Antik Roma'da kızların eğitim hayatı ne üzerine inşa ediliyordu? Gerçekten söylendiği gibi ömür boyu ev hayatına mı mahkum edildiler? Bu soruyu kısaca cevaplamak mümkün.
Antik Roma'da doğan kızlar 12 yaşlarından sonra evlenmeye uygun görülüyordu. Bu nedenle olacak ki; göz açıp kapayıncaya kadar geçen çocukluk dönemleri, yalnızca nasıl eş ve anne olunacağıyla ilgili eğitim almakla geçerdi. Fakat bu kısıtlama diğer birçok ünlü medeniyette görülen, ömür boyu temel eğitimden mahrum kaldıkları anlamına gelmedi. Üst ve orta sınıf Romalı ailelerin kızlarına okuma yazma öğretmelerine izin verilmişti. Fakat bu öğrenim kendi evlerinde gerçekleşmeliydi. Tabii zengin aileler bu eğitimi özel öğretmenler tutarak da verebiliyordu.
Antik Roma döneminde okula gitmemenin bazı avantajlarından bahsedilebilir. Örneğin kızlar, erkeklerin okul kurallarına uymadığı ya da hatalı cevaplar verdiği anlarda sopa ya da kırbaçla dövülmesinden kaçınabilmişti. Kız çocukları için bir seviyeye kadar öğrenim görmek, yetişkinlik dönemlerinde ailelerini idare etmede avantaj sağlıyor. Ayrıca sosyal ortamlardaki konuşmalara dahil olabilecekleri için de daha iyi bir eş konumuna yükselmeleri kolaylaşıyordu. Bununla birlikte, Romalı bir kadının çok fazla eğitim alarak araştırma yapması, kadınlarda çekici bir özellik olarak görülmezdi. Eğitimli kadın erkekler için sıkıcı bir gösteriş anlamındaydı.
Görüldüğü gibi kadınların eğitimi Roma döneminde tartışmalı bir konuydu. Romalı üst ve orta sınıflardaki kızların çoğuna temel okuma ve yazma becerilerini kazandırması serbestti ancak onun dahi sınırları vardı. Bu durumda bazı aileler daha ileri gitme cesaretini gösterebiliyordu. Böylece daha ileri düzeyde gramer veya Yunanca öğrenmeleri sağlamayı başardılar.
Ailelerin bu eğitim aşkı ne yazık ki kızlarının iyiliğinden ziyade daha çok eşlerine yapılan bir iyilik gibiydi. Çünkü bütün bu çaba, kızlarını kendi kendine yetebilen, daha kültürlü birisi olması için değil, yalnızca evleneceği kocası için "eğlenceli bir araç" olacağından emin olma amaçlıydı. Antik Roma kadınlarının yazdığı yazıların pek azı günümüze kadar korunmuş olsa da, bu durum kadınların yazmaktan mahrum bırakıldığı anlamına gelmiyor. Hadrian Duvarı'ndaki Roma kalesi Vindolanda'da yaşayan askerlerin eşleriyle yaptığı mektuplaşmalar, bu hudut noktasındaki aktif sosyal yaşamdan bazı sahneleri bize aktarmayı başarıyor. Ayrıca Neron'un annesi Genç Agrippina'nın günümüze kadar ulaşmayan –tarihçiler bu duruma çok üzülür– bir anı yazdığını da biliyoruz.
Bununla birlikte yüksek öğrenimli bir kadın, entelektüel bağımsızlık; entelektüel bağımsızlık ise kadınların önüne gelenle cinsel ilişkiye gireceği gibi bir eş anlam oluşturuyordu. Her şeye rağmen, bazı üst sınıf aileler kendi entelektüel miraslarını kızlarına aktarmak zorundalardı. Eğer ailede başarılı bir kimse varsa, soyları da böyle devam etmeliydi. Bu durum kızlarına alışılmadık derecede eğitim aldırmalarını sağladı. Bunun belki de en ünlü örneği Hortensia'dır. Hortensia, Cicero'nun büyük mahkeme salonundaki rakibi Hortensius'un kızıydı. O dönemlerin erkeklere has bir imtiyazı olan konuşma yaparak topluma seslenebilmek, bu yeteneklerinden dolayı kutlanabilen çok az Romalı kadından birisi olmasını sağladı. Hortensia, MÖ 42'de Roma forumunda konuşmacı kürsüsüne adımını attı ve savaşın maddi sonuçlarını karşılamak için Roma'nın en zengin kadınlarından alınan bir verginin, zorla dikte edilmesini baştan sona kınamayı başardı.