Karun veya yabancı kaynaklardaki adıyla Kroisos veya Krezüs, MÖ 560-547 yılları arasında Batı Anadolu'da bir Lidya kralıydı. O kadar zengindi ki "Karun kadar zengin" ifadesinin kökeni bu antik zamanlardan gelir. Yunan mitolojisine göre dokunduğu her şeyi altına çeviren Midas bu 'Midas Dokunuşu'ndan kurtulmak için ellerini Pactolus Nehri'nde (Sart Çayı) yıkar ve çaydaki kumlar altın madenlerine dönüşür. Karun'un zenginliğinin Frig kralı Midas'tan geldiği söylenir. Kuran ve diğer kutsal kitaplara göre ise Karun'un zenginliği Tanrı'nın yalnızca ona bahşettiği bir bilgiden gelir ve bu da muhtemelen simya yoluyla metali altına çevirmesidir.
Karun kimdir?
Lidyalılar ya Karun döneminde veya hemen öncesinde Küçük Asya'da (Anadolu) altın ve gümüş sikke basan ilk insanlar oldular ve Antik Dünyanın Yedi Harikası'ndan olan Efes'teki büyük Artemis Tapınağı'nın inşasını sağlayan Karun'du. Bazıları Karun'un büyük ölçüde söylencesel olduğunu iddia etse de, Artemis Tapınağı'nın sütunlarından birinin tabanındaki imzası (şimdi British Museum'da sergileniyor) onun Sardes şehrini (Salihli) yönetmiş gerçek bir kral olduğunu kanıtladı. Karun aynı zamanda Tevrat, İncil ve Kuran'da geçer.
MÖ 4. yy doğumlu filozof Ksenofon ve MÖ 5. yy doğumlu doktor Ctesias da Karun'dan bahseder. Ancak onunla ilgili en ünlü iki hikaye Herodot'un Tarihler eserinden geliyor. Kitapta büyük Atinalı kanun koyucu Bilge Solon'dan bahsedilir. Solon Anadolu'yu dolaşarak Mısır'a gider ve sonunda Sardes'teki Karun'un sarayına gelir. Karun, bu kadar ünlü bir misafire sahip olduğu için çok sevinir ve hazinelerini göstermek için can atar. Hazinelerini inceleyen Solon'a daha sonra şu soruyu sorar, yolculuğunda tanıştığı tüm insanlardan en mutlu olanı kimdir?
Solon, "Atinalı Tellus" diye cevap verir. Kendi adını duymadığına üzülen Karun, neden Tellus olduğunu sorar. Solon, Tellus'un iyi ve mutlu bir şekilde yaşadığını, güzel bir ailesi olduğunu ve savaşta Atina için şanlı bir şekilde öldüğünü söyler. Bunun iyi bir yaşam olduğunu kabul eden ve en azından ikinci seçilmesini ümit eden Karun, Solon'a tanıştığı en mutlu adamlardan başka kimi düşüneceğini sordu; Solon cevapladı: Argoslu Kleobis ve Biton kardeşler.
Solon nedenini de açıkladı ve bir kez daha iyi yaşanmış bir hayata ve iyi bir ölüme dikkat çekti. Artık öfkelenen Karun bağırdı: "Atinalı Adam, ben dünyanın en mutlu adamı değil miyim? Mutluluğumu hiçe mi sayıyor musun?" Solon sakince cevap verdi: "Gerçekte, ben ölümüne kadar hiç kimseyi mutlu saymam, çünkü Tanrı'nın onun için ne sakladığını kimse bilemez. En fazla sayıda avantajı birleştiren ve bunları öldüğü güne kadar elinde tutan, sonra barış içinde ölen, efendim, bana göre 'mutlu' adını taşımaya yetkilidir. Ancak her konuda sonu iyi bir şekilde getirmek bize düşüyor: Tanrı çoğu zaman insanlara bir mutluluk parıltısı verir ve sonra onları yıkıma daldırır.
Karun, bilgelik konusundaki ününün abartıldığını düşünerek Solon'u gönderdi, ancak Solon'un söylediklerinin içindeki gerçeği yakında öğrenecekti ve bunu Herodot'un ikinci öyküsünde okuyoruz. Karun'un başına gelen ilk talihsizlik, oğlu Atys'in Olimpos'ta bir yaban domuzu avlarken öldürülmesi oldu (ve ironik bir şekilde oğlunu koruması için ava gönderdiği adam tarafından öldürülmüştü). Karun iki yıl boyunca oğlu için yas tuttu. Ta ki Büyük Kiros (II. Kiros) komutasındaki Perslerin güç kazandığını öğrenince hareket etmeye karar verdi.
Pers İmparatorluğu'na karşı savaşa girmesi gerekip gerekmediğini öğrenmek için Delphi'deki büyük Kahin'e danıştı ve kahin cevap verdi: "Karun savaşa giderse büyük bir imparatorluğu yok edecek." Cevaptan hoşlanan Karun gerekli ittifakları ve hazırlıkları yaparak Halys Nehri'nde (Kızılırmak) Pers ordusuyla buluşmak için yola çıktı (birliğindeki mühendislerden matematikçi Miletli Thales suları yönlendirerek Karun'un suyu geçmesine yardım etti).
Kızılırmak'taki savaş berabere sonuçlandı ve Karun ordusuyla Sardes'e dönerek kış için birliğine izin verdi. Karun gelenek olarak Kiros'un da aynısını yapmasını bekledi ancak Kiros karşı saldırıya geçti. Süvarisini tek hörgüçlü deveye bindiren Kiros (kokusu Lidya atlarını korkuturdu) Karun'un süvarisini sahada yok etti ve Karun'u yakaladı. Sardes'in düşüşünden sonra Karun'un karısı intihar etti ve Karun zincirler içinde Kiros'un önünde sürüklenerek götürüldü.
Karun'un ölümü
Musa'nın yakın akrabası olan Karun'un ölümü Kuran'da detaylandırılmaz ancak şöyle bahseder: (Ankebut Suresi, 39): "Karun'u, Firavun'u ve Haman'ı da (yıkıma uğrattık). Andolsun, Musa onlara apaçık delillerle gelmişti, ancak yeryüzünde büyüklendiler. Oysa onlar (azaptan kurtulup) geçecek değillerdi."
Yunan kaynaklarına göreyse hikayesinin bazı detayları şöyledir: Kiros, Pers İmparatorluğu'na karşı ordu kurmaya cüret gösterdiği için Karun'u 14 soylu Lidyalı gençle birlikte diri diri yakmayı emretti. Ateşin alevlerinin kendisine doğru geldiğini gören Karun, Apollo'dan kendisini kurtarması için yalvarmaya başladı. Ani bir yağmur baş gösterdi ve tüm ateş bir anda söndü.
Karun'un yanmaktan kurtulduğunu gören Kiros onu öldürmedi ancak esiri olarak tuttu. Bilge Solon'un sözlerini hatırlayan Karun, "Ey Solon! Solon! Solon!" diye bağırdı. Kiros çevirmenine bu kelimenin ne anlama geldiğini sorunca Karun, Solon'un kendisini ziyaretinin hikayesini anlattı ve ölümüne dek hiçbir insanın mutlu sayılamayacağını söyledi. Dahası Delphi'deki Kahin'in kendisini nasıl yanlış yönlendirdiğini aktardı: Kahin'in Kiros'la savaşmaya giderse "büyük bir imparatorluğu yok edeceğini" söylediğini ve yok edilen "büyük imparatorluk"un kendisinin olduğunu aktardı.
Bu hikayeden fazlasıyla etkilenen Kiros, Karun'un serbest bırakılmasını emretti ve neden ihanete uğradığını Tanrı'dan öğrenmesi için Delphi'yi götürülmesini istedi. Cevap, Kahin'in yalnızca doğruyu söylediğiydi – yok edilecek büyük imparatorluk Karun'un değil Kiros'un elinden olmuştu ve insanın sözleri yanlış yorumlaması Tanrı'nın suçu değildi. Kiros, Karun için üzüldü ve bazı kaynaklara göre onu bilge bir danışman olarak tuttu. Karun'un bu olumlu sonu hem antik hem de modern birçok bilim adamı tarafından kabul edilmez.
Kuran'a göre Karun'un ölümü şöyledir: ﴾Kasas Suresi, 81﴿ "Sonunda biz onu ve evini barkını yerin dibine geçirdik. Artık Allah'a karşı ona yardım edecek adamları olmadığı gibi, kendi kendini kurtarabilecek durumda da değildi."
Günümüz bilim adamlarının ve tarihçilerinin çoğu, Karun'un ateşte öldüğüne ancak MÖ 4. yüzyılın kadim tarihçilerinin bu kadar zengin ve güçlü bir kralın hayatına kolayca son vermeyi istemediğine inanıyor. Karun'un hikayesi, Yunanlılar arasında kibre dair bir öykü ve kendini dünyanın en mutlu insanı olarak düşünerek yaratıcının gazabını çekmeme konusunda uyarıcı işlev gördü.