Bugün 400 yıldan uzun bir süre önce geliştirilen Gregoryen takvimi, dünyada en yaygın kullanılan takvimdir. 0 yılını tanımlamak için İsa'nın yaşamını kullanır. Aslında 0 yılı yoktur; takvim doğrudan MÖ 1'den MS 1'e gider ve bu da yıl hesaplama sürecini karmaşıklaştırır. Çoğu bilgin İsa'nın MÖ 6 ile 4 (İsa'dan önce) arasında doğduğuna ve MS 30 ile 36 arasında öldüğüne (Milattan Sonra için kullanılan AD veya Anno Domini, Latince "efendinin yılıyla" anlamına gelir) inanır. Peki aslında milat kavramı olmasaydı bugün kaç yılında olurduk?
Takvimi dini etkiden çıkarmak
Akademisyenler son zamanlarda BC'yi (MÖ) BCE'ye (Bilinen Dönemden Önce) ve AD'yi CE'ye (Bilinen Dönem) değiştirerek takvimi daha laik ve kapsayıcı hale getirmek için Hristiyanlıktan ayırmaya çalıştılar. Ancak yüzeyseldir ve İsa'nın yaşamı etrafına kurulmuş bir takvimi kullandığımız gerçeğini değiştirmez. AD ve BC yerine BCE ve CE demek takvim sisteminin dini kökenini değiştirmiyor, yalnızca tarihsel bağlamını gizliyor. Peki ne yapmalı? Takvimi, insanlığın zaman çizelgesini daha iyi yansıtacak bir sayıya getirebilir miyiz?
İnsan uygarlığını temsil eden bir takvim
Yapılabilecek en doğru şey insan uygarlığının tamamını temsil eden bir takvim zamanı geliştirmek olacak. Bunun için başlangıç noktası alabileceğimiz birçok tarihi olay ve bilimsel bulgu var. Yılları ölçmedeki şu anki yöntemimize göre Jül Sezar eksi 44 yılında öldü. Antik Mısır uygarlığı eksi 3.100'den eksi 332'ye dek sürdü. Stonehenge'in inşası eksi 3.100'de başladı ve Tevrat'taki öyküler ilk kez eksi 500'de derlenip yazıldı. Neden tüm bu büyük olayları ve insanlık tarihinin dönemlerini ölçeğin pozitif tarafına yerleştiren bir 0 yılı seçmiyoruz?
İtalyan-Amerikalı bilim adamı ve tarihçi Cesare Emiliani'nin 1993'te önerdiği şey tam olarak buydu. Ortaya çıktığımız ve çevremizdeki dünyayı (bu gezegendeki) hiçbir türün yapmadığı biçimde şekillendirdiğimiz zamandan başlayarak insan uygarlığının tamamını temsil eden bir takvim kurabiliriz. Jeolog olarak Emiliani'nin çözümü kabaca 12.000 yıl önce başlayan Holosen çağını kullanmak oldu. Yani şu anda içinde olduğumuz jeolojik çağ. Holosen eşsiz bir çağdır çünkü insanlığın geç ve Taş Devri sonrası tarihi ile örtüşür.
Yaklaşık 12.000 yıl önce ve mevcut takvimimize göre eksi 10.000 civarında, tarihteki ilk büyük ölçekli yapı olduğuna inanılan bir bina tamamlandı: Göbekli Tepe. Türkiye'deki bu yapının insanlığın inşa ettiği ilk tapınaklardan olduğu düşünülür. Göbekli Tepe taştan inşa edilmesine rağmen o denli karmaşık yapılıdır ki, o zamanki insanların yapabileceğini düşünmediğimiz bir yaratıcılık ve işbirliğini yansıtır. 2.000 yıl kullanımda kalan bu antik tapınak tarımdan yaklaşık 500 yıl önceye dayanıyor ve en insani özelliklerimizden bazılarını sergiliyor: Sanatsal hayvan ve ertingü canavar oymaları, inançlarımızı uygulamak için bir toplanma yeri ve çevremizdeki dünyayı ihtiyaçlarımıza göre şekillendirme yeteneğimiz.
1996 yılında ortaya çıkarılan Göbekli Tepe'nin keşfinden yola çıkarak takvimimizi insanlık tarihini daha eksiksiz biçimde temsil edecek şekilde değiştirebiliriz. Mevcut tarihimize 10.000 yıl eklediğinizde milat kavramı olmadan bugünkü zamanı en zarif ve doğru biçimde yansıtmanın yolunu bulmuş oluyoruz. Bu yeni takvimde 0 yılını Göbekli Tepe'nin inşasına ve Holosen çağının başlangıcına denk getirmiş oluyoruz. Emiliani'nin 1993'te önerdiği takvim değişikliği de böyleydi. Emiliani'nin verdiği adla bu Holosen Takvimi ile Jül Sezar 9.956'da ölecek, Antik Mısırlılar 6.900'den 9.668'e dek var olacak, Stonehenge'in yapımı 6.900'de başlayacak ve Tevrat 9.500 civarında yazılacak ve Türkiye 11.923'te kurulacak.
Artık 12.022 yılında yaşamaya başlayalım ve böylece insanlık çağının %80'ini takvimin negatif yıllarına iterek gözden düşürmeyelim. Tarihe yeni sayılarla bakmamız kendimizi nasıl gördüğümüzü tümüyle değiştirebilir.