Doğu Afrika'da Tanzanya'da üç buçuk milyon yıldan fazla bir süre önce garip bir canlı iki ayağı üzerinde ıslak volkanik kül yatağında ayak izleri bırakarak yürüdü. Küçük, maymunsu bir yüze ve uzun kollara sahipti. Bıraktığı izlerse kesinlikle insana benzer, kumsalda ıslak kuma bırakılan izler gibi. Şans dolu bir olaylar zinciri sayesinde bu ayak izleri bugün Tanzanya'da Laetoli adlı bir yerde fosilleşti. İzler 1978'de bilim adamları tarafından keşfedildiklerinde türümüzün tarihine dair tüm bildiklerimizde devrim yarattı. İzleri antropolog Mary Leakey liderliğinde bulan araştırmacılar onları 3,6 milyon yıl öncesine tarihlendirdiler. İddialı bir tarihti çünkü insanın evrimine dair uzun süredir devam eden düşüncelerle çelişiyordu.
İki Ayak Üstünde Yürümenin Anatomisi
İnsan evrimine dair geleneksel görüş ayağa kalkmadan daha önce akıllı olduğumuz yönündeydi. Yani bizi insan yapan ilk şeyin iki ayak üzerinde yürümek gibi insani özelliklerden önce büyük bir beyin geliştirmemizdi. Ancak ayak izlerinin olduğu aynı tortu tabakasındaki fosillere bakıldığında bu izler Australopithecus afarensis adlı bir insan atası türüne aittir ve bu canlının küçük bir beyni vardı; yaklaşık bir şempanze kadar. Yani bu ayak izleri soyumuzu diğerlerinden ilk ayıran etkenin zeki olmak olmadığını kanıtlar. Peki Australopithecus'u 3,6 milyon yıl önce dik yürümeye iten şey neydi? Bu hareket tarzına hangi türler öncülük etti? İlk iki ayaklı yürüyen kimdi?
İnsan atalarının iki ayak üzerinde nasıl yürümeye başladığının kökenlerine ulaşmak için kendi iskelet anatomimize göz atabiliriz. Başımız omurgamızın üzerinde dengededir ve omurilik beyin sapına arkadan değil, kafatasının tabanından bağlıdır. Omurgada gövdeyi kalçaların üzerine konumlandıran eğriler bulunur. Pelvis, kalça kemiklerinin yanlara doğru kıvrıldığı kase biçimindedir. Bu arada uyluk kemikleri kalçalardan içe açı yapar ve dizleri vücudun ortasına yaklaştırır. Ayaklarımız yaşayan maymun kuzenlerimizin ayaklarından farklıdır.
Kalkaneus adı verilen büyük bir topuk kemiğimiz, ayaklarda kemerler ve hepsi aynı çizgide olan ayak başparmağı veya halluks ile kısa ayak parmaklarımız var. Bunlarla bir ağaç dalına tutunamayız. Tüm bu özellikler, özellikle pelvis ve ayaklardakiler bipedalizm yani iki ayak üzerinde yürüme uyarlamalarıdır. Dört ayak üzerinde yürüyen bir şempanzeden daha az enerjiyle hareket etmemizi sağlıyor. Ancak birdenbire tüm bu özelliklerle ortaya çıkan tek bir insan atası türü yoktur. Fosiller genellikle parça parçadır, dolayısıyla antropologlar hala bu geçişin nasıl olduğunu ve hangi özelliklerin önce geliştiğini araştırıyor. Bu bulmacaya ek, dik yürüdüğü keşfedilen bir türün hala ağaca tırmanıp tırmanmadığını veya yalnızca yerde yaşadığını anlamak zordur.
İki Ayak Üstünde Yürüyen İlk İnsan Atası
Öyleyse iki ayağı üzerinde ilk insan atası kimdi? Tanzanya, Laetoli'deki Australopithecus afarensis'ten geçmişe gidersek, dik yürüyen ilk insan atasının Australopithecus anamensis olması olasıdır. 4,2 ila 3,9 milyon yıl önce Doğu Afrika'da yaşadı. Bu türden bulunan iki bacak kemiği iki ayağı üzerinde yürüdüğünü gösterir. Bunlardan biri kısmi femur veya uyluk kemiğidir. Australopithecus afarensis'in uyluk kemiğine çok benzer ama daha büyüktür. Elde çok daha fazla Australopithecus afarensis iskeleti bulunduğundan, onun bipedal yani iki ayağı üzerinde yürüdüğüne şüphe yok. Bu nedenle anamensis'in uyluk kemiği de iki ayak üzerinde yürüyen birine ait.
Bu türdeki iki ayakla yürümeye dair en iyi kanıt kaval kemiğinden geliyor. 1994'te Kenya'da kazı yapan paleoantropologlar diz ve ayak bileği eklemlerini oluşturan kaval kemiğinin hem üst hem de alt uçlarını buldu. Daha sonra bu kemikleri insan ve şempanzeyle karşılaştırdı. Çünkü insanlarda kaval kemiği ayak bileğinden yukarı doğru gelir ve dik durmada daha iyidir. Ancak şempanzelerde kaval kemiği çapraz olarak dışa meyillidir ve parmak eklemiyle yürüme tarzına daha uygundur. Kenya'dan gelen kemiklerinse bir insanınki gibi düz olduğu ortaya çıktı. Yani uzmanlar Australopithecus anamensis'in iki ayağı üzerinde yürüdüğünü düşünür.
Şimdi zamanda daha geriye giderek 4,4 milyon yıl önce Etiyopya'da yaşamış bir başka antik insan atası olan Ardipithecus ramidus'a bakalım. Bu tür en iyi kısmi dişi iskeletiyle biliniyor. 2009'daki keşfi çok ses getirdi ve adı Ardi konuldu. Ardi, 1,2 metre boyuyla küçüktür ve çevresinde bulunan hayvan fosillerine göre ormanda yaşıyordu. Ardi'nin modern maymunlarda olduğu gibi ters çevrilebilir bir baş parmağı vardır ancak korunmuş ayak kemikleri, yaşayan maymunlarda olduğu gibi kavrama özelliğine işaret etmez. Ayağı kaldıraç gibi çalışarak onu insanların ve Eski Dünya maymunlarının ayakları gibi ileri taşıyordu.
Ardi'nin iskeletinde sıra dışı ayağının yanı sıra pelvis de (kalça kemiği) vardır ve anatomisinin bu kısmı da benzersizdir. Ardi'nin pelvisinin tepesi biraz Australopithecus afarensis'inkine benzer. Kısa ve geniştir ve başta kaseyi andırır. Ancak Ardi'nin pelvisinin alt kısmı yani üzerine oturduğumuz kemiklerimiz şempanzeler gibi tırmanan bir maymunun pelvisine benzer. Çünkü açılı kas bağlantı noktasına sahiptir ve güçlü hamstringlere el verir. Peki bu özellikler Ardi için ne anlama geliyor? Tırmanıcı mıydı yoksa iki ayağı üstünde mi yürüdü? Bilim insanları Ardi'nin hem ustaca bir ağaca tırmanabildiğini hem de yerde iki ayağı üzerinde yürüdüğünü düşünüyor.
Ardi'den de önceki insan atalarına gidersek bazı paleoantropologların iki ayak üzerinde yürüdüğünü düşündüğü üç tür daha var. Bu üç türden biri aynı zamanda bilinen ilk hominindir. Hominin, bize şempanzelerden daha yakın olan beçinlere deniyor. Yani homininin içinde biz ve şempanzeler ile insanların son ortak atasından sonra var olan tüm soyu tükenmiş akrabalarımız var. Bu üç potansiyel ilk hominine dair az fosil bulunduğundan anatomileri hakkında az şey biliniyor ve iki ayakları üstünde yürüyüp yürümedikleri net değil.
Bu canlılardan ilki Ardipithecus kadabba denilen daha eski bir Ardipithecus türüdür. Etiyopya'nın Orta Awash bölgesinde bulundu ve 5,8 ila 5,2 milyon yıl öncesine tarihlenir. İki ayak üstünde hareket ettiğinin işareti ayak başparmağının kemiklerinden birinin eklem biçiminden geliyor. İkinci tür Orrorin tugenensis olarak adlandırılıyor. Kenya'nın merkezindeki Tugen Tepeleri'nde keşfedildi ve 6 milyon yıl yaşında. Bu türün 13 fosili var ve bunlardan ikisi kısmi femora veya uyluk kemiğidir. Bu kemikler üzerinde yapılan araştırmalar biçimlerinin sonraki australopithecine'ler ile önceki maymunlar arasında olduğunu gösterdi. Bu nedenle Orrorin'in iki ayak üstünde yürüdüğü ancak bunu bizden farklı yaptığı düşünülüyor. Son olarak iki ayaklı insan atasına dair en eski aday Sahelanthropus tchadensis'tir. Kısmi kafatası Çad'da bulundu ve yaklaşık 7 milyon yıl öncesine tarihlendi. Omuriliğin beyne bağlandığı kafatasının tabanındaki deliğin konumuna dayanarak iki ayağı üstünde yürüdüğü düşünülür. Çünkü iki ayaklılarda bu delik arkada değil, kafatasının altında yer alıyor. Ancak bunun dik yürümeye iyi bir kanıt olup olmadığı hala tartışılıyor ve bu türün başka fosili bulunamadı.
İnsan Neden İki Ayak Üzerinde Yürümeye Başladı?
Peki ilk iki ayaklı dik yürüyen insan atası kimdi? Çoğu paleoantropolog bu konuda Australopithecus anamensis'e işaret eder. Diğerleri ise Ardi veya Orrorin'i seçerler. Her şey bir ağaç tırmanıcısından dik yürümeye geçişin ne denli doğrusal olduğuna bağlı çünkü hepsi birden olmadı. Bu durum önemli bir soruyu doğuruyor: Neden iki ayak üzerinde yürümeye başladık? Bu soru bir süre "savana hipotezi" ile açıklandı. Afrika'nın iklimindeki değişikliklerin ormanların küçülmesine ve çayırların büyümesine neden olduğu ve kalan ağaç parçaları arasında iki ayak üstünde hareket etmenin kolaylaştığı öne sürüldü.
Bu düşünceden doğan teoriler de oldu: Tıpkı dik yürümenin gövdemizi güneşe dört ayak üzerinde yürümekten daha az maruz bıraktığı ve vücut ısımızı düzenlemenin kolaylaştığı gibi. Yine ellerimizin serbest kalması gelişmemizin anahtarı oldu ve Charles Darwin'in düşündüğü de buydu. Hatta şempanzeler bazen yiyecek gibi çok değerli bir şeyi taşımaları gerektiğinde hala iki ayak üzerinde yürürler. Yine yerde hareket eden bir primat için iki ayak üzerinde dik yürümek, dört ayak üzerinde yürümekten daha az enerji harcatır.
Ancak Ardi'nin ormanlık bir ortamda bulunduğu düşünüldüğünde bu bulgu savana hipotezini zorluyor. Orrorin alanının jeokimyası o zamanlar ormanlık bir alan olduğunu gösterir. Yani belki de ilk homininler iki ayakla yürümeyi ağaçları terk etmeden önce öğrendiler. Bir teoriye göre ilk kez dik durmaya başlamamız beslenirken dalların üzerinde durma davranıştan gelebilir. Bu düşünce beslenirken dallarda duran bazı canlı maymun gözlemlerine dayanıyor. Ayrıca fosil bulguları çoğunun yaşarken göğsünü dik tuttuğunu göstermiştir. Yani neden iki ayak üstünde yürümenin evrimleştiği kesin değil. Tüm memeliler arasında bunu yapan tek cins olmamız işleri çözmeyi zorlaştırır.
Söylenebilecek tek şey, biri doğrudan atamız olabilecek ilk potansiyel homininlerin iki ayak üstünde yürüme özelliklere sahip olduğudur. Günümüz maymunları gibi yerde ve ağaçlarda pek çok farklı biçimde hareket ettiler. Daha fazla fosil bulundukça daha fazla gerçek aydınlanacak. Ancak Laetoli'nin anlatacakları henüz bitmedi. 2015'te kazı yapan araştırmacılar Mary Leakey'in ekibinin 1978'de bulduğu ile aynı yönde ve hızda hareket eden iki kişinin ayak izlerini daha bulmuştur. Daha fazla çalışma ile bir gün bu insan benzeri canlının 3 milyon yıl önce o Afrika kül yatağında nasıl bizim gibi yürüdüğünü daha iyi anlayabiliriz.
İnsanın Yürümesi Hakkında Sık Sorulan Sorular
İnsanlar ne zaman iki ayak üzerinde yürümeye başladı?
Yaklaşık yedi milyon yıl önce, ilk atalarımız ağaçlara tırmanıyor ve yerdeyken dört ayak üzerinde yürüyorlardı. Beş milyon yıl öncesine gelindiğinde, atalarımız iki ayak üzerinde yürüme becerisini geliştirmişlerdi ancak yürüyüşleri bizimkinden oldukça farklıydı ve iskeletleri ağaçlara tırmanmalarına yardımcı olan bazı özellikleri koruyordu.
İlk insan yürümeyi nasıl öğrendi?
Bunlardan ilki, dik yürüyen insanların, yaşayan maymunlara benzer şekilde tüm ayağını yere düz basabilen dört bacaklı bir canlıdan evrimleştiğini öne sürüyor. İkinci teori ise evrimin, ağaçlardan çıkmadan önce ayağa kalkmayı öğrenen şempanze benzeri hayvanlardan meydana geldiğini öne sürüyor.
İki ayaklılık insan anatomisini ve fizyolojisini nasıl etkilemiştir?
İnsanlarda bipedalizmin evrimi, pelvis, omurga ve bacaklardaki değişiklikler de dahil olmak üzere anatomi ve fizyolojide çeşitli adaptasyonlara yol açmıştır. Bu adaptasyonlar daha verimli yürüme ve koşmaya, dayanıklılığın artmasına ve yürürken nesneleri taşıyabilmeye olanak sağlamıştır.
İki ayaklılığın çevresel değişikliklere bir yanıt olarak evrimleştiği teorisinin kanıtları nelerdir?
Fosil kanıtlar, iki ayaklılığın yaklaşık 4-6 milyon yıl önce, Afrika'da ormanların azaldığı ve otlakların genişlediği bir dönemde evrimleştiğini göstermektedir. Çevredeki bu değişim, açık alanlarda daha verimli seyahat etme ihtiyacına yol açmış ve bu da iki ayaklılığın evrimini desteklemiş olabilir.
Bipedalizm (İki ayaklılık)'de beynin rolü nedir?
Bipedalizm, beyin tarafından kontrol edilen karmaşık koordinasyon ve denge kontrolü gerektirir. Çalışmalar, beyincik ve motor korteks gibi belirli beyin bölgelerinin iki ayaklı hareketin kontrolünde rol oynadığını göstermiştir.
İnsan atalarımız ne zaman iki ayak üzerinde yürümeye başladı?
Homininlerin iki ayak üzerinde yürüdüğüne dair ilk kanıtlar yaklaşık 7 milyon yıl öncesine dayanmaktadır. Bununla birlikte, iki ayak üzerinde yürüdüğü doğrulanan en eski hominin, yaklaşık 4,4 milyon yıl önce yaşamış olan Ardipithecus ramidus'tur.
İnsan atalarımız iki ayak üzerinde yürümeye nasıl uyum sağladı?
İnsan atalarında iki ayaklılığa adaptasyon leğen kemiği, omurga, bacaklar ve ayakların anatomisinde ve işlevinde değişiklikleri içermiştir. Örneğin, leğen kemiği daha kısa ve geniş hale gelmiş, omurga üst vücudun ağırlığını kalçalar üzerinde dengelemek için daha S şeklinde olmuş, uyluk kemikleri içe doğru açılı hale gelmiş, diz eklemi daha stabil hale gelmiş ve ayak daha büyük bir topuk kemiği ve daha esnek bir ön ayak ile kemerli bir yapı geliştirmiştir.
İki ayak üzerinde yürümenin bazı zorlukları nelerdir?
İki ayak üzerinde yürümek bel, kalça, diz ve ayak bileklerine çok fazla yük bindirir ve sırt ağrısı, siyatik, osteoartrit ve plantar fasiit gibi çeşitli iskelet ve kas sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, iki ayak üzerinde yürümek yüksek düzeyde denge ve koordinasyon gerektirir ve bu da yaş, yaralanma ve nörolojik bozukluklar gibi faktörlerden etkilenebilir.
İnsanlarda iki ayaklılığın evrimine ilişkin fosil kanıtlar nelerdir?
İnsanlarda iki ayaklılığın evrimine ilişkin fosil kanıtlar, öncelikle leğen kemiği, omurga ve alt ekstremite kemiklerindeki değişiklikler gibi iki ayaklılık için anatomik adaptasyonlar gösteren hominin iskelet kalıntılarının analizine dayanmaktadır. Bipedalizm sergilediği bilinen en eski homininlerden biri, yaklaşık 7 milyon yıl önce yaşamış olan Sahelanthropus tchadensis'tir.
Kaynaklar: