I. Dünya Savaşı'nın Gelibolu Muharebesi olarak da bilinen şanlı Çanakkale Savaşı 1915-16 yılları arasında Müttefik Kuvvetlerin Avrupa'dan Rusya'ya giden deniz yolunu kontrol etmek için giriştiği başarısız bir saldırıydı. Savaş, İngiliz ve Fransız gemilerinin Şubat-Mart 1915'te Çanakkale Boğazı'nı başarısızca hedef almasıyla başladı. Devasa gemileriyle sonuç alamayan istilacı Müttefikler 25 Nisan'da Gelibolu Yarımadası'na çıkarma yaptı: İngiliz ve Fransız birliklerinin yanı sıra Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Kolordusu (ANZAK) tümenlerinin dahil olduğu büyük bir kara istilası başlatıldı. Yetersiz istihbarat ve arazi bilgisinin yanında son derece şiddetli bir Türk direnişi ile karşılaşan Müttefiklerin işgali şaşırtıcı bir başarıyla engellendi. Müttefik kuvvetler Ekim ortasına kadar ağır kayıplar verdi ve ilk çıkarma noktalarından çok az ilerleyebildi. Müttefikler Aralık 1915'te çekilme kararı aldı ve tahliye ertesi Ocak ayı başlarında bitti.
Çanakkale Savaşı'nın başlaması
I. Dünya Savaşı'nın 1915'te Batı Cephesi'nde durmasıyla Müttefik Kuvvetler Belçika ve Fransa'daki saldırılara devam etmek yerine savaşın başka bir bölgesinde saldırıya geçmeyi tartışıyordu. O yılın başlarında Rus Dükü Nicholas, Kafkasya'daki Türk ordusuyla yüzleşmek için İngiltere'den yardım istedi (Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri yanında Kasım 1914'te henüz girmişti). Müttefikler bunun üzerine Çanakkale Boğazı'nı ele geçirmek için bir deniz seferi başlatmaya karar verdi. Hedef Türkiye'nin kuzeybatısındaki Marmara Denizi'ne açılan Ege Denizi'ydi. Başarılı olursa, boğazların ele geçirilmesi Müttefiklerin Karadeniz'deki Ruslarla bağlantı kurmasına, burada Türkiye'yi savaştan çıkarmak için birlikte çalışmasına ve potansiyel olarak ülkeyi işgal etmesine olanak tanıyacaktı.
Biliyor muydunuz? Türklerin Çanakkale'de İngilizlere yaşattığı fiyasko Britanya'nın Birinci Deniz Lordu Amiral John Fisher'ın Mayıs 1915'te istifa etmesine neden oldu. Fisher buna sebep olarak Birinci Amirallik Lordu Winston Churchill'in Gelibolu istilasını yanlış yönetmesini gösterdi. Geleceğin başbakanı Churchill de daha sonradan görevini bıraktı ve Fransa'da bir piyade taburunu komuta etti.
İngiliz Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın Birinci Lordu Winston Churchill'in öncülük ettiği Çanakkale Boğazı'na yapılan deniz saldırısı İngiliz ve Fransızların uzun menzilli bombardımanıyla 19 Şubat 1915'te başladı. Müttefikler gemilerine son derece güveniyor ve İstanbul'u uzun mesafeden bombalamayı düşünüyordu. Ancak mayınların sorun olabileceğini tahmin ettiler. İngilizler 14 ve Fransızlar 4 büyük savaş gemisiyle gelmişti. Filonun içinde 38 cm topuyla dönemin en güçlü savaş gemisi Queen Elizabeth vardı. Ayrıca Akdeniz'de 120 metrelik bir deniz uçağı keşif sağlıyordu. Türk kuvvetleri dış kaleleri kısa sürede terk etti ancak sadece 12'si modern 100 kadar topla Müttefiklerin gemilerine geçit vermedi. Özellikle Müttefik mayın tarama gemilerine ağır ateş saçılması tüm düşman gemilerinin ilerlemesini durdurdu.
Nusret mayın gemisi
İngiliz ve Fransız gemilerin karaya yaklaşmak istemesi Müttefiklerin derhal bir çıkarma başlatmak istediğini netleştiriyordu. Yüzbaşısı Hakkı Bey, Mayın Grup Komutanı Hafız Nazmi Bey ve Çarkçı Başısı Önyüzbaşı Ali Yaşar Efendi olan Nusret Mayın Gemisi 7 Mart'ı ertesi güne bağlayan gece birçokları için intihar niteliğinde olacak imkansız bir görevi üstlendi: Devriye gezen müttefik gemilerini aşmayı başaran Nusret bir gecede 26 mayın bırakarak 641 mürettebatlı Bouvet ve Bolva zırhlılarını tek başına batırdı ve de HMS Inflexible'ı savaş dışı bıraktı. Tek bir küçük gemi Çanakkale Savaşı'nın tüm seyrini değiştirmişti. Tarihin en ünlü mayın gemisi oldu. Şimdi asıl zorlu savaş kara çıkarmasıyla başlayacaktı ve yapılacak başarılı savunmanın mimarı Mustafa Kemal Atatürk olacaktı.
Düşman sinirsel çöküş yaşar
Saldırının yenilenmesi için yapılan büyük baskının altında, bölgedeki İngiliz deniz komutanı Amiral Sackville Carden çığ gibi büyüyen kayıplar karşısında sinirsel bir çöküş yaşadı ve yerine Koramiral Sir John de Robeck geçti. 18 Mart'ta 18 Müttefik savaş gemisi Türk boğazlarına girdi. Tespit edilemeyen mayınlar ve de yoğun Türk ateşi işgal gemilerinden üçünü batırdı ve diğer üçüne de ağır hasar verdi.
Gelibolu yarımadası işgal ediliyor
İngilizlerin Çanakkale Savaşı'ndaki başarısız deniz saldırısının ardından Gelibolu Yarımadası'na büyük ölçekli bir askeri çıkarma için hazırlıklar başladı. İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener, General Ian Hamilton'ı operasyonda İngiliz kuvvetlerinin komutanı olarak atadı. Avustralya, Yeni Zelanda ve Fransız kolonilerinden birlikler Yunan adası Lemnos'ta İngiliz kuvvetleriyle bir araya getirildi. İngilizler, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın kurulmasında bizzat rol oynadığından onlara göre Anzakların borçlarını ödeme vakti gelmişti.
Bunlar olurken Yarbay Mustafa Kemal Atatürk ve Alman Mareşal Liman von Sanders'in komutasındaki Türkler çıkarmaların gerçekleşmesini beklediği kıyıya Osmanlı askerlerini yerleştirmeye başladı ve savunmaları güçlendirdi. Von Sanders, askerlerin Çanakkale'nin güney ucundan gelmesini beklerken Atatürk buna karşı çıkıp Suvla Körfezi'nden geleceklerini söyleyerek savaşın seyrinde önemli bir öngörüde bulundu. Mustafa Kemal'i Atatürk yapan savaş Çanakkale Savaşı'ydı.
25 Nisan 1915'te Müttefikler Gelibolu Yarımadası'nı işgal etmeye başladı. Ağır kayıplar vermelerine rağmen iki sahil başına kurulmayı başardılar: Yarımadanın güney ucundaki Seddülbahir ve Ege kıyısındaki Kabatepe (Türklerle cesurca savaşmış ve yer yer onlarla iyi ilişki kurmuş Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerinin onuruna Kabatepe'deki sahile sonraları Anzak Koyu denilmiştir). Türklerin hiç makineli tüfeği yoktu. Yalnızca tek atımlık tüfekler vardı ancak yapılan neredeyse her atış düşmanı yere seriyordu.
Müttefikler ilk çıkarma noktalarına kıyasla çok az ilerleme kaydetti. İlk çıkarmadan sonra Türkler hem Filistin hem de Kafkas cephelerinden yarımadaya giderek daha fazla asker topladı. Müttefikler girdikleri çıkmaza son vermek amacıyla Atatürk'ün öngördüğü gibi 6 Ağustos'ta Suvla Körfezi'ne büyük bir birlik çıkardı. Aynı anda Anzak Koyu'ndan kuzeye Sarı Bayır'daki yükseklere doğru bir ilerleme başladı ve Seddülbahir'de bir saptırma harekatı gerçekleştirildi. Müttefiklerin "sürpriz" olacağını düşündüğü Suvla Körfezi'ndeki çıkarmaya az direniş gösterildi ancak Müttefik askerleri daha önce verdikleri ağır kayıplardan dolayı tereddüt ve korku içindeydi. Üç bölgedeki ilerlemeleri gecikti ve Osmanlı takviye kuvvetleri tam zamanında savunmaları güçlendirdi.
Gelibolu'nun tahliye edilmesi
Müttefiklerin Çanakkale Savaşı'ndaki kayıpları sayılamayacak noktaya ulaşmıştı. Churchill'in desteğini alan General Hamilton, Savaş Bakanı Kitchener'a 95.000 takviye asker için dilekçe verdi; Türklerin yaşattığı hezimetin farkında olan savaş bakanı bu sayının ancak dörtte birini göndermeyi teklif etti. Ekim gibi geri çekilme konuşulmaya başlandı. Hamilton yarımadanın önerilen şekilde tahliye edilmesinin yüzde 50'ye varan kayıplara mal olacağını savundu. İngiliz yetkililer bunun üzerine generali görevden aldı ve yerine Charles Monro'yu yerleştirdi. Kitchener Kasım ayı başlarında bölgeyi ziyaret edince Monro'nun kalan 105.000 Müttefik birliğinin tahliye edilmesi tavsiyesini kabul etti.
İngiliz hükümeti 7 Aralık'ta tahliyenin Suvla Körfezi'nden başlamasına izin verdi; son birlikler 9 Ocak 1916'da Seddülbahir'i terk etti. Toplamda 480.000 Müttefik kuvveti Çanakkale Savaşı'na katılmış ve 46.000'i ölü olmak üzere 250.000'den fazla kayıp vermiştir. Türk tarafında ise 65.000'i ölü olmak üzere yine toplamda 250.000 kayıp yaşanmıştır.