Marcus Junius Brutus: Jül Sezar'a Neden İhanet Etti?

Brutus'un adı Jül Sezar'a ihanetle eş anlamlı hale gelmeden önce, Romalı cumhuriyetçiler onu bir demokrasi kahramanı olarak görüyorlardı.

Karl_Theodor_von_Piloty_Murder_of_Caesar
Sezar'ın Öldürülmesi, Karl von Piloty

Marcus Junius Brutus (Brütüs) ünlü bir Romalı politikacı ve başarılı bir hatipti. Ünlü bir siyasi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Brutus, kariyeri boyunca bir takım devlet görevlerinde bulunmuş ve hatta Gaius Julius Caesar (Jül Sezar)'ın en yakın sırdaşlarından biri olmuştur.

Ancak bugün Brutus sayısız siyasi başarılarından hiçbiriyle hatırlanmıyor. Bilakis, adı daha büyük bir amaç uğruna ailesini, arkadaşlarını ve ülkesini satan bir hainle eş anlamlı hale gelmiştir.

Aslında, adı o kadar rezillikle özdeşleşecekti ki, çok sevdiği demokrasiyi kurtarmak için elinden gelenin en iyisi olduğunu düşündüğü bir hamlenin sonuçlarıyla başa çıkamayarak, henüz 42 yaşındayken intihar ederek öldü.

Şimdi Brutus ve Jül Sezar arasında gerçekte neler yaşandığına bir göz atalım ve Brutus'un adının ihanetle bir tutulmasının gerçekten de adil olup olmadığını sorgulayalım.

Marcus Junius Brutus'un hayatı

Marcus Brutus'un antik mermer büstü
Marcus Brutus'un antik mermer büstü

Kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte, tarihçiler Marcus Junius Brutus'un M.Ö. 85 civarında antik Roma'da doğduğu konusunda hemfikirdirler. Roma'nın bir daha asla bir krala sahip olmamasını sağlamak için yorulmadan çalışan hatip ve politikacı bir aile olan Junia klanının (gens) bir parçasıydı. Onlar bunun yerine seçimli bir cumhuriyette demokrasi ilkelerini uygulamayı tercih ediyorlardı.

Aynı adı taşıdığı babası, daha çok Büyük Pompey olarak bilinen Romalı general ve devlet adamı Gnaeus Pompeius Magnus tarafından öldürüldü. Bunun sonucunda Brutus amcası Genç Cato tarafından büyütüldü. Daha sonra Sezar'ın sevgililerinden biri olacak olan annesi Servilia da seçkin bir siyasi aileden geliyordu.

Servilia'nın soyundan gelen Servilius Ahala, M.Ö. 439 yılında Roma diktatörü Spurius Maelius'u öldürmüştü. Ailesinin geçmişi nedeniyle Brutus, demokrasiye ve istibdat karşıtlığına her şeyden çok değer verecek şekilde yetiştirildi.

Marcus Junius Brutus kariyeri boyunca birçok önemli görevde bulunmuştur. Bunlar arasında triumvir monetalis (esasen bir sarraf – imparatorluğun yağmalanan hazinelerini kullanılabilir paraya dönüştüren kişi) ve quaestor (bir kamu görevlisi) olarak görev yapmak da vardı.

Ayrıca, en azından Roma standartlarına göre, nispeten normal bir özel hayatı vardı. Appius Claudius Pulcher'in kızı Claudia ile yaptığı ilk evlilik siyasi kariyerine katkıda bulunmuştur. Cato'nun kızı ve ilk kuzeni olan Porcia (bazen Portia olarak da yazılır) ile yaptığı ikinci evliliği ise büyük olasılıkla onunla birlikte olmak için duyduğu gerçek bir tutkudan kaynaklanıyordu.

Ancak M.Ö. 49 yılında Roma'da iç savaş başladı. Bunun üzerine Brütüs'e bir seçme şansı sunuldu: ya babasını vahşice öldüren Pompey'le ya da annesinin sevgilisi Julius Caesar (Jül Sezar)'la birlik olacaktı. Ona göre cevap belliydi – ancak bu karar, en sonunda kaderini belirleyecekti.

Brutus'un Jül Sezar suikastındaki rolü

Jül Sezar'ın suikast anını gösteren bir tablo
Jül Sezar'ın suikast anını gösteren bir tablo. Sanatçı: Vincenzo Camuccini

Roma iç savaşının başlangıcında Brütüs Pompey'in yanında yer aldı. Ona göre Pompey Cumhuriyet'in bütünlüğünü korumak için savaşırken, Sezar kişisel ve bencil nedenlerle savaşıyordu. Ancak Pompey'in kaybedeceği anlaşıldığında, Brütüs hızla Sezar'ın tarafına geçti – ve Sezar onu memnuniyetle karşıladı.

Brutus'u yazan (Brutus: The Noble Conspirator) tarihçi Kathryn Tempest:

Sezar, Brutus'un saygınlığına sahip birinin kendi tarafında olmasını istiyordu, çünkü bu ona bir tür meşruiyet kazandırıyordu. Sezar böylece kendi tarafının Cumhuriyeti savunduğunu söyleyebilirdi.

Brutus: The Noble Conspirator

Ancak nihayetinde bu her iki adam için de hayati bir hata olacaktı. Sezar Pompey'i ağır bir yenilgiye uğratsa da, asıl niyetini ortaya koyması uzun sürmedi. Artık Roma'yı bir cumhuriyet olarak yönetmekle ilgisi kalmayan Sezar, asıl amacının bir krallık unvanı elde etmek olduğunu açıkça ortaya koydu – ve bu Brütüs'ün kabul edemeyeceği bir şeydi.

M.Ö. 15 Mart 44'te Brutus, Sezar'a suikast düzenlenmesi için bir grup senatörle bir araya gelerek diktatörü Senato kürsüsünde 23 kez bıçakladı. Yunan tarihçi ve filozof Plutarkhos'un The Parallel Lives adlı eserine göre, o an o kadar kargaşa içinde geçmiştir ki Brutus'un kendi eli kesilmiştir.

Shakespeare'e inananlar için Sezar'ın son sözleri "Et tu, Brute?" olmuştur. Ancak Sezar'ın ölümünün iki farklı yorumunu yazan tarihçi Suetonius'a göre, ölen lider muhtemelen ihanet karşısında sessiz kalmıştır. Plutarkhos, Sezar'ın ilk başta saldırganlara karşı koymaya çalıştığını, ancak Brutus'un hançerle üzerine geldiğini görünce kaftanını başına çektiğini ve vazgeçip sakince öldüğünü kaydetmiştir.

Sezar'ın son anlarının detayları ne olursa olsun, suikast haberi hızla yayıldı. Roma halkı sevdikleri liderlerinin öldüğünü öğrendiğinde, Brütüs öfkeden kurtulmak için Makedonya'ya kaçmak zorunda kaldı.

Modern tarih Brutus'u nasıl bir hain olarak görüyor?

Brutus, İkinci Philippi Muharebesi'nden sonra kendini kılıcının üzerine atıyor, M.Ö. 42. Fransız eğitim kartı, 19. yüzyıl sonu / 20. yüzyıl başı.
Brutus, İkinci Philippi Muharebesi'nden sonra kendini kılıcının üzerine atıyor, M.Ö. 42. Fransız eğitim kartı, 19. yüzyıl sonu / 20. yüzyıl başı.

Brutus Cumhuriyeti kurtardığını sanmış olabilir, ancak Sezar'ın öldürülmesi Roma'yı bir iç savaşlar silsilesine sürükledi. Brutus birkaç kez yenilgiye uğradıktan sonra, sonunda MÖ 42 yılının Ekim ayında intihar ederek öldü.

Brutus'un demokratik Roma düşlerinin de onunla birlikte ölmesi uzun sürmedi. MÖ 27 yılında Augustus Caesar (Augustus) Roma'nın ilk imparatoru oldu ve Roma İmparatorluğu bundan sonra yüzyıllar boyu hüküm sürdü.

Sonuç olarak Tempest, tarihçilerin Brutus'u nasıl değerlendirdikleri konusunda bir görüş birliği olmadığını söylüyor. Bazıları onu her şeye rağmen demokrasiyi korumaya kararlı, iyi niyetli ama fütursuz bir idealist olarak görüyor. Diğerleri ise onu bir hain olarak hatırlıyor – kendi rezilliğinin peşinde en kudretli adamlara ihanet eden biri.

Brütüs'ü nasıl görmek isterseniz isteyin, açık olan şu ki, adı sonsuza dek tarihe bir kahraman olarak yaşamak isteyen ama onun yerine bir hain olarak ölen bir adam olarak geçecektir.