Katharine Dexter McCormick 1920'li yıllar boyunca, Avrupa'dan New York'a içi tamamen kıyafetlerle kamufle edilmiş sandıklarla yelken açıyordu. Bu yolculukları periyodik dönemlerden oluşuyordu. Eğer ABD gümrüğündeki memurlar bu giysileri özellikle kontrol etselerdi – ki etmediler – McCormick'i modaya uygun giyinmekle kafasını bozmuş biri olarak olarak düşünebilirlerdi. Oysa McCormick aslında, doğum kontrolle ilgili ekipmanları yasaklı bir ülkeye getiren bir kaçakçıydı. Yanında taşıdığı "elbise dolabının" içinde diyaframlar (servikal kapak) saklanmıştı. Aslında bu doğum kontrol aracı, uzun zamandır Avrupa'da kullanılıyordu. Fakat 1873 yılından itibaren Amerika Birleşik Devletleri'nde yasaklandı.
Bilim alanında çalışıyormuş gibi bir duruş sergileyen McCormick, doğum kontrol ekipmanı üreticileriyle bir araya gelerek bu ürünlerden büyük siparişlerle alıyordu. Sonra hepsini aile planlama aktivistlerinden Margaret Sanger'a düzenli olarak teslim etti. McCormick'in kadınların bireysel huzuruna olan derin ilgisi sayesinde, 20. yüzyılın en önemli icatlarından biri olan doğum kontrol hapı ortaya çıktı.
Her zaman aktivist
McCormick aktivizm içinde büyütüldü. Büyükbabası Samuel Dexter arsa spekülasyonları başlatarak hayatını kazanıyordu. Güneydoğu Michigan'da bir kasaba olan Dexter'ı inşa etti ve muhteşem evine bir yeraltı demiryolu durağı dahi letti. Zengin ve Chicagolu bir avukat olan baba Wirt Dexter, şehirde yardım derneği kurulmasının başını çekti ve anne Josephine ise, kadınların oy hakkı elde edebilmesi için savaşıyordu. 1875 yılında doğan ikinci çocukları Katharine'de kendi amaçlarının peşinden gidecekti. Ve bu amaçların içini doldurmak için bilimi kullanmasını biliyordu.
Katharine, babası Wirt Dexter felç yüzünden öldüğünde 14 yaşındaydı. Kısa süre sonra erkek kardeşi Samuel menenjit hastalığı nedeniyle öldüğünde ise 18 yaşındaydı. Oldukça erken gerçekleşen bu ölümler tıbba olan ilgisini tamamen artıracaktı.
Anne Josephine ve Katharine, Boston'a taşındılar. Katharine, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde eğitim gören ikinci kadın olmasının yanında, biyoloji diploması elde eden ilk kadındı. Henüz bir lisans öğrencisiyken, kız öğrencilerin laboratuvarda şapka takmasını zorunlu kılan bir kurala karşı koydu. O zamanlardaki şapkaların uzun tüyleri vardı ve bunlar yanıcı olabiliyordu. Bu savaşı McCormick kazandı.
Katharine 1904 yılında mezun oldu ve Stanley McCormick ile evlendi. Stanley, babası Cyrus tarafından kurulan ve 1985'e kadar çalışan International Harvester isimli tarım makineleri holdinginin mirasçısıydı. Stanley ve Katharine 40 yıl evli kaldılar. Ne yazık ki 1906'da doktorlar, o zamanlarda şizofreni'yi tanımlarken kullanılan dementia praecox yani erken bunama nedeniyle hastaneye yatırıyordu. Katharine, Stanley'nin tıbbi sorumlusu olmuştu. O andan itibaren kardeşleriyle ve doktorlarıyla, kocasının zihinsel belirtilerinin altında yatan biyolojiyi anlamak için büyük bir savaş verdi.
McCormick'in kendi maddi kaynaklarına ek olarak, Katharine'in de kendi parası vardı. Annesi 1937'de ölürken kendisine 10 milyon dolar miras bıraktı.
Stanley'in sağlığı hiçbir zaman iyiye gitmedi. Eşi, kocasının zor süreçlerinin sorumluluğunu almanın yanı sıra, kadınların oy hakkı ve üreme haklarıyla ilgili iç içe sarmallaşan sorunların da üstüne gidiyordu.
Margaret Sanger ile tanışma
Katharine 1909'da, Massachusetts'te kadınların bir oy hakkına yönelik düzenlenen bir mitingde konuştu. Ardından, Amerikan kadınlarına oy hakkı verilmesini sağlayacak bir anayasa değişikliğine yönelik baskı kuran bir dernekte mali işler sorumlusu ve başkan yardımcısı olarak görev yaptı.
Brooklyn'de yaşayan aktivist Margaret Sanger, 1917'de bir aile planlaması kliniğine sahip olduğu için hapse gönderildi. McCormick, Sanger'ın ideallerine adanmış bir grup zengin topluluktan oluşan "Committee of 100" isimli kurula dahil oldu.
McCormick daha sonra şunları kaleme alacaktı:
Onun tutsak edilmesinin çan sesi, diğerleri gibi beni de uyandırdı ve ne yapılması gerektiğinin kesin olarak farkına varılmasını sağladı. Ve bu farkındalıkla beraber, ileride yaşanacak bir savaşın önümüzde durduğu bilinci geldi.
McCormick, Margaret Sanger'in hapse girmesiyle oluşan aydınlanmadan bahsediyor
McCormick ve Sanger sonsuza dek arkadaş oldular.
Kadınlara oy hakkı tanıyan "19th Amendment -19. Anayasa değişikliği-" nihayet 1920'de onaylandı. Fakat doğum kontrolü yasanın dışında bırakıldı. Doğal olarak McCormick'in on yıllık diyafram kaçakçılığı da sonlanmamış olacaktı.
Bu süreçler yaşanırken McCormick, vücut hormonlarının akıl hastalıklarında oynadığı role odaklanmış ilk tıp tesisi olan Harvard Tıp Okulu'ndaki Nöroendokrin Araştırma Vakfı'na da bağışlar da bulundu. McCormick ayrıca, kadınların hamile kalmalarıyla ilgili zamanlamayı kontrol altına alabilmelerine yardımcı olmak için, daha fazla bilimsel araştırma yapılması gerektiğini düşünüyordu
Anlamlı miras
Stanley McCormick 1947'de öldüğünde, 72 yaşındaki karısı McCormick'e 30 milyon dolardan fazla servet bıraktı. Vergi sistemi bu paranın büyük bölümünü kesmiş olsa da, yine de peşinde olduğu şeyleri finanse etmeyi başarmıştı. Bu esnada Sanger'in aile planlama vakfı önemli bir projeye destek olmuştu. Massachusetts'teki Worcester Deneysel Biyoloji Vakfı'nda tavşanlarda yumurtlamayı engellemek için pahalı bir hormon olan progesteronunu kullanan küçük bir deney yapılıyordu. Üreme biyoloğu ve tüp bebek yönteminin liderlerinden Gregory Pincus bu tavşan deneyinin başındaydı. Aynı tesiste şizofreni araştırmalarını da destekleyen McCormick, kendisinin ve Sanger'ın Pincus ile buluşması gerektiğini istiyordu.
1953'te üçü birbiriyle tanıştı. Kısa süre sonra McCormick bir doğum kontrol hapı projesi başlatmak için 20.000 dolarlık bir çeki düşünmeden yazacaktı. Bu küçük desteği hız kesmeden 2 milyon dolara ulaştı. Bilime olan inancı ve doğal progesteronun yerine geçebilen ürünlerdeki yenilikler sayesinde, proje kısa sürede anlamlı sonuçlar vermeye başladı. 1956'da başlayan klinik testler, 1960 yılında ilk reçeteli doğum kontrol hapının ABD Gıda ve İlaç İdaresi tarafından onaylanmasını sağladı.
McCormick'in son iyiliklerinden biri 1959'da gerçekleşti. MIT, konaklama sıkıntısı nedeniyle daha fazla kadın öğrenciyi okuluna istemekte direniyordu. McCormick bir kalem ve çek defteriyle mezun olduğu okulun bu anlamsız mazeretine bir son verdi. MIT'nin sitesinde yazılanlara göre, Stanley A. McCormick binasının inşaatı "kadın öğrencilerin sayısının giderek arttığı bir dönemin" başlamasını sağladı.
Katharine Dexter McCormick yaşamının sonlarına doğru, sembolik bir anlam ifade etmesi adına, doğum kontrol hapı için bir reçete alarak eczaneden satın aldı. McCormick, 1967'de 92 yaşında Bostan'da öldü.