Haritacılığın ilk zamanlarında yapılmış en önemli haritaları keşfedin. Eski haritalar binlerce yıldır insanlık tarihinin parçasıydı ve köklerinin MÖ 16.500'e kadar uzandığı söylenir. Bununla birlikte bilinen en eski haritaya yaklaşık MÖ 2300'den kalma Babil kil tabletinde rastlanır. İlk dünya haritaları ise 16. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Belçikalı Gerardus Mercator 16. yüzyılın ortalarında önde gelen bir haritacıydı. Diğerlerinden çok daha doğru bir matematiğe dayanan bir haritalama projeksiyonu geliştirdi. Bu projeksiyona dayanarak 1569'da bir dünya haritası yayımladı.
En eski ve ünlü haritalar
İnsanlar binlerce yıldır harita yapıyor ve kartografya tarihi (harita yapımı) antik mağara resimlerine kadar izlenebilir. Bu ilk haritalar yıldızları tasvir ediyordu ve takımyıldızların o zaman nasıl göründüğünü gösteriyordu. İnsanlar dünya hakkında daha fazla bilgi topladıkça bilinen dünyanın ilk haritaları ortaya çıkmaya başladı. Antik Yunanlılar coğrafyayı geliştirmekten ve o dönemde dünya ve insanlar hakkında yeni olan şeyleri kapsamlı şekilde tanımlamaktan sorumlular. Bu haritaların çoğunun kopyaları bulunmamakla birlikte Yunanlıların tuttuğu ayrıntılı notlar sayesinde yeniden inşa edildiler.
Babil Dünya Haritası
Tarihin bilinen en eski dünya haritası, MÖ 600 civarında bir zamanlar Babil antik kentinde kil tabletlere çizildi. Yıldız şeklindeki harita yalnızca 13 cm x 7 cm boyutundadır ve dünyayı bir okyanus veya "acı nehir" ile çevrili düz bir disk olarak gösterir. Babil ve Fırat Nehri merkezde bir çift dikdörtgen olarak tasvir edilirken, komşu Asur ve Susa şehirleri küçük, dairesel şekilde gösterilir.
Diskin dışında, "kuşların uçuşunun ötesinde" ve "güneşin görülemeyeceği yer" gibi gizemli isimlerle uzaktaki adaları tasvir eden üçgenler bulunur. Eşlik eden çivi yazısı metninde bu bilinmeyen toprakların mitolojik canavarlarla dolu olduğu tanımlanır, bu da haritanın hem gerçek coğrafi özellikleri hem de Babil kozmolojisinin unsurlarını sergilediğini gösteriyor.
Batlamyus'un Coğrafya'sı
Haritacılık biliminin birçok unsurunun kökenleri sıkça Batlamyus olarak bilinen Yunan bilim adamı Claudius Ptolemaeus'un çalışmalarına kadar izlenebilir. MS 150 civarında sekiz ciltlik bir ders kitabı olan "Coğrafya"yı üretti. İçinde matematiksel ilkeleri kullanarak hazırlanmış bazı ilk haritalar vardı. Yalnız Batlamyus'un kitabında birkaç önemli hata bulunur. Örneğin Hint Okyanusu bir deniz olarak tasvir edilir. Yine de genişliği ve detayı ile dikkat çekicidir.
8.000'den fazla farklı yer adının yanı sıra İzlanda ve Kore gibi çok uzak yerlere referanslar yapılır ve bunların tümü geometrik enlem ve boylam noktalarına göre çizilmiştir. Ne yazık ki Batlamyus'un çizdiği hiçbir harita günümüze ulaşmadı. Atlası bin yıldan fazla bir süre önce ortadan kaybolmuş görünüyor ve Bizans bilim adamları 13. yüzyıla kadar onun koordinatlarını kullanarak harita projeksiyonu yapmaya başladılar.
Tabula Peutingeriana
Tüm yolların Roma'ya çıktığı günlerde Peutinger Haritası imparatorluğun ulaşım ağına dair kullanışlı bir rehber görevi görürdü. Garip şekilli harita 7 metre uzunluğunda ve sadece 30 cm genişliğindedir ve Batı Avrupa'dan Orta Doğu'ya uzanan 100.000 km'den uzun Roma yolunun seyrini tasvir eder. Ek bir bölümde ayrıca Hindistan, Sri Lanka ve Asya'nın diğer kısımlarını gösterir.
Modern seyahat rehberi görevi gören harita 500'den fazla şehrin konumunun yanı sıra ara istasyon, tapınak, orman, nehir ve hatta kaplıcalar gibi 3.500 diğer noktayı içerir. İlk Peutinger haritası muhtemelen MS 4. yüzyılda tamamlandı ancak bugün var olan sürüm 13. yüzyıldan kalma bir kopyadır. Adını haritayı 1500'lerin başında sahiplenen Alman bilim adamı Konrad Peutinger'den aldı.
Tabula Rogeriana
Ünlü Müslüman bilgin Muhammed İdrisi MÖ 12. yüzyılda Norman Kralı II. Roger'ın sarayına davet edildi ve coğrafya üzerine bir kitap yazmasını istedi. Sonuç, daha uzun adıyla "Uzak Topraklara Keyifli Yolculuklar İçin Kılavuz" olarak bilinen "Tabula Rogeriania" oldu. Kitapta birkaç bölgesel haritanın yanı sıra, Avrasya'nın tamamını ve Afrika'nın büyük bölümünü tasvir eden bilinen dünyanın bir projeksiyonu yer alır.
Muhammed İdrisi gezginlerle yaptığı röportajlardan ve Avrupa'da yaptığı gezilerden yola çıkarak farklı bölgelerin iklimi, siyaseti ve kültürü hakkında kapsamlı veriler de paylaştı. Tabula Rogeriana birkaç yüzyıl boyunca dünyanın en doğru haritaları arasında kaldı. Ancak ilk bakışta tuhaf görünecek şekilde, İslam haritacılarının geleneğine göre Muhammed İdrisi haritayı güney en üstte olacak şekilde çizmiştir.
Da Ming Hunyi Tu
Uzak Doğu'dan günümüze ulaşan en eski dünya haritalarından biri olan Çin'deki Da Ming Hun Yi Tu veya "Ming İmparatorluğunun Birleştirilmiş Haritası" 1389 gibi erken bir tarihte ipek üzerine çizilmişti. Harita, Japonya'dan Atlantik'e kadar tüm Avrasya kıtasını kapsıyor ve okyanus ve sıradağlar, nehirler ve idari merkezleri içeriyor.
Haritanın çeşitli kara kütlelerinin boyutunu farklı göstermesi özellikle dikkat çekicidir. Anakara Çin haritanın ortasında bir monolit gibi dururken, Japonya ve Kore Hindistan'dan çok daha büyüktür. Afrika kıtası ise merkezinde dev bir göl gibi görünen nispeten küçük bir yarımada olarak tasvir edilir. Bu özelliklere rağmen Da Ming Hun Yi Tu, Afrika'yı etrafından dolaşılabilen bir güney ucuyla gösteren ilk haritadır.
Cantino Haritası
Cantino Planisphere bir zamanlar bir kartografi hırsızlığına sahne oldu. 1502'de bir İtalyan dükü, Alberto Cantino adında bir ajanı görevlendirerek Portekiz Krallığı'nın coğrafi keşiflerinin haritasını ele geçirmesini söyledi. Portekiz, kaşifleri tarafından bulunan yeni toprakların yerlerini sıkı sıkıya korumasıyla ünlüydü.
Ajan Cantino görevinde başarılı oldu ve Portekiz'den kaçırdığı harita o zamandan beri ünlendi. Yalnızca Afrika, Hindistan ve Avrupa'yı benzeri görülmemiş ayrıntıyla tasvir etmiyor aynı zamanda Portekiz'in Güney Amerika'da ele geçirdiği "Yeni Dünya" bölgelerinin kıyılarını gösteren bilinen en eski haritalardan biridir. Haritada Brezilya'nın kuzeyinde küçük bir kara kütlesi grubu da var ve Küba, Hispaniola ve Amerika'nın Doğu Kıyısı gibi görünüyor.
Waldseemüller Dünya Haritası
Martin Waldseemüller tarihte bilinen bir isim değildir ancak bilinir olmayı hak ediyor. Bu ileri görüşlü haritacı Amerika kıtalarına bugünkü isimlerinin verilmesini sağladı. Alman haritacı 1507'de Yeni Dünya'yı batı tarafında Pasifik Okyanusu'nun yer aldığı ayrı bir kara kütlesi olarak tasvir eden tarihteki ilk haritayı üretti. Ayrık kıta teorisini ilk olarak öne süren İtalyan denizci Amerigo Vespucci'nin onuruna Waldseemüller ve iş arkadaşı Matthias Ringmann bu yeni Batı Yarımküre bölgelerini "Amerika" olarak adlandırdılar.
Waldseemüller haritası o zamandan bugüne "Amerika'nın doğum belgesi" olarak anılır. Ancak aynı zamanda tüm zamanların en pahalı dünya haritası olma özelliğini de taşıyor. Hayattaki tek kopyası 2003 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından 10 milyon dolara satın aldı.
Merkatör Projeksiyonu
Bir zamanlar dünyanın dört bir yanındaki okul sınıflarında kullanılan ünlü Merkatör projeksiyonu önemli tartışmalara konu olmuştur. Flaman haritacı Gerardus Mercator bu harita stilini ilk olarak 1569'da küresel Dünya'yı düz, dikdörtgen bir yüzey üzerinde göstermenin yolu olarak düşündü. Ekvatordan uzaklaştıkça aralarındaki boşluğun açıldığı enlem paralelliğine sahip bir dünya haritası çizdi. Bu özellik Merkatör projeksiyonunu denizciler için paha biçilmez hale getirdi çünkü sabit bir pusula yönünde yelken açmak için kullanabiliyordu. Ancak bu durum farklı kara kütlelerinin göreceli boyutunun büyük ölçüde bozulmuş olduğu anlamına da geliyordu.
Grönland ve diğer kutup bölgeleri gerçekte olduğundan çok daha büyük görünürken, Afrika ve Güney Amerika gibi ekvatoral kara kütleleri büyük ölçüde daraltılmıştı. Yine de Merkatör projeksiyonu 20. yüzyıla kadar önemli bir atlas olarak kaldı. O tarihlerde eleştirmenler artık yanlış olduğunu ilan etmeye başladılar. Bugün dahi hala seyir haritası olarak kullanılabiliyor ancak artık yerini Robinson ve Winkel Tripel projeksiyonları gibi daha modern, oval şekilli haritalara bıraktı.