Danimarka, İngiliz ve Rus Vikinglerden oluşan bir birlik, Viking Çağı'nın doruk noktasında Bizans İmparatorunu korumakla görevliydi. Vareg (veya Varangian) Muhafızları modern araştırmacılar için şüphesiz harika bir olgudur; Bu birlik, dünyanın en güçlü savaşçılarından bir araya getirilmiş ve yaklaşık beş yüzyıl boyunca Doğu Roma İmparatoru'nu katı bir bağlılıkla koruyan uluslararası bir paralı asker topluluğuydu.
Varegleri daha iyi analiz etmek için Doğu Avrupa'nın iç sularında yol almamız, Levant'ın kumlarında yürümemiz ve Bizans İtalya'sının dağlarına ulaşmamız gerekiyor.
Vareg Muhafızlarının Varegleri
Vareg (Varangian) Muhafızlarının kim olduğuna dair konuşmadan önce, "Varangian "ın ne anlama geldiğini anlatmalıyız. Kendilerini "Varangian" olarak tanımlayan belirli bir ırktan ziyade, bu ifade genel anlamda Doğu Avrupa ve Doğu Akdeniz'deki insanların Nordik (İskandinav) kökenli insanlara verdiği ismi ifade eder.
"Varangian (Varegler)" isminini modern İngilizleştirilmesi, Ortaçağ Yunancası Βάραγγος, "Várangos" ve Eski Doğu Slavcası Варягъ, "Varjagŭ" gibi, her ikisi de İskandinav toplumlarına referans veren bir dizi farklı Ortaçağ kelimesinden türetilmiştir. Bu sözcükler, "yeminli yoldaş" anlamına gelen Eski Norsça væringi sözcüğünden çevrilmiştir. Akademisyenler bunu, Doğu Avrupa ve Akdeniz'de düzenli olarak görülen İskandinav halklarının ya paralı askerler ya da yerel feodal zenginlerin hizmetine alınan yeminli vasallar olduklarını anlamışlardır. Böylece, tarihçiler ve hikayeler "Varegler "den söz ettiğinde, genellikle "Vikingler" olarak bildiğimiz insanları anlatmaktadırlar: Yani M.S. 9. yüzyıldan itibaren İskandinavya'dan engellenemez bir hızla yayılan İskandinav istilacılar, tüccarlar, yerleşimciler ve paralı askerler.
Doğu'daki Vikingler
Viking halkı denildiğinde aklımıza Kuzey ve Batı Avrupa bölgeleri geliyor. İskandinav halklarının İngiltere, İzlanda ve Normandiya'ya (modern kuzey Fransa) akınlar düzenlemeye ve buraları kolonileştirmeye başlamadan önce ağırlıklı olarak modern Danimarka, Norveç ve İsveç'in bulunduğu İskandinavya'dan geldikleri açıktır. Ancak Vikingler aynı zamanda doğuya da ilerlemişlerdi. Viking akınları, doğu Baltık Denizi'nin birçok su yolundan aşağıya, modern Doğu Avrupa ve Rusya'ya kadar uzandı. Burada, Orta Asya, Hindistan ve Çin'e giden ve "Volga ticaret yolu" olarak bilinen alternatif bir ticaret yolu keşfettiler.
Volga ticaret yolları, Küçük Asya'dan geçip Konstantinopolis (daha sonra İstanbul) üzerinden Akdeniz'e varmak yerine, Karadeniz'den Ukrayna ve Rusya'nın ortasından geçerek Volga ve Dinyeper gibi seyrüsefere elverişli büyük nehirlerden antik Novgorod kenti yakınlarındaki Baltık Denizi'ne ulaşıyordu. Vikingler 9. yüzyılın ortalarına gelindiğinde bu güzergahı kullanarak yerli Slav, Fin ve Baltık kabileleriyle beraber Kiev Rusları olarak bilinen kendi devletlerini kurmuşlardı. Geleneksel tarihe göre, Viking kralı Rurik (İsveç'in doğusundaki Roslagen'den geldi), yönetim merkezini modern Rusya'daki Novgorod'a taşımadan önce 9. yüzyıl içinde Kiev Rus devletini kurdu.
Ruslardan kalan miras
Fakat Volga ticaret yollarının halihazırda yerli Slav halklarının kontrolü altında mı kurulduğu yoksa bu yolları ilk olarak Vikinglerin mi yarattığı tartışma konusudur. ilk dönem metinlerinde 9. yüzyıl Rus halkı (12. yüzyıl Rus İlk Vakayinamesi –Rus' Primary Chronicle– de dahil olmak üzere) özellikle Varegler olarak ifade edilmektedir; Vikingler modern İsveç topraklarında yaşamış ve Volga Nehri'nden aşağıya göç etmişlerdir – ancak bu konuda biraz da olsa kuşku vardır. Volga ticaret yollarının en güneyinde bu tüccarlarla iletişim kurabilmiş Arap yazarlar Rusları Türk olarak tanımlar ki bu da kökenlerini çok daha doğudaki Orta Asya bozkırlarına yerleştirir.
Ancak dilbilimciler 'Rus' kelimesinin Fin dilinde "İsveç" anlamına gelen "Ruotsi" kelimesinden kök aldığını belirmektedir. Bu kelimenin kendisi de muhtemelen Vikinglerin bölgenin iç nehirlerini geçme taktiklerine bir mesaj olan ve "kürekçiler" anlamına gelen Eski İskandinav róþsmenn kelimesiyle ya da Kral Rurik'in İsveç'ten geldiği yer olan Roslagen ile bağlantılıdır. Ancak ilk dönem kaynaklarının yetersizliği ve Slav halklarının özgül tarihine işlerlik kazandırmaya yönelik anlaşılabilir arzusu, çok fazla belirsizlik bırakmıştır.
Ne olursa olsun, güçlü bir İskandinav kültürel mirasına sahip insanların (hem İskandinavlar hem de Doğu Avrupa Rusları) Viking Çağı'nın en erken dönemlerinden itibaren Doğu Akdeniz devletleriyle ticaret yaptıkları, bu devletler için paralı asker olarak davrandıkları ve vasallığı kabul ettikleri kesinlikle reddedilemez bir gerçektir.
Vareg (Varangian) Muhafızlarının doğuşu
Çoğu tarihçi Vareg Muhafızlarının kökenini Bizans İmparatoru I. Basileios ile Kiev Rusyası'ndaki Varangianlar arasında yapılan bir anlaşmaya dayandırmıştır. Bizans İmparatorluğu (Doğu Roma İmparatorluğu), özellikle parçalanmış ve ekonomik olarak geri kalmış Batı Avrupa devletleriyle yan yana koyulduğunda, bölgedeki en zengin ve en disiplinli devletti. İskandinav kuzenlerinin gaddarlığından hiçbir şekilde geri kalmayan Varegler, Miklagard'a ("Aziz Mikail'in Şehri" – Konstantinopolis) istila etmesi çok iyi bir hedef olarak bakıyorlardı. Doğu Avrupa'nın geniş nehirlerinde büyük mesafeler alarak (ve sığ sular dışında ilerleyemeyen teknelerini karada kütükler üzerinde kaydırarak), 9. yüzyılın ortalarından başlayarak Karadeniz ve Küçük Asya etrafındaki Bizans kentlerine istilalar düzenlediler. Bu ürkütücü savaşçılar Viking kıyafeti olarak bildiğimiz şeyleri giyerlerdi: sadece gözleri açıkta tutan miğferler, parlak zincirli zırhlar ve rengarenk boyanmış yuvarlak kalkanlar.
Rus ve Yeni Roma
M.S. 860 yılında bu insanlar Konstantinopolis'e saldırmak için hamle yapar ve kırsal bölgeyi enkaza çevirerek kiliseleri yıkarlar. Yazıları günümüze kadar ulaşan Patrik Photios şöyle anlatmıştır:
En uzak kuzeyden üzerimize korkunç bir yıldırım düştü. Barbarlardan oluşan yoğun bir ani dolu fırtınası patladı.
Patrik Photios
Bu sözlerle Vareglerin doğanın bir gücüymüş gibi gösterilmesi, Bizanslıların tanık olduğu kıyamet benzeri nefrete dikkat çekmektedir.
Bizanslıların tepkisi çok büyüleyiciydi. Aynı karşılığı verecek bir sefer başlatmak yerine, bu gaddar paganları değerli ve kullanılabilir bir varlık haline getirme fırsatını görmüş ve zeki bir Romalı gibi karşılık vermişlerdir. Birlikler yerine misyonerler gönderdiler. Gerçekten de, bu Bizanslı misyonerler Rus elitlerini, ittifak kurmanın çarpışmaktan daha olumlu sonuçlar doğuracağına ikna etmişti. Böylece 860 yıllarının sonunda Ruslar Hristiyanlığa geçmeye ve Bizanslılarla dahil olmaya başladı.
M.S. 10. yüzyılın başlarında, İmparator IV. Leo ve Rus Kralı Oleg, 911 Roma (Bizans)-Rus Antlaşması olarak bilinen resmi bir antlaşma imzaladı. Bu belge, zaten uzun zamandır varolan bir ittifakı yazılı ve resmi hale getiriyor gibi görünmektedir ve Bizans-Rus ilişkilerine dair bize önemli bir fikir vermektedir. Antlaşmada Rusların Bizans gemilerine yardım etme ve nehirlerinde kılavuz olma yükümlülüklerinden bahsediyor. Ama hepsinden dikkat çekici olanı, antlaşmanın Ruslar ile Yeni Roma arasındaki askeri bağın sağlamlaştırmasıdır. Antlaşma, Rusların artık Bizans ordusunda Bizans askeriyiş gibi hizmet edebileceklerini içeriyordu. Bu şüphesiz Varegler için mükemmel bir ayrıcalık ve ganimet kaynağı olduğu kadar, Bizans İmparatoru için de ciddi bir askeri güç artışıydı. Antlaşmayla aynı yıl İmparator Leo'nun Girit'i ele geçirmesine yedi yüz Rus savaşçı katılmış ve 949'daki ikinci bir sefere Ruslar beş yüz asker daha gönderilmişti. O dönemde Bizans ordusunda yabancı paralı askerlerin kullanımı yaygın bir durum değildi ve bu nedenle Rusların ilk olduklarından emin olabiliriz.
Vareglerin politikleşme dönemi
10. yüzyılda Rus paralı askerleri, İmparatorun ordusunda şok birlikleri olarak görev yapan paralı askerler olarak ihtiyaç duyulan kısıtlı bir askeri role sahipti. Fakat 980'lerin sonlarında general Bardas Phokas'ın ayaklanması bir köklü değişimin işaretini verdi. O andan itibaren savaştaki yerlerini bırakıp siyasi bir muhafız -gerçek Vareg Muhafızları- olacaklardı.
Bizans siyaseti, bir sarayda yaşanabilecek bütün entrikaların yeri olarak efsaneleşmişti. Arka kapı anlaşmaları, sırttan bıçaklamalar (bazıları gerçekten öyle) ve zehirlenmeler Bizans tarihinin sayfalarından dolup taşar. Bu yüzden İmparatorların birkaç yıl görevde kalması başarıdır. Rus prensleri artan zenginlikleri ve planlı evlilikleri sayesinde imparatorluk siyasetine girmeye başladıkça, benzersiz askeri güçleri sayesinde saray entrikalarına dahil olmaları kaçınılmazdı.
986 yılında yeni taç giyen İmparator II. Basileios (Basil), saraydaki rakipleri Phokades-Lekapenos Hanedanı'nı saraydaki görevlerinden alarak etki alanlarını azaltmaya çalıştı. Dış düşmanlarla ittifak kurarak, adeta operada sergilenebilecek bir hikayeye imza atan Bardas Phokas Hanedanı, İmparator Basileios'a karşı ayaklandı. Ancak Basileios'a elinde yeni ve önemli bir kartı vardı. Elbette bu kart bir kadındı. Basileios, kız kardeşi Anna'yı Rus prensi Büyük Vladimir'le ordusunun destek karşılığında evlendirdi ve Vladimir de 6.000 savaşmaya aç Vareg'den oluşan rakipsiz bir ordu gönderdi. Bu birlikler ayaklanmanın sonladırılmasında ciddi öneme sahipti ve bu olay Vareg askeri gücünün imparatorluk tahtının tam yanına yerleştirdi. Bu durum Vareg Muhafızları'nın kuruluşu anlamına gelecekti.
İmparatorluk muhafızları
11. yüzyılın başından itibaren, İmparatorun hizmetinde çalışan tam zamanlı bir Vareg tugayı vardı: Vareg (Varangian) Muhafızları. "Varangian" ifadesi bu dönemde, bu kişilerin İmparator'a bağlı statüsüne işaret etmesi için ortaya çıkmıştır. Bu yıllara ait belgelerde, bu kelime özellikle Slavlardan farklı olarak Rusların İskandinav Viking soyundan gelen nüfusuna atıfta bulunmak için tercih edilmiş gibi görünmektedir (bu dönemden önce, muhtemelen hepsi Rus olarak biliniyordu). Vareg Muhafızlarının kendisi de, büyük olasılıkla Kiev Rus Prensi Büyük Vladimir'in İmparator II. Basileios ile Levant ve Kuzey Afrika'daki ortaklaşa seferlerinde başlarında olduğu Ruslardan oluşuyordu.
"İmparatorluk muhafızı" kavramı, Batı Roma İmparatorluğu'nun İmparatorlarını koruyan (ve daha sonra onlara hükmeden) efsanevi Praetorian Muhafızları kadar eski bir kavram olsa da, bu birim yüzyıllar önce kaldırılmıştı. İmparatorluk Bizans ordusu çekişmeler ve siyasi bölünmelerle ayrışırken, Vareg Muhafızları İmparatorun şahsına alternatifsiz bir biçimde bağlı kalacak ve hem savaş alanında yıkıcı bir varlık hem de saraydaki entrikalara karşı bir sigorta gibi işlev göreceklerdi.
Ayrıca Vareglerin kendilerine özel kıyafeti ve korkutucu karakterleri İmparator'un varlığının bir simgesi olmuştu. Günümüz arkeolojisi, Vareg (Varangian) Muhafızlarının Akdeniz topraklarındaki izlerini ortaya çıkarmıştır. 11. yüzyıla ait İskandinav ekipmanları, her ikisi de bu dönemde II. Basileios'un elinde olduğu Suriye ve Bulgaristan'da ele geçmiştir.
Cannae Muharebesi (Hannibal değil)
Hannibal Barca'nın MÖ 216'da Roma Cumhuriyeti Lejyonlarını ezdiği (Cannae Muharebesi) aynı bölgede MS 1018'de yaşanan diğer bir Cannae Muharebesi'nden kesinlikle bahsetmek gerekir. Vareg Muhafızları, Katepan Basil Boioannes'in bölgedeki Lombardların ayaklanması karşısında yardım etmek üzere Bizans İtalya'sına gönderildi. Lombard elitleri, Bizans işgalini sonlandırmak için kuzey Fransa'dan İskandinav kökenli gezginler olan bazı Norman paralı askerlerle birlik oluşturmuşlardı. Böylece savaş alanında iki Norman grubu karşı karşıya geldi: Norman ağır süvarileri ve Vareg (Varangian) Muhafızları. Bizans İtalya'sının kalan günleri sayılı olsa da, Vareg Muhafızları o gün Lombardları yok ederek ve Normanların lideriyle birlikte askerlerinin çoğunu öldürerek sonuca ulaştılar.
Vareg Muhafızlarının değişen yüzü
İmparator II. Basileios'un 1032'de ölümünden sonra Vareg Muhafızları imparatorluk sarayının kalıcı bir unsuru haline gelmişti. Fakat adım adım değişmeye başladılar. Bizanslıların (Ruslar tarafından sağlanan) yabancı paralı askerler konusundaki son derece olumlu deneyimleri, imparatorluk ordularında giderek daha fazla farklı ulustan kişilerin hizmet vermeye başlaması anlamına geldi. Vareg Muhafızları daha da uzak bölgelerden İskandinav savaşçıları çekmeyi başarmıştı.
Harald Hardrada isminde genç bir Danimarkalı elit ve aynı zamanda geleceğin Danimarka Kralı, gençlik dönemlerinde Vareg Muhafızları'nda yer aldı ve sonunda birliğin komutanı oldu. "Araltes" (Harald) çağdaş Bizans metinlerinde benzersiz bir savaşçı olarak anlatılmıştı. Bu Kuzey Avrupalı savaşçılara, İsveç'te "Varangian Runestones" olarak bilinen ve yabancı kralların saraylarında görev alanların Doğu'ya yaptıkları uzak yolculukları anlatan bir dizi oymada yer verildi. Bu adamlar sürekli egzotik eşyalar ve pek çok yeni hikayeyle topraklarına dönüyorlardı.
11. yüzyılın sonlarına doğru, bugün modern İngiltere'nin kökleri olan Anglosaksonların da Vareg Muhafızları'nda yer aldığı kaydedilmiştir. Aslında Anglosaksonlar ve Normanlar ilk defa 1066 Hastings Muharebesi'nde karşılaşmamıştı. Ondan daha önce 1081'de, günümüz Arnavutluk'undaki Dyrrhachium'da karşılaştılar. Bu savaşta çoğunluğu Anglosakson olan Vareg Muhafızları, güney İtalya'nın vatandaşlığını alan İtalyan (İtalo)-Normanlarına karşı mücadele etmiştir. Hatta Anglosakson elitler 1066'daki işgalden sonra İngiltere'den sürgün edildikten sonra Vareg Muhafızları'nın Karadeniz'deki kalelerinde "Nova Anglia" adında kısa ömürlü bir Balkan kolonisi kurmuşlardı. Açıkça ortada olduğu üzere, Vareg Muhafızları Viking Çağı'nın sonlarına doğru Kuzey Avrupa ile Doğu arasında gerçekleşen etkileyici kültürler arası iletişimin yalnızca küçük bir parçasıydı.
Vareg Muhafızlarının sonu
Vareg Muhafızları görünüşe göre yaklaşık beş yüzyıl boyunca Bizans İmparatorlarına hizmet vermiştir. Dördüncü Haçlı Seferi yaşanırken 1204'te Konstantinopolis'in acı verici bir şekilde yakılıp yıkıldığında orada bulunmuşlar ve şehri Haçlılara karşı savunmak için çarpışmışlardır. Vareg Muhafızlarına dair elimizdeki son resmi kayıtlar 15. yüzyıl gibi çok yakın bir tarihe aittir. İmparatorun Haçlılar tarafından sürgün edilmesinin ve ardından Bizans İmparatorluğu'nun gerilemesiyle fonksiyonları çoğunlukla simgesel bir duruma düşmüştür. Bununla birlikte, Kuzey Avrupalı aileler ile Bizans devleti arasındaki derin ilişkiler, 1402 yılında Konstantinopolis'in Türklere karşı savunulmasında hazır bulunan İngiliz savaşçılarla devam edecekti.
Bizans İmparatorluğu ve İstanbul ile ilgili yazıları
- Latin İmparatorluğu ve İstanbul'un 57 Yıllık İşgali
- Bizans İmparatorluğu: Kuruluşu, Yükselişi ve Yıkılışı
- İstanbul'un tarihi: Bizantion, Konstantinopolis ve Konstantiniye
- İstanbul'un Fethi ve Sultan Mehmet'in Bizans'ı Kuşatması
- İstanbul'un tarihi: Bizantion, Konstantinopolis ve Konstantiniye
Vareg Muhafızları askeri tarihin en korkutucu muhafız birlikleri olmanın çok ötesindeydi; aynı zamanda Doğu ve Batı'nın birleştiği, savaş ve siyasi kültürlerin yarıştığı ve yeni normlar yaratmak üzere işlendiği bir seviyeydi. Rusya, İskandinavya, İngiltere ve Akdeniz'e yayılan Vareg Muhafızları, Orta Çağ dünyasının nasıl hızla küçüldüğünü ve ilerlemeye doğru sıçradığı kusursuz bir şekilde göstermektedir.
Vareg (Varangian) Muhafız Gücü Hakkında Sık Sorulanlar
Varegler kimdi ve nereden gelmişlerdi?
Varegler İskandinavya'dan, özellikle de şimdiki İsveç, Norveç ve Danimarka'dan gelen bir grup savaşçı ve tüccardı. Bazen Vikingler olarak da anılırlar, ancak bu terim daha çok Orta Çağ'ın başlarındaki İskandinav akıncılarıyla ilişkilendirilir.
Vareglerin Doğu Avrupa'daki rolü neydi?
Varegler Viking Çağı boyunca Doğu Avrupa'da önemli bir rol oynamışlardır. Çeşitli hükümdarlar ve prensler tarafından paralı asker olarak kiralandılar ve hatta bazıları bizzat hükümdar olarak hizmet ettiler. Ayrıca Baltık Denizi ve Karadeniz arasında ticaret yolları kurdular ve köle ticareti ile kürk, amber ve gümüş gibi lüks malların değiş tokuşunda yer aldılar.
Vareglerin Bizans İmparatorluğu'ndaki rolü neydi?
Varegler Bizans İmparatorluğu'nda da önemli bir rol oynamış, imparator için Varangian Muhafızları olarak bilinen seçkin bir koruma birimi olarak hizmet etmişlerdir. Sadakatleri ve savaşçılıklarıyla tanınan Varegler, sık sık imparatorluk siyasetine ve askeri seferlere katılmışlardır. Hatta general ve imparatorun damadı Aleksios Komnenos gibi bazı Varegler Bizans İmparatorluğu içinde yüksek mevkilere kadar yükselmiştir.
Vareglerin Doğu Avrupa ve Bizans İmparatorluğu üzerindeki etkisi ne olmuştur?
Vareglerin Doğu Avrupa ve Bizans İmparatorluğu tarihi üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Doğu Avrupa'nın siyasi ve kültürel manzarasının şekillenmesine yardımcı oldular ve bölgede ticaretin ve ticaretin gelişmesine katkıda bulundular. Bizans İmparatorluğu'nda, imparatorluğun askeri ve siyasi işlerinde önemli bir rol oynadılar ve imparatorluk hükümetinin istikrarının korunmasına yardımcı oldular.
Vareglerin günümüzdeki mirası nedir?
Vareglerin mirası bugün hala Doğu Avrupa ve Bizans İmparatorluğu'nun kültürlerinde ve dillerinde görülebilir. Rusça ve Ukraynaca da dahil olmak üzere birçok Doğu Avrupa dili, Vareglerin dili olan Eski İskandinavcadan kelime ve ifadeler ödünç almıştır. Buna ek olarak, Vareg Muhafızları Bizans İmparatorluğu tarihinin en efsanevi ve zorlu birliklerinden biri olarak hala hatırlanmaktadır.