Milat kavramı (MÖ, MS) ne zaman ve nasıl kullanıldı?

Herkes Milattan Önce ve Milattan Sonra kavramlarını kullanır ancak çok azı gerçekten nereden geldiğini bilir. Miladi takvim bugün tarihlerin ölçülmesi için kullanılan küresel bir standart. Batı Hıristiyan geleneğinden gelmesine rağmen kullanımı tüm dünyaya yayıldı ve artık dini, kültürel ve dilsel sınırları aştı. Bilindiği gibi Miladi takvim (veya Gregoryen takvimi) İsa peygamberin varsayılan doğum tarihine dayanıyor. Yıllar bu olaydan devam edilerek sayılıp önüne MÖ, "Milattan Önce" veya MS, "Milattan Sonra" ekleniyor. Arapça "Milat" sözcüğü "doğum günü" demektir. Peki tarihte milat kavramı ne zaman ve kim tarafından kullanılmaya başlandı?

Tarihte milat kavramının kökeni

Yılları İsa peygamberin doğumundan itibaren sayma fikri ilk olarak 525 yılında Hıristiyan bir keşiş olan Dionysius Exiguus tarafından önerildi. Jülyen takvimi (Jül Sezar MÖ 46'da kabul etti) ve Gregoryen takvimlerine göre standartlaştırılan sistem, sonraki yüzyıllarda Avrupa'ya ve Hıristiyan dünyasına yayıldı. MS'nin Latincesi olan AD, "Lordun yılında" anlamına gelen Anno Domini demekken, MÖ'nin İngilizcesi olan BC "Mesih'ten önce" anlamına gelen Before Christ'tir.

Halen kullanımda olan İbrani takvimi, kutsal metinlerdeki olaylar aracılığıyla hesaplandığı şekliyle dünyanın tahmini yaratılış zamanını baz alıyor ve ona Anno Mundi ("dünya yılında") olarak bilinen konsepte dayanıyor. Mezopotamya ve Mısır gibi antik uygarlıklar ise takvimlerini tanrılar tarafından belirlenen mevsim döngülerine veya kralların hükümdarlık dönemlerine dayandırdılar. Örneğin Mezopotamya'da bir olay "Kral Shulgi'nin saltanatından beş yıl sonra" ve Mısır'da ise "o ismi taşıyan ikinci kişi olan son Opet Ramesses Festivali'nden üç yıl sonra" olarak tarihlenir veya "Kadeş'te zafer kazanan Ramesses'in saltanatının 10. yılında" denirdi. Bu tarihleme yöntemi, yıllarını farklı dönemlerden üç farklı sisteme göre sayan Romalılar tarafından sürdürüldü: Konsolosların iktidarda olduğu Roma'nın kuruluşundan ve imparatorların hüküm sürdüğü dönemden.

Jül Sezar (MÖ 100-44) takvimi yeniden düzenledi ve hükümdarlığı sırasında (MÖ 49-44) ayları yeniden adlandırdı. Bu takvim, Papa XIII. Gregorian'ın günümüzde hala kullanımda olan Gregoryen Takvimi'ni çıkardığı MS 1582'ye kadar düzenli revizyonlarla kullanımda kaldı. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde hem Anno Mundi hem de Roma takvimi kullanılıyordu ve Dionysius isimli keşiş İskenderiye'deki etki sahibi Hristiyan kilisenin Hıristiyanları öldürmüş Roma İmparatoru Diocletianus'dan (MS 284) itibaren takvimi saymasından rahatsız olup Anno Domini kavramı ile ortaya çıkmıştır.

Yüzyıllar sonra artık tarihin ifade edilişinde Hıristiyan etkisini atmak ve dini tarafsızlığı yakalamak isteyenler BC ve AD yerine CE ve BCE'yi geliştirdiler. "(Common) Current Era" demek olan CE "mevcut çağ" ve başına "Before" getirilen BCE ise "mevcut çağdan önce" anlamına gelir. Bu kısaltmaların tarihi elbette BC ve AD'den daha yeni ve en azından 1700'lerin başından beri kullanılıyor (ilk örneği Almanca'da görüldü). Özellikle 100 yıldan uzun süre önce başta Yahudi akademisyenler tarafından benimsendi. 20. yüzyılın sonlarında ise daha yaygın hale geldi ve bugün bilim ve akademi başta olmak üzere birçok alanda artık BC/AD'nin yerine kullanılıyor.

MÖ/MS aslında hatalı mı?

Yahudi akademisyenler dini görüşleri gerekçesiyle kendi tarih kısaltmalarını geliştirse de milat sisteminin objektif olarak yanlış olduğunu ifade edenler var. İsa'nın gerçek doğumunun MS 1'den en az iki ve en fazla altı yıl önce meydana geldiği bugün yaygın olarak kabul ediliyor ve bu yüzden yılların İsa'nın hatalı doğum tarihiyle ifade edilmesinin küçük bir farkla da olsa yanıltıcı olduğu söylenebilir. Yine de MÖ ve MS'nin kullanımı artık dini boyutu aşmış durumda.