Augustus'u yenen Nubiya kraliçesi Amanirenas

Amanirenas

Kraliçe Amanirenas, antik Kuş İmparatorluğu'nun askerlerini komuta etti ve Roma yönetimine büyük başarıyla direndi. MÖ 25'ten 21'e Kuş Krallığı'nın kraliçesi veya Kandake'si olan Amanirenas, zamanında birçok erkek liderin yapamadığını yapmayı başardı: Bir Roma istilasını geri püskürttü.

Amanirenas

Amanirenas

Kraliçe Amanirenas'ın komutası altında, antik Kuş Krallığı'nın (bugünkü Sudan'da bulunan) yaklaşık 30.000 askeri silahlandı ve Mısır'dan ilerleyen Romalı işgalcilerle savaştı. Romalılar, Mısır'ın altındaki Nubiya olarak bilinen bölgenin verimli topraklarına girmiş ve Kuş'un başkenti Meroë halkına yüksek vergiler uygulamışlardı.

Amanirenas, Roma birliklerinin Arabistan'daki bir sefer için geçici olarak geri çekilmesi sırasında ordusunu stratejik olarak ileri sürdü. Kuvvetleri, Roma işgali altındaki Asvan, Filae ve Elefantine şehirlerini ele geçirmeyi başardı. Kuş kuvvetleri şehirleri yağmaladı ve Romalıları köleleştirdi. Ardından dört yıllık Meroitik-Roma savaşının ilk çatışmalarının başladığı Dakka Tapınağı'na çekildiler.

Meroitik-Roma savaşı, hem Nubiya hem de Roma tarihinde önemli bir kavşak olarak öne çıkıyor. Sonunda bölgeye Roma ordusu hakim oldu, ancak sonunda Meroe Krallığı'na Roma'nın siyasi ve ekonomik konumunu zayıflatan ve Meroitik egemenliğini onaylayan tavizler verdiler.

Nubiya'nın kadın yönetici geleneği

Amanirenas, Romalılara karşı aldığı askeri başarısıyla benzersiz olsa da, Kandake veya kadın hükümdar olarak rolü o zamanlar bölgede olağandışı değildi. 3.000 yıldan fazla süredir, üç Kuş Krallığı – Kerma, Napata ve Meroë – Nubiya'nın Orta Nil Vadisi'ni yönettiler ve bu yönetimden uzun dönemler boyunca kadınlar sorumluydu.

Roma ve Yunanistan'ın heybetli imparatorluklarıyla eş zamanlı olarak uzun bir Kandake soyu hüküm sürdü. Amanirenas, Mısır'da Kleopatra ve Roma'da Marcus Antonius (Mark Antony) saltanatı sırasında MÖ 30'da Augustus tarafından tahttan indirilene kadar hüküm sürdü. Amanirenas'tan sonra, Amanishaketo ve Amanitore, aşağı Nubiya'yı Romalılardan korumayı sürdürdüler.

Amanirenas'ın tahta çıkışı Roma'nın aşağı Nubiya'yı işgalinden beş yıl sonra MÖ 25'in sonlarında kocası Teritekase'nin ölümüyle başladı. Amanirenas'ın krallığı daha önce altınlarını ve diğer zenginliklerini Mısır'la takas ederek gelir sağlamıştı ancak Augustus komutasındaki Roma kuvvetleri Mısır'ın kontrolünü Marcus Antonius ve VII. Kleopatra'dan alınca siyasi durum değişti. Krallığın liderliğini üstlenen Amanirenas, krallığının işgalci Roma kuvvetlerine yönelik saldırılarını planladı ve ardından gerçekleştirdi.

Augustus'un baş heykeli tapınakta gömülü bulundu

Romalılara karşı Meroitik baskınların ana kanıtlarından biri, Kuş başkenti Meroë'deki zafere adanmış bir tapınağın basamaklarının altında gömülü bulunan Augustus Sezar'ın bronz başıdır. Başın konumu (kalsitten yapılmış açık gözlerle süslenmiş) bir heykelden kırıldığını ve kraliçenin güçlü Roma hükümdarına karşı kazandığı zaferin hatırlatıcısı olarak kasten ayakların yanına yerleştirildiğini gösteriyor.

Meroë'deki tapınak ayrıca Romalı mahkumların ve galip Nubiya kraliçelerinin çizimleriyle süslenmiştir. Bu tür tasvirlerin dönem için tipik olduğu ve kadınlığın ve savaşa girme isteğinin çelişkili olmadığı geniş bir kültürün göstergesi olduğu düşünülüyor.

Bu görüntülerde Meroitik kraliçelerin gerçekten güçlü oldukları görülüyor. Kadın görünümlü belalı savaşçılardı ve şiddete istekli olduklarına şüphe yoktu. Bu güçlü kadınların agresif pozlarla tasvir edildiğini görüyoruz ve bu onların kendilerini görme biçimleriyle uyumludur.

Augustus tarafından Mısır'a başkanlık etmek üzere atanan vali olan Petronius, sonunda Amanirenas ve ordusuyla Dakka Tapınağı'nda karşı karşıya geldi ve ordusunun baskınlarından ganimet iade etmesini istedi. Amanirenas reddetti, Petronius ve 10.000 kişilik piyadesini Amanirenas'a saldırmaya ve kraliyet ikametgahı olan Napata'ya dek takip etmeye teşvik etti. Petronius yolda Primis'i (bugünkü İbrim Kasrı) ele geçirdi ve bir kale kurdu (arkeologlar 1990'larda bölgedeki Roma garnizonlarını ve topçularını keşfettiler).

Ancak çatışmanın kesin tarihini takip etmek zorluk olmaya devam ediyor. Savaşın ana yazılı anlatımı, Yunan tarihçi Strabon tarafından MS 21 civarında tamamlanan Coğrafi Taslaklar adlı bir metindir. Strabon, Amanirenas'ı ünlü bir şekilde "bir gözü yok edilmiş erkeksi kadın" olarak tanımlar. Görünüşe göre Amanirenas tek gözlü bir savaşçı kadındı.

Strabon, Petronius'un Napata'ya yürüdüğünü ve İbrim Kasrı'nı ele geçirdikten sonra onu yok ettiğini yazıyor, ancak bazı tarihçiler bu bilgiyi sorguluyor. İki şehir arasındaki mesafe, Petronius'un ordusunun mevsimin sıcağında seyahat etmesi için mantıksız şekilde uzaktır. Bu arada, tarihçiler hala savaşın Meroitik kayıtlarını deşifre etmeye çalışıyorlar.

Meroitik-Roma savaşının incelenmesinde büyük sorunlar var. Meroitik bakış açısından neler olduğunu anlatan büyük kraliyet yazıtları olsa da biz Meroitik dilinden sadece 100 kelimeyi okuyabiliyoruz. Uzun düzyazıları okumak için gerekli olan dilbilgisini ve kelime dağarcığını nihayet çözdüğümüzde, bu iki güç arasındaki tarihi olayları öğreneceğiz.

Amanirenas'ın direnişi krallığını yüceltiyor

Strabon'un anlatımı Romalıları muzaffer gösterirken savaşın sonucu aksini gösteriyor. MÖ 21'de her iki ordu da tükenmişti. Amanirenas, Augustus ile görüşmek için Samos'a elçiler gönderdi ve burada Amanirenas'a iki önemli taviz verdi. Birincisi Meroë üzerindeki verginin iptaliydi, ikincisi Roma işgalinin İkinci Katarakt'tan (Gemai civarında) Maharakka'ya yani neredeyse Mısır sınırına geri çekilmesiydi.

Bu anlaşmanın ayrıntıları belirsiz olsa da, kanıtlar, Amanirenas'ın direnişinin, askeri kayıplara rağmen krallığı için kazanımlara yol açtığını gösteriyor. Aşağı Nubiya, Mısır'ın Roma ve Yunan işgallerinden çok önce çekişmeli bir bölgeydi. Nubiya ve Mısır krallıkları, bölgedeki değerli metallerin, hayvanların ve kölelerin kontrolü için savaşırken yüzyıllar içinde genişledi ve daraldı. Aşağı Nubiya'da Meroitik egemenliğin yeniden kurulması, Meroe krallığı için başarılı bir sonuca işaret ediyor.

Kuş Krallıkları sonunda zayıflayıp Roma İmparatorluğu tarafından yok edilecek olsa da, Amanirenas'ın Roma kuvvetlerine karşı kazandığı zaferler onu Roma yönetimine karşı direnebilmiş birkaç tarihi şahsiyetten biri yapar.