II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'nda Savaşan Yahudiler

Nazi Almanyası'nda bir Yahudi için en güvenli her zaman tavan arası olmak zorunda değildi. Hangi birim olursa olsun, üniforma giymek bir zırhın ya da görünmezliğin içine girmek gibiydi.

Adolf Hitler'in ordusunda savaşan Yahudi erkeklerin bazıları askere alınmıştı. Diğerleri ise babaları, dedeleri ve amcaları I. Dünya Savaşı'nda İmparatorluk Ordusu'nda görev yapmış vatanseverlerdi. Hayatta kalanlardan biri kendisini önce Alman, sonra Yahudi olarak tanımlıyordu. Yahudilerin Üçüncü Reich'ın ilk günlerinde Almanya'ya olan bağlılıkları tarihin en büyük karşılıksız aşk hikayelerinden biridir.

Avrupa kökenli bir Yahudi için Almanya, 1930'lu ve 1940'lı yıllarda vatan olarak kabul edilebilecek en son yerdi. 1935 yılına gelindiğinde Adolf Hitler ve Nazi hükümeti Nürnberg Yasaları ile üstünlüklerini tesis etmişti. O dönemde Almanya'da kabul edilen bir dizi düzenleme, Yahudi vatandaşların Alman kökenli herhangi biriyle evlenmesini veya ilişki kurmasını yasaklıyordu. Bu gibi yasalar, Yahudi halkı için uzun ve acımasız bir zulüm döneminin başlangıcıydı.

Hitler'in ırksal meselelerle, özellikle de "etnik saflık" idealinin ve üstün bir Ari ırkın varlığının desteklenmesiyle meşgul olduğu iyi belgelenmiştir. Planlarını gerçekleştirmeye o kadar kararlıydı ki II. Dünya Savaşı'nı başlattı. Milyonlarca Yahudi ve "istenmeyen" olarak görülen diğer bireyler Gestapo ve Alman Wehrmacht'ı gibi polis teşkilatları tarafından zulme uğradı, işkence gördü ve öldürüldü. Nazilerin Yahudi toplumunu yok etme takıntısı göz önüne alındığında, Alman silahlı kuvvetlerinin önemli bir yüzdesinin Yahudilerin soyundan geldiğini öğrenmek pek çok insanı şaşırtacaktır.

Alman ordusunda nasıl ve neden yer aldılar?

Helmuth Wilberg
Yahudi kökenli bir Alman subayı olan Helmuth Wilberg, II. Dünya Savaşı sırasında Luftwaffe'nin son generaliydi.

Yahudi kökenli birinin, kendilerine karşı bu kadar açık bir şekilde ayrımcılık yapan bir orduya nasıl katılabildiği de sorulabilir. Bu adamlardan bazıları askere alınmış olabilirken, diğerleri gönüllü olarak kaydolmuştur. Bu eylem için çok çeşitli olası motivasyonlar vardı. Bazı insanlar ulusal görevlerini dini inançlarının üstünde tutuyordu. Diğerleri ise sadece kültürel olarak Yahudi oldukları ya da bu dine mensup olmadıkları için kendilerini Yahudi olarak görmüyorlardı. Bazıları da uzun vadede kendilerine ve ailelerine yardımcı olacağı umuduyla orduya katılmış olabilir.

Alman silahlı kuvvetlerine katılan birçok kişi soylarını gizlemeye özen göstermiştir. Ancak aralarında, diğerleri onları terk ettikten sonra bile, dua etmek gibi dini inançlarını ve uygulamalarını sürdürenler de vardı. Bu çok riskli bir hareketti çünkü Yahudi kökenli olduğunuzun bilinmesinin sonuçları ölümcül olabilirdi.

Birçoğunun Yahudi soyu vardı

Silahlı kuvvetlere katılan Yahudi kökenli olduğu düşünülen bu kadar çok kişinin olması şok edicidir. Akademisyen Bryan Rigg yıllar önce Los Angeles Times'a şunları söylemişti: "Binlerce Yahudi kökenli erkek ve Nazilerin 'tam Yahudi' olarak adlandırdığı yüzlerce kişi Hitler'in bilgisi dahilinde orduda görev yaptı. Naziler bu adamların hizmet etmesine izin verdi ama aynı zamanda ailelerini de yok etti." Bazıları, şaşırtıcı bir şekilde, yüksek komuta kademelerine kadar yükseldi. En şok edici kısım ise Hitler'in bu kişilerin etnik kökenlerinin farkında olmasına rağmen yine de hizmet etmelerine izin vermiş olmasıdır.

Birçoğunun hizmet etmesine izin verilmiş ve bazıları yüksek makamlara yükselmiş olsa da, bu onların güvenliğini garanti etmiyordu. Hitler'in Almanya vizyonunu ilerletmeye çalışırken sevdiklerinin çoğu öldürülüyordu. Alman hükümeti 1940 yılı gibi erken bir tarihte, Yahudi soyundan gelen her türlü unsurun silahlı kuvvetlerden temizlenmesi için bir emir yayınladı. Ancak Hitler, soyağaçlarına dayanarak bu kişilerden bazıları için istisnalar yaptı. Bazıları içinse kader bu kadar merhametli değildi ve Üçüncü Reich'a hizmetleri tarihin genellikle unutulan bir parçasıdır.