Amazon Bölgesindeki Su Kıtlığı: Son 120 Yılın En Düşüğü

Gezegenin yeşil akciğerleri tehdit altında. Kuraklık ve sıcaklık özellikle dünyanın en büyük yağmur ormanlarını zorluyor. Sonuçları ciddi çünkü nehirlerdeki düşük su seviyeleri sadece balıklar için bir tehdit değil.

Amazon yağmur ormanlarını boydan boya kesen nehirler kayıtlardaki en düşük seviyelerine geriliyor.
Amazon yağmur ormanlarını boydan boya kesen nehirler kayıtlardaki en düşük seviyelerine geriliyor. Görsel: Bruno Kelly/Reuters.

Amazon Havzası normal şartlarda bolca sahip olduğu bir şeyden yoksun: su. Dünyanın su bakımından en zengin bölgesi şu anda, kayıtların 120 yıl önce tutulmaya başlamasından bu yana görülen en kötü kuraklığı yaşıyor. Bunun Güney Amerika'daki insanlar, bölge ekonomisi, flora ve fauna üzerindeki etkileri ciddi boyutlarda. Uzmanlar alarma geçmiş durumda ve durumun düzeleceğine dair hiçbir işaret yok.

Bazı büyük nehirlerin su seviyeleri son zamanlarda daha önce görülmemiş seviyelere düşmüştür. Bunun sonuçları arasında tedarik güçlükleri ve hayvanların ölümü yer alıyor. Çevre örgütü Greenpeace'ten Rômulo Batista "Brezilya'nın kuzeyindeki aşırı kuraklık yüz binlerce insanı etkileyen insani bir krizdir" açıklamasını yaptı.

Brezilya'nın Amazon bölgesi dokuz ülkeyi kapsar ve Batı Avrupa ile eşdeğer büyüklüktedir. Çarpıcı çeşitlilikte bitki ve hayvanlara ev sahipliği yapmaktadır. Dünyadaki tatlı suyun tahminen beşte biri, dünyanın en büyük ve en karmaşık nehir kanalları ağından akmaktadır.

 Brezilya'nın Manaus kentindeki kuraklıktan etkilenen Puraquequara Gölü'n
6 Ekim'de Brezilya'nın Manaus kentindeki kuraklıktan etkilenen Puraquequara Gölü'nde su aranırken. Görsel: NBC News.

Mevcut kuraklığın Amazon'un durumu üzerinde bilhassa olumsuz bir etkisi var. Amazon'un en büyük ikinci kolu olan Rio Negro, Ekim ayı sonunda eyalet başkenti Manaus yakınlarında resmi ölçümlerin başlamasından bu yana en düşük seviyesine ulaştı.

Brezilya Jeoloji Servisi'ne (SGB) göre nehrin su seviyesi geçtiğimiz günlerde 12.70 metre ile rekor düşük seviyeye ulaştı. SGB'den yerbilimci André Luis Martinelli Real dos Santos'a göre, Manaus'ta bu ay için ortalama minimum seviye 18 metre.

Öncelikle tekne ulaşımına bağımlı olan nehir kıyısı toplulukları zorluklarla karşı karşıya. Su seviyesinin düşük olması nedeniyle çok sayıda tekne karaya oturdu ve bu topluluklara su, gıda ve ilaç tedariki giderek zorlaşıyor. Amazonas eyalet hükümeti 62 bölgenin tamamı için olağanüstü hal ilan etti ve bu durum yaklaşık 600.000 kişiyi etkiliyor. Greenpeace raporunda çiftçi Ana Carla Pereira "Kocam balık tutmaya gitti ve hiçbir şey bulamadan geri döndü çünkü hiç balık yoktu" diyerek anlatıyor.

G1 haber portalına göre, geçtiğimiz günlerde Manaus'a yaklaşık 360 kilometre mesafede bulunan Coari belediyesinde yaklaşık 70 ölü tatlı su yunusu bulundu. Eylül ayının sonlarına doğru aynı bölgede Tefé Gölü'nde 100'den fazla ölü tatlı su yunusu bulunmuştu. Mamirauá Araştırma Enstitüsü'ne göre, kesin ölüm nedeni hala araştırılıyor olsa da, bunun bölgedeki mevcut sıcaklık ve kuraklıkla ilgili olduğu tahmin ediliyor.

Kuraklık sık görülen bir durum olsa da dos Santos, Greenpeace uzmanı Rômulo Batista'nın da belirttiği gibi nehirlerin ne kadar hızlı kuruduğuna dikkat çekiyor: "Pek çok yerin hazırlanmak için zamanı olmadı."

El Niño mevcut durumu daha da kötüleştiriyor. Dünya Meteoroloji Örgütü'ne (WMO) göre, birkaç yılda bir tekrarlanan bu hava olayı Brezilya'nın kuzeyinde kuraklık ve sıcaklığın artmasına neden oluyor ve önümüzdeki yılın en az Nisan ayına kadar devam etmesi bekleniyor. WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas, "sıcak hava dalgaları, kuraklık, orman yangınları, şiddetli yağış, sel ve yüksek su gibi aşırı olayların bazı bölgelerde yoğunlaşacağını ve önemli bir etkiye sahip olacağını" vurguluyor.

Milyonlarca insanın yaşadığı Manaus şehri, yasadışı yakıp yıkma uygulamaları ve kuru koşulların bir sonucu olarak Ekim ayında yoğun dumanla kaplandı. Amazon bölgesinde yangınlar tipik olarak ormansızlaşma ile ilişkilendirilir. Nemli, iyi korunmuş ormanlar kendiliğinden tutuşmaz. Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü'ne (Inpe) göre sadece Ekim ayında 22.000'den fazla yangın çıktı ki bu son 15 yılda bu ayda kaydedilen en yüksek rakam.

WWF'den Edegar de Oliveira'ya göre iklim değişikliği, El Niño ve artan ormansızlaşmanın etkileşimi, giderek daha şiddetli kuraklık ve yangınlardan oluşan olumsuz bir sarmala neden oluyor. Greenpeace uzmanı Batista ise şunları ekliyor: "İklim krizinden en çok zarar görenlerin kesinlikle küresel ısınmaya en az neden olanlar olduğunu biliyoruz."

Kapak görseli: