Her diktatör gibi Saddam Hüseyin de halkından önce kendi zenginliğini düşündü. Halkı geçim sıkıntısı çekerken Irak genelinde pahalı süslemeler, yüzme havuzları, balo salonları ve kendi duvar resimleriyle donatılmış gösterişli saraylara milyarlarca dolar harcadı. Saddam Hüseyin 80-100 arasında saraya sahipti ve birçoğunu 1991 Körfez Savaşı'ndan sonra inşa ettirdi. Bu da yılda yaklaşık 5 saray anlamına gelir. Saddam sarayların inşasına yaklaşık 2 milyar $ harcadı ve buna mobilyalar dahil değildir. Mobilyalar dünyanın en pahalı ahşaplarından yapıldı, çarşaflar altın dokumalıydı, tüm kapılar dev tik ağacındandı ve banyo aksesuarları altın kaplamaydı. Diktatör olduğunuzda para önemli değildi.
Saddam Hüseyin'in Sarayları
Kendi yaptırdıklarına ek olarak Bağdat'ın merkezindeki 12. yüzyıldan kalma Abbasi Sarayı gibi eski sarayları da yeniledi. Saddam'ın saraylarının maliyeti, Dünya Gıda Programı'nın 2001 yılında dünya çapında 77 milyon kişiye 660.000 ton gıda ulaştırmak için harcadığı 1,74 milyar dolardan fazlaydı. Saraylar bir ego simgesiydi.
Tek adam diktatörlüğü ile yönetilmiş ülkeler zayıflamış ve savunmasız hale gelerek birer başarısız devlet olmuşlardır. Saddam Hüseyin'in diktatörlüğünün etkisi de böyleydi. 11 Eylül 2001 terörist saldırılarını fırsat bilen ABD, 2003 yılında Irak'ı işgale başlarken Saddam Hüseyin'in bazı saraylarını bombalamadan uzak tutarak komuta merkezine dönüştürmek planın parçasıydı. Bazı ordu grupları bu sarayları diğer gruplardan uzun süre işgal etti. Ancak askerler çekilir çekilmez sahneye yağmacılar çıktı. Çivilenmemiş değerli her şeyi çıkardılar ve ne paraya olursa sattılar.
Irak hükümeti şimdi diktatörün tüm eski konutlarına sahip. Eski diktatöre ilgi duymaya devam eden bazı yurttaşlar Saddam Hüseyin'in saraylarının restore edilmesini bile düşünür. Diğer yurttaşlar ise savaş ve ölümün tatsız anılarını taşıyan bu yapıların yıkılmasına gerektiğine inanır.
Cumhuriyet Sarayı
Cumhuriyetçi Sarayı, Saddam'ın en büyük ve en lüks saraylarından biri. Yapay göl ve metrelerce yükseklikte şelaleler ile dolu. ABD hükümeti bu gösterişli sarayı Irak'taki karargahlarından biri olarak kullandı. Tomahawk Kara Füzesi bir kısmını vurmuştu ama çoğunlukla bozulmamıştı. 1950'lerde II. Faysal'ın başlattığı sarayı Saddam büyük oranda genişletti. Restoranlar ve tekne rıhtımları bile ekledi.
ABD, Saddam'ın önemli politikacılarla buluşurken seçtiği en sevdiği yer olan bu sarayın önemli belgeler içerebileceğine inanmıştır. Aslında yapıyı ziyaret eden yabancı devlet adamları sarayı pek rahat bulmamıştı. Şilteleri kaya gibi sertti ve musluk suyu her zaman sıcak akardı. Eski, tüplü televizyonlar sadece birkaç istasyonu çekiyordu ve salonlar en küçük seste yankılanıyordu.
ABD askerleri saraya girdiğinde musluklar hala açıktır, bu da sarayın aceleyle boşaltıldığını gösterir. Saddam yüzme bilmese de Cumhuriyet Sarayı'ndaki her kanada havuz yapılması konusunda ısrar etti.
Saddam Hüseyin'in El Faw Sarayı
Al Faw sarayı Saddam Hüseyin'in II. Körfez Savaşı bombalarından büyük ölçüde sağ çıkmış saraylarından biri. Saray gerçek dışı biçimde büyüktü: 62 odası ve 29 banyosu vardı ve 46.000 metrekareydi. Saddam, yapımını 1990'da başlattı. Diğerleri gibi yüzlerce milyon dolara mal oldu ve halkın parasıydı.
Etrafındaki göl yapaydı ve bizzat Saddam'a aitti. İçinde 'Saddam Levreği' denilen özel bir tür büyük levrek bile vardı. ABD birlikleri sarayı işgal ettikten sonra boş zamanlarında dev balığı tutmaya çalışarak zaman geçirdi.
Bu özel sarayla ilgili ironik olan şey odaların çok büyük ve her şeyin beklendiği gibi son derece süslü olmasıdır ancak birçoğu yanılsamadır. Dev bir avize kısmen plastiktir, duvarlar kağıt kadar incedir ve altın gibi görünen çoğu şey sahtedir.
Saddam Hüseyin'in Tikrit Sarayı
Dicle Nehri boyunca uzanan Tikrit köyü "saraylar kenti" olarak biliniyor çünkü Saddam nehir kıyısı boyunca düzinelerce saray inşa etti. Rezidansların çoğu nadir mermerler, toplara dayanıklı duvarlar ve güzel yüzme havuzları içerir.
Bir israf ürünü olarak Saddam Hüseyin'in Tikrit'teki sarayları toplamda 250.000 m2 ile Beyaz Saray'ın 50 katı büyüklüğünde bir yerleşkeyi kaplar. İçeride kişisel sarayı, annesi için bir saray ve oğulları için saraylar vardır. Yüzlerce oda ve etrafını saran kulelerle çevrili yapay bir gölü bulunur. Saray Irak halkına iade edildikten sonra plan burayı yemyeşil bir tatil beldesi yapmaktı. Ancak yağmacılar her şeyi birkaç hafta içinde aldı, hatta ışık düğmelerini bile.
Bugün sarayın düzinelerce ziyaretçisi var; diktatöre yas tutmak isteyenler nehre bakan belirli bir avluyu ziyaret eder. Haziran 2014'te aşırı İslamcılar burada 1.700 hava kuvvetleri öğrencisini idam ederek cesetleri Dicle'ye fırlattı. Adına Spyker Katliamı denilen olayın kurbanları daha sonra buraya gömüldü. Arama ekipleri hala cesetleri kazıyor.
Kaynakça: