Jül Sezar Suikastı ile Hızlanan Roma Cumhuriyeti'nin Çöküşü

Suikast ekibinin en ünlü ismi Marcus Junius Brutus, Sezar'ın ölümünden sonra vakit kaybetmeden Roma Cumhuriyeti'nin yenilenmesini duyuran bir konuşma yapmaya çalıştı. Fakat diktatörün ölümünün halk tarafından öfkeyle karşılandığını gördüğünde çok şaşıracaktı.

Jül Sezar (Julius Caesar)'a suikast düzenleyenler bir diktatörü engellediklerini düşünüyordu. Oysa farkında olmadan bir imparatorluk yarattılar. Jül Sezar, MÖ 44'ün 15 Mart gününde (Ides of March) Roma Senatosu'nun önüne geldi. O dönemlerde neredeyse 500 yıllık olan Roma Cumhuriyeti savruluyordu. Jül Sezar'dan önceki yıllarda başlayan gelir adaletsizliği, siyasi sorunlar ve iç savaşlar cumhuriyeti sarsmıştı.

Jül Sezar'ın artan bir şekilde otokratikleşen hükümdarlığı, cumhuriyet sisteminin yıkılmasını hızlandıracağına inanılıyordu. Edward Watts tarafından yazılan önemli Roma kitaplarından biri olan Mortal RepublMortal Republic: How Rome Fell Into Tyranny, bu durumu şöyle anlatılıyor:

Hassas konularda Senato'yu devre dışı bıraktı, hazineyi kendi kontrolüne geçirdi ve emekli askerlere kamu topraklarından mülk vermeyi ya da gerekirse bunu kendi servetinden yapma sözü vererek cumhuriyet ordusunun bağlılığını kazandı

Mortal Republic: How Rome Fell Into Tyranny kitabındaki Jül Sezar bölümünden

Madeni paraları kendi resmiyle süsledi ve alt kademelerdeki seçim sonuçlarını kabul veya reddetme hakkını gizledi. Sezar, altın ve fildişi bir koltuktan devlet işlerini yürütürken, kendisini tek adam ilan edeceğine dair dedikodular başlamıştı. Jül Sezar, MÖ 44 yılının ilk haftalarında, "hayat boyu diktatör (dictator perpetuus)" seçilerek önemli yetkiler elde etti. Fakat bu yetkilerin keyfini sürecek kadar yaşayamacaktı.

Doğal olarak bütün güç ve yetkilerin tek bir adama verilmesinin, cumhuriyetin demokratik kurumlarını yok edeceğine inanan bir topluluk vardı. Kendilerini "Liberators (Kurtarıcılar)" olarak adlandıran bazı senatörler, diktatör Sezar'ı öldürmek için bir komplo planladı. Sezar, MÖ 44 yılının 15 Mart günü, demokrasinin kurtarıcıları olduğuna inanan komplocuların elinden 23 farklı hançer darbesi aldı. Aslında Sezar'a saplanan bu hançerler, o dönem ayakta durmakta zorlanan Roma Cumhuriyeti'ndeki yaraları daha da derinleştirmişti.

Jül Sezar Suikastı Güç Savaşlarını Başlattı

Jül Sezar'ın öldürüldüğü yer olan Pompey Tiyatrosu'nun kalıntıları
Jül Sezar'ın öldürüldüğü yer olan Pompey Tiyatrosu'nun kalıntıları

Suikast ekibinin en ünlü ismi Marcus Junius Brutus, Sezar'ın ölümünden sonra vakit kaybetmeden Roma Cumhuriyeti'nin yenilenmesini duyuran bir konuşma yapmaya çalıştı. Fakat diktatörün ölümünün halk tarafından öfkeyle karşılandığını gördüğünde çok şaşıracaktı. Halk Sezar'ın otokrat olup olmadığıyla ilgilenmiyordu. Çünkü alt ve orta sınıfların borçları düzenlenmiş ve vergi kanunu reformu getirilmişti. Dolayısıyla Sezar'ın elindeki büyük gücün getireceği tehlikeleriyle ilgilenen pek kimseler yoktu.

Jül Sezar suikastının Roma Cumhuriyeti'ne düzen ve ferahlık getireceğine inanılıyordu. Oysa Sezar yanlıları ilk olarak suikastçıları öldürmeye yönelmiş, ardından gücü elde etmek için kendi içinde savaşmaya başlamıştı. Eski vekillerden Marcus Antonius, etkileyici bir tören konuşması yapmış ve kendisini Sezar'ın halefi olarak göstermişti. Fakat Jül Sezar'ın vasiyeti çok önceden hazırdı. 18 yaşındaki en büyük yeğeni Octavianus'u –daha sonra Augustus– varisi olarak belirleyerek evlat edinmişti.

Octavianus hiç zaman kaybetmeden güçlü bir ordu oluşturdu. Bunun için lejyonların desteğini almak zorundaydı ve Antonius'dan daha fazla para teklif ederek onu arkada bıraktı. Octavianus ve Antonius'un orduları, ateşkes ilan edilip, İkinci Triumvirlik (Üçlü Yönetim) döneminde Lepidus ile beraber iktidarı yönetmeyi kabul edene kadar savaştı. Ten Caesars: Roman Emperors from Augustus to Constantine kitabının yazarı Barry Strauss, Octavianus için şu tanımı yapar: "İki tarafa da oynamasını bilen marifetli ve acımasız bir politikacıydı."

SPQR: A History of Ancient Rome kitabının yazarı Mary Beard, üçlünün temel başarısının "yeni bir toplu katliam turu" olmak olduğunu anlatıyordu. Octavianus ve Antonius, düşmanlarını ve muhaliflerini yok ederek cumhuriyet kademisini acımasızca tasfiye etmişlerdi. Cicero'un Antonius hakkındaki kötü söylemleri, Lepidus'un askerleri tarafından parçalara ayrılmasına neden oldu. Hatta başı ve sağ elinden ibaret bir sergi bile açılmıştı. Octavianus ve Antonius, Jül Sezar suikastının intikamını sonlandırmak için MÖ 42'de ordularını birleştirdi. Artık hedefleri Brutus ve Gaius Cassius Longinus'u bulmaktı. Bu çarpışmalar boyunca on binlerce insan yaşamını yitirdi. Son noktada Brutus ve Cassius intihar etmek zorunda kaldı.

Triumvirlik düzeni en sonunda kendilerini hedef aldı. İlk olarak Octavianus, Lepidus'u sürgüne yolladı. Ardından kendi kız kardeşiyle evli olduğu halde, ünlü Mısır hükümdarı VII. Kleopatra ile ilişkisi yaşayarak Roma'daki saygınlığını azaltan Antonius'un peşine düştü. Octavianus'un donanması MÖ 31'de, kuzey Yunanistan'da Antonius ve Kleopatra'nın filolarını yok etti. Aktium Muharebesi'nin sonucunda Antonius ve Kleopatra esir düşmemek için intihar etmeyi seçtiler.

Augustus Roma İmparatorluğunu Kuruyor

Augustus
Augustus

Octavianus her diktatör gibi iktidar ortaklarını ve muhaliflerini yok etmişti. Bu noktada halkların Sezar'a verdiği desteği de fark etmişti. Bundan yararlanarak eski cumhuriyeti tamamen ele geçirdi. Böylelikle amcası Jül Sezar'ın gücününde ötesine ulaştı. Senato tamamen zayıflamıştı ve artık alınan kararları incelemeden onaylıyordu. Askerlerin emeklilikleri garanti altına alarak hepsini kendisine bağladı. İtalya ve Batı Akdeniz'deki kentlerde yaşayan tüm vatandaşlara teker teker bağlılık yemini ettirildi. Roma topraklarının her yerinde onun görüntüsü vardı: paralar, heykeller ve bazı gümüşler.

Senato MÖ 27'de Romalı tarihçi Cassius Dio'nun anlattığına göre, Octavianus'a "Augustus" unvanını bahşetmişti. Bu unvan artık onun "insandan daha fazlasını temsil ettiğini" gösteriyordu. Augustus artık Roma'nın ilk imparatoru olarak hükmetmeye başlayabilirdi. Aslında bu unvanı asla kendisi istemedi ve almadı. Daha önce de söylediğimiz gibi çok kurnaz bir devlet adamıydı. Bu da o kurnazlıklarından birisiydi. Bir şeyler olup biterdi ama asla bunlar olmuş gibi davranmaz, sessizce beklerdi. Örneğin cumhuriyeti tekrar kurduğunu ve kesinlikle diktatör ya da kral gibi tanımları sevmediğini söyledi. Bu unvanlar yerine kendisini Roma'nın "ilk yurttaşı" olarak isimlendirdi.

MÖ 22'de kıtlık ve veba salgını Roma'yı sardığında halk ilginç bir hamle yaptı. Cumhuriyetin yeniden kurulması için yalvarmaları beklenirken, bunun yerine senatörleri kilit altına aldılar. Ardından Augustus'un diktatör unvanını almasını, yoksa senatörleri canlı canlı yakacakları söylediler. Halk büyülenmiş bir şekilde yalnızca Augustus tarafından kurtarılabileceklerini düşünüyordu.

Yaklaşık 50 sene boyunca tahtta oturan Augustus, Roma tarihinin en uzun süre başta duran hükümdarı oldu ve Pax Romana olarak bilinen iki yüzyıllık barış ve refah döneminin öncüsü oldu. Augustus, Roma İmparatorluğu'nu kurarak, üvey babasının açıktan olmasa da başlattığı görevi başarıya ulaştırdı. Görüldüğü gibi Sezar'ın öldürülmesi büyük bir ironinin yaşanmasına neden oldu. Roma demokrasisini ve kurumlarını özgürleştirdiklerine inanmışlardı. Oysa aslında olan son çiviyi cumhuriyetin tabutuna çakmalarıydı.