Kılıç, bıçak ve hançer gibi keskin uçlu silahlar binlerce yıldır dünyanın her yerindeki savaşçıların tercih ettiği silahlar oldu. Hem korku hem de hayranlık uyandıran bu jilet gibi keskin bıçaklar kimi zaman askeri seferlerin gidişatını değiştirdi. Bazı durumlarda bu silahlara kişisel isimler bile verildi ve onları kullanan insanlar kadar ertingü hale geldiler.
Khopesh
Tunç Çağı'nda ortaya çıkan ilk kılıçların en etkililerinden biri olan khopesh, dış kenarında keskinleştirilmiş çengelli bir bıçağa sahip bir antik Mısır silahıydı. Orak biçimli kılıçlar tipik olarak tunçtan yapılırdı ve Mısır'a Ortadoğu üzerinden gelirdi. Yeni Krallık döneminde yaygın bir askeri silah oldular ve yakın dövüşlerdeki korkunç gücünden korkuldu.
Khopesh ayrıca törensel bir değere sahip oldu ve genellikle sanatta tasvir edildi veya önde gelen Mısırlıların mezarlarına dahil edildi. Örneğin çocuk firavun Tutankamon farklı boyutlarda iki orak kılıçla gömüldü. Khopesh MÖ 12. yüzyılda yerini daha geleneksel kılıçlara bıraktı ancak antik Mısır'ın en ikonik silahlarından biri olmuştur.
Falçata
Falçata eski İspanya'da Keltiber savaşçılar tarafından kullanılan 60 cm uzunluğunda kavisli bir kılıçtı. Yüksek kaliteli demir veya çelikten yapılmış olan kendine özgü bıçağı kabzaya yakın tek kenarlı ve uca yakın çift kenarlıydı. Falçata bir baltanın kesme gücünü bir kılıcın kesme yeteneği ile birleştiriyordu.
Falçata en ünlü olarak Pön Savaşları sırasında Afrika birliklerini Roma'ya karşı falçata ile donatan Kartacalı general Hannibal Barca ile biliniyor. Bazı tarihçilere göre, kılıcın yakın dövüşteki etkinliği, Hannibal'ın MÖ 216'daki Cannae Muharebesi'nde Romalılara karşı aldığı ezici zaferde rol oynamış olabilir.
Gladius
Gladius, Roma İmparatorluğu'nun oluşmasına belki de diğer tüm silahlardan daha fazla katkı sağladı. Pilum (mızrak) ve scutum (kalkan) ile birlikte iki ucu keskin 60 cm uzunluğundaki bu kısa kılıç Akdeniz havzasını fetheden lejyonların başlıca ekipmanlarından biriydi. Tasarımı yüzyıllar içinde gelişti ancak tipik olarak keskinleştirilmiş ucu ve yüksek kaliteli çelikten dövülmüş sağlam, güvenilir bir bıçağı oldu.
Öncelikle bir saplama silahı olan gladius özellikle kalkanla birlikte kullanıldığında en etkiliydi. Düşmana şiddetli saldırılar yapan birlikler gladius'u ve scutum'u disiplinli şekilde kullanırdı. İyi eğitimli Roma lejyonerlerinin elinde gladius antik ordular tarafından üretilmiş tüm silahların en ölümcülü oldu. Bu silah, ateşli silahın icadına dek dünyadaki diğer tüm silahlardan daha fazla asker öldürdü.
Türk Kılıcı
Kıvrımlı bıçağı ile tanınan ve Türk Kılıcı olarak bilinen bu özel kılıç Türkiye'de MS 400 civarında ortaya çıkar. 396'da Başbuğlar Basık ve Kursık yönetiminde Ankara'ya dek gelen Türk birliği ile aynı tarihtir. Kılıç Orta Asya Türk boyları, Timurlular, Selçuklular, Osmanlı ve daha fazlası tarafından kullanıldı.
Özellikle atlılar için mükemmel bir seçim olan bu kılıç stili 1400 yıl boyunca çeşitli sürümlerden geçti. Türk kılıcı, yetenekli bir binicinin elinde düşmana karşı son derece etkiliydi. Batı dünyasında Kilij olarak bilinir.
Atilla Han'ın Tanrı'nın Kılıcı
5. yüzyılda Doğu Roma'ya yaptığı yıkıcı baskınlar sonucu "Tanrı'nın Kırbacı" olarak bilinen hükümdar Atilla Han'ın hayatı birçok söylence içerir. Ancak en ünlülerinden biri kişisel savaş kılıcıyla ilgili. Antik tarihçilere göre, Hunlu bir çoban, sürüsünü otlattığı bir tarladan çıkardığı incelikle hazırlanmış bıçağı Atilla'ya sundu. Atilla, kılıcın cennetten bir hediye olduğuna inanarak, kılıcın Roma savaş tanrısı Mars'a ait olduğunu ilan etti ve tüm askeri seferlerinde başarılı olacağına dair kanıt olarak onu Hunlara gösterdi. "Mars Kılıcı"nı veya Tanrı'nın Kılıcı'nı 453 yılındaki ölümüne dek taşımaya devam etti ancak ertingü kılıç o zamandan beri tarihte kayboldu.
Ulfberht Kılıcı
MS 8. yüzyıldan itibaren Vikingler kıyı yerleşimlerine ve şehirlere yaptıkları azılı baskınlarla Avrupa'yı teröre verdiler. Bu İskandinav yağmacılardan yalnızca birkaçı kılıç taşımış olsa da, kanıtlar zamanlarının yüzyıllarca ötesinde incelikle işlenmiş bıçaklara sahip olduklarını gösterir. Bıçakların üstünde yer alan imzaya atıfta bulunarak "Ulfberht kılıçları" denilen bu silahlar yüksek karbonlu pota çeliğinden dövüldü ve üstün güçleri, esneklikleri ve keskinlikleri ile ünlü oldular.
Arkeolojik kazılarda yaklaşık MS 800 ila 1000'e tarihlenen 170 Ulfberht bulunmuştur. Ancak benzer kalitede bıçaklar Avrupa'da Sanayi Devrimi'ne dek yeniden görülmediğinden kökenleri önemli bilimsel tartışmaların konusu oldu. Bazı tarihçiler Ulfberht'in metal işçiliğinin daha gelişmiş olduğu İslam dünyasından ithal edilen çelikten yapıldığını öne sürerken, diğerleri Almanya'da bulunan bir cevher yatağından dövüldüğünü belirtiyor.
Katana
Elinde parıldayan bir katana tutan bir kılıç ustası muhtemelen Japonya'nın orta çağ tarihinin en ikonik görüntüsüdür. Bu kavisli, tek kenarlı bıçaklar, Japonya'nın feodal lordlarına hizmet eden ve Buşido (Bushido) olarak bilinen katı bir kuralı izleyen asil savaşçılar olan samurayların tercih ettiği silahlardı. En iyi samuraylar düşmanı son derece hızlı tek bir vuruşla alt etme yeteneğiyle bilinirdi ve kılıçlarına değerli sanat yapıtları gibi saygı duyuldu.
Belki de en ünlü samuray kılıcı ertingü kılıç ustası Goro Nyudo Masamune tarafından 13. veya 14. yüzyılda dövülen ve katana'nın ilk habercisi olan Honjo Masamune idi. Şimdiye dek yapılmış en zarif Japon bıçaklarından biri olarak tanınan kılıç 16. yüzyıl savaşçısı Honjo Shigenaga'ya aitti. Daha sonra birkaç kez el değiştirdi ve II. Dünya Savaşı'nda bir Amerikan askeri tarafından çalındıktan sonra ortadan kayboldu. Değerli ulusal yapıt, tekrarlanan aramalara rağmen hiçbir zaman bulunamadı.
Bolo Bıçağı
Bolo bıçağı başlangıçta çalıları temizlemek veya mahsulleri hasat etmek için kullanılan çok amaçlı bir aletti, ancak devrimcilerin elinde müthiş bir savaş silahına dönüştü. Pala benzeri bolo bıçağı Filipinler'de ortaya çıktı. Gerillalar onu Filipin Devrimi, İspanya-Amerika Savaşı ve Filipin-Amerika Savaşı'nda doğaçlama silah olarak kullandı. Ezici oranla silahsız olmalarına rağmen bu "bolomenler" ellerindeki bolo bıçağını korkunç etkiyle kullandı. Batılılar, Filipinlilerin boloyu kullanarak başı tek bir darbeyle vücuttan ayırdıklarını yazdı. Silah II. Dünya Savaşı sırasında yeniden kullanıldı ve Filipin dövüş sanatlarında yaygın bir silah oldu.
Kukri
Bu kısa, içe doğru kavisli bıçak yüzyıllar boyu Nepal'de geleneksel bir alet ve silah olmuştur. 1800'lerin başında İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ordusunun Nepalli Gurka savaşçılarıyla girdiği kanlı mücadelede Avrupalılar kukriden oldukça etkilendi. Bir darbeyle atın uzvunu kesme veya bağırsaklarını deşme gibi yerlilerin bıçakla sergilediği şeyler İngilizlerin onları ordularına gönüllü birlik olarak almasını sağladı.
Gurkalar hala kendilerini dünyanın en zorlu askeri birliklerinden kabul eder ve kullandıkları kukri bıçağı ayırt edici şekli, dengesi ve üstün doğrama ve kesme gücü ile biliniyor. Kukri bugün standart bir Gurka silahı olmayı sürdürüyor ve İngiltere'nin tamamen Nepalli askerlerden oluşan Gurkalar Tugayı'nın amblemi kukridir.