Gulag, Sovyetler Birliği'nin diktatörü Josef Stalin tarafından kurulan ve uzun süre aktif kalan zorunlu çalışma kampları sistemiydi. "Gulag" kelimesi, Zorunlu Çalışma Kampları ve Kolonileri Genel Müdürlüğü'nün kısaltmasıdır. Kapatıldığı güne kadar yaklaşık 18 milyon insanı hapseden bu berbat hapishaneler, 1920'lerden Stalin'in 1953'teki ölümünden kısa bir süre sonraya kadar işletildi.
Gulag ağının doruk noktasında, her birinde 2.000 ila 10.000 kişi bulunan yüzlerce çalışma kampı kuruldu. Gulag'daki koşullar gaddardı: Mahkumlar genellikle aşırı havada günde 14 saate kadar ufak molalarla çalıştırıldı. Birçoğu açlıktan, hastalıktan veya bitkinlikten öldü – diğerleri direkt idam edildi. Gulag sistemindeki vahşetler bugün Rus toplumuna nüfuz etmiş uzun süreli bir travmatik etkiye neden oldu.
Lenin'den Stalin'e Gulag
1917 Rus Devrimi'nin ardından Rus Komünist Partisi'nin kurucusu Vladimir Lenin, Sovyetler Birliği'nin kontrolünü ele geçirdi. Lenin 1924'te felç geçirdiğinde, Josef Stalin iktidar yolunda hızlı hareket ederek diktatör yetkilerini aldı.
Gulag ilk kez 1919'da kuruldu ve 1921'e gelindiğinde Gulag sisteminde 84 kamp vardı. Fakat Stalin yönetime gelene kadar bu hapishanelerde ciddi sayılabilecek bir yoğunluk yoktu.
1929 yılından Stalin'in ölümüne kadar, Gulag hızlı bir büyüme döneminden geçti. Stalin, kampları Sovyetler Birliği'nde sanayileşmeyi artırmak ve kereste, kömür ve diğer mineraller gibi değerli doğal kaynaklara erişmek için etkili bir yol olarak kullanmayı istemişti
Ayrıca, Gulag, Komünist Partinin muhalif üyelerini ve Stalin'e meydan okuyan herkesi ortadan kaldıran bir hareket olan Stalin'in Büyük Temizlik planı için de kullanıldı.
Gulag mahkumları
Gulag'a gelen ilk mahkum grubu çoğunlukla sıradan suçluları ve Kulak olarak bilinen zengin köylüleri içeriyordu. Sovyet hükümeti tarafından köylü çiftçilerin kendi mülkleri olan çiftliklerinden alıkonulup kolektif tarıma katılmasını zorunlu kılan bir politika olan kolektivizasyona karşı ayaklandıkları için birçok Kulak tutuklandı.
Stalin'in tasfiyesiyle, "siyasi mahkumlar" ve çok çeşitli işçiler Gulag'a nakledildi. Stalin karşıtı Komünist Parti üyeleri, askeri subaylar ve hükümet yetkilileri ilk hedeflenenler arasındaydı. Arkasından eğitimli insanlar ve sıradan vatandaşlar — doktorlar, yazarlar, akıllar, öğrenciler, sanatçılar ve bilim adamları – Gulag'a gönderildiler.
Anti-Stalinistlerle bağları olan ve hain olduğu düşünülen herkes hapsedildi. Kadınlar ve çocuklar dahi bu kampların zorlu koşullarını yaşadılar. Birçok kadın erkek mahkumlar veya gardiyanlar tarafından tecavüz veya saldırı tehdidiyle karşı karşıya kaldı.
Bazı kurbanlar uyarı dahi yapılmadan, Stalin'in NKVD gizli polisi tarafından rastgele seçildi ve ayaküstü yargılandı. Avukat hakları yoktu.
Gulag kamplarında yaşam
Gulag kamplarındaki mahkumlar büyük ölçekli inşaat, madencilik ve endüstriyel projeler üzerinde çalıştırıldı. Endüstrinin türü kampın bulunduğu yere ve bölgenin ihtiyaçlarına göre değişiyordu.
Gulag'ın işçi mahkumların, Moskova-Volga Kanalı, Beyaz Deniz-Baltık Kanalı ve Kolyma Karayolu da dahil olmak üzere birçok büyük Sovyet projesinde çalıştı.
Mahkumlara güvenlik ekipmanı olmadan ilkel ve basit aletler verildi. Bazı işçiler günlerini ağaç keserek veya el testereleri ve kazmalarla sert zeminleri kazarak geçirdiler. Diğerleri kömür veya bakır çıkardı ve birçoğu çıplak elleriyle kazı yapıyordu.
Yapılan iş akıl almayacak kadar eziyetliydi. Mahkumlar bir noktadan sonra ellerini baltayla kesecek hale geliyor ya da bundan kaçınmak için kollarını odun sobasına sokuyordu.
Gulag mahkumları çoğu zaman zorlu havalarda, bazen sıfırın altında sıcaklıklara maruz kalıyordu. Gıda erzakları kısıtlı ve iş günleri uzundu. Mahkumlar çalışma kotalarını tamamlayamazlarsa daha az gıda veriliyordu.
Gulag'ın yaşam koşulları soğuk, aşırı kalabalık ve sağlıksızdı. Şiddet, hem gerçek suçlular hem de siyasi tutuklulardan oluşan kamp mahkumları arasında yaygındı. Çaresizlik içinde bazıları yiyecek ve diğer malzemeleri diğerlerinden çalıyordu.
Birçok işçi yorgunluktan öldü, diğerleri ise kamp gardiyanları tarafından fiziksel olarak saldırıya uğradı veya vuruldu. Tarihçiler, toplam Gulag cezaevi nüfusunun en az yüzde 10'unun her yıl öldürüldüğü konusunda eminler.
Gulag şartları ve tahliye
Gulag'daki mahkumlara hapis cezası veriliyor ve bu süre boyunca hayatta kalmayı başardıklarında kamptan ayrılmalarına izin veriliyordu. Örneğin, hain olduğundan şüphelenilen aile fertleri en az beş ila sekiz yıl çalışma cezası alacaktır.
Eğer son derece sıkı çalışıp ve kotalarını aşanlar olursa, bu mahkumlar erken tahliye için uygun hale geliyordu.
1934 ve 1953 arasında, her yıl yaklaşık 150.000 ila 500.000 kişi Gulag kamplarından ölmeden ayrılabildi.
Gulag sisteminin sonu
Gulag, 1953'te Stalin'in ölümünden hemen sonra çözülmeye başladı. Birkaç gün içinde milyonlarca mahkum serbest bırakıldı.
Stalin'in halefi Nikita Kruşçev, kampların, tasfiyelerin ve Stalin'in politikalarının çoğunun en katı eleştirmeni haline geldi.
Ancak kamplar tamamen ortadan kalkmış değildi. Bazıları 1970 ve 1980'lerde suçlular, demokratik eylemciler ve Sovyet karşıtı milliyetçiler için yalnızca hapishane olarak yeniden yapılandırıldı.
Gulag kurbanlarının torunu olan Sovyet lideri Mikhail Gorbaçov, 1987 yılına kadar kampları tamamen ortadan kaldırma sürecini resmi olarak başlattı.
Gulag'dan geriye kalanlar
1991'de Sovyetler Birliği'nin çöküşünden önce devlet arşivleri mühürlenmişti. O nedenle Gulag sistemindeki korkunç hikayeler gecikmeli olarak ortaya çıktı. II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'daki Holokost kamplarından farklı olarak, Gulag kamplarının filmi veya görüntüleri halka açık değildi.
1973 yılında, The Gulag Archipelago kitabı Rus tarihçi ve kamptan kurtulan Aleksandr Soljenitsin tarafından yayınlandı (o sırada Sovyetler Birliği'nde sadece birkaç yerde gizli kopyası mevcuttu). Bu etkileyici kitap, Gulag sisteminin zulmünü ve mahkumların ve ailelerinin yaşamları üzerindeki etkisini detaylıca anlatıyordu.
Soljenitsin 1970'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı; 1974'te Sovyetler Birliği'nden kovuldu, ancak 1994'te Rusya'ya döndü.
Gulag ucuz işgücü sistemini oluşturmasına rağmen, tarihçilerin çoğu kampların aslında Sovyet ekonomisine önemli bir katkıda bulunmadığı konusunda hemfikir. Araştırmacılar, yeterli yiyecek ve modern aletler olmadan işçilerin önemli sonuçlar elde etme konusunda donanımlı olmadığına inanıyorlar.
Gulag'ın karanlık tarihi nesiller boyu Rusları yaralı ve hasarlı şekilde bıraktı. Bugün bile, hayatta kalan bazı kişiler olayları anlatma konusunda hala tedirginler.