İngiltere kraliçesi ve İngiliz monarşisi aslında düşünülenden fazla yetkiye sahiptir. Kraliçe II. Elizabeth bugün dünyadaki en etkili, hayran olunan ve sevilen insanlardan biri. En uzun süre hüküm süren monarşi üyesidir ve konumunu barış ve hayırseverlik için kullandığı biliniyor. İngiltere kraliçesi ile ilgili yaygın olarak yanlış bilinen konulardan biri onun İngiliz hükümeti içindeki gücüdür. Pek çok insan onun sadece bir kukla olduğunu, bir bakıma hükümetin maskotu gibi davrandığını ve bu nedenle "gerçek" bir güce sahip olmadığına inanır. Peki İngiltere kraliçesi ve monarşisinin yetkileri nedir?
Şanlı Devrim'in ardından İngiltere'de monarşi anayasal hale geldi ve karar alma işleminin çoğu parlamento ve başbakan tarafından yürütülmeye başlandı. Ancak bugün monarşinin sadece sembolik amaçlar için olduğu inancı doğru değildir. Kraliçe Elizabeth'in etkisi sadece hayır kurumlarını desteklemek, tören konuşmaları yapmak veya ulusal sembol olmakla sınırlı değil; aslında gerçek bir hükümet yetkisine sahip.
Silahlı kuvvetler
İster inanın ister inanmayın ancak İngiliz kraliçesi tüm Birleşik Krallık ordusunun başkomutanıdır. Hatta tüm İngiliz birliklerinin orduya katılmadan önce ona bağlılık yemini etmesi gerekiyor. Ancak gelenek gereği monarşi bu önemli konuma başbakan veya savunma bakanı gibi başka bir hükümet yetkilisini atar. Orduyu daha deneyimli bir yetkilinin yönetmesi daha uygun olacağından doğru bir karardır. Ayrıca halka daha uygun görünür.
Ayrıca İngiltere kraliçesi İngiliz hükümetinde savaş ilan edebilen tek kişidir; Birleşik Krallık'ta başka hiç kimse bu güce sahip değil. Bu durum kraliçenin başkomutan olarak taşıdığı gücü mutlak kılsa da birçok sınırlama var. Kraliçe veya kralın savaş ilan etmesi için önce parlamento, başbakan ve hükümet tarafından oylanması gerekiyor. Kraliçe II. Elizabeth 69 yıllık saltanatı boyunca hiçbir zaman savaş ilan etmedi. Kraliyetin savaş ilan ettiği son zaman babası Kral VI. George'un 1939'da Nazi Almanya'sına savaş açmasıydı.
Kraliyet onayı
Parlamento tarafından önerilen herhangi bir yasanın meşrulaşması için kraliçenin kendisi tarafından onaylanması gerekir. "Kraliyet onayı" olarak bilinen bu yetki ile kraliçe herhangi bir yasayı muhalefet olmaksızın onaylayabilir veya onaylamayabilir. Yine de, bu uygulama nadiren yaşanıyor, çünkü çoğu zaman kraliyet yasayı parlamentoda kabul edildikten sonra onaylar. Bir İngiliz hükümdarı bir yasayı en son 1708'de reddetti. Kraliçe Anne İskoç Milisleri'ni geri kuracak yasa tasarısına karşı çıkmıştı.
Parlamento üzerinde güç
İronik görünse de, İngiliz monarşisinin yasama organı üzerinde birkaç etkisi var. İlk olarak her mayıs ayında Devlet Açılış töreninde parlamentoyu açmak kraliçenin görevidir. Etkinliği Westminster Sarayı'nda gerçekleştirir ve hem Lordlar Kamarası hem de Avam Kamarası'na konuşma yapması gerekir.
Kraliçe parlamento oturumlarını açar ve ayrıca parlamentoyu tamamen feshedebilir. İngiliz İç Savaşı'nın nedenlerinden olsa da monarşi çağlar boyu bu gücü elinde tuttu. İsterse kraliçe parlamentodaki her üyeyi kelimenin tam anlamıyla görevden alabilir ve yeni üyeler için seçim başlatabilir. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi beklendik bir şey değildir. Başbakan ve kabine bundan büyük ölçüde etkilenmez ve Birleşik Krallık müttefikleri ve halkı epey öfkelenir.
Genel olarak bunlar İngiltere Kraliçesi'nin sahip olduğu birçok yetkiden birkaçı. İngiltere parlamenter temelli bir hükümet olmasına rağmen, monarşinin diğer hükümet yetkililerinin sahip olmadığı büyük etkilere sahip olması ilginçtir (ve hatta hala bir kraliyetin olması şaşırtıcı). Sadece bu perspektiften bakıldığında, gelecekteki bir kral veya kraliçenin mevcut hükümeti devirip mutlak monarşiyi geri getirmeyeceğinin garantisi yok.
Birçok sınırlama olsa da boşluklar da var. Sadece başkomutan olma ve parlamentoyu görevden alma yetkisi bile II. Elizabeth'ten sonra gelecek bir kişinin kararlı ve güce aç olması durumunda tam yetki kazanmasını mümkün kılıyor. Tabii mevcut İngiliz hükümeti 300 yıldan fazla süredir ayakta olduğundan bunu gerçekten başarması çok zor olacak.