Meksika'nın iktidar partisi PRI (Kurumsal Devrimci Parti), komünist partinin Sovyetler Birliği'ni yönettiği süreden daha uzun bir süre ülkeyi yönetmişti. Emiliano Zapata gibi devrimci kahramanların yolundan gittiğini iddia eden otoriter PRI, tek parti devleti yöntemleriyle ülkenin her alanını elinde tutuyordu. Dolayısıyla, Meksika'da hiçbir zaman demokrasi gelişmedi. Fakat ekonomi, krizler ve çöküşlerle 'gelişecekti'.
Her şey öğrencilerle başladı
1960'ların başlarında Meksika'nın hane başı geliri artıyor, canlı bir orta sınıf oluşuyor ve bu aileler çocuklarını büyük oranda üniversite eğitimine yolluyordu. Fakat Vietnam Savaşı, Prag Baharı ve dünyanın dört bir tarafındaki öğrenci ayaklanmaları Meksikalı gençlerin yakın takibindeydi. Diğer taraftan ülkedeki tek parti yönetimi, Amerika işbirliği ve yerli Meksikalılar gibi iç sorunlar da Meksikalıların ilgi odağı olmuştu.
Meksika'ya yakın olan Küba Devrimi ve kısa zaman önce öldürülen Che Guevara gibi figürlerine duyulan saygı, Latin Amerika devrimi fikrine güçlü bir inanç kazandırıyordu.
Ancak Meksikalı gençlerin, 1968 yazında hükümete yönelik başlatacağı ilk otorite karşılığı tepki, bir futbol maçındaki lise öğrencilerinin kavgasıyla başladı. Çevik kuvvet ekipleri orantısız bir güç kullandığı zamandaysa işler başka bir boyuta geçmişti.
Bastırılmış siyasi değişim talebi
26 Temmuz 1968'de askerler, öğrencilerin barikat kurduğu bölgedeki bir liseye silahlarla girmesiyle gerilim gittikçe tırmandı. Çatışmada birkaç öğrenci ele geçirilmişti. Hükümetin orantısız güç kullanması Mexico City'deki bütün öğrencilerin öfkesini tetikledi.
Başkentin dört bir yanındaki kampüslerde bulunan öğrenci grupları hızla organize olarak değişimi savunan güçlü bir hareket oluşturdu. Öğrenciler ifade özgürlüğü, hapisteki öğrencilerin serbest bırakılması ve devlet şiddetine son verilmesini talep etti. Bir New York Times muhabirinin ifade ettiği gibi, hükümetin şiddetli tepkisi öğrencilerin "siyasi değişim için bastırılmış arzusunu" tetikleyerek açığa çıkarmıştı.
Ulusal Grev Konseyi
Öğrenciler kendi aralarında bir Ulusal Grev Konseyi oluşturdular ve 13 Ağustos'ta Mexico City'de bir gösteri çağrısı yaptılar. Polisle yaşanan ilk çatışmalardan henüz iki hafta sonra, öğrenci liderleri bu toplanmanın ne kadar başarılı olacağına yönelik bir fikri yoktu. Öğrencilerin yanı sıra işçiler ve özel sektörlerde çalışan profesyonellerde çağrıya yanıt verdi; o gün Mexico City sokaklarında 200.000 kişi yürüdü.
27 Ağustos 1968'de Meksika'nın başkentinde düzenlenen ikinci yürüyüşe yaklaşık 500.000 kişi katıldı ve daha geniş özgürlükler talep edildi. Ordu ve polis birkaç saat sonra merkezi meydanı kuvvet uygulayarak boşalttı. Fakat öğrenciler yine de bu büyük yürüyüşü büyük bir başarı olarak ele alacaktı.
Otoriter rejim PRI'ın aklındaki planlar
Sonraki birkaç hafta boyunca öğrenciler okul binalarını ele geçirdi ve ABD Afroamerikan Sivil Haklar Hareketi'ndeki gibi şiddetin olmadığı yürüyüşlere katıldı. Ancak 18 Eylül'de, Yaz Olimpiyatları ve uluslararası delegasyonların başkente gelmesiyle birlikte hükümet bu protestoları tamamen susturacaktı. Güvenlik güçleri işgal edilen üniversite binalarına baskın düzenledi ve öğrencilere saldırdı. Tutuklanan Meksikalıların sayısı birkaç yüz ile birkaç bin arasında değiştiği tahmin ediliyor.
Susmak istemeyen Meksikalı öğrenciler artık daha fazla tepki göstermeye başladı. Meksikalı gençler şehrin dört bir yanına özgürlük çağrısı yapan afişler astı. Öğrenciler ve polis arasındaki sokak çatışmaları çoğaldı. Arabalara ve otobüslere el konularak bunlar barikatlara dönüştürüldü.
Mexico City sokakları kargaşa içinde kalırken uluslararası medya da olay yerine geldi. Başkan Gustavo Diaz Ordaz, Yaz Olimpiyatlarına ev sahipliği yapmanın kendisine sağlayacağı prestiji iple çekiyordu ve başkent, Meksika'nın canlı, modern bir ulus olduğunu dünyaya göstermek için titizlikle yenilenerek çevre düzenlemesi yapılmıştı. Fakat hükümetin baskı ve şiddetini protesto eden öğrenci gösterileri Diaz'ın yansıtmak istediği imajı desteklemiyordu.
Olimpiyatlardan önce katliam
Öğrenci komiteleri 2 Ekim'de Tlatelolco Meydanı'nda büyük bir toplantı çağrısı yaparken, gidişat bir krize dönüşmek üzereydi. O akşam, yaklaşık 10.000 kişinin protestonun liderlerini konuşmalarını dinlemek üzere toplandığı meydanın üzerinde askeri helikopterler göründü. Projektörler meydanı aydınlattı. Sonra silah sesleri duyuldu ve tanklar meydana girdi. Aralıksız bir katliam yaşandı.
Ölü sayısı hala tartışmalı olsa da, tahminler birkaç yüz gencin öldüğü ve çok daha fazlasının yaralandığı yönünde. Başkan Diaz, hükümetinin "yasal düzenin geri dönülmez bir şekilde bozulmasına artık izin vermeyeceği" konusunda uyarıda bulunmuştu ve tehdidini uygulamaya koydu.
Uluslararası öfkeye rağmen 1968 Yaz Olimpiyatları 12 gün sonra açıldı. Ne acıdır ki, hiçbir ülke oyunları boykot etmedi.
Meksika'da 1968 Öğrenci Hareketi ve Tlatelolco Katliamı hakkında sık sorulan sorular
1968 yazında öğrenciler ve Meksika hükümeti arasındaki siyasi gerilim nasıl başladı?
Bir lisede futbol maçı nedeniyle çıkan arbedenin ardından çevik kuvvet polisi aşırı güç kullanarak iki taraf arasında gerginliği yükseltti. Otoriter Kurumsal Devrimci Parti (PRI) orduyu kullanarak orantısız bir karşılık verdi ve çıkan çatışmada bazı gençler öldürüldü.
26 Temmuz'daki olaydan sonra Meksikalı öğrenciler hükümetten ne talep etti?
Öğrenciler bir Ulusal Grev Konseyi oluşturdular ve ifade özgürlüğü, hapisteki öğrencilerin serbest bırakılması ve devlet şiddetine son verilmesini talep ettiler. Otoriter PRI'ı protesto etmek için Mexico City'de şaşırtıcı derecede başarılı ve büyük katılımlı bir yürüyüş düzenlendi.
1968 Yaz Olimpiyatları Meksika'daki siyasi gerilimleri nasıl etkiledi?
Yaz Olimpiyatları ve otoriter PRI'nin göstermek istediği Meksika imajı nedeniyle hükümet baskıyı arttırmaya karar verdi ve bu da Tlatelolco Plaza'da bir katliama yol açtı. Uluslararası tepkiye rağmen hiçbir ülke katliamdan 12 gün sonra düzenlenen Yaz Olimpiyatlarını boykot etmedi.