Xavier Landreau ve diğer araştırmacılar tarafından yürütülen yeni bir çalışma, ilk Mısır piramidi olan Sakkara'daki Zoser ( Piramidi'nin inşası hakkında yenilikçi bir teori sunarak, inşaat sürecinde önemli bir araç olarak hidrolik bir sistemin kullanılmasını önerdi.
Yazarları tarafından Research Gate'e yüklenen makale, Sakkara bölgesinin coğrafyası, hidrolojisi ve arkeolojisinin ayrıntılı bir analizine dayanıyor ve antik Mısırlıların piramidin inşası sırasında büyük taş blokları kaldırmak için hidrolik güç kullanmış olabileceklerine dair kanıtları ortaya koyuyor.
Araştırma, Sakkara'nın hidrolojik ağının kapsamlı bir analiziyle başlıyor. Yazarlar, piramit alanının stratejik olarak Gisr el-Mudir olarak bilinen ünlü yapının batısındaki bir su havzasında yer aldığını tespit ediyor. Yaklaşık 15 km²'lik bir alana yayılan bu havza, bir zamanlar Wadi Taflah olarak bilinen Nil'in bir kolu olan Bahr Bela Ma Nehri'nin bir bölümünü oluşturan yaklaşık 400 km²'lik daha büyük bir havzaya bağlanmış olabilir.
Sakkara'nın erken gelişiminde önemli bir yapısal unsur olan Wadi Abusir de çalışmada potansiyel bir su kaynağı olarak belirtilmektedir. Analize göre, Wadi Abusir, Zoser kompleksinin batısında yer alan ve Yukarı Abusir Gölü olarak adlandırılan geçici bir gölü beslemiş olabilir. Bu geçici göl, Unas'ın hidrolojik koridoru ve Zoser kompleksini çevreleyen "Kuru Hendek" ile bağlantılı olabilir, navigasyonu ve malzemelerin taşınmasını kolaylaştırabilirdi.
Çalışmanın en ilginç bulgularından biri de Sakkara'da son derece gelişmiş bir su yönetim sisteminin keşfedilmiş olmasıdır. Bu sistem, Gisr el-Mudir kontrol barajını ve "Derin Hendek" olarak bilinen bir su arıtma sistemini içermektedir. Bir kanalla birbirine bağlanan bir dizi kaya oyma bölmeden oluşan Derin Hendek, bir çökeltme havuzu, bir tutma havuzu ve bir arıtma sistemi içeren modern bir su arıtma sistemiyle karşılaştırılabilir.
Çalışmanın özü, antik Mısırlıların Zoser'in Basamaklı Piramidi'nin inşasına yardımcı olmak için hidrolik bir kaldırma mekanizması kullandıkları hipotezidir. Yazarlara göre piramidin iç mimarisi, Mısır mühendislik tarihinde daha önce hiç belgelenmemiş bir teknik olan hidrolik kaldırma cihazıyla uyumludur. Araştırmacılar, antik mimarların, inşaat bloklarını hareket ettirmek için su basıncını kullanarak, bir volkana benzer şekilde taşları piramidin içinden kaldırmış olabileceklerini öne sürüyor.
Araştırma, bu konsepti açıklayan basit bir mekanik model sunmakta, su tüketimini ve yük kapasitesini değerlendirmektedir. Eski Krallık döneminde Wadi Taflah havzasının su kaynaklarına ilişkin tahminlere dayanan modelin sonuçları, mevcut suyun büyüklüğünün piramidin inşaat ihtiyaçlarıyla uyumlu olduğunu göstermektedir.
Araştırmacılar hipotezlerini desteklemek için, gelişmiş CBS (Coğrafi Bilgi Sistemi) teknolojisini kullanarak yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri ve dijital yükseklik modellerinin kapsamlı bir analizini yaptılar. Bu yaklaşım, Abusir'in paleohidrolojik ağının Zoser inşaat projesi üzerindeki etkisini belirlemelerini sağlayarak, antik Mısırlıların mimari hedefleri için doğal peyzajı nasıl kullanmış olabileceklerinin görsel bir temsilini sundu.
Ayrıca, piramidin inşası sırasında su tüketimini, kaldırma döngülerini ve kuyu dolumunu incelemek için sayısal modelleme yapılmıştır. Sonuçlar, piramidin ilk katmanlarının yükseltilmesinin, başlangıçtaki sınırlı yükseklik kazancı nedeniyle orta yükseklikteki katmanlardan önemli ölçüde daha az su gerektirdiğini göstermiştir.
Araştırmacılara göre, 62,5 metrelik nihai yüksekliğine kadar bir piramit inşa etmek, 20-30 yıllık bir süre boyunca 0,6-0,9 Mm³/yıla karşılık gelen minimum 18 Mm³ hacim gerektirecektir. Bu değerler yalnızca bir başlangıç tahmini sağlamakta ve infiltrasyon ve diğer faktörlerin neden olduğu su kayıplarını hesaba katmamaktadır.
Bu çalışma, antik Mısırlıların daha önce düşünülenden çok daha önce hidrolik sistemler konusunda ileri düzeyde bilgiye sahip olduklarını göstermektedir. Araştırma, bu teknolojilerin sadece Zoser'in hükümdarlığı sırasında mı geliştirildiği yoksa daha önceden de var olup olmadıkları konusunda soru işaretleri yaratmakta ve piramidin birkaç hükümdarlık boyunca gelişen uzun vadeli bir proje olabileceğini ima etmektedir.
Makale, önerilen hidrolik sistemin çalışma dönemine ilişkin daha doğru bir anlayış elde etmek için ilgi alanlarının hem içinde hem de dışında jeolojik çalışmalar ve örnekleme analizleri yapmanın önemini vurgulayarak sona ermektedir.
Mısır piramitlerinin inşasını anlamaya yönelik bu yeni yaklaşım, hidrolik teknolojilerin diğer antik yapılarda kullanımına ilişkin gelecekteki araştırmalara kapı açmaktadır. Ayrıca, diğer antik uygarlıkların da benzer teknikler kullanmış olabileceği ihtimalini gündeme getirmektedir.