Feodalizm: Orta Çağ'ın Feodal Sistemi ve Toplumu

Orta Çağ'da hiyerarşik bir toplum örgütlenmesi olan feodalizm, bir efendiyi tebaasına bağlayan bir vassallık sistemidir.

feodalizm

Tarih, birbirini izleyen siyasi sistemler tarafından şekillendirilmiştir. Feodallik, feodal sistem ve hatta feodalizm, Orta Çağ'da toplumun örgütlenmesini tanımlamak için kullanılan terimlerdir. Oldukça hiyerarşik olan bu sistem, soylular, din adamları ve sıradan insanlar olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktaydı. Soylular arasında vassallık, vassalların bir tımar karşılığında efendilerine biat ettiği piramidal bir organizasyona karşılık geliyordu. Feodalizm 13. yüzyılın sonunda zemin kaybetmiş olsa da, Fransız Devrimi'ne kadar kısmen devam etti ve bu devrim üç dereceli sistemi altüst etti.

Feodalizm Nasıl Ortaya Çıktı?

Feodalizm Avrupa'da 9. ve 10. yüzyıllarda Karolenj İmparatorluğu'nun çöküşüyle ortaya çıktı ve gelişti. Benzer sistemler önceki yüzyıllarda zaten mevcuttu. Kelt ve Cermen toplumları zaten oldukça hiyerarşikti. Sistem, kayırmacılığa ve bir vassal sisteminin kurulmasına dayanıyordu. Şarlman da dahil olmak üzere Karolenjler tarafından benimsendi ve Capet hanedanının üyeleri tarafından kademeli olarak ilerletildi.

Güvensizlik içindeki Avrupa'da ve barbar istilaları karşısında birçok lord müstahkem kaleler inşa etti. Bunlar, karşılığında koruma alan köylüler tarafından işlenecek topraklarla çevriliydi. Böylece feodalizmin kurulması için gerekli olan senyörlük mülkleri doğmuş oldu. Birçok tarihçiye göre Hristiyanlığın yayılması da feodal toplumun gelişiminde belirleyici bir rol oynamıştır.

Vassallık Nedir?

Orta Çağ'ın siyasi sistemlerinden biri olan feodalizm, egemen gücün dağılımı ile karakterize edilir. Etimolojik olarak, "feodalizm" kelimesi Latince feodum'dan gelir ve "tımar" anlamına gelir. Feodal toplum çeşitli tımarlar etrafında örgütlenmiştir. Çoğu zaman bunlar lordlar tarafından yönetilen bölgelerdi ve lordlar da kendilerini daha önemli lordların koruması altına sokuyorlardı. Feodal toplum böylece "süzerenlik" ("himaye eden lord") ve "vassallık" ("himaye edilen lord") kavramlarını ortaya çıkarmıştır. Bu ikisi arasında, bir yükümlülükler ve hizmetler sistemiyle birlikte özel bir koruma ve değişim ilişkisi kurulmuştur.

Her bir efendi lord aynı zamanda daha önemli bir lordun korumasına güvenerek bir vasal haline gelebiliyordu. Bunun sonucunda, kral tarafından yönetilen piramit şeklinde bir toplum örgütlenmesi ortaya çıkmıştır. Vassallık budur.

Feodal Toplumun Üç Düzeni Nedir?

Feodal ya da Orta Çağ toplumu da üç ana sınıf etrafında örgütlenmişti:

  • Soylular: Şövalyeler, savaşçılar, aristokrasi;
  • Ruhban sınıfı: Kilise mensupları, keşişler, rahipler;
  • Halk: Köylüler, zanaatkârlar ya da üçüncü sınıf, çalışan insanlar.

Toplumun bu şekilde üç sınıfa ayrılması feodal sistemi tanımlasa da, bu sınıflandırma tarihte çok daha eskilere, Roma İmparatorluğu'na kadar, rahipler, soylular ve yoksullar arasındaki ayrımla birlikte bulunabilir. Feodal toplumun bu üç sınıfından her birinin haklara sahip olduğu ve aynı zamanda diğer iki sınıfa karşı görevlerle bağlı olduğu unutulmamalıdır.

Feodal Sistem Nasıl Çalışır?

Feodal sistemin işleyişi büyük ölçüde feodal toplumun üç sınıfı arasındaki doğrudan bağlantıya dayanır.

  • Soyluların görevi, topraklarının savunulması yoluyla din adamlarının ve köylülerin korunmasını ve güvenliğini sağlamaktır.
  • Din adamları ise kendi paylarına lordların ve köylülerin korunması için dua ederlerdi.
  • Köylüler ve zanaatkârlar, silahlı ya da manevi himayeleri karşılığında diğer iki sınıfı beslemek ve donatmak için çalışırlar. Ayrıca lordlara toprak vergisi (taille) ve Kilise'ye de aşar (tithes) borçluydular.

Orta Çağ'daki feodal toplumun hiyerarşik sistemi, ilk iki gruba ait olma ritüelleriyle de canlandırılmıştır. Bunlar arasında şövalyelik ve ruhban sınıfına kabul edilme yer alıyordu.

Bu üç dereceli örgütlenmenin ötesinde, vassallık da bir haklar ve görevler sistemine dayanıyordu. Biat töreni sırasında vasal, efendisine sadakat yemini eder. Vasal, koruma ve bir tımar ( toprak) karşılığında askeri seferlerinde efendisini desteklemek zorundadır. Tarihte vergilerin çokluğu (bir vasal lord birden fazla efendiye vergi öder) bu bağlılık ve efendisine tam destek kavramını zayıflatmıştır.

Kilise Neden Feodal Topluma Hakim Oldu?

Kilise feodal toplumda baskın bir rol oynamıştır. Orta Çağ'da Avrupa'da yaşayan insanların büyük çoğunluğu Hristiyandı. Dahası, Katolik dini kutsal ayinler aracılığıyla hayatın her aşamasında mevcuttu ve Kilise hastalarla ilgileniyordu. Feodal toplumun üç sınıfından biri olan ruhban sınıfı, büyük bir servetle desteklenen hatırı sayılır bir güce de sahipti. Kilise Batı'daki toprakların %30 ila 40'ına sahipti ve köylülerden ve diğerlerinden öşür topluyordu.

Haçlı Seferleri'yle birlikte Kilise, şövalyeleri ve savaşçıları da kutsallaştırarak onları da dini savunma sürecinin içine dahil etti. Kilise, koruma gücüne sahip olduğu için taç giyme törenlerinde kralların yanında yer almıştır. Ayrıca inananları hacca gitmeye davet ediyor ve ahlaki ve dini yükümlülüklerini yerine getirmeyen inananları kefaretle ya da aforozla cezalandırabiliyordu. Aynı zamanda, bazı manastırlara dokunulmazlık ve yüksek derecede özerklik tanınmıştır.

Feodalizm Ne Zaman ve Nasıl Sona Erdi?

Feodalizm 13. yüzyılın ikinci yarısında bir gerileme dönemine girdi. Feodalizmin kademeli olarak çöküşünü üç faktör açıklamaktadır: Lordlar arasındaki çatışmaların artması, kraliyet alanının genişlemesi ve gücün kral tarafından merkezileştirilmesi. Feodal sistem altında, kraliyet gücünü kaybetti ve lordlar tarafından yönetilen çok sayıda bağımsız prensliğe bölündü.

Lordlar arasındaki çatışmalardan yararlanan ve krallığı dayatmak için kraliyet alanını genişleten ilk kişiler Capetler olmuştur. 13. yüzyıl boyunca monarşik güç zemin kazandı. Bu güç, vasal yükümlülüklere ve oldukça güçlü bir merkezi gücün oluşumuna dayanan büyük lordların itaatinde kendini gösterdi. Adil IV. Philip tarafından başlatılan monarşinin modernleşmesi, Yüz Yıl Savaşları'ndan sonra yeniden başlamış ve Rönesans'ın arifesinde Valois hanedanlığı ile doruğa ulaşmıştır.

Burjuvazinin ortaya çıkışı ve ekilebilir tarım arazilerinin ortalama büyüklüğünü değiştiren belirli bölgelerin aşırı nüfusu (tarımsal teknik ilerlemenin teşvik ettiği) gibi diğer faktörler de feodalizmin krizini ve gerilemesini açıklar. Orta Çağ'ın sonunda ortadan kalkmasına rağmen, feodalizmin bir biçimi bu dönemin çok ötesinde de varlığını sürdürmüştür. Kilise ve soylular uzun bir süre boyunca feodal hakları ve feodal sistemle doğrudan bağlantılı ayrıcalıkları korudular. Feodal toplum, 1789 Fransız Devrimi'ne kadar, tarikatlar topluluğunun kaldırılması ve ayrıcalıkların kaldırılmasıyla tamamen ortadan kalkmadı.