Ahırlarda çocuklar, yoğun insan atığı kokusu ve insan bedenlerinin incelendiği, karşılaştırıldığı ve satın alındığı açık artırmalar. Bunların hepsi Amerikan İç Savaşı öncesi Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük ve en kazançlı pazar olan New Orleans, Louisiana köle pazarındaki sıradan bir gündü. İlginç olansa Louisiana'nın 1803'te Fransa'nın elinden Amerika Birleşik Devletleri'ne geçmesi aslında kölelerin isyanıyla olmuştu. Fransa'dan satın alınan 2.144.000 km2'lik arazi ABD'nin yüzölçümünü neredeyse iki katına çıkardı.
Louisiana'nın öyküsü
Louisiana'nın satın alımı tarihin en büyük pazarlıklarından biridir. ABD için Fransa'nın en büyük ve en zengin bölgelerinden biri olacak bir yerin satın alınması ve bu süreçte önemli bir Avrupa tehdidinin ortadan kaldırılmasıydı. Ancak satın alım aslında Haiti'deki bir köle isyanıyla körüklendi ve ironik ki ABD'de köleliğin yayılmasına neden oldu.
O zamanlar Fransa'nın sömürge topraklarının herhangi birinden vazgeçmesi düşünülemez bir şeydi. Zamanın süper gücü olan bu ülke Amerika'da geniş koloniler kurmuştu ve Avrupa'nın kahve ve çivit gibi emtialara olan ilgisinden kazanç sağlıyordu. Ancak bunların hiçbiri Fransız sömürge işletmelerine egemen olan şekere yaklaşmadı. Bugün Haiti olarak bilinen St. Domingue dünyanın en büyük şeker başkentlerinden biriydi. Britanya ve Fransa'nın şekerinin yüzde 40'ı ve kahvesinin yüzde 60'ı Haiti'de üretiliyordu ve bu kazançlı pazar özellikle acımasız bir köle ticaretinin pençesindeydi.
Haiti'de bir kölenin yaşamı genellikle kısa ve sefildi. O kadar çok köle sarı humma ve kötü muameleden öldü ki tüm köle nüfusu 20 yıl kadar yaşayabiliyordu. Kölelere katı bir kast sistemi uygulanmıştı. Haiti'de her beyaz insan için 10 siyah köle olmasına rağmen, köleler toplumun alt basamağındaydı ve harcanabilir mallar gibi davranıldılar.
Bunlar olurken Haiti'nin özgür siyahları örgütlenmeye başladı. Cumhuriyetçi özgürlük, kardeşlik ve eşitlik ideallerinden esinlenerek hakları için bastırdılar ve bazılarına 1790'da Fransız hükümeti tarafından oy kullanma hakkı verildi. Ancak St. Domingue'deki sömürge hükümeti yasayı tanımayı reddince yerini şiddet ve isyan aldı.
Beklenen fırtına 1791'de koptu ve binlerce köle isyan etti. Köle devrimi tüm koloniyi ayaklanma ve iç savaşa soktu. Köleler efendilerini öldürüp tarlalarını işgal edip yaktıkça beyazlar önce kendilerini savundu ve sonraysa kaçtılar. Adanın sosyal düzeni çöktü ve Fransa şiddeti durdurmak için köleliği kaldırdı. Toussaint L'Ouverture liderliğindeki köleler St. Domingue ve komşusu Santo Domingo dahil olmak üzere tüm Hispaniola adasını ele geçirdiler.
Ancak Napolyon Bonapart adanın eski köleler tarafından kontrol edilmesi düşüncesine katlanamıyordu. Perde arkasında adayı geri alıp köleliği yeniden tesis etmeyi planladı. Fransız kuvvetleri düzeni eskiye döndürmek için Haiti'yi işgal ettiler. Ancak köle isyanını bastırmak zordu. Kentler yakıldı, gerilla savaşı uygulandı ve binlerce kişi oldu.
Fransa şoktaydı ve Napolyon, Amerika'da bir Fransız imparatorluğu düşünün çıkmaza girdiğini fark ediyordu. Askerlerini 1800'de İspanyollardan gizli bir anlaşmayla devraldığı Louisiana kolonisine göndermeyi ve böylece bölgeyi Haiti'de üretilecek mallar için ticaret merkezi olarak kullanmayı planlamıştı. Ancak Haiti kölelerin kontrolüne girecekse bu plan boşunaydı.
Bunlar olurken ABD'nin üçüncü başkanı Thomas Jefferson ve kabinesi topraklarına bu denli yakın bir Fransız yönetiminden korkuyorlardı. Bu karışıklık anını altın fırsat gördüler. Amerikan ticareti için yaşamsal öneme sahip olan ve Fransa'nın ele geçirmesinden endişe ettikleri liman kenti New Orleans'ı satın alma teklifiyle Fransızlara gittiler. Ancak şaşırtan şeyse Fransa'nın onlara tüm Louisiana'yı satın alma teklifini sunması oldu.
Fransa 17. yüzyılın başında Mississippi Irmağı'nı keşfetmiş ve bölgeye yerleşmişti ve 18. yüzyılda Kuzey Amerika'nın hakimiydi. Ancak 1762'deki Hint Savaşı sırasında ırmağın batısındaki Louisiana'yı İspanya'ya bıraktı ve 1763'te Kuzey Amerika'daki neredeyse kalan tüm varlıklarını Büyük Britanya'ya devretti. Ne var ki artık baskın Avrupa gücü olmayan İspanya 30 yılda Louisiana'yı pek geliştirmedi. Büyük Britanya'yı Kuzey Amerika'dan kovmak isteyen İspanya 1801'de Fransa ile birleşirken ona Louisiana'yı geri verecekti.
ABD topraklarını ikiye katladı
Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri Louisiana'nın satın alınmasını müzakere ederken Haiti artık eski kölelerin yönetiminde olan bağımsız bir ülke oldu. Zafer Haiti'deki köleliği bitirmiş olsa da Haiti'nin yeni bir sahip kazandırdığı bir başka toprakta köleliği artırdı. Louisiana'nın satın alımı Amerika Birleşik Devletleri'nde yeni bir soruyu yaşama geçirdi: Bölge ne düzeyde köleliğe açık olacak?
Louisiana'nın satın alımı ABD'nin yüzölçümünü iki katına çıkardı. Dahası kazanılan topraklar o denli büyüktü ki köle yanlılarına göre kölelerle doldurulması gerekliydi. Çiftçiler köleleriyle birlikte yeni kurulan Missouri bölgesine akın ederken milletvekilleri hangi bölgelerin köleliğe açık olması konusunu tartıştı. Yeni topraklar üzerinde çizilen ve özgürlerin ve kölelerin bölgelerini gösteren düşsel çizgi yani Missouri Uzlaşması 1820'de tamamlandı. Louisiana'nın satın alımından 15 yeni eyalet doğdu.
Kölelik artık Missouri'de yasaldı ve yeni eyalette kongreye köle yanlısı üyeler katıldı. 1860'a gelindiğinde Missouri'de 100.000'den fazla köle vardı ve kölelerin değeri 44 milyon doların üzerindeydi (bugünün parasıyla 112 milyar dolar). Louisiana satın alındıktan sonra eyalet haline geldi ve köle eyaleti olarak kaldı. New Orleans ise köle ticaretinin merkezi oldu. Louisiana'nın Fransızlardan Amerikalılara satılması bir köle isyanıyla gerçekleşmiş olsa da bölgede çalışmaya zorlanan binlerce köleye yeni acı ve sömürü getirdi.
Referanslar: