseph Hooker aracılığıyla Henry Alexander Wickham'a Hevea brasiliensis tohumlarını Kew'a göndermesi karşılığında her 1000 tohuma 10 sterlin ödemeyi teklif etti. Wickham Ocak 1876'da yola çıktı. Kew arşivlerindeki 7 Temmuz 1876 tarihli bir not, Wickham'ın başarısından bahsediyor: "14 Haziran'da H. A. Wickham'dan 70.000 Hevea brasiliensis tohumu alındı. Tamamı ertesi gün ekildi ve dördüncü günden sonra birkaçı çimlendi. Bugüne kadar 2700 adedi saksılarından alındı – yüzde 4'ü bile değil. Bu tarihten sonra çok az çimleneceğinden, bu sayı bitkilerin toplam sayısı olarak dikkate alınabilir. Yüzlercesi şimdi 40 cm yüksekliğinde ve hepsi de çok sağlıklı."
Kalküta'da kauçuk ağaçları yetiştirmeye yönelik ilk girişim iklimin uygun olmaması nedeniyle başarısız olmuştu. Bu yüzden Hooker bitkileri Seylan'a (bugünkü Sri Lanka) göndermeye karar verdi. 1919 Hevea brasiliensis ve 32 Castilla elastica fidanını Peradeniya'daki Kraliyet Botanik Bahçeleri'nde görevli Dr. G. H. .K. Thwaites'e gönderdi. Gerektiği şekilde dikildi ve hızla büyümeye başladılar. Zaman içinde bazıları sızdırma deneylerinin başladığı Henerathgoda Bahçesi'ne nakledildi. 1892'de ağaçlardan birinin çevresi 1,95 metreye ulaşmış ve bu ağaç beş yılda 3,25 kilogram kuru kauçuk vermişti.
Hooker ayrıca Singapur, Jamaika, Montserrat, Queensland ve Kamerun'a da bitkiler gönderdi. 1877'de Singapur Botanik Bahçesi'ne gönderdiği 22 fidenin tohumlarından daha sonra 1200 bitki daha yetiştirildi. Henry Ridley 1888'de Bahçeler ve Ormanlar yöneticiliğini üstlendiğinde bu ağaçların durumları pek de iç açıcı değildi. Ridley yaşadıklarını, "Aralarında 8 metre boyundaki pitonların da olduğu yılanlar dolu, sık çalılıklarla kaplı bir kauçuk tarlasını temizlemek zorunda kaldım," şeklinde yazdı. Ancak, onun sıkı çalışması artık sağlıklı ve kullanılabilir bir kauçuk stoku olduğu anlamına geliyordu. Yaptığı deneylerle, sızdırma kesiklerinin ağaca zarar vermeden her gün açılabileceğini ve aynı miktarda lateksin sürekli üretilebileceğini gösterdi.
Tonlarca kiloluk kauçuk üretimi
1907'de, Singapur'da bir vulkanizasyon tesisi açıldığında botanik bahçesinden elde edilen kauçuğunun bir kısmı, kültür kauçuğundan üretilmiş ilk lastiklerin yapımında kullanıldı. Bisiklet tekerlekleri ve benzer ürünlerden kaynaklanacak kauçuk talebinin yakın zamanda doğal stoklarla karşılanamayacağı konusunda şüphe duymayan "Çılgın" Ridley, ziyarete gelen yetkililerin ve büyük çiftlik sahiplerinin ceplerini, evlerinin etrafına dikmeleri için tohumları doldurdu. Ancak bilgi eksikliği onun davasına ket vuruyordu. Şöyle yazmıştı: "Yeni Gine'de ekim yapılmasıyla ilgili bilgi almak için bir adam ofise geldi, ona kauçuk önerdim. 'İstemem,' dedi, 'Geçenlerde Amerika'da kauçuk madeni bulmuşlar ve yarım kilosunu bir peniye çıkarıyorlarmış."'
1930'da Malay Yarımadası'nda yaklaşık 1,2 milyon hektar alanda kauçuk tarımı yapılıyordu. O yıl dünyadaki toplam kauçuk üretimi, büyük kısmı Malay Yarımadası'ndan olmak üzere 821.815 tondu. Üretimde sırasıyla 240.000 tonla Hollanda Doğu Hint Adaları, 62.000 tonla Seylan geliyordu. Brezilya yalnızca 17.137 ton üretmişti. Bugün hala doğal yollarla üretilen kauçuğun büyük kısmının kökenleri Kew'da Amazon stoklarından yetiştirilen ve 1877'de Singapur'a gönderilen 22 fideye dayanmaktadır.
Kauçuk köleleri ve binlerce yerlinin ölümü
Belçika Kralı II. Leopold, Kongo'nun (bir Landolphia asmasından elde edilen) kauçuk stoklarını yerlileri endüstride çalışmaya zorlayarak sömürdü. Tecavüz ve kauçuk işçilerinin öldürülmesi de dahil, burada yaşanan zulümler insan hakları hareketini doğurdu: Roger Casement ve Edmund Morel 1904'te Kongo Reform Derneği'ni kurdu. Benzer zulümler, Amazon yağmur ormanlarındaki kauçuk "derebeyleri" tarafından da gerçekleştirildi. 1912'de Casement bu kişilerden biri olan Fulio Cesar Arana'nın eylemleri üzerine yaptığı bir araştırmanın bulgularını yayımladı. Casement, Peru'nun Putumayo bölgesinde yaklaşık on yıllık bir süre içinde 30.000 yerlinin ya doğrudan ya da kasıtlı olarak aç bırakılarak öldürüldüğünü öne sürdü. Olaya ilişkin parlamentonun gerçekleştirdiği uzun komite araştırmasına rağmen İngiliz mahkemeleri, Arana'yı mahkum etmek konusunda yetersiz kaldı ve Arana ticarette devam etmek üzere Peru'ya döndü.
Kauçuğun yol haritası
- 6. yüzyıl: Meksika'da ve Orta Amerika'da, Aztekler ve Mayalar üzerini kauçukla kapladıkları kumaştan yaptıkları toplarla oyun oynardı.
- 1751 Fransız doğa bilimci Charles Marie de la Condamine, botanikçi François Fresneau'nun yardımıyla, doğal kauçuğun özellikleri üzerine ilk bilimsel makaleyi yayımlar.
- 1770 Joseph Priestley Londra'da 1,5 cm'lik küpler halindeki kauçuğun, kurşunkalem çizgilerini silmeleri için ressamlara satıldığını görünce bunlara "Hint silgisi" adını verir.
- 1823 Charles Macintosh iki parça kauçuk kumaşın birbirlerine kauçuktan iç katmanla birleştirildiği, yağmur geçirmeyen bir üstlük yapar. Bu üstlüğün İngilizce karşılığı olan "Mackintosh" adını mucidinden alır.
- 1839 Charles Goodyear vulkanize kauçuğu icat eder.
- 1853 Tüccarlar buharlı gemilerin icadıyla kauçuk türleri arayışı içinde Amazon'un içlerine girerler.
- 1888 Henry Ridley, Singapur Botanik Bahçesi'nde kauçuk üzerine geniş kapsamlı deneyler yürütür ve plantasyonların kurulmasını teşvik eder. Aynı yıl, John Boyd Dunlop havayla şişirilen kauçuk bisiklet lastiğini geliştirir.
- 1892 William Tilden İngiltere'de sentetik izoprenden kauçuğu sentezler.
- 1895 Michelin havayla şişirilen ilk otomobil lastiğini tanıtır.
- 1950'ler Son doğal kauçuk Brezilya'dan ihraç edilir.
- 1959 Sentetik kauçuk üretimi doğal kauçuk üretimini geçer.
- 1990 Yaklaşık beş milyar 'Hevea brasiliensis ağacı dünyanın her yerindeki plantasyonlarda kauçuk üretmektedir.
- 2006 Doğal kauçuk üretimi 9.680.000 ton, sentetik kauçuk üretimi ise 12.762.000 tondur.