Billy the Kid yalnızca 21 yaşında ölmüş olmasına rağmen tarihin en kötü şöhretli Vahşi Batı haydutlarından biri olarak bilinir. Bu kadar kısa sürede nasıl efsane oldu? Annesi Catherine, İrlandalı bir New York göçmeniydi. Billy the Kid olarak bilinecek Henry McCarty 1859'da burada doğdu. Billy, yaşamının ilk altı yılında Manhattan veya Brooklyn'in İrlandalı kenar mahallelerinde korkunç koşullarda yaşadı.
Amerikan İç Savaşı sona erdiğinde Billy ve annesi Indianapolis'e taşındılar. Anne bu noktada bekarken William Antrim adında bir adamla ilişkiye başladı. 1870'de tüm grup Wichita, Kansas'a taşındılar. Ne yazık ki Billy çok geçmeden yıkıcı bir darbe yaşadı. 1871'de Catherine'e tüberküloz teşhisi kondu. O zamanlar birçok doktor daha kuru iklimin bir verem hastasını iyileştirebileceğini düşünüyordu bu yüzden aile eşyalarını toplayıp New Mexico Bölgesi'ne taşındılar.
Billy the Kid'in Doğuşu
Billy annesi veremden öldüğünde sadece 14 yaşındaydı. William resmi üvey baba olsa da iki çocuğu büyütme planı yoktu. Kardeşler için ayrı koruyucu evler bulup onları terk etti. Billy bir otelde kendine bulaşık yıkadığı ve masa beklediği bir iş buldu. Geçimini sağlamasına rağmen okula da gitmeyi başarmıştı. Ama çok geçmeden Billy'de bir şeyler değişti. Önce biraz yiyecek çaldı. Ardından birkaç ay sonra bir arkadaşıyla "şaka" amaçlı bir yığın elbise çaldı. Ancak biri Billy'yi ihbar etmişti. Şerif Billy'yi birkaç günlüğüne hücreye koyarak yalnızca çocuğu korkutmak istedi.
Ancak Billy duruma çok içerlemişti. Bir bacaya tırmanarak hücreden kaçmayı başardı. Artık kanun kaçağıydı ve bir genç olarak ülkenin çok tehlikeli bir bölgesinde tek başına dolaşıyordu. Hapisten kaçtıktan iki yıl sonra Billy kendisine takılmayı seven Frank "Windy" Cahill adında bir demirciyle tanıştı. Ancak bir gün karşılıklı hakaretler çok ileri gitti. Demirci Billy'nin üzerine atladı, onu yere savurdu ve sıkıştırdı. Panikleyen Billy silahını çıkardı ve Cahill'i vurdu. Demirci ertesi gün öldü. Bir görgü tanığı Billy'nin kendisini savunduğunu söylese de orada kalma niyeti yoktu. Aynı yıl "William H. Bonney" adını kullanmaya başlayıp "Billy the Kid" veya kısaca "The Kid" olarak bilinmeye başladı.
Billy the Kid çeşitli çetelere katıldı ve parasının çoğunu sığır hırsızlığından kazandı. Ancak bir gün birkaç at çalarken hapse düştü. Atların sahibi olan John Tunstall adındaki İngiliz Billy'yi hücresinde görmeye geldi. Biraz konuştuktan sonra Tunstall suçlamaları düşürdü ve hatta ona bir iş verdi. Billy sanki uzun zamandır aradığı ailesini bulmuş gibiydi. Tunstall, Billy için bir babaya en yakın şey oldu. Ancak bir bölgesel düşmanlığa karışmıştı ve Şubat 1878'de küçük bir birlik Tunstall'ı Billy'nin önünde vurarak öldürdü. Billy the Kid'in babası adına intikam yemini ettiği öyküsü söylence olsa da kendisi artık Lincoln County Savaşı olarak bilinen bir düşmanlığın parçasıydı.
Sonraki beş ay boyunca, her iki taraf da çeşitli silahlı çatışmalara ve intikam cinayetlerine karıştılar. Billy the Kid'in bir şerif dahil en az birkaç kişiyi öldürmüş olduğu bilinse de gerçek öldürme sayısı daha yüksekti. Öyle ki kendi tarafının kaybettiği savaştan sonra Billy artık Batı'nın en iyi silahlı adamlarından biri olarak bilinmeye başladı.
Billy the Kid Yeni Bir Çete Kuruyor
1879'da New Mexico Bölgesi Valisi Lew Wallace, Billy the Kid'e eğer teslim olur ve diğer kanun kaçaklarına karşı tanıklık ederse suçlamaları düşüreceğini söyledi. İkili şartları görüşmek üzere buluştu ve Billy ifade vermeyi kabul etti. Anlaşmaya göre Billy the Kid gösteri için tutuklanacak, ardından duruşma tarihine dek hapiste kalacaktı. Sunduğu kanıtlar en az bir büyük suçluyu mahkum etmeye yetiyordu ancak bölge savcısı Billy'nin daha sonra serbest bırakılması yönündeki emre uymayı reddetti. Af olmayacağına göre Billy the Kid'in yaşamaya devam etmek için bir kez daha kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
Hapisten kaçan Billy the Kid bu noktada özgür bir adam olarak yaşamaya devam edebilirdi ancak o en iyi bildiği şeye geri döndü: Suç yaşamına. Kendi haydut çetesini kurdu ve tekrar sığır kaçırmaya başladı. Bir yıl boyunca Fort Sumner civarında yaşadı. Orada barmen Pat Garrett ile arkadaş oldu. Garrett bazı sığır baskınlarında Billy ve çetesine katıldı. Ancak kimin iyi, kimin kötü olduğu konusuna gelince Batı'da işler biraz belirsizdir çünkü Garrett bir gün Lincoln County şerifi seçildi. Garrett artık eski arkadaşının peşine düşen bir adamdı. Takip zorlu oldu ve çok sayıda insan vurularak öldürüldü. Hatta şerif Billy the Kid'i yakalamak için tuzaklar ve pusular kurdu ancak Kid'in çevresindeki tehlikeleri algılamaya dair iyi bir iç güdüsü vardı.
Billy the Kid'in Yakalanması
Ancak bu içgüdüsü uzun sürmedi. Vali Wallace'ın Billy the Kid'in başına 500 dolarlık ödül koymasından birkaç gün sonra Garrett ve ekibi Kid'i canlı yakaladılar. Billy hapishane hücresinden bir gazeteciye şunları söyledi: "Her şeyin kasvetli yanına bakmanın ne yararı var? Bu kez kahkahalar bana." Bu noktada Billy the Kid bazıları için bir halk kahramanı ve diğerleri içinse kötü bir kanun kaçağıydı. Onun hakkında yazılan bitmek bilmeyen gazete yazılarına ek olarak sokak köşelerinde ve bar taburelerinde Billy hakkında uzun öyküler paylaşan ve ona özenen insanlar vardı. Billy, Nisan 1881'de duruşmadan aylarca önce Santa Fe hapishanesine kapatıldı. O noktaya dek pek çok suç işlemiş olsa da yargılandığı suç Lincoln County Savaşı sırasında Şerif William Brady'yi öldürmekti.
Jüri, Billy'yi suçlu bulma kararına dek tam bir gün tartıştı. Asılarak idam cezası verildi ve infaz tarihi 13 Mayıs olarak belirlendi. Billy'nin orada öylece kalmaya hiç niyeti yoktu. Adliye binasının ikinci katında James Bell ve Robert Olinger adlı iki gardiyan tarafından sürekli gözetim altındaydı. Billy the Kid'in başarılı kaçış girişimlerine dair ününü bilen Garrett hiçbir şeyi riske atmamıştı. Ama bir şekilde Billy'nin eline bir silah geçti. Nasıl olduğuna dair kesin kanıt yok ancak eski çete üyelerinden birinin tuvalete bir tabanca sakladığı ya da silahı James Bell'den kaptığı düşünülüyor. Billy önce Bell'i indirdi ve ardından pompalı tüfeği alarak silah sesleriyle binaya yönelen Olinger'ı pencerede bekleyip vurdu. Billy the Kid ardından bir at çaldı ve kasabadan kaçtı. Her şeye rağmen yine kaçmıştı ama şansı tükeniyordu.
İstediği hemen her yere gitme olanağına rağmen Billy şaşırtıcı biçimde New Mexico Bölgesi'nden hiç ayrılmamıştı. Fort Sumner'a dönmüştü ve kendisini gizlemeye bile yeltenmiyordu. Garrett zorlu bir arayıştan üç ay sonra peşindeydi. 14 Temmuz 1881 gecesi ekibiyle çiftlik sahibi Peter Maxwell'in evine giderek Billy'yi sordu ve Maxwell yanıtını iyi biliyordu: Billy the Kid akşam yemeği için biraz dana etiyle Maxwell'e gelmek üzere yoldaydı. Garrett karanlık odada Maxwell ile konuşurken Billy kapıdaydı. Odada başka birini hisseden ancak eski dostunu/düşmanını göremeyen Billy silahını çekti ve İspanyolca "Kim o?" diye sordu. Billy tehlikeyle dolu yaşamı boyunca ilk kez silahını çektikten sonra tereddüt etmişti ve onu öldüren hata oldu. Garrett iki el ateş etti ve kurşunlardan biri Billy'yi tam kalbinden vurdu. Yıllarca birbiri ardına kanundan kaçtıktan sonra Billy the Kid 21 yaşında öldü.
Ölümünden sonraki bir yıl içinde gerçeklere ışık tutan düzinelerce roman ve kurgusal olmayan kaynak yayımlandı. Onu vuran Pat Garrett bile Billy'nin biyografisini yazdı. Sonraki her kuşak Billy'yi farklı bir şeyin temsili haline getirdi. 1920'lerdeki Vahşi Batı'nın artık geçmişte kalmasıyla kitaplarda Robin Hood formuna büründü.
Ancak Billy'nin gerçekten ölmediğine inananlar da oldu. Brushy Bill işi en ileri götürenlerden biri. 1940'larda Teksas'ta yaşarken halkı, bir avukatı ve hatta Billy'nin bazı çağdaşlarını ünlü kanun kaçağının kendisi olduğuna ikna etmeyi başardı. Brushy Bill, New Mexico valisine af dilekçesi bile verdi ancak vali ikna olmadı. 1950'de ölene dek öyküsüne bağlı kaldı ve hatta mezar taşına "A.K.A. Billy the Kid" yazılmasını bile istedi. Doğumundan 160 yıldan fazla bir zaman sonra Billy the Kid'in efsanesi biraz kurgu biraz gerçek hala yaşamayı sürüyor.