Bugün bildiğimiz bisiklet, 19. yüzyılda birkaç farklı mucidin çalışması ile gelişme şansı buldu. Karl von Drais adlı bir Alman baron 1817'de yönlendirilebilen, iki tekerlekli bir taşıt icat ederek tarihin büyük gelişmesine imza attı. Bu tıknaz ahşap prototip zincir, fren veya pedal içermiyordu. Binici 22 kg'lık aracı yerden ayakları ile iterek ilerletiyordu. "Velespit", "hobi atı", "drezin" ve "koşu makinesi" gibi pek çok isimle bilinen bu ilk bisiklet Drais'in bugün "bisikletin babası" olarak tanınmasını sağladı.
Velespitten ilk bisikletin doğuşuna
Ancak Drais'in velespitinin gözden düşmesi fazla uzun sürmedi, ozan John Keats icad için "güne uygun değil" ifadesini kullandı. Ancak bisikletin bu ilk versiyonu Avrupa genelinde geliştirilmeye devam edildi. 1860'lardan başlayarak, Pierre Lallement, Pierre Michaux ve Ernest Michaux dahil olmak üzere birçok farklı Fransız mucit, ön tekerleğe bağladıkları pedallarla yeni prototipler geliştirdiler. Bunlar "bisiklet" adını alan ilk makineler oldu. Kranklı ve pedallı model 1863'te ortaya çıktığında zor sürülmesi nedeniyle "kemikkıran" olarak bilindi.
Eugène Meyer ve James Starley dengeyi artırmak amacıyla ön tekerleği büyütmeye karar verdi. Ne var ki bu garip şekilli bisiklet 1870'ler ve 1880'ler boyunca çılgınlık haline gelecek ve ilk bisiklet kulüplerinin ve rekabetçi yarışların başlamasına yol açacaktı. 1884'ün başında Thomas Stevens adlı bir İngiliz, tekerlekli bisiklete binerek ünlü dünya turuna imza attı.
Bisikletin bu yeni tasarımı kendisine büyük popülerlik kazandırmış olsa da 1,2 metrelik eyeri ile hala sürmesi fazla tehlikeliydi. James Starley'in yeğeni İngiliz John Kemp Starley 1885'te eşit boyutlu tekerlekleri ve zinciri bulunan "güvenli bisikleti" tasarladı. Kısa süre içinde fren ve lastiklerde yapılan yeni gelişmelerle modern bisikletin temel şablonu oluşturulmuş oldu.
John Kemp Starley'in (1854-1901) güvenli bisiklet olarak tanıttığı Rover bisikletinden bu yana modern bisikletin tasarımı aynı kaldı. Sıradan bisikletten çok daha alçak ve dengeli olduğu için bu ismi aldı.
Rover ile iki tekerlekli makinelere olan ilgi yeniden patlama yaşadı. Avrupa ve ABD 1890'larda kendini bisiklet çılgınlığının ortasında buldu. 1896 tarihli bir New York Times makalesinde "bisiklet, kişisel güç ve özgürlüğün muhteşem bir birleşimini vaat ediyor, neredeyse kanatların vereceği kadar" denildi.
Bisikletten motosikletin icadına
Tarihteki birçok icat gibi, motosikletin icadı da kademeli olarak gerçekleşti ve arkasında tek bir mucidin olduğunu söylemek mümkün değil. Motosikletin ilk versiyonları 19. yüzyılda başta Avrupa'da olmak üzere çok sayıda mucit tarafından yakın zamanlarda geliştirildi.
Amerikalı Sylvester Howard Roper (1823-1896), 1867'de iki silindirli, buharla çalışan bir velespit geliştirdi. Roper'in kömürle çalışan bu buharlı taşıtını ilk motosiklet olarak kabul etmek mümkün. Buharlı arabayı da icat eden Roper, 1896'da buharlı velespitini sürerken hayatını kaybetti.
Roper buharla çalışan velespitini tanıtırken, Fransız Ernest Michaux, demirci babası Pierre Michaux'un icat ettiği yeni velespit türüne buhar motoru yerleştirdi. Alkol ve çift kayış tahrikleriyle ateşlenen bu velespit tasarımıyla modern bisikletin öncüsü oldu.
Birkaç yıl sonra, 1881'de, Arizona'dan Lucius Copeland adında bir mucit, bisikletin arka tekerleğini 19 km gibi inanılmaz bir hızla döndürebilen bir küçük buhar kazanı geliştirdi. Copeland 1887'de üç tekerlekli bu mekanizması için "Moto-Cycle" adlı bir üretim şirketi kurdu ve "motosiklet" adı doğmuş oldu.
İlk benzinli motosiklet
Sonraki 10 yıl boyunca kendinden itişli bisikletler için düzinelerce farklı tasarım ortaya çıktı, ancak benzinli içten yanmalı motoru olan ilk motosikletin Alman Gottlieb Daimler ve ortağı Wilhelm Maybach tarafından icat edildiği kabul edilir. Tarihte modern bisiklet ile benzinli motorun gelişiminin kesiştiği önemli bir andı.
Gottlieb Daimler mühendis Nicolaus Otto tarafından icat edilen yeni bir motoru kullanmıştı. Otto, 1876'da ilk "Dört Zamanlı İçten Yanmalı Motor"u icat etmiş ve ona "Otto Çevrim Motoru" adını vermişti. İşin garip tarafıysa Daimler'in Reitwagon'unun manevra kabiliyeti sunan bir ön tekerleği yoktu, bunun yerine dönüşler sırasında bisikleti dik tutmak için iki küçük tekerlek eklenmişti.
Daimler müthiş bir yenilikçiydi ve teknelerde benzinli motorları denemeye başladı; ayrıca ticari otomobil üretimi alanında da öncü oldu. Daimler Benz adını taşıyan şirket sonunda Mercedes-Benz olarak bilinen marka haline geldi.
Motosikletin süregelen gelişimi
1880'lerin sonundan itibaren düzinelerce şirket önce Almanya ve İngiltere'de ama en hızlı biçimde ABD'de kendinden tahrikli "bisikletler" üretmek üzere ortaya çıktı.
1894 yılında Alman şirketi Hildebrand & Wolfmüller artık ilk defa "motosiklet" olarak adlandırılacak araçların satışı için üretim hattı fabrikası kuran ilk şirket oldu. ABD'nin ilk motosikleti Massachusetts'teki Charles Metz fabrikası tarafından üretildi.
Harley Davidson motosikleti
Motosikletin icadı ve tarihçesiyle ilgili hiçbir yazı, dünyanın en ünlü motosiklet üreticisi, ABD'li Harley Davidson'dan bahsetmeden bitemez.
İlk motosikletler üzerinde çalışan 19. yüzyıl mucitlerinin çoğu genellikle dikkatlerini başka buluşlara çevirdi. Örneğin Daimler ve Roper, otomobilleri ve diğer taşıtları geliştirmeye devam etti. Diğer taraftan William Harley ve Davidson kardeşler de dahil olmak üzere bazı mucitler sadece motosiklet geliştirmeyi sürdürdüler. Rakipleri arasında Excelsior, Indian, Pierce, Merkel, Schickel ve Thor gibi diğer yeni şirketler vardı.
1903'te William Harley ile arkadaşları Arthur ve Walter Davidson, Harley-Davidson Motor Company'yi kurdu. Şirket başta motosikletlerini gündelik ulaşım aracı olarak üretme ve pazarlama planına sahipti ancak araçta kullandıkları kaliteli motor, motosikletin yarış aracı olarak da iş görmesini sağladı. İlk Harley-Davidson motosiklet resmi olarak Chicago'da satıldı.